Baylar!.. Suçluyuz… Gençlere bir hayat borçluyuz... Kendimizi teselli için, boş yere gençleri, “Güzel şeyler olacak” diye kandırmayalım. Sen ayağa kalkmadıkça bu olmayacak… Hepsinin içi kan ağlıyor, hepimiz görüyoruz. 1950-65’ in gençleri bugünün yaş almış yetişkinleri doğrudur, 80’ i en sert yaşayanlar. 68 ve 79’ un çocuğu bugünün orta yaş almışları da, 12 Eylül’ ün ailelere yaşattığı acı ve baskılarla politik ve A politik kimlik arasında sıkışan özünde en bahtsız kuşaktır. Fakat, “Yetmez ama evet”, “Anayasaya aykırı ama…” larında çıktığı kuşaklardır. 2002 sonrası erk egemenler karşısında pasifize bir muhalefet anlayışıyla politika yapanlar yine bu kuşak; siyasetçi ve halktır... Öyle ki; ara ara kabaran toplumsal refleks, erk egemenlerden önce bu muhalif siyaset ve aynı kuşak halk tarafından sönümlendiriliyor. Sonuç; Düşüncenin açıklanmasının suç sayıldığı, her gün gözaltı, tutuklamaların yapıldığı, iş bulamayan gençleri, artan yoksulluk ve büyüttüğü sınıf farklılıkları oldu. Sanatı, sanatçıyı yasaklarla örseleyen, gerçeği yazıp söyleyeni suçlu ilan eden bu dönemde, bu kuşağın yani bizlerin paralize olmuş suskunluğunun payı var… Bizim kuşağımız hiç mi çaba sarf etmedi? Şüphesiz etti, ama yine de suçluyuz. Çünkü; 25 yıldır aynı erk egemen varsa, muhalif tüm kesimler kusurludur. Yurttaşlık bilincinin korkuyla uyuşturulduğu bir yerde, evrensel tüm değerleri kendileri için yeniden şekillendirenlere, demokrasi için mücadele veren herkese savaş açanlara daha ne olursa tepki vereceğiz? Sakın gençler demeyin. Doğduklarından beri aynı erk ve aynı muhalifleri görüyorlar. Aynı uzman isimler, analistçiler, aynı siyasetçiler. Her yerde onlar konuşuyor, karar verici onlar. Onlarla dolu TV’ler... CHP dahil tüm muhalif partilerde canhıraş mücadele veren gençler, ama söz hakkı verilmeyen, fikirleri sorulmayan da onlar. Mücadeleye çağırılıp, emeği söndürülen, arkasında durulmayan, bedel ödeyen yine onlar... Farkında mısınız beyler!.. Hayalleri, ümitleri ellerinden alınan, gelecekleri karartılan yine gençler… Onlara gelecek borçlu olan biziz. Zira; bugünlerin temelinde, suskunluk ve tepkisizlikle hepimizin payı var… Hepimiz tarih karşısında sınav veriyoruz. Elbette, muhalif siyasete el verip güveneceğiz. Ama bu sefer gençleri yedirmeyeceğiz… Hayatlarını karartan bu ekinde payımız var. Hasatsa, bedel ödeyecekler gençler değil biziz... Artık, sağır duvarları yıkacak, çözüm için mücadele verecek olan yine biz… Paralize olmuş yaş almış bizleri buradan çıkaracak bilince varmamız için daha ne olması lazım... Çocuklar ellerimizden bir bir kayıyor. Hangi korku daha büyüktür insan onurundan? İnsanlara korku veren ve hukuk güvenliği sağlayamayan yerde tüm bunları görerek nereye kadar varacağız bu tepkisizlikle? Baylar!.. Suçluyuz... Gençlere bir hayat borçluyuz... Haydi, bu sefer direniş sırası yaş almış bizlerde…