Safiye Özşener - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Safiye Özşener - Araştırmacı, Yazar
 

Büyük Bir Yangın Var. Adı: ”Yoksulluk”

Geçenlerde, sevgili Tiyatro sanatçısı arkadaşım Kaan Basmacıoğlu’nun minik bir paylaşımını okudum. Önemli bir durum tespiti ancak bu kadar az cümlelerle anlatılabilirdi. Basmacıoğlu diyordu ki; meşhur, Karga ile Tilki’nin bir de bilmediğiniz hikayesi var. “Tilki ile Karga'nın meşhur hikayesini duymuşsunuzdur. Lakin daha sonrasını size kimse anlatmamıştır. Yıllar sonra Tilki ve Karga tekrar karşılaşırlar. Tilki ağzında cevizlerle gelir ve seslenir Karga'ya. Karga ağacın altına bakar bir sürü ceviz. Karga sorar, ''Neden getirdin bu cevizleri tilki kardeş?'' Tilki şöyle der: ''Karnımın çok aç olduğu bir gün seni kandırarak ağzındaki peyniri çalmıştım. Biri bu hikâyeyi yazdı. Böylece insanlar bizimle tanıştı. Lakin birimizi hırsız, birimizi aptal diye anlattılar. Oysa, biz o gün tanıştık. Sen beni gördün ve ben de seni. Beni görüyorsun. Beni algılıyorsun. Benimlesin. Biz o gün birbirimiz için vardık. Şimdi hediyemi al. Manzarayı netleştir. Birbirimizi yeniden görünür kılalım. Çok daha güzel, çok daha gerçek.'' İşte dostlar. Bilge ve cahil, gölge ve ışık, hırsız ve aptal yoktur. Birbirini var eden sanatçılar vardır. Sanat budur. Karga ile Tilki'nin asıl hikayesi budur.” Basmacıoğlu; “Birbirini var eden sanatçılar vardır. Sanat budur.” Diyerek, sanatın, sanatçının dayanışmayla birlikte çok daha güçlü ve anlamlı olacaklarının da altını çizmiş, ama ben bunun birbirini sürekli ayrıştıran toplumuz içinde geçerli olduğunu düşünüyorum. Hepimizin; ideaları, uğrunda çabaladığı değerleri, gönül verdiği inançları, siyasi ideolojileri illa ki vardır ve farklı farklıdır. Normaldir. Toplum bireyleri moda mod düşünceye sahip olamazlar. Yaşam bin bir renkli çiçek bahçesidir. Düşüncelerde öyle. Ama bir felaket halinde. Tüm orman canlıları ortak hareket ederler. Zira, öncelik hayatta kalmaktır. Ve kutsal olan tek şey, “Yaşam”dır. Karıncasından kuşuna, kral aslandan, ceylanına birlikte çıkan yangını söndürmeye çalışır, güvenli alanlara birlikte koşarlar. Bu hayatta kakabilme dayanışmasıdır. O an kimsenin; rengi, dili, cinsi, ırkı önemli değildir. Ortak yaşam alanları olan ormanda, ortak kuralları yeniden inşa edebilirler. Ama önce felaketten kurtulmaları lazım... Şimdi; hepimizin ortak derdi, hukuksuzluk, adaletsizlik ve bu ikilinin neden olduğu ekonomik kriz. Emekli çırıl çıplak aç. Asgari ücretli, işçi, emekçi sefil. Eğitim, sağlık, sanat kan ağlıyor. Yatırım yok. Yatırımcı battı, olan kaçıyor. Vergilerden beli bükülmeyen yok. Gençler işsiz, intihar ediyor. Sadece yoksul değiliz, açız arkadaşlar. Çocuklarımız aç. Tarım ve hayvancılık ülkesinde, kirazın tanesi 10 TL. Büyük bir yangın var. Adı, “Yoksulluk” yanıyor, yakıyor hepimizi... Aynı ortak yaşamın içinde yana yana küle döndük. Sağı, solu, önü, arkası., Oncu, buncu, şuncu… Senin rengin bu, benim ki bu. Nedir bu ayrışma? Görmüyor musunuz, erk egemenler tam da bundan besleniyorlar. Ateşi harladıkça harlıyorlar. Yeter. Basmacıoğlu; “Birbirini var eden sanatçılar vardır. Sanat budur.”  diyor ya… Birbirini var eden halklar vardır ve halk olmak budur... Yapabiliriz. Bizleri ayrıştırmak isteyenlere inat, birlik olabiliriz. Bu cehennem yangınını birlikte söndürebiliriz.
Ekleme Tarihi: 19 June 2025 - Thursday

Büyük Bir Yangın Var. Adı: ”Yoksulluk”

Geçenlerde, sevgili Tiyatro sanatçısı arkadaşım Kaan Basmacıoğlu’nun minik bir paylaşımını okudum.

