A) EKREM İMAMOĞLU’NUN LİSANS DİPLOMASININ İPTALİ VAKASI
Siyaset sahnesinde yükselen Eİ’nun olası Cumhurbaşkanlığı adaylığının önüne geçme projesinin düğmesine basılması, İstanbul-BŞBB’nı her engeli çiğneyerek kazanmasının hemen sonrasında, 2020 Mart’ında olmuştur. Gerekçe, yatay geçiş yöntemi ile lisans tamamlamasının, kural dışı olarak yaftalanması ile başlamış. Bu ilk atak,o zamanlar okur-yazar olan ve okuduğunu anlama yeteneğini yitirmemiş İÜ-İşletme Fakültesi tarafından, yasal gerekçesi ortaya konularak püskürtülmüştür. .Eİ,İBŞBB’nı 2024 Mart’ında 2nci kez kazanıp,2028 Cumhurbaşkanı adaylığında iddiasını tırmandırması, RTE adına üçüncü bir atağın yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu baskılama karşısında aklını ve bilimsel ahlakını bu kez elde tutamayan Rektörlük,18 Mart 2025’de, Eİ’nun lisans diplomasını iptal ederek, lise mezununa tenzili rütbe işlemi yapmıştır. Konuyu,2547 S.Yasanın 54üncü maddesine göre değerlendireceğim.
2547 S.Y.nın “Öğrencilerin Disiplin İşleri”başlıklı 54üncü maddesinde,”35 yıl sonra lisans diplomasının iptali” anlamına gelen bir disiplin suçu ve cezası yer almamaktadır. Bir an için, Eİ’nun yatay geçişinin kurala aykırı olduğunu, lisans diplomasının iptalini gerektiren disiplin cezasının varolduğunu düşünelim. Bu durumda disiplin soruşturmasının kuralları var. Olayımızda bu kuralların hiçbirine uyulmamış, ne fakülte disiplin amiri olan dekan tarafından soruşturma için görevlendirme yapılmış, ne Eİnun savunmasına baş vurulmuş ve ne de zaman aşımına bakılmıştır. “Ben yaptım oldu” denmiştir.
Suçun başlangıcı, Eİ’nun,lisans diploması hakkında, CİMER’e Mart 2020’de yapılan ihbara dayanmaktadır. İÜ Rektörlüğü bu ihbarı, İşletme Fakültesi Dekanlığı’na yönlendiriyor. Dekanlık, incelemeyi yapıyor ve yatay geçişin yürürlükteki mevzuata uygun olduğunu iletiyor. Rektörlük ya da muhbir, bu yanıta itiraz etmediklerinden, karar kesinleşiyor.
“Birinci İstanbul Başarısı”nın üzerinden beş yıl,”İkinci İstanbul Başarısı”nın bir yıl geçtikten sonra, olası Cumhurbaşkanlığı seçiminde güç kazanan Eİ’nin önünü kesmek için, “torbadan”, “lisans diplomasını iptali turpu” ortaya çıkartılıyor ve buna “19 Mart Darbesi” ekleniyor.
İÜR;“Bilimsel kurumlardan oluşmuş, özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğe sahip” ve “önceki kararına saygılı”bir kuruluş olsa idi, rulet masasına yeniden sürülen dosyayı işleme sokmaksızın geri çevirmesi gerekirken, ”yatay geçişin uygulanan mevzuata uygun olduğunu ve konunun Eİ’nu ilgilendiren bir yönü olmadığını” raporlaştırıyor ve YÖK’ü işaret ediyor. YÖK,“yakar topu” geri çeviriyor. Rektör,18.03.2025’de, kendisini ve kurumunu, büyük olasılıkla,“buyruğu yapma bataklığına” atıyor.Bu noktada rektöre ve Üniversite Yönetim Kurulu üyelerine düşen görev,özlerine duymaları gereken saygı ve kurumlarının güvenilirliğini korumak için, tazminata mahkum olabilme olasılığını da düşünerek,görevlerinden aflarını dilemek olmalıydı.Eğer Rektör ve YK Üyeleri okur-yazarlıklarını unutmamış olsalardı,lisans diplomalarını iptal kararlarının,21.10.1982’de 17845 S.RG’de yayımlayan ve “Yükseköğretim Kurumları Arasında Önlisans ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esaslarına İlişkin Yönetmelik” ile,2547 S.Y.nın 54üncü Maddesi karşısında yok hükmünde olduğunu görebilirlerdi.
