Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Yaser İLTER - Araştırmacı, Yazar
 

Gökkubbemizin Yeni Rengi: Duman Grisi

Evvel zamanların birinde, milletimiz kendi kalbini ısıtmak için içinden bir ateş çıkarırdı. Bu ateşe Pyris derlerdi. O, ne sadece yakan bir alev ne ısıtan bir güç ne de yalnızca bir felaketti; o, varlığın ta kendisiydi. Hükümdarlığını bu varlık üzerine acılar ve işkencelerle kurmuştu. İnsan bu zulme alıştı. Ancak en büyük sorun insanın unutkan oluşuydu ve unuttuğu diğer her şey gibi doğayı da unuttu. Ağaçların dilini, toprağın sabrını, rüzgârın tereddütlerini… Unutulan her şey, ateşe yeni bir kanat, yeni bir yel oldu. Ve bir sabah uyandık: ormanlarımız, bir gün önce suskun bir mabet iken bugün feryat ediyordu çünkü ciğerlerimiz yanıyordu. İnsanlık, Prometheus’un esir düştüğü o kara gün gibi, bir kez daha kendi ateşiyle kavruluyor; dağlar, ovalar, vadiler alevle kıvranıyor; rüzgâr ise sanki geçmişin mirasını korumak için seferber olmuş, çabalıyordu.  Gökyüzü gri bir örtüye bürünmüş, yanan her bir dalın, yaprağın sessizlik içinde çektiği acının fısıltısını ağır bir dumanla örterken, yollarda, sokaklarda caddelerde bile ormanın çığlığı yankılanıyordu. Ne garip, bazen en yüksek sesler, yanan yüreğimizin küllerindeki fısıltılarda gizleniyordu.  Banshee’nin dudaklarından fırlayan nağmeler gibi serzenişte bulunan yangınlar gelip kapımızı çaldığında yalnız ağaçlar yanmıyor; zamanımız, geçmişimiz, anılarımız da beraberinde yanıyordu. Bir orman, sadece yeşillik veya güneşten kaçmak adına sığınılan bir gölgelik değildir; atalarımızın yürüdüğü patikadır, çocuklarımızın düş gördüğü yaprak gölgesi, hayvanlarımız için bir yuva, suskun tanrıların inzivaya çekildiği mabetlerdir. Bu yangınlar, yalnızca birer felaket değil. Aynı zamanda unutuşumuzun yankısı, yansımasıdır. Yegane mirasımız, Anadolumuzun belleğidir yanan. Ve evet bu koca belleğin yok oluşunun sebepleri her sigara izmaritiyle, her göz yuman bakışla, onun dudaklarına bir nefes daha verirken bizim ciğerlerimizden bir soluk daha çalıyor. Yangınlar ihmalkârlığımızdandır demek yanlış olmaz sanıyorum ama bu ihmalkarlık yalnızca bizden sebeple değildir. Pyris ve onun ağaç katili havarileri yüzünden çıkan bu yangınlar ağaçlarımıza kıyarak benliğimizi ve belleğimizi yok ediyor.  Bu defa sorumluluğu omuzlayalım. Ancak, yangınlar bittiğinde mirasımızın yok olmasına göz yumanları da unutmayalım. Yanan her bir dal, kavrulan her bir yaprak için kurulacak orman mahkemelerinde hesap sormayı, beniliğimizi müdafaa etmeyi bilelim. Şunu da belirtmek isterim; bu mahkemelerde şimdiki gibi orman kuralları işlemeyecek. Aklı hür, vicdanı hür hakimlerle gücünü anayasamızın köklerinden alacak olan bir mahkeme kurulacak. Biz cehennemden kaçan her devasa kıvılcımı; kendi canımız, kanımız, terimiz ile söndürmeye çalışırken önlem almayan, gerekli teçhizatları heybesinde bulundurmayan, çözüm için Tanrıya yakarmakla yetinen, Şer ve şenaat timsali bu zanlıları da tanrıya havale etmeyeceğiz, cezalarını kurulacak olan orman mahkemesinde keseceğiz.  Umarım bu yanan ormanlar içimizde bir yerlerde gözle görünmeyen, küllerde yaşayan Anka’yı uyandırır. Her devrilen çam, her kavrulan kök, onun kanatlarına biraz daha is bırakır. Eğer dikkatle bakarsanız küllerin içinden göğe doğru uzanan sessiz bir diriliş görürsünüz. Çünkü doğa, ölmesine rağmen Lazarus misali yeniden doğmayı bilir. Ancak bundan ders çıkarmalı ve yangın söndüğünde yalnız toprağı değil, kendimizi de yeniden inşa etmeliyiz. Çünkü yanan sadece ormanlarımız değil; terk ettiğimiz vicdan, ertelediğimiz sorumluluk, görmezden geldiğimiz gelecek…  Belki de külün altına gömeceğimiz küçük bir tohum, bin yıllık bir bilgeliği yeniden filizlendirebilir. Yangınları söndürmek sadece dalların değil, cehaletin alevini söndürmekle mümkün. Evet, Pyris hâlâ var. Ama onu bu kez sükut ile değil, seda ile yeneceğiz. Bunu fikren biliyor, buna kalben inanıyorum.               
Ekleme Tarihi: 29 Temmuz 2025 -Salı

