Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
 

ÖNCE KENDİNE KARŞI DÜRÜST OL

William Shakespeare’in “Hamlet” adlı oyununda, Polonius, oğlu Laertes’i Paris’e tahsile gönderirken şöyle bir öğütte bulunur: This above all: to thine own self be true, And it must follow, as the night the day, Thou canst not then be false to any man. Önce kendine karşı dürüst ol, Geceyle gündüzün birbirini takip etmesi gibi, Kendine dürüst olursan, başkasına da yanlış yapamazsın… Bana çok şükür Atatürk’ün bizzat açtığı okullarda okumak kısmet oldu (Ankara Koleji ve Ankara Hukuk Fakültesi). Hukukun üstünlüğüne, çağdaş demokrasiye, insan haklarına, laik Cumhuriyet ideallerine bağlı olarak yetiştik. Yine çok şükür çevremiz, eşimiz, dostumuz, ailemiz de aynı kanaatleri taşıyordu. Çoğunluk böyle olsa da, binlerce öğrencinin mezun olduğu bu okullardan, hatta askeri okulları bitirmiş gençler arasından bile, arada laik Cumhuriyet karşıtı partilere yakınlık gösteren oluyor. Benim merak ettiğim onların eşi, dostu, kardeşi, çocuğu “sen ne yapıyorsun?” diye sormuyor mu? Kendine dürüst olmazsan, inançlarının, ilkelerinin üzerini çizersen, kime ne faydan olabilir ki? Eğitim Sistemimiz Bizde eğitim sistemi ne yazık ki, “bir dokun, bin ah işit” durumunda. Öğrenci, öğretmen ve veliler dertli. Herkesin aklında kendine göre bir çözüm ve “ne olacak bu memleketin hali?” sorusu var. İçinde adalet olmayan koskoca Adalet Sarayları, herkesin birbiriyle davalı olduğu, çoğu kez de cahillikten kaynaklanan sorunlar. Artan suçlar, dolan hapishaneler… Kanaatimce lise ve üniversitelerde branşı ne olursa olsun bir hukuk dersi olması iyi olur. Bu kadar sorunlu bir ülkede hukuk herkesten çok bize lazım gibi geliyor. Hukuk insana analiz kabiliyeti verir, mantıklı bir şekilde düşünceleri ifade edebilmeyi, sorunları nasıl çözebilmemiz gerektiğini öğretir. Meseleye tek taraflı değil iki taraflı bakabilirsek zaten sorun bir ölçüde çözülmüş oluyor. Öğrenecek çok konu, öğretecek de çok öğrenci var. Herkesin aynı konuyu, aynı kitaptan, aynı resme bakarak, aynı cümlelerle öğrenmesi gerekmiyor.  Tek tip sistemde, bir şey biliniyorsa herkes tarafından biliniyor, bilinmiyorsa kimse bilmiyor. En azından bizim öğrenci olduğumuz yıllarda öyleydi. Şimdi bakıyoruz, bazısı en basit coğrafya, tarih, matematik, fen konularından habersiz, “nasıl olup da liseyi bitirdi” diye hayret ediyoruz. Bir okulda medeni hukuk, bir okulda borçlar hukuku, diğerinde eşya hukuku, kira sözleşmeleri, vergi, ceza hukuku gibi konular, az da olsa birkaç kanun maddesiyle de olsa, biraz terminoloji öğretmekle de olsa çok faydalı olur diye inanıyorum. Ekonomi de aynı şekilde, biz üniversiteye başlayıp da, ilk defa ekonomi dersi aldığımızda hiçbir şey bilmiyorduk. Günümüzde okullarda ekonomi dersi de verilmeli diye düşünüyorum. Çocuklarım Kanada’da doğup büyüdüler, burada ülkemizdeki gibi bir üniversite sınavı yok. Üniversite’ye girişte lisede hangi dersleri aldığınıza, o derslerden ne not aldığınıza ve genel not ortalamanıza bakılıyor. Derslerin değişik zorluk dereceleri var, çocuk kabiliyetine göre daha zor matematik veya fen dersleri alabiliyor, kendi programını kendi hazırlıyor. Hangi dersi seviyorsa onu daha üst düzeyde alıp, gelecek programı yapabilir.  Liseyi bitirdiğinde, o notlar üniversite için yeterli değilse iki senelik yüksek okullara yazılıp eksik derslerini tamamlayabilir.  Mesela lisede fizik almadıysa o yüksek okuldan fizik dersi alabilir matematik notunu yükseltebilir, üniversiteye yeni dönemde tekrar başvurabilir. Bu yöntem Türkiye’de de olsa çok faydalı olabilir. Bir de henüz ne okumak istediğine karar veremeyen öğrenciler için belli bir programa yazılmadan üniversiteden ders alma şansı var. Birkaç ders alıp neyi istediğine daha bilinçli karar verebilir. En önemli konulardan biri de lisan ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi. Tüm öğrencilerimize başarılar diliyorum. Merak edenler için Poloneus’un oğluna öğütleri mealen şöyle:  Sağlam karakterli ol, Her aklına geleni söyleme, her aklına geleni düşünmeden fiiliyata geçirme,  İnsanlarla samimi ol ama ölçüyü kaçırıp kabalaşma, İyi arkadaş bulursan bırakma ama her gördüğünle de arkadaş olma, Tartışmaya girerken dikkatli ol,  Her tartışmaya girme ama bir kez girdiysen karşındakine gücünü göster, Herkesi dinle ama her duyduğun lafa inanma, Her duyduğunu tekrar etme. Birisi seni eleştirirse dinle ama kendi kararından vazgeçme Paris’ te kılık kıyafet önemlidir, Güzel giyin ama aşırıya kaçma, gösteriş yapma. Ne borç al ne de ver. Borç alırsan arkadaşlık zayıflar, borç verirsen hem paranı hem arkadaşını kaybedersin Her şeyden önce kendine karşı dürüst ol Geceyle gündüzün birbirini takip etmesi gibi, Kendine dürüst olursan, başkasına da yanlış yapamazsın…  
Ekleme Tarihi: 02 Mart 2025 - Pazar

