Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
 

Şâirler Kocası (*)

Binlerce yıllık kültüre sahip zengin Anadolu tarihinin her yüzyılında kendinden övgü ile bahsedecek şahsiyetler doğmuştur.  Kimileri özgün bakış açıları doğrultusunda oluşan fikirleriyle, kimileri unutulmayacak fetihleriyle, kimileri de yazdığı eserleriyle bu övgüye mazhar olup, adını tarihe yazmıştır.  Ancak öyle biri var ki, diğerlerinden farklı olarak, fikirleri ile gönülleri fethedip eserleri ile tüm çağlarda unutulmayacak bir kültürel değere dönüşmüştür. Âşık Yunus. Koca şair. Biz kendisini daha çok “Yunus Emre” olarak biliyoruz. Kendisi gerek eserleri gerek fikirleri ile sadece Anadolu sınırlarında kalmayıp “Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü.” sözleri ile tüm insanlığı kucaklamış ve evrensel bir felsefe oluşturma başarısı göstermiştir. Bu sebepledir ki; UNESCO, Yunus Emre'nin yaklaşık 750. doğum yılı olan 1991 yılını "Uluslararası Yunus Emre Yılı" ilan etmiştir. Peki Yunus Emre’yi bu kadar eşsiz kılan, onu diğer mutasavvıflardan ayıran şey nedir?  Öncelikle eserlerini yazarken kullandığı yalın dili onun temel amacının toplumu manevi yönden geliştirmek olduğunu ve eserlerinde toplumu gözettiğini gösteriyor. Bu sebeple onun bir tür “Düşünce Vaizi” olduğunu ve temel amacının insanlara doğru şekilde düşünmeyi öğretmek olduğunu söyleyebiliriz.  Bunun yanı sıra Uzak Doğunun sahip olduğu Budizm, Konfüçyanizm gibi ruhsal olarak varlığının özüne varma fikri, Hinduizm ve İran Kültürü ile harmanlanıp Anadolu’da da İslam dini ile birleşerek tasavvufi bakış açısını doğurdu ve birçok temsilci buldu ( Hallac-ı Mansur, Ahmet Yesevi, İbnü'l-Arabi…). Yunus Emre de tüm bu görüşleri Anadolu kültürü potasında eritmeyi başardı.  Aslında Yunus’u tanımak için daha yakından bakmalıyız. En iyisi bu konuyu bizzat Yunus Emre ile görüşmek ve fikirlerini bizzat ondan duymak. Bu fikir doğrultusunda müsaadenizle çıkayım yola Yunus’u bulmak için.  (“Az gittim uzun gittim dere tepe düz gittim… Ordan döndüm çöllere düştüm. Gördüm çölde kaybolmuş bir kavim, liderleri Musa adında bir zat. Sordun ona Yunus’u. Bize Tapduk Emre ismili mürşidin dergahında dedi. Koyuldum yola tekrardan vardım dergâhın kapısına.” Yunus’u sordum dergâh kapısındaki bir oduncuya. Hangi Yunus’u ararsın? Yunus Emre’yi dedim. Gülerek şunları söyledi; “Beni bende demen, ben de değilim Bir ben vardır bende, benden içeru” şimdi yine soruyorum hangi Yunus’u ararsın? Karşımdakinin o olduğunu anlayınca ben de gülümsedim. “Senden içerideki lazım gelir bana” diye cevap verdim.   Yorgunluğumu gördü daha doğrusu beni içten içe yiyen merakımın beni ne kadar yorduğunu. İçeri geçtik. Ben de hazırladım bir yandan kâğıdımı kalemimi. Buyur etti yamacına ve şunları söyledi; “ Anlat bakalım Muharrer-i seyahat, Yunus senin neyine gerek?” “Derdin ezeli dermanına.” Diye cevap verdim ve amacımızı anlattım, nereleri gezip geldiğimizi söyledim. Ve başladım sormaya; Yunus Emre kimdir, amacı nedir? “Yunus’dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum // İki cihanda maksudum...  Ben gelmedim davâ için, benim işim sevi için // Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.” Demem yeterlidir sanıyorum.  