Hüsnü MERDANOĞLU - TEKAR Vakfı Üyesi
Birinci Dünya (Paylaşım) Savaşı’nın ve bu savaşın önemli cephesi olan Çanakkale’de ölüm-kalım koşullarının yaşanıldığı günlerde;
Osmanlı Ordusu’ndaki Ermenilerin bir kısmı kaçarak, düşman saflarına katılmışlar, düşman orduları lehine casusluk yapanlar olmuştur.
Ermeniler, 5 Ocak 1915’de Sarıkamış’ta Osmanlı ordularının (özellikle 3. Ordu’nun) donarak kayıp vermesiyle, bu bölgenin güvenliğinin sağlanmasında güçlük oluşunca; Ağrı’da sınırı aşarak Van’a doğru ilerleyip, karşılaştıkları savunmasız Türk-Kürt köylerini yakıp yıkmışlardır.
İngiliz ve Fransızların, Çanakkale Boğazı’na var güçleriyle saldırması karşısında askeri ve her türlü güvenlik gücünün Gelibolu’ya gönderilmesi sonrasında; Doğu yöremizin korumasız kalması fırsat bilinerek, Van ve çevresinde isyanlar başlatılmıştır.
20 Mayıs 1915’de Van, Ermeni ayrılıkçılarınca ele geçirilmiş, bölgeyi işgal eden, Ruslara teslim edilmiştir.
**
Osmanlı Hükümeti, devlete karşı örgüt kuran, Van ayaklanmasını destekleyen Osmanlı Ermenilerinin örgüt liderlerinden İstanbul’daki 235 kişiyi, 24 Nisan günü gözaltına alarak, İstanbul dışına çıkarmıştır.
Saldırgan güçlerin Çanakkale’de kara çıkartması için hazırlandıkları 25 Nisan'dan bir gün önce yapılan bu tutuklamalar sonrasında, ele geçen silah ve mermilerin çokluğu; tutuklamaların haklılığını ve ne denli yerinde olduğunu göstermiştir.
Üstelik o tarihte İstanbul’da yaşayan Osmanlı Ermenilerinin sayısı 161.000 iken, 160 765 Ermeni, tutuklamalardan etkilenmemiştir. Bu bağlamda; 24 Nisan kararını “soykırım” olarak anmak, tarihi gerçeklere uymamaktadır.
Ayrıca; Ermeni Komite liderleri gözaltına alınarak silahlarına el konulmamış olsaydı, düşman birlikleri ile eşgüdüm içinde, iç kalkışma başlatılacağı ve Osmanlı birliklerini zora sokarak, düşman kuvvetlerine destek sağlanacağı da raporlara yansımıştır.
Öte yandan, “zarureti harbiye nedeniyle” askerî (iç güvenlik) zorunlu önlem bağlamında, 27 Mayıs 1915’de Sevk ve İskân Yasası yürürlüğe konulmuştur.
İsyan eden ve çete kurarak sivil halkı katleden Ermenilerin, bulundukları bölgelerden çıkarılarak, o dönem Osmanlı Devleti toprakları içinde yer alan ve savaş bölgesinden uzakta olan; Şam ve Musul gibi vilayetlere taşınmaları kararlaştırılmıştır. Bu uygulamayla, Anadolu’daki Ermenilerin tamamı göçe tabi tutulmamış, tutulanların ise daha sonra yerlerine dönmelerine izin verilmiştir.
**
Aşağıda belirtilen, tamamı yabancı olan kaynaklarda saplanıldığı üzere; 27 Mayıs 1915 tarihinde Sevk ve İskân Yasası’nın uygulamaya konulduğunda, Osmanlı Ermenileri en yüksek tahminle; 1 500 000 – 1 700 000 kadardır.
- Vital Cuinet: 1.475.011 (La Turquie d’Asie, I-IV, Paris 1892).
- Felix Weber: 1.000.000 (Glarner Nachrichten und der freie Glarner, 20 October 1896- Schweiz).
- H. F. B. Lynch: 1.325.246 (H.B. Lynch, Armenia, Travels and Studies, vol. II, p. 412-413 &428, 1911).
- Lodovic de Constenson: 1.383.779 (Lodovic de Contenson, Chretiens et Musulmans, s.150, 1901).
- Encyclopedia Britannica: 1.500.000 (1910 baskısı).
- Lodovic de Constenson: 1.400.000 (Lodovic de Contenson, Les Reformes en Turquie d’Asie,1913).
- Justin McCarthy: 1.612.000 (Turks and Armenians, 2015).
- Stanford J. Shaw: 1.294.851 (The Ottoman Census System and Population, 1831-1914, s.13).