“İstanbul’u yitirmek Türkiye’yi yitirmek” algısının yinelemesinin yanına, başkanlık sarayının olası kaybının eklenmesinin yarattığı karabasanın önünü kesme girişiminin kurbanlarına, Eİ’nin yanı sıra 28 kurban daha eklenirken, aynı ilan ile, başka fakülte ve programlara yatay geçişler için “üç maymun”a yatılmıştır. Rektörlüğün suçuna, bir de, Anayasanın 10uncu Maddesindeki “Yasa Önünde Eşitlik Kuralını” uymayarak, ”kayırma suçu” eklenmiş oluyor.
- OLAYIN DİSİPLİN HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Biran için, iftira suçunun gerçek olduğunu varsayalım. Bu durumda, yatay geçiş ile İF üçüncü sınıfına aktarma yapan öğrenci Eİ’nun , 2547 S.Ynın “Öğrenci Disiplin İşleri” başlıklı 54ncü maddesindeki hükümlere göre işlem görmesi gerekmektedir. İÜ-YK bu gereğe de uymamıştır. Çünkü;
- 54/1-a,b,c,ç,d’de sıralanan disiplin suçu ve verilecek cezalar arasında “lisans diplomasını iptal” cezası ve bu cezayı gerektiren bir suçu yer almamaktadır. Ü-YK; Anayasanın 6ncı maddesinde yer alan, ”kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanma suçunu işliyor. 1
- 54/3-a Md.sine göre, fakülte içinde işlenen disiplin suçlarında disiplin amiri olması gereken İF Dekanı yerine, yetkili olmayan İÜ-YK, ”olmayan bir suçu”, ”olmayan bir cezaya” konu kılabilmiştir.
- 54/3-c Md.sine gore dekan tarafından belirlenmesi gereken soruşturmacı atanmamış, zanlıların ifadeleri alınmamıştır. 54/4-c Md.sinde yer alan;” disiplin cezasını gerektiren eylemlerin işlendiği tarihten itibaren, en geç iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde, disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar”kuralı yok sayılmıştır.
- 54/5-a Md.ndeki “Savunma Hakkı” kullandırılmamıştır.
- 54/10-a Md.ndeki disiplin soruşturmasının sonucu Eİ’na bildirilmemiş, bu cezaya yönelik başvuru yolları gösterilmemiştir.
- SONUÇ
Türkiye, 1961 Anayasası ile hedeflediği insan haklarına saygılı, laik,demokratik Cumhuriyet ve sosyal hukuk devletinden,1970’den hızlanan biçimde kuruluş ayarlarından kopartılmış, ikibinli yıllarla birlikte “Ilımlı İslam Süreci”ni yaşamaya başlamıştır. Güçler ayırımı 12 Eylül 2010 ve 16 Nisan 2017 Anayasa Darbeleri ile, yasama,yargı ve yürütme erki tek ele teslim edilmiş ve devlet AKPlileştirilmiştir. 18 Mart 2025’deki İÜ’ne yaptırılan diploma iptali darbesi ve 19 Ekim 2025’de ise CHP tüzel kişiliği ile cumhurbaşkanı adaylığında güçlü Eİ’nun tutuklanması,şahsım iktidarın sürdürülmesinde her yolun deneneceğin işaretini oluşturmaktadır. Diploma iptalleri kararları, tez elden idari yargıya taşınmalı, bu hukuksuzluğa katılanlar hakkında ceza ve tazminat davaları açılmasında da gecikilmemelidir.