Amacınız takdire şayan ancak bu yolda ilerlerken sizin gibi düşünmeyip sizden ayrılanlar, düşmanlık güdenler oldu mu? "Cümle alem birdir bize, düşmanımız kindir bizim." Bu sebeple insanları ayıran değil kucaklayan bir yol izliyor, kini nefreti def ediyoruz içimizden.  Böyle bir yolu tercih etmeniz size birçok fayda sağlamıştır. Peki merak edilen bir diğer soru; İlim nedir, bir sınırı veya kaynağı var mıdır?   “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir // Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır // Okumaktan ma'nâ ne, kişi Hak'kı bilmektir // Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir.” Demek yerinde olur sanırım.  Ancak bilmeden bilmiş gibi yapanlar veya her şeyi bildiğini zannedenler var onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?  “Okudum bildim deme, çok tâat kıldım deme,// Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir. // Dört kitabın manası bellidir bir elifte, // Sen elifi bilmezsin, bu nice okumaktır?” Bu sözlerim uygun cevabı karşılıyor sanırım. Başka neyi merak ediyorsunuz? Gelelim diğer soruya. Aşık olmak ile ilgili sayısız yazınızı okudum. Aşk nedir? Genel hatları ile açıklayabilir misiniz? “Aşk, sırdır pervanenin dervâne gülmesi / Gör ki gül, pervâneyi her dem diline katar. “Aşkın alanı dar olup, aşık yaşayan kimseden sorulur.”  Peki Aşık insanı tanımlar mısınız, bir insan gerçekten aşık olabilir mi? Şöyle ki; bence “Aşkı olmayın gönül, insan ola mı / Elvâylı sûret neyler, kader ola mı.” diyebilirim.  Peki günümüz gençlerine ne tavsiye edersin? “Allah aşkı başkadır Azizim. Seni senden almaz, seni kendine getirir.” Ona yönelin kendinizi orda bulacaksınız. Dünya malını dert edinmeyin çünkü “Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır.”. “Neyi çok bekler ve umarsan o senden uzaklaşır... Hem ne demiştik; "istediğini almak değil, verilene razı olmaktır imtihan." Ve son olarak herkes bunca kaynağa, bilgiye rağmen hâlâ hiçbir şey yapmadan duruyor ya onlara şunları söyleyerek eleştirmek istiyorum; “Bu hâlin ne senin, zulmet içinde? Daha ne uyursun gaflet içinde?”…) Günümüzde Yunus Emre’nin tasavvufi bakışını unutmamız, günlük hayatta hiçe saymamız, toplum olarak yozlaşmamızın temel sebeplerinden biri. Onun kucaklayıcı felsefesini benimseyerek ilerlemek, tarihimizin önemli sembollerinden olan Yunus Emre’ye borcumuzdur. Bunu unutmamalıyız.  Bu borcu ödemek için onun yazılarını paylaşmaktan öteye gitmeli, felsefesini de hayatlarımıza entegre etmemiz gerekiyor. Aile üyeleriyle, arkadaşlarımızla ve çevremizdeki diğer insanlarla bu fikir doğrultusunda iletişim kurmalı ve bu felsefeyi yaşatmalıyız.    Yunus Emre’yi bizzat kendi sözleri ile elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Daha detaylı incelemek için benim de yararlandığım “Divan” ve “Risaletü'n Nushiyye” eserlerini okuyabilirsiniz. Yazıyı, kendisinin şu sözleri ile bitirmek istiyorum; “Sevelim, sevilelim.” (*) Şairler Kocası (Şairler Büyüğü, Şairler Kocası)anlamında      
Ekleme Tarihi: 04 June 2025 - Wednesday

Şâirler Kocası (*)

Binlerce yıllık kültüre sahip zengin Anadolu tarihinin her yüzyılında kendinden övgü ile bahsedecek şahsiyetler doğmuştur. 