- David Magie: 1.479.000 (David Magie, “The Population of Asiatic Turkey at the Outbreak of the War”, NARA, microfilm M 1107, roll 46. Inquiry Doc. No. 1005.).
- Dr. Lepsius: 1.669.000 (Der Todesgang des Armenischen Volkes, 1919).
- Mavi Kitap: 1.700.000 (Ekim 1916) (Lord Bryce’ın abartısı, Toynbee’nin itirafı).
- Claire Price: 1.500.000 (Claire Price, The Rebirth of Turkey, (New York, 1923, s.178).
- E. Alexander Powell: 1.500.000 (E. Alexander Powell, The Struggle for Power in Muslim Asia, New York, 1923).
**
Yine yabancı kaynaklara göre;
- 8 Şubat 1916 tarihinde Suriye’ye sağ ulaşan Ermeniler: 486 000
(8.2.1916, ABD Arşiv Belgesi, No: US State Department, Record Group 59.867.48).
- 1915 yılında Rusya’ya kaçan Ermeniler: 400 000 (25.3.1918 Hatisyan-Orbay görüşmesi; Fritjof, NANSEN Raporu, 1924; Guse, 1925 ve Edita Gzoyan, 2014 Makaleleri).
- Türk aileleri tarafından evlat edinilen (adopte olan) Ermeni kadın-çocuklar: 200 000 (Prof. R. G.. Suny, Hrant Dink Yayını, Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler, 2015).
- Mart 1918’de özerklik talep edilen Doğu Anadolu Ermenileri: 200.000 (Prof. R. Hovannisian, 1971 ve 1.3.1921 ABD Arşiv Belgesi, No: NARA T 1192 R2.860J.01 –395).
- Sevk ve İskân Kanununa tabi tutulmayan Ermeniler: 300 000 (1.3.1921 ABD Arşiv Belgesi, NARA T 1192 R2.860J.01-395).
TOPLAM: 1 586 000
Bu belge ve bilgilere karşın, 30 Hristiyan ülke parlamentosu ve Vatikan yönetimi, Türkiye’yi suçlu ilan ederek parlamento kararları aldıkları gibi ABD Başkanı Bıden geçtiğimiz yıl;
“Her yıl bu günde, Osmanlı dönemindeki Ermeni soykırımında ölenlerin… 24 Nisan 1915'ten itibaren İstanbul’daki Ermeni aydınları ve cemaat liderlerinin Osmanlı yetkilileri tarafından tutuklanmasıyla birlikte, bir buçuk milyon Ermeni bir imha kampanyasıyla sınır dışı edildi, katledildi veya ölüme yürüdü...” dedirtilmiştir.
Oysa yukarıda dayanakları ve sayıları belirtildiği gibi; yabancı yazarların kaynaklarına dayalı olarak Türk-Ermeni Konusunu Araştırma Vakfı (TEKAR) uzmanlarının özenle yaptıkları araştırmaların sonucuna göre; 1915’ten sonra 1.586.000 Osmanlı Ermeni’si hayattaydılar.
Ölen olmadığına göre öldüren de yoktur.
Her türlü sağlık, güvenlik ve benzeri önlemler alınarak, bir bölüm Osmanlı Ermeni’sinin sevk ve iskân uygulaması sırasında; hastalık ve yol koşulları ya da kimi istenmeyen olaylar nedeniyle ölmüş olmalarının, “soykırım” olarak değerlendirilmesi art niyetli bir yaklaşım olur.
Yaşamını Ermenilere adamış, Ermeni Devletine başbakanlık yapmış, Aleksander Hatisyan’a göre;
*Güney Kafkasya’da komşuları Gürcüler ve Azerbaycanlılar ile toprak ihtilafları bulunan % 26 azınlık durumunda, sıkışmış bir topluluk iken,
*Güney Kafkasya’da komşuları Gürcüler ve Azerbaycanlılardan ayrı olarak, Ermeni Devleti (Ermenistan Cumhuriyeti)Türkler tarafından kurdurulmuştur.
Avrupalı emperyalistlerin baskısından kurtularak özgürce, iki komşu halk olarak, ülkeler arasında dostlukların pekiştirilmesi için Batum (04.06.1918) ve Gümrü (03.12.1920) Antlaşmaları imzalanmıştır.
**
ABD Başkanlarına yanlış bilgi verenler ile parlamentolarında gerçeklere aykırı kararlar alan ülkeler, bu tarihi gerçekleri dikkate alırlarsa; tarihi gerçeklere uygun davranılmış ve dünya barışına katkı sağlanmış olucaklardır.