21 Ekim 2025 günlü yazımda“Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri”ni sıralamıştım. Bunlar; “Bağımsızlık, Yansızlık, Dürüstlük, Mesleğe Yaraşırlık, Eşitlik, Ehliyet ve Özen” idi. Bangalor Yargı Etiği İlkeleri, “Yargıda Doğruluğun Güçlendirilmesine Yönelik Yargı Grubu” tarafından kabul edilen 2001 Bangalor Yargı Etiği Taslak Belgesi’nin 25-26 Kasım 2002 tarihlerinde Lahey Barış Sarayı’nda düzenlenen Yüksek Mahkeme Başkanları Yuvarlak Masa Toplantısında gözden geçirilmiştir. Bu belgenin, özellikle Önsöz’ünün tüm yargıç ve savcılar tarafından içselleştirmelerinde gereklilik bulunmaktadır:
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin; herkesin, hak ve yükümlülüklerin belirlenmesinde ve herhangi bir suç atımının karara bağlanmasında, bağımsız ve yansız bir mahkeme tarafından tam bir eşitlikle, hakça ve açık olarak yargılanma hakkına sahip olduğunu temel bir ilke olarak tanıdığı,
Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin; herkesin mahkemeler önünde eşit olmasını ve bir davada herhangi bir suç atımının karara bağlanmasında ya da hak ve yükümlülüklerin belirlenmesinde herkesin yasayla kurulmuş, yetkili, bağımsız ve yansız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak, nedensiz gecikme olmaksızın, yargılanma hakkına sahip olmasını güvence altına aldığı,
Aşağıdaki temel ilkelerin ve hakların, bölgesel insan hakları belgelerinde, ulusal anayasalarda, yasalarda ve içtihat hukukunda ve yargı davranış ve geleneklerinde de kabul görmüş ya da yansıtılmış olduğu,
Yetkili, bağımsız ve yansız yargının insan haklarının korunması açısından sahip olduğu önemin; öteki tüm hakların icra edilebilmesinin, sonuçta adaletin doğru idaresine bağlı olması durumunda da vurgulandığı,
Aynı biçimde yetkili, bağımsız ve yansız bir yargının, mahkemelerin anayasa ve hukukun üstünlüğünü koruma rollerini yerine getirmeleri bakımından da zorunlu olduğu,
Modern ve demokratik bir toplumda halkın yargı sistemine güveninin ve yargının ahlaki otoritesinin ve doğruluğunun son derece önemli olduğu,
Yargıçların, bireysel ve toplu olarak, yargıçlık makamına kamusal bir sorumluluk olarak saygı ve hürmet duymalarının ve yargı sistemine olan güveni artırmaya ve sürdürmeye çalışmalarının oldukça önemli olduğu,
Yargı etiğinde yüksek standartların özendirilmesi ve korunmasına yönelik temel sorumluluğun her bir ülkedeki yargı organına ait olduğu,
Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri’nin yargının bağımsızlığını güvence altına almak ve ilerletmek üzere tasarlandığı ve öncelikle devletlere yönelik olduğu DİKKATE ALINARAK
Hâkimlere yönelik etik davranış standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenmiş ilkeler; “1) BAĞIMSIZLIK: Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğünün ön koşulu ve adil yargılanmanın temel garantisidir. Bu nedenle hâkim, hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını korumalı ve bu konuda örnek teşkil etmelidir. 2) YANSIZLIK: Yargı görevinin doğru bir şekilde yerine getirilmesine esas teşkil eder. Bu ilke sadece kararlar için değil, kararların oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir. 3)DOĞRULUK: Doğruluk, yargı görevinin düzgün bir şekilde yerine getirilmesinde esastır. 4)DÜRÜSTLÜK: Dürüstlük ve dürüstlük görüntüsü, bir hâkimin tüm faaliyetlerinin icrasında esaslı bir unsurdur.5) EŞİTLİK: Mahkemeler önünde herkese eşit muamele gösterilmesi, hâkimlik görevinin gereğince yerin getirilmesi için elzem bir unsurdur. 6) EHLİYET VE LİYAKAT: Ehliyet ve liyakat, yargı görevinin gereğince yerine getirilmesinin ön koşullarıdır.
Bu ilkeler, yargıçlara rehberlik sunmak ve yargıya yargı etiğini düzenlemeye yönelik bir çerçeve temin etmek üzere tasarlanmıştır. Bu ilkelerin amacı ayrıca yasama ve yürütme mensupları ile avukatların ve kamuoyunun yargıyı daha iyi anlamalarına ve ona destek olmalarına yardımcı olmaktır. Bu ilkeler, hâkimlerin, yargı standartlarını idame ettirmek üzere oluşturulmuş olan ve kendileri de bağımsız ve tarafsız olan uygun kurumlar karşısında meslekî davranışlarından dolayı sorumlu olduklarını varsayar ve hâkimler üzerinde bağlayıcı olan mevcut hukuk ve davranış kurallarını değiştirmeyi değil, onları tamamlamayı amaçlar.
“Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri” ile “Bangalor Yargı Etiği İlkeleri”nin birbiri ile örtüştüğünü görmekteyiz. Yargıç ve savcılarımızın bu ilkelere ne denli uyum gösterdikleri, “Adalete Olan Güven Endeksleri”nden izlenebilir. Bunlardan en sonuncusu olan Dünya Adalet Projesi Hukuk Devleti Endeksi 2025 verileri 28 Ekim 2025’te yayımlanmıştır. Buna göre;
- Otoriter eğilim derinleştikçe, küresel düzeyde hukuk devleti durgunluğu hızlanıyor.
- Üst üste sekizinci yıl boyunca çoğu ülkede hukukun üstünlüğü azaldı. Yürütme aşırılığına karşı son savunma hattı olan yargı bağımsızlığı zayıflıyor.
- Endeks, yargı sistemleri arasında artan siyasi müdahale ile yargıların yürütme aşırılıkları nedeniyle zemin kaybettiğini gösteriyor.
- Yargının; yürütme gücünü sınırlayıp sınırlamadığını ve medeni ve ceza adaletinin uygunsuz hükümet etkisinden arınmış olup olmadığını ölçen göstergeler, ülkelerin sırasıyla %61'inde, %67'sinde ve %62'sinde azaldığını göstermektedir.
Ülkemiz için “Adalete Olan Güven Endeksi’ne” bakma yerine, yerine Adalet Bakanlığı’ndan sorumlu ve Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanı Yılmaz Tunç’un gün aşırı “bağımsız ve yansız adalet sistemimizin varlığını yineleyip durmasına ve de son Ege Üniversitesi Akademik Yılı Açılış Törenine katılma sırasında öğrencilerce kendisine yöneltilen “Hacettepe’de eli palalı çeteler üniversiteye giriyor ve hâlâ serbestler. Bakana soruyoruz, neden çeteler serbestler” sorusuna yanıt vermezken, bu soruyu soran öğrencilerden beşinin gözünün önünde gözaltına alınmalarına sessiz kalmasına bakmak yeterli.
Bu konuyu sürdüreceğim.
