Bir önceki yazımı, İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptaliyle birlikte, hakkında “zincirleme şekilde resmî belgede sahtecilik" savı ile açılan davada İmamoğlu için 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası istenmesinin akla, mantığa ve yazılı kurallara aykırılığı ile sonlandırmıştım. İmamoğlu,12 Eylül 2025’de savunmasını yaptı. Savunma destansı bir içerik taşıyordu. Gerçekte bu savunma olmayıp, savcı ve savcının düzenlediği iddianameyi kabul eden yargıç ve onların arkasındaki siyasi ve akademik kurum yöneticileri hakkında bir suçlama idi. Onların yerinde olmak istemezdim. Bu beni, Dreyfus davası üzerine 13 Ocak 1898 ‘de L’Aurore (Şafak) Gazetesindeki Emile Zola’nın Fransa Cumhurbaşkanına yönelik olarak “J’accuse “(suçluyorum”) başlıklı yazısını anımsattı. İmamoğlu’nu siyasi yarışın dışında tutmayı amaçlayan “aptal davası”nda verilen hapis ve siyasi yasak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da onaylandı. İmamoğlu’nu siyaset sahnesinin dışına atmak için yargıyı kullanma yerine, TBMM’den “İmamoğlu’nun seçme ve seçilme hakkı iptal edilmiştir” hakkında bir yasa çıkartmak, kesin ve kısa yol olur diye düşünüyorum.
Yargı erkinin kullanılmasındaki yanlışlıklar, bilgisizlikler, kötülükler, uydurmalar, çıkara bulamalar yalnızca siyasal davalarda karşımıza çıkmamaktadır. Sıradan insanlarımız, sıradan davalarda sürünüp durmaktadır. Bunlardan demet yapmak isteyenler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın “Cendere”sine başvurabilirler. Şimdi size, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, bir savcı hakkında işlem yapılması isteğini içeren bir başvuruyu örnekleyeceğim:
T.C. ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
UZLAŞMA BÜROSU
Sayın Savcı …
Uzlaşma Bürosu Savcısı
ANKARA
T.C. Ankara 53.ACM’nde işlem gören Esas Numarası 2024/543 olan Dosyanın Sanığıyım.
Dava, tarafınızdan imzalanmış 23/09/2024 günlü,2024/453 Sayılı “İddianamenin (Sav Belgesinin)” kabulü ile açılmıştır. İddianamenizde hakkımda TCY nın 125/1-4,53/1. Maddesine göre cezalandırılmama dayanak kıldığınız kanıtları; “ifade tutanakları, uzlaştıramama raporu, tüm dosya kapsamı” olarak sıralamaktasınız.
“SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ” başlığı altında suçlanmama neden olan suçun işlendiği sonucuna;
- OLAY YERİ KAMERA GÖRÜNTÜLERİNİN bilirkişi incelenmesi neticesinde düzenlenen rapor ile doğrulandığını,
- Şikâyet Dilekçesi,
- Şüphelinin Savunması İçeriği,
- Soruşturma Evresi Sonunda Toplanan Deliller”
ile vardığınızı ileri sürmektesiniz.
Dosyayı incelediğimde; Sizi, hakkımda hakaret suçunu işlediğim sonucuna vardıran ve yukarıda sıraladığım dayanaklarınızın, GERÇEKLİK TAŞIMADIĞI, DOSYAMIN OKUNMADAN, İNCELENMEDEN UYDURULDUĞU sonucuna vardım. Bundan da öte, olayın “ŞÜPHELİ İLE MÜŞTEKİ ARASINDA YAŞANAN TARTIŞMA OLDUĞUNU” daha ilk satırlarınızda kabul ederken, yaptığınız önerme hakaretin, sözlü saldırının tarafı olarak yalnız beni işaret etmeniz anlaşılır olmaktan uzaktır.
Hele hele, müştekinin cezalandırılmamı isteyen suç duyurusunda ve bilirkişinin 21/06/2022 günlü raporunun “Tespit ve Sonuçlar” (Bkz.s.5) başlığı altında yer alam eylem/söylem sayısının tarafınızdan 5‘den 15 çıkartılmasını, müştekinin bana yönelik eylem/söylemini görmezlikten gelmenizi, yok saymanızı görünce derin bir üzüntü duymamın ötesinde, DEHŞETE düştüm. Ve 29/01/2025 Günlü ilk oturumda, “İddianamenizin bu nedenlerle sahibi olan size iadesi isteminde bulundum, ancak, bu istemim işlem görmedi. Mesleğinizin kutsallık taşıması, içinde yer almaktan onur duyduğum TÜRK ULUSU adına kullanılması gerektiğinden, sizi yalanlayan gerçekleri bilgilerinize iletmeyi görev bilmekteyim:
Bu saptama ve değerlendirmelerime karşın, var ise, beni, adıma yargı erkini kullanan biri olarak, beni düzeltecek, yanılgılarımı ortaya serecek ve beni sizden özür dileyecek duruma düşürecek açıklamalardan en çok ben mutlu olacağım ve adalete güven duymama katkıda bulunmuş olacaksınız.
(sürecek)
