İNCİ GÜÇLÜER-Mimar
Köşe Yazarı
İNCİ GÜÇLÜER-Mimar
 

YEŞİL BİNA KAVRAMI GÜNDEMİMİZDE Mİ?

Binalar uzun soluklu yatırımlardır. Ortalama bir binanın ömrünün insan ömrüyle karşılaştırılamayacak denli uzun olması beklenir. En az üç nesil tarafından verimli ve çevre dostu bir şekilde kullanılması öngörülerek yapılmadıysa o binanın ekonomik, nitelikli ve sürdürülebilir olduğundan bahsetmek güçtür. Bir binanın nerede yapıldığı nasıl planlandığı kadar çevreyle uyumu, doğal kaynakları akılcı kullanımı ve enerji tüketimi de tasarım sırasında hesaba katılmalıdır. Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığı malûmunuz. Hâlihazırda net verilerle enerji kaynaklarında %75 dışa bağımlıyız. Tutarının da 50 milyar doların çok üzerinde olduğunu belirtelim. (2020 öncesi veriler) Yapılaşma doğal kaynakların yaklaşık üçte birini kullanıyor ve ürettiği katı atık oranı %40 düzeyinde. Özellikle bizim gibi kaynaklarını üretime dönüştürmekte zorlanan, sürekli tüketip bir türlü yerine koyamayan bir ülkede, bina üretmek gelecek adına büyük bir sorumluluktur. Günümüz mimarlarının en önemli sınavı işte bu gelecek vizyonudur demek yanlış olmaz sanırım. Çevre dostu yeşil binaların yaygınlaşması için çeşitli çalışmalar yapmak üzere 2007 yılında kurulmuş bir dernek var. Dernek, yani kısa adıyla ÇEDBİK bu kapsamda düzenlediği kongre, yarışma ve çeşitli etkinlikler ile ülke çapında bir farkındalık yaratma çabasında. Bu yılki Kongre “Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi’24 / SIFIRIN İNŞASI” başlığıyla geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yapıldı. Gün boyunca “İnsanca Bir Yaşam için Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilirliğin Finansmanı, Yeşil Bina Kavramının Geleceği ve Sürdürülebilir Kentler” başlıkları altında bir dizi sunum gerçekleştirildi. Konunun uzmanı olan veya söyleyecek sözü olan birçok katılımcının söz aldığı bir panel düzenlendi. Kongrenin ana konusu; Türkiye’de gayrimenkul sektöründe sürdürülebilir yapılaşmanın önem ve aciliyeti oldu. Bu konuda yapılan çalışmalar çok değerli ve önemli bir katkıdır. Görünen o ki konu, artık bir acil eylem planı yapmayı gerektirecek düzeydedir. Son yıllarda topraklarımızda ve denizlerimizde yaşadığımız kirlilik sorunu artık gözardı edilemez boyutlara ulaşmıştır. Bu kirliliğin, insan metabolizması üzerinde bizden sonraki nesilleri bile etkileyebilecek kadar önemli vahim sonuçları olacağı açıktır. Hepimiz aynı havayı soluyup aynı nehrin suyunu içtiğimize göre hiçbirimiz bu sorunla mücadele etme sorumluluğundan kaçamayız. Kirlilikle ve bu kirliliği yaratan ve buna göz yuman kişi, kurum ve hatta ülkelerle mücadele etmek bir vatan borcudur. Aslında Türkiye yeşil bina kavramıyla yakın tarihte tanıştı desek yanlış olmaz. Yeşil bina kavramı aslında bir tür sertifikadır. Türlü ölçütleri var ve bir derecelendirme sistemine sahip. Şimdilik sadece binalar ve mimarları için bir saygınlık unsuru olan sertifikanın günün birinde mevzuatımızda bir standart, ön şart olmasını ümit edelim. Yeşil bina sertifikası almış, daha doğrusu bu ödülü almış bir binanın en önemli özelliği insandan önce doğayı tasarımın odak noktası yapmış olmasıdır. Çünkü istek ve ihtiyaçlar insandan insana değişen bir konfor ortamı dayatsa da doğanın ölçütleri nettir. Sözgelimi kışın evinizi 21 C* ısıda sabitleyerek kışlık giyecekler giymek yerine 30 C* ile yaz-kış hafif giyinmeyi tercih etmek kişisel bir seçimdir. Fakat unutmayalım ki; doğayı ve çevremizi ancak ona en fazla