Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
 

Ülkemiz

Üç tarafı denizlerle, bir tarafı Ortadoğu ile çevrili kara parçası… Üstten bakarken teokratik sistemlerden monarşiye hemen oradan da otokratik demokrasilere kadar birçok yönetim şekline sahip komşusu olan ülkemiz, hepsinden biraz alarak kendine özgü bir yönetim biçimi ile idare ediliyor.  Alttan bakarken de birkaç çeşit farklı maden dışında kömürden bozma linyit taşan Anadolu, bacalardan tüten kara elmas kokusu ile âdeta parfüm ihtiyacını karşılıyor.  Uzaktan bakınca deve ile gezilen, sarıklı, cüppeli adamların bulunduğu Arap vahası sanılan bu kısm-i ada, yakından bakınca da ne yazık ki pek fazla bir şeyin fark etmediği, nevi şahsına münhasır sürreal bir diyar olarak günlerini geçiriyor.  Geriden bakınca birbirinden farklı kültürlere ev sahipliği yapan, zengin ve son derece lezzetli bir tarihi bünyesinde barındıran ülkemiz, geleceğe bakarken en ufak bir ışık hüzmesine mahal vermiyor, üstelik genç neslin ışığını çalmaktan da geri durmuyor.  Peki ama neden? Milet’ten Tuşba’ya, binlerce yıllık kültüre ve gelişmişliğe ev sahipliği yapmış kadim topraklarımızdaki insanların geldiği son durum; niçin okumayan, öğrenmeyen ve bilimden uzaklaşan bir toplum görüntüsü veriyor? Cevabı basit: Akletmiyorlar.  Akılını kullanmamak, ülkemiz insanının ne yazık ki en sıradan, günlük olaylarda dahi etkisini gösteren ve çözümlerin sağlanmasında problemler yaşatan bir durum.  Günlük olaylardaki sorunların tamamen çözümlenmemesi, kötü huylu bir kanser misali ülkemizin eğitim, hukuk, sağlık, ekonomi gibi organlarına sıçrıyor, böylelikle toplumsal yozlaşma durmaksızın derinleşiyor.  Eğitimsiz yetişen nesil, antik çağlardan kalmış hukuk, koca karı ilaçları ile bezenmiş sağlık ve dışa bağımlı, yarı sömürge bir ekonomi ile nereye varılması umuluyor? Arkadaşlar!  Sahipliği olduğumuz kültür tarihinin; İyonya’dan İslamın Altın Çağı’na bilime ön ayak olmasına, Hammurabi’den Roma’ya ilk kanunların yazılmasına oradan Avicenna ile modern tıbbın başlatılmasına ve Kral Kroisos ile paranın bulunmasına ev sahipliği yaptığının farkında değil misiniz? Dünyadaki en önemli gelişmelerin bizim coğrafi sahamızda başlayıp daha sonra bizi terk etmesi sorununa bir çözüm bulmamız gerekiyor. Bu sorunun çözümü ülkemizin bekası için elzemdir.  Bunu çözmek için kafamızı kaldırıp etrafa bakmalı, sorunlara sessiz kalmamalıyız. Bol bol okumalı, öğrenmeliyiz. En ufak bir haksızlığa direnmeliyiz. Nur-u Semayı yeniden üzerimize aydınlatmalıyız.  Bu, kültür tarhimize karşı en temel vazifemizdir.   Sizleri geçmişimizin hakkını “Sezar’ın hakkını Sezar’a” misyonu ile vermeye davet ediyorum.   
Ekleme Tarihi: 11 Haziran 2025 -Çarşamba

Ülkemiz

Üç tarafı denizlerle, bir tarafı Ortadoğu ile çevrili kara parçası…

Üstten bakarken teokratik sistemlerden monarşiye hemen oradan da otokratik demokrasilere kadar birçok yönetim şekline sahip komşusu olan ülkemiz, hepsinden biraz alarak kendine özgü bir yönetim biçimi ile idare ediliyor. 

Alttan bakarken de birkaç çeşit farklı maden dışında kömürden bozma linyit taşan Anadolu, bacalardan tüten kara elmas kokusu ile âdeta parfüm ihtiyacını karşılıyor. 

Uzaktan bakınca deve ile gezilen, sarıklı, cüppeli adamların bulunduğu Arap vahası sanılan bu kısm-i ada, yakından bakınca da ne yazık ki pek fazla bir şeyin fark etmediği, nevi şahsına münhasır sürreal bir diyar olarak günlerini geçiriyor. 

Geriden bakınca birbirinden farklı kültürlere ev sahipliği yapan, zengin ve son derece lezzetli bir tarihi bünyesinde barındıran ülkemiz, geleceğe bakarken en ufak bir ışık hüzmesine mahal vermiyor, üstelik genç neslin ışığını çalmaktan da geri durmuyor. 

Peki ama neden?

Milet’ten Tuşba’ya, binlerce yıllık kültüre ve gelişmişliğe ev sahipliği yapmış kadim topraklarımızdaki insanların geldiği son durum; niçin okumayan, öğrenmeyen ve bilimden uzaklaşan bir toplum görüntüsü veriyor?

Cevabı basit: Akletmiyorlar. 

Akılını kullanmamak, ülkemiz insanının ne yazık ki en sıradan, günlük olaylarda dahi etkisini gösteren ve çözümlerin sağlanmasında problemler yaşatan bir durum. 

Günlük olaylardaki sorunların tamamen çözümlenmemesi, kötü huylu bir kanser misali ülkemizin eğitim, hukuk, sağlık, ekonomi gibi organlarına sıçrıyor, böylelikle toplumsal yozlaşma durmaksızın derinleşiyor. 

Eğitimsiz yetişen nesil, antik çağlardan kalmış hukuk, koca karı ilaçları ile bezenmiş sağlık ve dışa bağımlı, yarı sömürge bir ekonomi ile nereye varılması umuluyor?

Arkadaşlar!  Sahipliği olduğumuz kültür tarihinin; İyonya’dan İslamın Altın Çağı’na bilime ön ayak olmasına, Hammurabi’den Roma’ya ilk kanunların yazılmasına oradan Avicenna ile modern tıbbın başlatılmasına ve Kral Kroisos ile paranın bulunmasına ev sahipliği yaptığının farkında değil misiniz?

Dünyadaki en önemli gelişmelerin bizim coğrafi sahamızda başlayıp daha sonra bizi terk etmesi sorununa bir çözüm bulmamız gerekiyor. Bu sorunun çözümü ülkemizin bekası için elzemdir. 

Bunu çözmek için kafamızı kaldırıp etrafa bakmalı, sorunlara sessiz kalmamalıyız. Bol bol okumalı, öğrenmeliyiz. En ufak bir haksızlığa direnmeliyiz. Nur-u Semayı yeniden üzerimize aydınlatmalıyız. 

Bu, kültür tarhimize karşı en temel vazifemizdir.  

Sizleri geçmişimizin hakkını “Sezar’ın hakkını Sezar’a” misyonu ile vermeye davet ediyorum. 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.