ÖNCE KENDİNE KARŞI DÜRÜST OL

William Shakespeare’in “Hamlet” adlı oyununda, Polonius, oğlu Laertes’i Paris’e tahsile gönderirken şöyle bir öğütte bulunur:

This above all: to thine own self be true,

And it must follow, as the night the day,
Thou canst not then be false to any man.

Önce kendine karşı dürüst ol,

Geceyle gündüzün birbirini takip etmesi gibi,

Kendine dürüst olursan, başkasına da yanlış yapamazsın…

Bana çok şükür Atatürk’ün bizzat açtığı okullarda okumak kısmet oldu (Ankara Koleji ve Ankara Hukuk Fakültesi). Hukukun üstünlüğüne, çağdaş demokrasiye, insan haklarına, laik Cumhuriyet ideallerine bağlı olarak yetiştik. Yine çok şükür çevremiz, eşimiz, dostumuz, ailemiz de aynı kanaatleri taşıyordu. Çoğunluk böyle olsa da, binlerce öğrencinin mezun olduğu bu okullardan, hatta askeri okulları bitirmiş gençler arasından bile, arada laik Cumhuriyet karşıtı partilere yakınlık gösteren oluyor. Benim merak ettiğim onların eşi, dostu, kardeşi, çocuğu “sen ne yapıyorsun?” diye sormuyor mu? Kendine dürüst olmazsan, inançlarının, ilkelerinin üzerini çizersen, kime ne faydan olabilir ki?

Eğitim Sistemimiz

Bizde eğitim sistemi ne yazık ki, “bir dokun, bin ah işit” durumunda. Öğrenci, öğretmen ve veliler dertli. Herkesin aklında kendine göre bir çözüm ve “ne olacak bu memleketin hali?” sorusu var.