Gökkubbemizin Yeni Rengi: Duman Grisi

Evvel zamanların birinde, milletimiz kendi kalbini ısıtmak için içinden bir ateş çıkarırdı. Bu ateşe Pyris derlerdi. O, ne sadece yakan bir alev ne ısıtan bir güç ne de yalnızca bir felaketti; o, varlığın ta kendisiydi. Hükümdarlığını bu varlık üzerine acılar ve işkencelerle kurmuştu. İnsan bu zulme alıştı. Ancak en büyük sorun insanın unutkan oluşuydu ve unuttuğu diğer her şey gibi doğayı da unuttu. Ağaçların dilini, toprağın sabrını, rüzgârın tereddütlerini… Unutulan her şey, ateşe yeni bir kanat, yeni bir yel oldu.

Ve bir sabah uyandık: ormanlarımız, bir gün önce suskun bir mabet iken bugün feryat ediyordu çünkü ciğerlerimiz yanıyordu. İnsanlık, Prometheus’un esir düştüğü o kara gün gibi, bir kez daha kendi ateşiyle kavruluyor; dağlar, ovalar, vadiler alevle kıvranıyor; rüzgâr ise sanki geçmişin mirasını korumak için seferber olmuş, çabalıyordu. 

Gökyüzü gri bir örtüye bürünmüş, yanan her bir dalın, yaprağın sessizlik içinde çektiği acının fısıltısını ağır bir dumanla örterken, yollarda, sokaklarda caddelerde bile ormanın çığlığı yankılanıyordu. Ne garip, bazen en yüksek sesler, yanan yüreğimizin küllerindeki fısıltılarda gizleniyordu. 

Banshee’nin dudaklarından fırlayan nağmeler gibi serzenişte bulunan yangınlar gelip kapımızı çaldığında yalnız ağaçlar yanmıyor; zamanımız, geçmişimiz, anılarımız da beraberinde yanıyordu. Bir orman, sadece yeşillik veya güneşten kaçmak adına sığınılan bir gölgelik değildir; atalarımızın yürüdüğü patikadır, çocuklarımızın düş gördüğü yaprak gölgesi, hayvanlarımız için bir yuva, suskun tanrıların inzivaya çekildiği mabetlerdir.

Bu yangınlar, yalnızca birer felaket değil. Aynı zamanda unutuşumuzun yankısı, yansımasıdır. Yegane mirasımız, Anadolumuzun belleğidir yanan. Ve evet bu koca belleğin yok oluşunun sebepleri her sigara izmaritiyle, her göz yuman bakışla, onun dudaklarına bir nefes daha verirken bizim ciğerlerimizden bir soluk daha çalıyor. Yangınlar ihmalkârlığımızdandır demek yanlış olmaz sanıyorum ama bu ihmalkarlık yalnızca bizden sebeple değildir. Pyris ve onun ağaç katili havarileri yüzünden çıkan bu yangınlar ağaçlarımıza kıyarak benliğimizi ve belleğimizi yok ediyor. 

Bu defa sorumluluğu omuzlayalım. Ancak, yangınlar bittiğinde mirasımızın yok olmasına göz yumanları da unutmayalım. Yanan her bir dal, kavrulan her bir yaprak için kurulacak orman mahkemelerinde hesap sormayı, beniliğimizi müdafaa etmeyi bilelim. Şunu da belirtmek isterim; bu mahkemelerde şimdiki gibi orman kuralları işlemeyecek. Aklı hür, vicdanı hür hakimlerle gücünü anayasamızın köklerinden alacak olan bir mahkeme kurulacak. Biz cehennemden kaçan her devasa kıvılcımı; kendi canımız, kanımız, terimiz ile söndürmeye çalışırken önlem almayan, gerekli teçhizatları heybesinde bulundurmayan, çözüm için Tanrıya yakarmakla yetinen, Şer ve şenaat timsali bu zanlıları da tanrıya havale etmeyeceğiz, cezalarını kurulacak olan orman mahkemesinde keseceğiz. 

Umarım bu yanan ormanlar içimizde bir yerlerde gözle görünmeyen, küllerde yaşayan Anka’yı uyandırır. Her devrilen çam, her kavrulan kök, onun kanatlarına biraz daha is bırakır. Eğer dikkatle bakarsanız küllerin içinden göğe doğru uzanan sessiz bir diriliş görürsünüz. Çünkü doğa, ölmesine rağmen Lazarus misali yeniden doğmayı bilir. Ancak bundan ders çıkarmalı ve yangın söndüğünde yalnız toprağı değil, kendimizi de yeniden inşa etmeliyiz. Çünkü yanan sadece ormanlarımız değil; terk ettiğimiz vicdan, ertelediğimiz sorumluluk, görmezden geldiğimiz gelecek… 

Belki de külün altına gömeceğimiz küçük bir tohum, bin yıllık bir bilgeliği yeniden filizlendirebilir. Yangınları söndürmek sadece dalların değil, cehaletin alevini söndürmekle mümkün. Evet, Pyris hâlâ var. Ama onu bu kez sükut ile değil, seda ile yeneceğiz. Bunu fikren biliyor, buna kalben inanıyorum. 

 

 

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.