Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
 

İMPARATOR 2. THEODOSİUS (402-450)

Arcadius’un oğlu Theodosius, 401 yılında İstanbul’da doğmuş, henüz 1 yaşını doldurmadan babası tarafından ortak imparator ilan edilmişti. O zamana kadar bebek yaşta imparator ilan edilen prens olmamıştı. Annesi Eudoxia’nın 404 yılında babası Arcadius’un 408 yılında ölümleriyle Theodosius öksüz kaldı. Üç tane ablası vardı. Tek başına Doğu Roma İmparatoru olmuştu, o tarihte Batı’da amcası Honorius imparatordu. Batı’nın yönetimi fiili olarak General Stilicho ’da, Doğu’nun ise Arcadius zamanından beri görev başında olan devlet adamı Anthemius’daydı. Anthemius’un gözetiminde Arcadius zamanında yapımı başlamış olan kara surları 2. Theodosius zamanında (413 yılında) tamamlanmış ve Theodosius surları olarak isimlendirilmişti. Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı devasa toplarla delinene kadar bu surlar İstanbul’u koruyacaktı.  Surların öneminden dolayı Anthemius’a Konstantinapol’ün ikinci kurucusu dendi. Konstantin surlarının daha Batısına yapılan bu surların tamamlanmasıyla, şehrin yayıldığı alan iki katına çıkmış oldu. 414 yılında Anthemius nedense görevden alındı veya emekliye sevk edildi ve yerine Monaxius geçti. Aynı yıl Theodosius’un büyük ablası Pulcheria ömür boyu bakirelik sözü verdi Agusta unvanını aldı ve devletin yönetiminde etkili hale geldi. Theodosius reşit olana kadar onun vasisi olacaktı ama gerçekte ölene kadar devlet işlerine müdahalesini sürdürdü. ATHENİA- EUDOXİA Theodosius 20 yaşına geldiğinde (421 yılında) imparatorluğun en güzel kızıyla evleneceğini söyledi ve kızın babasının asil olup olmadığına bakılmaksızın en güzel kızın bulunmasını istedi. O sıralarda İstanbul’a Atina’dan bir filozof kızı olan ve aynı zamanda şair olup zekasıyla tanınan en önemlisi(!) de imparatorluğun en güzel kızı unvanını hak edecek kadar güzel olan Athenia isimli bir genç kız geldi. Babası ölmüş ve erkek kardeşleri tarafından mirastan pay almaması için dışlanmış olan Athenia sanırım Theodosius’un ablası Pulcheria’ nın da onayıyla Theodosius’a gösterildi. 20 yaşındaki delikanlı hemen bu kıza âşık oldu. Küçük bir sorun vardı, Athenia pagandı ve pagan tanrıçası Athena’nın ismini taşıyordu. Hemen bu durum düzeltildi. Genç kız Hristiyan olarak Aelia Eudoxia ismini aldı. Eudoxia’nın babası bütün Akdeniz coğrafyasının en önemli eğitim kurumu sayılan Atina Akademisi’nin hocalarındandı. Annesinin ölümünden sonra kızının eğitimiyle bizzat ilgilenmişti. Eudoxia Hristiyan olduktan sonra Hristiyan ilim adamlarından da dersler aldı. Babası herhalde geleceği görmüş olmalı ki, “onun kaderi kendisine yeter, mirasa ihtiyacı yok zira onun geleceği makam diğer bütün kadınlardan üstün olacak” diyerek, Eudoxia’ya çok az bir miras bıraktı. Genç kız bu sözlerle yetinmek istemedi erkek kardeşlerinden hakkının verilmesini talep etti. Onlar da vermek istemediler.  Eudoxia halasının yanında yaşamaya başladı o da kendisine Konstantinapol’e giderek İmparator’a durumunu anlatmasını hakkını istemesini tavsiye etti. Kader ağlarını örüyordu, genç kız bu tavsiyeye uyarak hakkını aramaya İstanbul’a geldi. Theodosius ile tanıştırılmalarının ardından 7 Haziran 421 günü evlendiler. Düğün günü Hipodromda meşhur at arabası yarışları düzenlendi. Eudoxia’nın erkek kardeşleri imparatorun ve yeni imparatoriçe olmuş kız kardeşlerinin gazabından korkarak kaçtılar. Ama Eudoxia “sizin kötülüğünüz benim hayrıma oldu, imparatoriçe oldum” diyerek onları affetti ve yüksek makamlara gelmelerini sağladı. Theodosius’un arkadaşı Paulunis da bu gelinin bulunmasında yardımcı olmuştu o da ödüllendirildi. Ancak bu işin sonu biraz karışık olacaktı. Eudoxia bugün Saraçhane’de kalıntıları bulunan Aziz Polyuectus kilisesini yaptırdı. Daha sonra bu kilise gene aynı aileden gelen Juliana tarafından yeniden yaptırılacak ve Ayasofya yapılana kadar imparatorluğun en büyük kilisesi olacaktı. Eudoxia 423 yılında, Agusta unvanını aldı. Theodosius’un ablası Pulcheria ile arasında bir rekabet ve zaman zaman anlaşmazlık vardı. Sarayda iki güçlü kadın, iki Agusta (imparatoriçe) ve aralarındaki gerilim Theodosius’u zaman zaman bunaltıyordu.   Eudoxia, 438 yılında Kudüs’e hac ziyaretine gitti ve yolda Antakya’ya uğradı. Burada Antakya senatosunda Yunanca olarak güzel bir konuşma yaptı. Antik çağ Yunan retorik sanatına göre şiir gibi kafiyeli, ölçülü olarak hazırlanmış bu konuşma büyük beğeni topladı Antakya’da onun anısına bir altın bir de bronz heykel yapıldı. Eudoxia dönüşte Theodosius’u Antakya surlarını genişletmeye ikna etti. Paganların ve Yahudilerin haksızlığa uğramamaları için çalıştı. İmparatorlukta çeşitli okulların açılmasını ve klasik eğitime önem verilmesini sağladı. Eudoxia ‘nın Konstantinapol’e dönmesinden sonra Pulcheria ile arasında yaşanan gerilim arttı ve her nedense Theodosius’un çocukluk arkadaşı ve evlenmelerinde de payı olan Paulunis ile arasında bir ilişki olduğu dedikodusu çıktı. Bunun üzerine 443 yılında Paulinus öldürüldü, Edudoxia ise Kudüs’e sürgün gönderildi. Kudüs’te bir manastırda yaşamaya başladı. Eudoxia ömrünün sonuna kadar Kudüs’te Agusta unvanını ve servetini koruyarak yaşadı, zamanını hayır işleri ve yazı yazarak edebiyatla ilgilenerek geçirdi.  KONSTANTİNAPOL ÜNİVERSİTESİ Hem Theodosius hem de eşi Eudoxia eğitime önem veriyorlardı. 425 yılında Üniversite açıldı. Latince olarak 15, Yunanca olarak 16 kürsüsü vardı. Hukuk, Felsefe Tıp, Aritmetik, Geometri, Astronomi, Müzik ve Retorik dallarında eğitim veriyordu. Üniversitenin temel amacı devlet memurlarının yetiştirilmesiydi. Aynı dönemde kütüphaneler teknik okullar da açılmıştır. THE CALİGRAPHER- HATTAT UNVANI Theodosius belinde kılıç, savaşa giden bir hükümdar değildi, okumaya, araştırmaya meraklıydı. Geçmiş dönemlerden kalan el yazmalarını kopyalayıp çoğaltmakla vakit geçirmeyi seviyordu. Güzel yazısından dolayı kendisine bu unvan verildi. CODEX THEADOSİANUS
Ekleme Tarihi: 08 Ekim 2025 -Çarşamba