Kimileri özgün bakış açıları doğrultusunda oluşan fikirleriyle, kimileri unutulmayacak fetihleriyle, kimileri de yazdığı eserleriyle bu övgüye mazhar olup, adını tarihe yazmıştır.

 Ancak öyle biri var ki, diğerlerinden farklı olarak, fikirleri ile gönülleri fethedip eserleri ile tüm çağlarda unutulmayacak bir kültürel değere dönüşmüştür.

Âşık Yunus. Koca şair. Biz kendisini daha çok “Yunus Emre” olarak biliyoruz. Kendisi gerek eserleri gerek fikirleri ile sadece Anadolu sınırlarında kalmayıp “Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü.” sözleri ile tüm insanlığı kucaklamış ve evrensel bir felsefe oluşturma başarısı göstermiştir. Bu sebepledir ki; UNESCO, Yunus Emre'nin yaklaşık 750. doğum yılı olan 1991 yılını "Uluslararası Yunus Emre Yılı" ilan etmiştir.

Peki Yunus Emre’yi bu kadar eşsiz kılan, onu diğer mutasavvıflardan ayıran şey nedir? 

Öncelikle eserlerini yazarken kullandığı yalın dili onun temel amacının toplumu manevi yönden geliştirmek olduğunu ve eserlerinde toplumu gözettiğini gösteriyor. Bu sebeple onun bir tür “Düşünce Vaizi” olduğunu ve temel amacının insanlara doğru şekilde düşünmeyi öğretmek olduğunu söyleyebiliriz. 

Bunun yanı sıra Uzak Doğunun sahip olduğu Budizm, Konfüçyanizm gibi ruhsal olarak varlığının özüne varma fikri, Hinduizm ve İran Kültürü ile harmanlanıp Anadolu’da da İslam dini ile birleşerek tasavvufi bakış açısını doğurdu ve birçok temsilci buldu ( Hallac-ı Mansur, Ahmet Yesevi, İbnü'l-Arabi…). Yunus Emre de tüm bu görüşleri Anadolu kültürü potasında eritmeyi başardı.

 Aslında Yunus’u tanımak için daha yakından bakmalıyız. En iyisi bu konuyu bizzat Yunus Emre ile görüşmek ve fikirlerini bizzat ondan duymak. Bu fikir doğrultusunda müsaadenizle çıkayım yola Yunus’u bulmak için.

 (“Az gittim uzun gittim dere tepe düz gittim… Ordan döndüm çöllere düştüm. Gördüm çölde kaybolmuş bir kavim, liderleri Musa adında bir zat. Sordun ona Yunus’u. Bize Tapduk Emre ismili mürşidin dergahında dedi. Koyuldum yola tekrardan vardım dergâhın kapısına.”

Yunus’u sordum dergâh kapısındaki bir oduncuya. Hangi Yunus’u ararsın? Yunus Emre’yi dedim. Gülerek şunları söyledi;

“Beni bende demen, ben de değilim

Bir ben vardır bende, benden içeru” şimdi yine soruyorum hangi Yunus’u ararsın?

Karşımdakinin o olduğunu anlayınca ben de gülümsedim. “Senden içerideki lazım gelir bana” diye cevap verdim.  

Yorgunluğumu gördü daha doğrusu beni içten içe yiyen merakımın beni ne kadar yorduğunu. İçeri geçtik. Ben de hazırladım bir yandan kâğıdımı kalemimi. Buyur etti yamacına ve şunları söyledi; “ Anlat bakalım Muharrer-i seyahat, Yunus senin neyine gerek?”

“Derdin ezeli dermanına.” Diye cevap verdim ve amacımızı anlattım, nereleri gezip geldiğimizi söyledim. Ve başladım sormaya;

Yunus Emre kimdir, amacı nedir?