uyumlanarak koruyabiliriz. Şık imar planları ve kentsel dönüşüm projeleri yaparken üst yapıyı mükemmel ve şık malzemelerle donatıp, bina ve/veya binaların altyapısını, ormanları, denizi ve temiz suları, havayı, oksijeni yani geleceği hiç düşünmeden planlıyorsanız tasarımda bütünsellikten ve sürdürülebilirlikten söz etmeseniz iyi olur. Bu bağlamda binanızın sadece akıllı olması yetmez topluma ve doğaya karşı dürüst de olması gerekir. Akıllı bir binanın, üreteceği değerden büyük yıkıcı bedelleri olmamalıdır. Sözgelimi mekânın nemini veya ısısını dengeleyen bir mekanizma, bir yandan da insan sağlığına zararlı kimyasallar üretiyorsa bu modern tasarımın ve binanın akıllılığından, verimliliğinden söz edilebilir mi? Biyolojik mekân kalitesi bir yeşil binanın en önemli ölçütü olmalıdır. Dolayısıyla binalarda yüksek teknoloji ve üstün malzemeler kullanmak her zaman bir “yeşil bina ölçütü” olmayabilir. Peki, ama nedir bu “Yeşil Bina Ölçütleri” derseniz, gelin biraz inceleyelim derim. Bir yeşil binanın, içinde kurgulanan hava transferi sayesinde ısıtma ve soğutma maliyetlerini en aza indirmesi önemli ve değerli bir ölçüttür. Bizim bildiğimiz ve bugün de kullanmakta olduğumuz iklimlendirme sistemleri bu bağlamda ele alınıyor mu, araştırmaya değer doğrusu. Bir diğeri bilinçli yönlendirilen günışığı sayesinde iç mekânın tamamının dengeli ve kontrollü ışıklandırılması ve böylece aydınlatma maliyetlerinin en aza indirilmesidir. Yüksek performanslı yalıtım panelleri ile cephede, tavan ve tabanda ısınma ve soğutma ihtiyacını dengelemek de bir başka önemli özelliktir. Bu konuda örneğin kuzey ülkelerinde düzenlenen mevzuat güzel bir örnek olabilir. Sözgelimi kışın ısının -20C* ye vardığı Finlandiya’da yapılan konutlarda pencere imalatında üç katmanlı cam kullanımı bir standarttır. Bizim ülkemizde de kışın kimi zaman -25C* hatta -30C* ısı koşullarını yaşayan illerimiz vardır. Bunun tersi de son yıllarda büyüyen bir sorun elbette. Kimi illerimiz için yazın 50 C* sıcaklık artık şaşırtıcı olmaktan çıkmıştır. Yapım standartlarımızı ve imar mevzuatımızı acilen gözden geçirmeliyiz. İmar mevzuatımızı değişen koşullara göre güncellemeliyiz. Yeşil bina ölçütleri arasında bir diğer değerli gösterge de sanırım geri dönüştürülen malzeme ve enerjinin yapıda kullanımıdır. Durmadan tüketip, tükettiği oranda üretmeyen ve üstüne üstlük çöpünü de ne yapacağını bilemeyen bizim gibi ülkeler için bu bir sorun değil neredeyse bir yaradır. Bu konu belki de acilen milletçe odaklanmamız gereken en önemli konudur. Belki de bir sonraki yeşil bina zirvesi tümüyle bu konuya odaklanmalıdır. Yapılması gerekenler üzerine fikir üretmeye başlamakta gecikmiş bile olabiliriz. Son olarak ülkemizdeki ödüllü örneklerden söz edelim. Türkiye’de ilk kez yeşil bina sertifikasını 2007 yılında Gebze’deki RMI Kimya binası almış. Laboratuvar ve ofis bloğundan oluşan yapı kompleksi, enerji korunumu ve yeniden üretimi konusunda başarılı bir tasarım olduğu için ödüle değer bulunmuş. Ayrıca İstanbul Kanyon AVM, İş Bankası-İş Kuleleri, Bursa Anatolium AVM de yakın zamanda %70 ve üzerinde puan alarak “seçkin yapı” düzeyinde derecelendirilerek yeşil bina sertifikası alan projeler arasına girmiş. Yeşil bina kavramında bir yapılaşmaya yönelmek, tüm belediyeler, kamu kurumları, mimarlar ve mühendisler için öncelikle bir sosyal sorumluluk projesi olmalıdır. Bu bir seçenek değil öncelik olarak benimsenmelidir.
Ekleme Tarihi: 16 Ocak 2025 -Perşembe

YEŞİL BİNA KAVRAMI GÜNDEMİMİZDE Mİ?

