Uzun uzak bir gece. Yola çıktım, kafamda aynı sorular. Aynı yorgun alışkanlıklarla yürüdüm. Nasıl anlatmalı bilmem ki dedim. Hani içimi. Ayıpsız, aşikane nasıl göstermeli. Hani, bir dosta yaranı gösterir gibi... Etinden, sütünden, hayalinden, ümidinden, geleceğinden vere vere millet, bitti. Elinde bir iskelet kaldı. Nasıl etmeli, memleket ahvalini göstermeli… Siz içinizde ki çekişmelerle oyalanırken, “Tasarruf emeklinin maaşından, asgari ücretliden yapılmalı” diyenler var. Siyasiler, siyasetçiler, partiler. Onları masaya yatıran bin bir türlü analistçiler… Her gün aynı isimler, aynı yüzler. Anlatıyor, anlatıyor. Ha bire herkes konuşuyor. Çözüm sunan, yok. Vatandaş kan ağlıyor... Bir Tavşan önüne bir daktilo almış, tak tuk bir şeyler yazıyor. Oradan geçen bir Tilki: - Hey Tavşan, ne yazıyorsun? - Doktora tezimi yazıyorum. - Öyle mi, çok güzel, ne hakkında? - Tavşanların Tilkileri nasıl yedikleri hakkında. - Yok canım, olur mu öyle şey, hiç Tavşanlar Tilki yer mi? - Olur, gel istersen, sana ispat edeyim. Beraber Tavşanın yuvasına girerler. Biraz sonra Tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun başına geçer, tak tuk yazmaya devam eder. Ardından oradan geçen bir Kurt, Tavşanı görür. - Hey Tavşan, ne yazıyorsun? - Doktora tezimi. - Ne hakkında? - Tavşanların Kurtları yemesi hakkında. - Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde, buna kim inanır? - Gel istersen göstereyim... Yine beraber yuvaya girerler. Tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar. Tavşanın yuvasını merak ettiniz, değil mi?   Manzara şöyledir. Bir köşede Tilkinin, bir köşede Kurdun kemikleri... Diğer köşede ise; Tavşanın doktora danışmanı Aslan, kürdanla dişlerini temizliyor!.. Bırakın artık gereksiz; yorumları, analizleri, konuşmaları. Konuştuğunuzun ne önemi var, tez danışmanı siz olmadıkça. Yine ne aldık, neden aldık? Bilinmez. Göz kırpan yeni vergi paketleri var. Çatladı çatlayacak vatandaşın kemikleri. Han-ı şan içinde yaşayanlar duymuyorlar... Siz duymuyorsunuz gürültüden, kavgadan… Ama sokaklarda kol geziyor yoksulluk, ağlıyor çocuklar açlıktan... Eee sevgili muhalifler elbette bu sözler size… Birbirinizle didişmeyi de, “Her şey çok güzel olacak” demeyi de bırakın. Bir şeyler yapın…