Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
 

Dünya 101

Gelecek günlerde 4.56 milyarıncı yaşını büyük eğlencelerle kutlayacağımız, özellikle son bin yılda üzerindeki haylaz yavrularının; şımarık, doyumsuz davranışları nedeniyle yaşlanıp hayattan bezen ve o akşam yemek yapmayıp evlatlarını cezalandırmak isteyen bir anne misali bizleri sınayan ancak onunlayken üzerinde acısıyla, tatlısıyla, sevinciyle, kederiyle yaşadığımız ve bizlerin yanı sıra envai çeşit bitkiye ve hayvana bakıcılık yapan Dünya'mızın erken de olsa yeni yaşını kutlamak için burada toplanmış bulunuyoruz.  Hepimizin dün gibi hatrında olan milyarlarca yıl önce yaşanmış; o yanarlı dönerli, ateşli günlerini; yağan yağmurlarla söndürmüş ve damlaya damlaya oluşan denizlerinin içerisinde oluşturduğu amino-asitleri ile canlılığı başlatmaya karar vermiş bulunan Dünya'mızın; o tatlı küçüklüğümüze özlem duymadığını söylersek hata etmiş oluruz. Pek tabii her çocuk büyür, hatta o kadar büyür ki milyonlarca yıl dünya üzerinde hüküm sürme şansını dahi elde eder. Ancak bu süreyi yalnızca çift Compsognayhus'lu tost yiyerek, duble amipli sular içerek, kahvehanelerde ne olacak bu dünyanın hâli diyip kendi vicdanını teselli ederek kapsamlı bir uzay programı oluşturma fikrinden kaçmaya kullanır. Bu sebeple de bir meteor ile kendi türünün büyük bir çoğunluğunun yok olmasına göz yumarak gelecek türlerin müzelerinde küçük çocukları korkutmak, genç sevgililerin ilk buluşmalarını süslemek için kullanılır, isimleri de çok yaşlanmış insanların yaşını vurgulamak için kullanılan sıfatlar grubuna dahil edilir.  Gerçi dinozorlar yok olmasa muhtemelen şu an bu yazıyı yazmak yerine bir Tyrannosaurus Rex tarafından kovalanıyor olur, diğer türdaşlarım tarafından yüzüstü bırakılırdım (İnsanoğlu işte ne bekliyorsak, bir türlü birlik olmayı beceremedik).  Evet, Dünya anamızın bize akşam yemeği yapma konusundaki kararsızlığının sebebi de bu; tüm insanların bir arada yaşayamaması. Çünkü değindiğimiz gibi üzerinde bulunduğumuz gezegeni belki de en iyi anlayan tür olarak hâlâ çok basit bir şeyi gerçekleştiremedik: barışla yaşamak.  İnsan türü yeryüzüne egemen olduğundan bu yana her daim gezegen üzerinde ikilikler, savaşlar çıkardı; bir bakmışız büyük bir imparatorluk hayaliyle batıdan doğuya, doğudan batıya ilerleyen fatihler, bir bakmışız kendi halkını katleden krallar, bir bakmışız tüm dünyada soğuk mu soğuk savaşlar var.  Birçok hayvan ve bitki türü de insanın kana susamışlığından nasibini alarak zamanla yok oldu. Bununla da kalmayarak kendi türdaşları ile çeşitli yaşam ve gelişim kaynakları için ettiği harpleri, kısa süren sulhlar ile dengelemeye çalıştı. Ancak egemenlik kurabildiği yerler üzerindeki kaynakları da pervasızca kullanmaktan geri durmadı ve böylelikle tüketti, tüketti ve tüketti.  Bununla birlikte Sanayi Devrimleri sonucunda tüketim ve üretim çılgınlığını bambaşka bir seviyeye taşıyarak ölmek ya da köle olmak felsefesiyle, (özellikle bazı halkların insanlarından başlamak suretiyle sonra da tek derdi evine ekmek götürmek olan hayatı kendisi için değil ailesi için yaşayan babalarımızın, modern köle yapılmasına kadar) insan sömürüleri yapan emperyal güçlerin atom bombaları üretmesi, devamında oluşan patlamaların kitlesel ölümlere sebep olması ve onun da ardından gelen sarsıcı, uzun süreli etkiler nedeniyle "Dünyaların Yok Edicisi" ünvanını taşıyan ülkelerin türemesi milyarlarca yıllık mirasa saygısızlığımızı bizlere göstermek açsından yetmiştir.  Savaşlar, kıtlıklar, hastalıklar ve ölümler ile tüm dinlerde salık verilen kıyamet alametlerini bizzat gerçekleştirerek ve sadece kendi türümüzün değil tüm canlılığın sonuna doğru emin adımlarla ilerleyerek kendi kıyametimizi kendimiz yaratmaktayız.  Tüm yaptıklarımızdan sonra Dünya'nın bize karşı hevesinin kursağında kalmamasına şaşmamalı ancak bunları düzeltmek için elimizden geleni yapmalı, daha fazla geç kalmamalı ve çaba göstermeliyiz.  Gelecek kuşakların da sağlıklı ve renkli bir şekilde gezegenimizin doğum gününü kutlamaları için el birliğiyle çalışmalıyız. Doğum günün kutlu olsun Dünya. 
Ekleme Tarihi: 05 Ekim 2025 -Pazar

Dünya 101

Gelecek günlerde 4.56 milyarıncı yaşını büyük eğlencelerle kutlayacağımız, özellikle son bin yılda üzerindeki haylaz yavrularının; şımarık, doyumsuz davranışları nedeniyle yaşlanıp hayattan bezen ve o akşam yemek yapmayıp evlatlarını cezalandırmak isteyen bir anne misali bizleri sınayan ancak onunlayken üzerinde acısıyla, tatlısıyla, sevinciyle, kederiyle yaşadığımız ve bizlerin yanı sıra envai çeşit bitkiye ve hayvana bakıcılık yapan Dünya'mızın erken de olsa yeni yaşını kutlamak için burada toplanmış bulunuyoruz. 

