Bir kere net bir şekilde adını koyalım.
Çağdaş demokrasi dediğimiz şey, dört yılda bir ortaya sandık koymakla olmaz.
Sandıktan çıkan sonuçların korunmasıyla olur.
Ve çağdaş demokrasi; her geçen gün değişen, yenilenen kolektif taleplerin, toplum eğilimlerinin parlamentoya yansıması ile yaşanan sürece denir...
Laftan öte gitmeyen, etkisiz ve silik tepki ve söylemlerle, olmaz. Böyle ana muhalefet olmaz…
Klasik CHP siyaseti.
Seçimler biter, eldeki kazanımlar parti içi hesaplaşmalara feda edilir. Vatandaş yine dertlerle baş başa bırakılır.
Ortada koca bir düğüm var. Hala, “Bu kararı kabul etmiyoruz. İtiraz ettik, ediyoruz” diyorlar.
İtiraz nereye? Kime? Zaten düğümü yaratanlar onlar.
Sokaktaki vatandaş bunu gördü de bir siz görmediniz.
Eğer bir kazanımları olmayacaksa!
Sorunu yaratanlar, çözüm masasında olmazlar...
“Bir zaman gelecek, ‘her şey yanlış!’ diye bağıracaksın...” diyen Nietzsche’yi gel de anma...
31 Mart kazanımını normalleşme adıyla tırpanladınız.
Bu tırpan, zayıflamış iktidara dal kazandırdı ve zaman.
Arkası çorap söküğü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İmamoğlu ve nihayetinde her gün yeni bir belediyeye operasyona dönüştü...
Oysa Saraçhane refleksini, “Mitinglere” indirgemeyip, sönümlemeseydiniz, tırpan yön değişirdi.
Kendi çağrınızla alanlara çıkan halkın yanında duramadınız.
Şimdi; yoksulluk altında ezilen vatandaşın tek başına ne yapmasını bekliyorsunuz.
Temel’le Dursun, bir gün aynı uçakla seyahate çıkmışlar. Uçak gökyüzünde süzülürken birden bir ses işitmişler. Pilot:
-Herkes sakin olsun motor arızası yaşandı, uçağın bir motoru devre dışı kaldı. Ancak, telaşa gerek yok.
Aradan geçen bir süre sonra yine sesler duyulur.
Pilot; tedirgin, korkulu bir sesle ikinci bir anons daha yapar.
-Uçağın ikinci motoru da bozuldu.
Temel Dursun’a döner ve gayet rahat, sakin ve huzurlu bir sesle;
-Dursun desene ha bu geceyi de burada geçireceğiz.
Kayyum, belediyelerden Partiye kadar ulaştı. Görün artık uçak düşüşte. Hala, mücadeleyi miting alanlarına hapis etmeyin.
Bir tek Genel Başkan'ın tepkisiyle olmaz.
Olmaz sadece, mitinglerde toplanıp, “Yiğidim Aslanım burda yatıyor” demekle...
Toplumun öfkesini, tepkisini doğru yöne kanalize edecek bir mücadele refleksi belirlemek zorundasınız.
Yiğidim aslanım artık orda yatmasın. Halk yoksulluk içinde kıvranmasın. Çocuklar aç kalmasın be kardeşim.