Binalar uzun soluklu yatırımlardır. Ortalama bir binanın ömrünün insan ömrüyle
karşılaştırılamayacak denli uzun olması beklenir. En az üç nesil tarafından verimli ve çevre
dostu bir şekilde kullanılması öngörülerek yapılmadıysa o binanın ekonomik, nitelikli ve
sürdürülebilir olduğundan bahsetmek güçtür.
Bir binanın nerede yapıldığı nasıl planlandığı kadar çevreyle uyumu, doğal kaynakları akılcı
kullanımı ve enerji tüketimi de tasarım sırasında hesaba katılmalıdır.
Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığı malûmunuz. Hâlihazırda net verilerle enerji kaynaklarında
%75 dışa bağımlıyız. Tutarının da 50 milyar doların çok üzerinde olduğunu belirtelim. (2020
öncesi veriler)
Yapılaşma doğal kaynakların yaklaşık üçte birini kullanıyor ve ürettiği katı atık oranı %40
düzeyinde. Özellikle bizim gibi kaynaklarını üretime dönüştürmekte zorlanan, sürekli tüketip
bir türlü yerine koyamayan bir ülkede, bina üretmek gelecek adına büyük bir sorumluluktur.
Günümüz mimarlarının en önemli sınavı işte bu gelecek vizyonudur demek yanlış olmaz
sanırım.
Çevre dostu yeşil binaların yaygınlaşması için çeşitli çalışmalar yapmak üzere 2007 yılında
kurulmuş bir dernek var. Dernek, yani kısa adıyla ÇEDBİK bu kapsamda düzenlediği kongre,
yarışma ve çeşitli etkinlikler ile ülke çapında bir farkındalık yaratma çabasında.
Bu yılki Kongre “Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi’24 / SIFIRIN İNŞASI” başlığıyla
geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yapıldı.
Gün boyunca “İnsanca Bir Yaşam için Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilirliğin
Finansmanı, Yeşil Bina Kavramının Geleceği ve Sürdürülebilir Kentler” başlıkları
altında bir dizi sunum gerçekleştirildi. Konunun uzmanı olan veya söyleyecek sözü olan birçok
katılımcının söz aldığı bir panel düzenlendi.
Kongrenin ana konusu; Türkiye’de gayrimenkul sektöründe sürdürülebilir yapılaşmanın önem
ve aciliyeti oldu. Bu konuda yapılan çalışmalar çok değerli ve önemli bir katkıdır. Görünen o ki
konu, artık bir acil eylem planı yapmayı gerektirecek düzeydedir.
Son yıllarda topraklarımızda ve denizlerimizde yaşadığımız kirlilik sorunu artık gözardı
edilemez boyutlara ulaşmıştır. Bu kirliliğin, insan metabolizması üzerinde bizden sonraki
nesilleri bile etkileyebilecek kadar önemli vahim sonuçları olacağı açıktır. Hepimiz aynı havayı
soluyup aynı nehrin suyunu içtiğimize göre hiçbirimiz bu sorunla mücadele etme
sorumluluğundan kaçamayız. Kirlilikle ve bu kirliliği yaratan ve buna göz yuman kişi, kurum ve
hatta ülkelerle mücadele etmek bir vatan borcudur.

Aslında Türkiye yeşil bina kavramıyla yakın tarihte tanıştı desek yanlış olmaz. Yeşil bina
kavramı aslında bir tür sertifikadır. Türlü ölçütleri var ve bir derecelendirme sistemine sahip.
Şimdilik sadece binalar ve mimarları için bir saygınlık unsuru olan sertifikanın günün birinde
mevzuatımızda bir standart, ön şart olmasını ümit edelim.
Yeşil bina sertifikası almış, daha doğrusu bu ödülü almış bir binanın en önemli özelliği
insandan önce doğayı tasarımın odak noktası yapmış olmasıdır. Çünkü istek ve ihtiyaçlar
insandan insana değişen bir konfor ortamı dayatsa da doğanın ölçütleri nettir. Sözgelimi kışın
evinizi 21 C* ısıda sabitleyerek kışlık giyecekler giymek yerine 30 C* ile yaz-kış hafif giyinmeyi
tercih etmek kişisel bir seçimdir. Fakat unutmayalım ki; doğayı ve çevremizi ancak ona en
fazla uyumlanarak koruyabiliriz.