Hepimizin dün gibi hatrında olan milyarlarca yıl önce yaşanmış; o yanarlı dönerli, ateşli günlerini; yağan yağmurlarla söndürmüş ve damlaya damlaya oluşan denizlerinin içerisinde oluşturduğu amino-asitleri ile canlılığı başlatmaya karar vermiş bulunan Dünya'mızın; o tatlı küçüklüğümüze özlem duymadığını söylersek hata etmiş oluruz.

Pek tabii her çocuk büyür, hatta o kadar büyür ki milyonlarca yıl dünya üzerinde hüküm sürme şansını dahi elde eder. Ancak bu süreyi yalnızca çift Compsognayhus'lu tost yiyerek, duble amipli sular içerek, kahvehanelerde ne olacak bu dünyanın hâli diyip kendi vicdanını teselli ederek kapsamlı bir uzay programı oluşturma fikrinden kaçmaya kullanır. Bu sebeple de bir meteor ile kendi türünün büyük bir çoğunluğunun yok olmasına göz yumarak gelecek türlerin müzelerinde küçük çocukları korkutmak, genç sevgililerin ilk buluşmalarını süslemek için kullanılır, isimleri de çok yaşlanmış insanların yaşını vurgulamak için kullanılan sıfatlar grubuna dahil edilir. 

Gerçi dinozorlar yok olmasa muhtemelen şu an bu yazıyı yazmak yerine bir Tyrannosaurus Rex tarafından kovalanıyor olur, diğer türdaşlarım tarafından yüzüstü bırakılırdım (İnsanoğlu işte ne bekliyorsak, bir türlü birlik olmayı beceremedik). 

Evet, Dünya anamızın bize akşam yemeği yapma konusundaki kararsızlığının sebebi de bu; tüm insanların bir arada yaşayamaması. Çünkü değindiğimiz gibi üzerinde bulunduğumuz gezegeni belki de en iyi anlayan tür olarak hâlâ çok basit bir şeyi gerçekleştiremedik: barışla yaşamak. 

İnsan türü yeryüzüne egemen olduğundan bu yana her daim gezegen üzerinde ikilikler, savaşlar çıkardı; bir bakmışız büyük bir imparatorluk hayaliyle batıdan doğuya, doğudan batıya ilerleyen fatihler, bir bakmışız kendi halkını katleden krallar, bir bakmışız tüm dünyada soğuk mu soğuk savaşlar var. 

Birçok hayvan ve bitki türü de insanın kana susamışlığından nasibini alarak zamanla yok oldu. Bununla da kalmayarak kendi türdaşları ile çeşitli yaşam ve gelişim kaynakları için ettiği harpleri, kısa süren sulhlar ile dengelemeye çalıştı. Ancak egemenlik kurabildiği yerler üzerindeki kaynakları da pervasızca kullanmaktan geri durmadı ve böylelikle tüketti, tüketti ve tüketti. 

Bununla birlikte Sanayi Devrimleri sonucunda tüketim ve üretim çılgınlığını bambaşka bir seviyeye taşıyarak ölmek ya da köle olmak felsefesiyle, (özellikle bazı halkların insanlarından başlamak suretiyle sonra da tek derdi evine ekmek götürmek olan hayatı kendisi için değil ailesi için yaşayan babalarımızın, modern köle yapılmasına kadar) insan sömürüleri yapan emperyal güçlerin atom bombaları üretmesi, devamında oluşan patlamaların kitlesel ölümlere sebep olması ve onun da ardından gelen sarsıcı, uzun süreli etkiler nedeniyle "Dünyaların Yok Edicisi" ünvanını taşıyan ülkelerin türemesi milyarlarca yıllık mirasa saygısızlığımızı bizlere göstermek açsından yetmiştir. 

Savaşlar, kıtlıklar, hastalıklar ve ölümler ile tüm dinlerde salık verilen kıyamet alametlerini bizzat gerçekleştirerek ve sadece kendi türümüzün değil tüm canlılığın sonuna doğru emin adımlarla ilerleyerek kendi kıyametimizi kendimiz yaratmaktayız. 

Tüm yaptıklarımızdan sonra Dünya'nın bize karşı hevesinin kursağında kalmamasına şaşmamalı ancak bunları düzeltmek için elimizden geleni yapmalı, daha fazla geç kalmamalı ve çaba göstermeliyiz. 

Gelecek kuşakların da sağlıklı ve renkli bir şekilde gezegenimizin doğum gününü kutlamaları için el birliğiyle çalışmalıyız.

Doğum günün kutlu olsun Dünya. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.