İçinde adalet olmayan koskoca Adalet Sarayları, herkesin birbiriyle davalı olduğu, çoğu kez de cahillikten kaynaklanan sorunlar. Artan suçlar, dolan hapishaneler…

Kanaatimce lise ve üniversitelerde branşı ne olursa olsun bir hukuk dersi olması iyi olur. Bu kadar sorunlu bir ülkede hukuk herkesten çok bize lazım gibi geliyor. Hukuk insana analiz kabiliyeti verir, mantıklı bir şekilde düşünceleri ifade edebilmeyi, sorunları nasıl çözebilmemiz gerektiğini öğretir. Meseleye tek taraflı değil iki taraflı bakabilirsek zaten sorun bir ölçüde çözülmüş oluyor.

Öğrenecek çok konu, öğretecek de çok öğrenci var. Herkesin aynı konuyu, aynı kitaptan, aynı resme bakarak, aynı cümlelerle öğrenmesi gerekmiyor.  Tek tip sistemde, bir şey biliniyorsa herkes tarafından biliniyor, bilinmiyorsa kimse bilmiyor. En azından bizim öğrenci olduğumuz yıllarda öyleydi. Şimdi bakıyoruz, bazısı en basit coğrafya, tarih, matematik, fen konularından habersiz, “nasıl olup da liseyi bitirdi” diye hayret ediyoruz.

Bir okulda medeni hukuk, bir okulda borçlar hukuku, diğerinde eşya hukuku, kira sözleşmeleri, vergi, ceza hukuku gibi konular, az da olsa birkaç kanun maddesiyle de olsa, biraz terminoloji öğretmekle de olsa çok faydalı olur diye inanıyorum.

Ekonomi de aynı şekilde, biz üniversiteye başlayıp da, ilk defa ekonomi dersi aldığımızda hiçbir şey bilmiyorduk. Günümüzde okullarda ekonomi dersi de verilmeli diye düşünüyorum.

Çocuklarım Kanada’da doğup büyüdüler, burada ülkemizdeki gibi bir üniversite sınavı yok. Üniversite’ye girişte lisede hangi dersleri aldığınıza, o derslerden ne not aldığınıza ve genel not ortalamanıza bakılıyor. Derslerin değişik zorluk dereceleri var, çocuk kabiliyetine göre daha zor matematik veya fen dersleri alabiliyor, kendi programını kendi hazırlıyor.

Hangi dersi seviyorsa onu daha üst düzeyde alıp, gelecek programı yapabilir.  Liseyi bitirdiğinde, o notlar üniversite için yeterli değilse iki senelik yüksek okullara yazılıp eksik derslerini tamamlayabilir.  Mesela lisede fizik almadıysa o yüksek okuldan fizik dersi alabilir matematik notunu yükseltebilir, üniversiteye yeni dönemde tekrar başvurabilir.

Bu yöntem Türkiye’de de olsa çok faydalı olabilir. Bir de henüz ne okumak istediğine karar veremeyen öğrenciler için belli bir programa yazılmadan üniversiteden ders alma şansı var. Birkaç ders alıp neyi istediğine daha bilinçli karar verebilir.

En önemli konulardan biri de lisan ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi.

Tüm öğrencilerimize başarılar diliyorum.

Merak edenler için Poloneus’un oğluna öğütleri mealen şöyle:

 Sağlam karakterli ol,

Her aklına geleni söyleme, her aklına geleni düşünmeden fiiliyata geçirme,

 İnsanlarla samimi ol ama ölçüyü kaçırıp kabalaşma,

İyi arkadaş bulursan bırakma ama her gördüğünle de arkadaş olma,

Tartışmaya girerken dikkatli ol,

 Her tartışmaya girme ama bir kez girdiysen karşındakine gücünü göster,

Herkesi dinle ama her duyduğun lafa inanma,

Her duyduğunu tekrar etme.

Birisi seni eleştirirse dinle ama kendi kararından vazgeçme

Paris’ te kılık kıyafet önemlidir,

Güzel giyin ama aşırıya kaçma, gösteriş yapma.

Ne borç al ne de ver.

Borç alırsan arkadaşlık zayıflar, borç verirsen hem paranı hem arkadaşını kaybedersin

Her şeyden önce kendine karşı dürüst ol

Geceyle gündüzün birbirini takip etmesi gibi,

Kendine dürüst olursan, başkasına da yanlış yapamazsın…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.