Nevzat SELVİ
Köşe Yazarı
Nevzat SELVİ
 

“İsyanlı Sükut”

Birkaç yıl oldu. Çevremdeki bazı aksaklıkları ve düzensizlikleri şikayet etmek ve düzeltilmesini istemek için resmi kurumlara başvurmuştum.  Her bir kurum sözkonusu edilen konunun kendilerini ilgilendirmediğini, ilgilenen kurumlara isteğimizi aktardıklarını bildirdi. Bu böyle devam etti. İkinci kurum üçüncüye, üçüncü kurum dördüncüye havale etti işi. Olmadı olmadı, bir netice alamadım. Ümidimi kaybetnedim. Derdimi bir daha anlatayım dedim. Derdimle ilgili kurumu aradım. Kurumun resmi internet sayfasındaki numarayı aradım. Gayet kibar bir hanım sesi, tatlı tatlı neresi olduüunu anlattıktan sonra, “şu bölüm için 1 numarayı falanca bölüm için 2 numarayı, müdür için 3 numarayı dokunun dedi. Ben de kendime bir paye vererek ve uzayan işimin halli ümüdiyle, daha bir yetkili olur diye müdüre ait 3 numarayı çevirdim. Çok sert bir ses “3 numara aranamaz” dedi. Merak ettim, 3 numara ile niye konuşulamaz olduğunu öğrenmek istedim. Müdürün kalemini aradım. Derdimi bir daha anlattım, belki çare olur diye müdürü aramak gafletinde bulundum dedim. Oradan da bir zılgıt yiyerek, derdime çare bulamamış halde telefonu kapadım. 42 yıllık devlet memuriyetimde Devletin önemli birkaç kurumunda görev yaptım. 2002 yılında emekli oldum ama hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştım. Vatandaş artık devletle muhatap olamıyor demek ki artık. Derdimle başbaşa, beni ve kuvvetle muhtemel diğer insanları da rahatsız eden etrafımdaki çevre sorunları, gürültü, pislik ve kirli hava sorunlarıyla başbaşa kaldım. Oturup merhum Abdürrahim Karakoç’un “İsyanlı Sükut” şiirinde teselli aradım. *** “İsyanlı Sükut” Gitmişti makama arz-ı hâl için 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Bir azar yedi ki oldu o biçim.. 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını. Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı... Bir baktı konağa alttan yukarı 'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını. Çekti ayakları kahveye vardı Açtı tabakasın, sigara sardı Daldı.. neden sonra garsonu gördü 'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını. İçmedi, masada unuttu çayı Kalktı ki garsona vere parayı Uzattı çakmağı ve sigarayı 'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını. Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş Sandım can evime döktüler ateş Sordum: 'memleketin neresi gardaş? ' 'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını. Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden Ağzına küfürler doldu zehirden Salladı dilini.. vazgeçti birden, 'Oyyy' dedi, yutkundu, eğdi başını.”  
Ekleme Tarihi: 13 Ağustos 2025 -Çarşamba

“İsyanlı Sükut”

Birkaç yıl oldu. Çevremdeki bazı aksaklıkları ve düzensizlikleri şikayet etmek ve düzeltilmesini istemek için resmi kurumlara başvurmuştum.  Her bir kurum sözkonusu edilen konunun kendilerini ilgilendirmediğini, ilgilenen kurumlara isteğimizi aktardıklarını bildirdi. Bu böyle devam etti. İkinci kurum üçüncüye, üçüncü kurum dördüncüye havale etti işi. Olmadı olmadı, bir netice alamadım.

Ümidimi kaybetnedim. Derdimi bir daha anlatayım dedim. Derdimle ilgili kurumu aradım. Kurumun resmi internet sayfasındaki numarayı aradım. Gayet kibar bir hanım sesi, tatlı tatlı neresi olduüunu anlattıktan sonra, “şu bölüm için 1 numarayı falanca bölüm için 2 numarayı, müdür için 3 numarayı dokunun dedi. Ben de kendime bir paye vererek ve uzayan işimin halli ümüdiyle, daha bir yetkili olur diye müdüre ait 3 numarayı çevirdim. Çok sert bir ses “3 numara aranamaz” dedi. Merak ettim, 3 numara ile niye konuşulamaz olduğunu öğrenmek istedim. Müdürün kalemini aradım. Derdimi bir daha anlattım, belki çare olur diye müdürü aramak gafletinde bulundum dedim.

Oradan da bir zılgıt yiyerek, derdime çare bulamamış halde telefonu kapadım.

42 yıllık devlet memuriyetimde Devletin önemli birkaç kurumunda görev yaptım. 2002 yılında emekli oldum ama hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştım. Vatandaş artık devletle muhatap olamıyor demek ki artık.

Derdimle başbaşa, beni ve kuvvetle muhtemel diğer insanları da rahatsız eden etrafımdaki çevre sorunları, gürültü, pislik ve kirli hava sorunlarıyla başbaşa kaldım.

Oturup merhum Abdürrahim Karakoç’un “İsyanlı Sükut” şiirinde teselli aradım.

***

“İsyanlı Sükut”

Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

İçmedi, masada unuttu çayı
Kalktı ki garsona vere parayı
Uzattı çakmağı ve sigarayı
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden,
'Oyyy' dedi, yutkundu, eğdi başını.”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Arzu Kök
(13.08.2025 16:16 - #3522)
Günümüzde de birçok insanın yaşadığı duygu tam olarak isyanlı sükut durumudur: -Sosyal medyada suskun ama içten içe öfkeli kitleler -İş hayatında adaletsizliklere ses çıkaramayan ama içten içe rahatsız olan bireyler -Aile içinde ya da toplumsal baskılar nedeniyle kendini ifade edemeyen ama kırılgan bir ruh hâlinde yaşayan insanlar Ve yazık ki bu yaşadığımız çağda sükût bir pasif direniş biçimi haline gelmiştir. Y kuşağı ve Z kuşağı bu suskunluğu çoğu zaman mizahla, ironik paylaşımlarla veya sanatsal üretimle dışa vursa da ciddi psikolojik sorunları beraberinde getirir. Yani kısaca “İsyanlı sükût”, bir yönüyle sözcüklere dökülemeyen çığlık, bir diğer yönüyle de varoluşsal bir sorgulamadır. Günümüz bireyinin yaşadığı toplumsal, ekonomik ve psikolojik bunalımlar karşısında en çok başvurduğu ama en az fark edilen duruşlardan biridir.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.