“Yunus’dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum // İki cihanda maksudum...  Ben gelmedim davâ için, benim işim sevi için // Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.” Demem yeterlidir sanıyorum. 

Amacınız takdire şayan ancak bu yolda ilerlerken sizin gibi düşünmeyip sizden ayrılanlar, düşmanlık güdenler oldu mu?

"Cümle alem birdir bize, düşmanımız kindir bizim." Bu sebeple insanları ayıran değil kucaklayan bir yol izliyor, kini nefreti def ediyoruz içimizden. 

Böyle bir yolu tercih etmeniz size birçok fayda sağlamıştır. Peki merak edilen bir diğer soru; İlim nedir, bir sınırı veya kaynağı var mıdır?  

“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir // Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır // Okumaktan ma'nâ ne, kişi Hak'kı bilmektir // Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir.” Demek yerinde olur sanırım. 

Ancak bilmeden bilmiş gibi yapanlar veya her şeyi bildiğini zannedenler var onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

 “Okudum bildim deme, çok tâat kıldım deme,// Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir. // Dört kitabın manası bellidir bir elifte, // Sen elifi bilmezsin, bu nice okumaktır?” Bu sözlerim uygun cevabı karşılıyor sanırım. Başka neyi merak ediyorsunuz?

Gelelim diğer soruya. Aşık olmak ile ilgili sayısız yazınızı okudum. Aşk nedir? Genel hatları ile açıklayabilir misiniz?

“Aşk, sırdır pervanenin dervâne gülmesi / Gör ki gül, pervâneyi her dem diline katar. “Aşkın alanı dar olup, aşık yaşayan kimseden sorulur.” 

Peki Aşık insanı tanımlar mısınız, bir insan gerçekten aşık olabilir mi?

Şöyle ki; bence “Aşkı olmayın gönül, insan ola mı / Elvâylı sûret neyler, kader ola mı.” diyebilirim. 

Peki günümüz gençlerine ne tavsiye edersin?

“Allah aşkı başkadır Azizim. Seni senden almaz, seni kendine getirir.” Ona yönelin kendinizi orda bulacaksınız. Dünya malını dert edinmeyin çünkü “Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır.”.

“Neyi çok bekler ve umarsan o senden uzaklaşır... Hem ne demiştik; "istediğini almak değil, verilene razı olmaktır imtihan." Ve son olarak herkes bunca kaynağa, bilgiye rağmen hâlâ hiçbir şey yapmadan duruyor ya onlara şunları söyleyerek eleştirmek istiyorum; “Bu hâlin ne senin, zulmet içinde? Daha ne uyursun gaflet içinde?”…)

Günümüzde Yunus Emre’nin tasavvufi bakışını unutmamız, günlük hayatta hiçe saymamız, toplum olarak yozlaşmamızın temel sebeplerinden biri. Onun kucaklayıcı felsefesini benimseyerek ilerlemek, tarihimizin önemli sembollerinden olan Yunus Emre’ye borcumuzdur. Bunu unutmamalıyız. 

Bu borcu ödemek için onun yazılarını paylaşmaktan öteye gitmeli, felsefesini de hayatlarımıza entegre etmemiz gerekiyor. Aile üyeleriyle, arkadaşlarımızla ve çevremizdeki diğer insanlarla bu fikir doğrultusunda iletişim kurmalı ve bu felsefeyi yaşatmalıyız. 

 

Yunus Emre’yi bizzat kendi sözleri ile elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Daha detaylı incelemek için benim de yararlandığım “Divan” ve “Risaletü'n Nushiyye” eserlerini okuyabilirsiniz.

Yazıyı, kendisinin şu sözleri ile bitirmek istiyorum; “Sevelim, sevilelim.”

(*) Şairler Kocası (Şairler Büyüğü, Şairler Kocası)anlamında

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.