Önemli bir durum tespiti ancak bu kadar az cümlelerle anlatılabilirdi.

Basmacıoğlu diyordu ki; meşhur, Karga ile Tilki’nin bir de bilmediğiniz hikayesi var.

“Tilki ile Karga'nın meşhur hikayesini duymuşsunuzdur. Lakin daha sonrasını size kimse anlatmamıştır.

Yıllar sonra Tilki ve Karga tekrar karşılaşırlar. Tilki ağzında cevizlerle gelir ve seslenir Karga'ya. Karga ağacın altına bakar bir sürü ceviz.

Karga sorar, ''Neden getirdin bu cevizleri tilki kardeş?''

Tilki şöyle der: ''Karnımın çok aç olduğu bir gün seni kandırarak ağzındaki peyniri çalmıştım. Biri bu hikâyeyi yazdı. Böylece insanlar bizimle tanıştı. Lakin birimizi hırsız, birimizi aptal diye anlattılar.

Oysa, biz o gün tanıştık. Sen beni gördün ve ben de seni. Beni görüyorsun. Beni algılıyorsun. Benimlesin. Biz o gün birbirimiz için vardık. Şimdi hediyemi al. Manzarayı netleştir. Birbirimizi yeniden görünür kılalım. Çok daha güzel, çok daha gerçek.''

İşte dostlar. Bilge ve cahil, gölge ve ışık, hırsız ve aptal yoktur. Birbirini var eden sanatçılar vardır. Sanat budur. Karga ile Tilki'nin asıl hikayesi budur.”

Basmacıoğlu; “Birbirini var eden sanatçılar vardır. Sanat budur.” Diyerek, sanatın, sanatçının dayanışmayla birlikte çok daha güçlü ve anlamlı olacaklarının da altını çizmiş, ama ben bunun birbirini sürekli ayrıştıran toplumuz içinde geçerli olduğunu düşünüyorum.

Hepimizin; ideaları, uğrunda çabaladığı değerleri, gönül verdiği inançları, siyasi ideolojileri illa ki vardır ve farklı farklıdır.

Normaldir. Toplum bireyleri moda mod düşünceye sahip olamazlar. Yaşam bin bir renkli çiçek bahçesidir. Düşüncelerde öyle.

Ama bir felaket halinde. Tüm orman canlıları ortak hareket ederler. Zira, öncelik hayatta kalmaktır. Ve kutsal olan tek şey, “Yaşam”dır.

Karıncasından kuşuna, kral aslandan, ceylanına birlikte çıkan yangını söndürmeye çalışır, güvenli alanlara birlikte koşarlar.

Bu hayatta kakabilme dayanışmasıdır.

O an kimsenin; rengi, dili, cinsi, ırkı önemli değildir.

Ortak yaşam alanları olan ormanda, ortak kuralları yeniden inşa edebilirler. Ama önce felaketten kurtulmaları lazım...

Şimdi; hepimizin ortak derdi, hukuksuzluk, adaletsizlik ve bu ikilinin neden olduğu ekonomik kriz.

Emekli çırıl çıplak aç. Asgari ücretli, işçi, emekçi sefil.

Eğitim, sağlık, sanat kan ağlıyor.

Yatırım yok. Yatırımcı battı, olan kaçıyor.

Vergilerden beli bükülmeyen yok.

Gençler işsiz, intihar ediyor.

Sadece yoksul değiliz, açız arkadaşlar. Çocuklarımız aç.

Tarım ve hayvancılık ülkesinde, kirazın tanesi 10 TL.

Büyük bir yangın var. Adı, “Yoksulluk” yanıyor, yakıyor hepimizi...

Aynı ortak yaşamın içinde yana yana küle döndük.

Sağı, solu, önü, arkası.,

Oncu, buncu, şuncu… Senin rengin bu, benim ki bu.

Nedir bu ayrışma?

Görmüyor musunuz, erk egemenler tam da bundan besleniyorlar.

Ateşi harladıkça harlıyorlar.

Yeter.

Basmacıoğlu; “Birbirini var eden sanatçılar vardır. Sanat budur.”  diyor ya…

Birbirini var eden halklar vardır ve halk olmak budur...

Yapabiliriz. Bizleri ayrıştırmak isteyenlere inat, birlik olabiliriz.

Bu cehennem yangınını birlikte söndürebiliriz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ayla
(19.06.2025 10:24 - #3343)
Yaşasın Halkların Kardeşliği !
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.