Şık imar planları ve kentsel dönüşüm projeleri yaparken üst yapıyı mükemmel ve şık
malzemelerle donatıp, bina ve/veya binaların altyapısını, ormanları, denizi ve temiz suları,
havayı, oksijeni yani geleceği hiç düşünmeden planlıyorsanız tasarımda bütünsellikten ve
sürdürülebilirlikten söz etmeseniz iyi olur. Bu bağlamda binanızın sadece akıllı olması yetmez
topluma ve doğaya karşı dürüst de olması gerekir.
Akıllı bir binanın, üreteceği değerden büyük yıkıcı bedelleri olmamalıdır.
Sözgelimi mekânın nemini veya ısısını dengeleyen bir mekanizma, bir yandan da insan
sağlığına zararlı kimyasallar üretiyorsa bu modern tasarımın ve binanın akıllılığından,
verimliliğinden söz edilebilir mi? Biyolojik mekân kalitesi bir yeşil binanın en önemli ölçütü
olmalıdır. Dolayısıyla binalarda yüksek teknoloji ve üstün malzemeler kullanmak her zaman bir
“yeşil bina ölçütü” olmayabilir.
Peki, ama nedir bu “Yeşil Bina Ölçütleri” derseniz, gelin biraz inceleyelim derim.
Bir yeşil binanın, içinde kurgulanan hava transferi sayesinde ısıtma ve soğutma maliyetlerini
en aza indirmesi önemli ve değerli bir ölçüttür. Bizim bildiğimiz ve bugün de kullanmakta
olduğumuz iklimlendirme sistemleri bu bağlamda ele alınıyor mu, araştırmaya değer doğrusu.
Bir diğeri bilinçli yönlendirilen günışığı sayesinde iç mekânın tamamının dengeli ve kontrollü
ışıklandırılması ve böylece aydınlatma maliyetlerinin en aza indirilmesidir.
Yüksek performanslı yalıtım panelleri ile cephede, tavan ve tabanda ısınma ve soğutma
ihtiyacını dengelemek de bir başka önemli özelliktir. Bu konuda örneğin kuzey ülkelerinde
düzenlenen mevzuat güzel bir örnek olabilir. Sözgelimi kışın ısının -20C* ye vardığı
Finlandiya’da yapılan konutlarda pencere imalatında üç katmanlı cam kullanımı bir standarttır.
Bizim ülkemizde de kışın kimi zaman -25C* hatta -30C* ısı koşullarını yaşayan illerimiz vardır.
Bunun tersi de son yıllarda büyüyen bir sorun elbette. Kimi illerimiz için yazın 50 C* sıcaklık
artık şaşırtıcı olmaktan çıkmıştır. Yapım standartlarımızı ve imar mevzuatımızı acilen gözden
geçirmeliyiz. İmar mevzuatımızı değişen koşullara göre güncellemeliyiz.
Yeşil bina ölçütleri arasında bir diğer değerli gösterge de sanırım geri dönüştürülen malzeme
ve enerjinin yapıda kullanımıdır. Durmadan tüketip, tükettiği oranda üretmeyen ve üstüne
üstlük çöpünü de ne yapacağını bilemeyen bizim gibi ülkeler için bu bir sorun değil neredeyse
bir yaradır. Bu konu belki de acilen milletçe odaklanmamız gereken en önemli konudur. Belki
de bir sonraki yeşil bina zirvesi tümüyle bu konuya odaklanmalıdır. Yapılması gerekenler
üzerine fikir üretmeye başlamakta gecikmiş bile olabiliriz.

Son olarak ülkemizdeki ödüllü örneklerden söz edelim.
Türkiye’de ilk kez yeşil bina sertifikasını 2007 yılında Gebze’deki RMI Kimya binası almış.
Laboratuvar ve ofis bloğundan oluşan yapı kompleksi, enerji korunumu ve yeniden üretimi
konusunda başarılı bir tasarım olduğu için ödüle değer bulunmuş.
Ayrıca İstanbul Kanyon AVM, İş Bankası-İş Kuleleri, Bursa Anatolium AVM de yakın zamanda
%70 ve üzerinde puan alarak “seçkin yapı” düzeyinde derecelendirilerek yeşil bina sertifikası
alan projeler arasına girmiş.
Yeşil bina kavramında bir yapılaşmaya yönelmek, tüm belediyeler, kamu kurumları, mimarlar
ve mühendisler için öncelikle bir sosyal sorumluluk projesi olmalıdır. Bu bir seçenek değil
öncelik olarak benimsenmelidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Derviş Ortak
(16.06.2025 15:09 - #3326)
Tebrikler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.