Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
 

Nostalji Sermayesi

Günümüz tüketim dünyasında geçmişe duyduğu bağların zayıfladığını gören insan evlatları, vicdani muhasebeden bir nebze uzaklaşmak uğruna sığınacak yeni limanını bulmuş durumda; "nostalji".  Nostalji, bugünün dünyasının en güvenilir emniyet halatı oldu. Yeni bir miras inşa etmek; geçmişin yükünü taşımak, hatırlamak, üretmek demektir. Oysa çoğumuz bunun yerine, geçmişin gölgesinde övgüyle oyalanmayı seçiyoruz. İlhamını derin düşüncelerden ve sanattan alan eserler yerine, vitrinlerde cilalanmış bir geçmişin satılışını izliyor; rahat, sorgulanamaz akımların müşterisi oluyoruz. Neden böyle? Çünkü yeni miras için cesaret gerekir. Konfor alanından çıkmak, geçmişi yeniden okuma zahmeti çekmek, üretmek için emek vermek lazım ve bu da zor gelir. Onun için daha kolay olanı seçeriz: eskiyi bir fetişe dönüştürürüz; eskiler güzelmiş, eskiler daha bir başkaymış diye iç geçiririz; eski model koltuk için daha fazla para öderken, yeni fikri ortaya koymak için bir lira bile harcamayız. Peki tabii bu ekstra uğraş isteyince de evvel zamanlar ile aramızdaki tek bağ evimizi döşemekten başka ne işe yaradığını bilmediğimiz, eski durmaları için kesenin ağzını daha fazla açtığımız; avangard mobilyalardan, olur olmadık yerde eskiler bir başkaydı diye iç geçirmekten ve güncel dünyayı kabul etmekten ölümüne korkmaktan ibaret kalıyor.  Dimağlarımızda yer edinmesi gereken kültürel sermayenin yerini nostaljik fetişle doldurmaya çalışıp duruyoruz.  Elbette itirazlar olacaktır: “Nostalji aidiyet sağlar, insanı topluluğa bağlar.” Doğru; eskileri saymak, hatırlamak iyidir fakat aidiyeti sürekli geçmişe yaslanarak kurmakla, aidiyeti geleceğe taşıyarak kurmak arasında fark vardır. Bir toplum geçmişine bakıp orada güç bulur; fakat aynı toplum geçmişinden güç alıp yeni bir şey inşa etmeyi de öğrenmelidir. Ne yapmak gerek peki? Sonradan görmelere övgüler yazmaktan, geçmişteki insanların gölgesinde yaşamaktan, birkaç kişiye karşı temelsiz fikirlerimizi satıp tatmin olmaktan başka.  İdam fermanını göğüs cebinde taşıyıp kökten değişimler isteyerek değil, istemem eksik olsun! Diye çığlık atıp varlığımızı şereflendirecek menkıbemizi yerine getirip gölgelerden ve vicdani muhasebelerden ibaret olmayan, gerçek bir amacı olan hayatlar yaşayabiliriz.  Yeni olanı eskiyle harmanlayarak, geçmişe sığınmayarak varlığımızı ortaya koyabiliriz.  Ve unutmayalım: geçmiş, bizi koruyan bir gölge değildir; geleceğe götürecek bir yol haritasıdır. O yolu çizmekten, yürümekten çekinmeyelim.          
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2025 -Çarşamba

Nostalji Sermayesi

Günümüz tüketim dünyasında geçmişe duyduğu bağların zayıfladığını gören insan evlatları, vicdani muhasebeden bir nebze uzaklaşmak uğruna sığınacak yeni limanını bulmuş durumda; "nostalji". 

Nostalji, bugünün dünyasının en güvenilir emniyet halatı oldu. Yeni bir miras inşa etmek; geçmişin yükünü taşımak, hatırlamak, üretmek demektir. Oysa çoğumuz bunun yerine, geçmişin gölgesinde övgüyle oyalanmayı seçiyoruz. İlhamını derin düşüncelerden ve sanattan alan eserler yerine, vitrinlerde cilalanmış bir geçmişin satılışını izliyor; rahat, sorgulanamaz akımların müşterisi oluyoruz.

Neden böyle? Çünkü yeni miras için cesaret gerekir. Konfor alanından çıkmak, geçmişi yeniden okuma zahmeti çekmek, üretmek için emek vermek lazım ve bu da zor gelir. Onun için daha kolay olanı seçeriz: eskiyi bir fetişe dönüştürürüz; eskiler güzelmiş, eskiler daha bir başkaymış diye iç geçiririz; eski model koltuk için daha fazla para öderken, yeni fikri ortaya koymak için bir lira bile harcamayız.

Peki tabii bu ekstra uğraş isteyince de evvel zamanlar ile aramızdaki tek bağ evimizi döşemekten başka ne işe yaradığını bilmediğimiz, eski durmaları için kesenin ağzını daha fazla açtığımız; avangard mobilyalardan, olur olmadık yerde eskiler bir başkaydı diye iç geçirmekten ve güncel dünyayı kabul etmekten ölümüne korkmaktan ibaret kalıyor. 

Dimağlarımızda yer edinmesi gereken kültürel sermayenin yerini nostaljik fetişle doldurmaya çalışıp duruyoruz. 

Elbette itirazlar olacaktır: “Nostalji aidiyet sağlar, insanı topluluğa bağlar.” Doğru; eskileri saymak, hatırlamak iyidir fakat aidiyeti sürekli geçmişe yaslanarak kurmakla, aidiyeti geleceğe taşıyarak kurmak arasında fark vardır. Bir toplum geçmişine bakıp orada güç bulur; fakat aynı toplum geçmişinden güç alıp yeni bir şey inşa etmeyi de öğrenmelidir.

Ne yapmak gerek peki?

Sonradan görmelere övgüler yazmaktan, geçmişteki insanların gölgesinde yaşamaktan, birkaç kişiye karşı temelsiz fikirlerimizi satıp tatmin olmaktan başka. 

İdam fermanını göğüs cebinde taşıyıp kökten değişimler isteyerek değil, istemem eksik olsun! Diye çığlık atıp varlığımızı şereflendirecek menkıbemizi yerine getirip gölgelerden ve vicdani muhasebelerden ibaret olmayan, gerçek bir amacı olan hayatlar yaşayabiliriz.  Yeni olanı eskiyle harmanlayarak, geçmişe sığınmayarak varlığımızı ortaya koyabiliriz. 

Ve unutmayalım: geçmiş, bizi koruyan bir gölge değildir; geleceğe götürecek bir yol haritasıdır. O yolu çizmekten, yürümekten çekinmeyelim.

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.