İMPARATOR 2. THEODOSİUS (402-450)

Arcadius’un oğlu Theodosius, 401 yılında İstanbul’da doğmuş, henüz 1 yaşını doldurmadan babası tarafından ortak imparator ilan edilmişti. O zamana kadar bebek yaşta imparator ilan edilen prens olmamıştı.

Annesi Eudoxia’nın 404 yılında babası Arcadius’un 408 yılında ölümleriyle Theodosius öksüz kaldı. Üç tane ablası vardı.

Tek başına Doğu Roma İmparatoru olmuştu, o tarihte Batı’da amcası Honorius imparatordu. Batı’nın yönetimi fiili olarak General Stilicho ’da, Doğu’nun ise Arcadius zamanından beri görev başında olan devlet adamı Anthemius’daydı.

Anthemius’un gözetiminde Arcadius zamanında yapımı başlamış olan kara surları 2. Theodosius zamanında (413 yılında) tamamlanmış ve Theodosius surları olarak isimlendirilmişti.

Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı devasa toplarla delinene kadar bu surlar İstanbul’u koruyacaktı.  Surların öneminden dolayı Anthemius’a Konstantinapol’ün ikinci kurucusu dendi. Konstantin surlarının daha Batısına yapılan bu surların tamamlanmasıyla, şehrin yayıldığı alan iki katına çıkmış oldu.

414 yılında Anthemius nedense görevden alındı veya emekliye sevk edildi ve yerine Monaxius geçti. Aynı yıl Theodosius’un büyük ablası Pulcheria ömür boyu bakirelik sözü verdi Agusta unvanını aldı ve devletin yönetiminde etkili hale geldi. Theodosius reşit olana kadar onun vasisi olacaktı ama gerçekte ölene kadar devlet işlerine müdahalesini sürdürdü.

ATHENİA- EUDOXİA

Theodosius 20 yaşına geldiğinde (421 yılında) imparatorluğun en güzel kızıyla evleneceğini söyledi ve kızın babasının asil olup olmadığına bakılmaksızın en güzel kızın bulunmasını istedi.

O sıralarda İstanbul’a Atina’dan bir filozof kızı olan ve aynı zamanda şair olup zekasıyla tanınan en önemlisi(!) de imparatorluğun en güzel kızı unvanını hak edecek kadar güzel olan Athenia isimli bir genç kız geldi. Babası ölmüş ve erkek kardeşleri tarafından mirastan pay almaması için dışlanmış olan Athenia sanırım Theodosius’un ablası Pulcheria’ nın da onayıyla Theodosius’a gösterildi. 20 yaşındaki delikanlı hemen bu kıza âşık oldu.

Küçük bir sorun vardı, Athenia pagandı ve pagan tanrıçası Athena’nın ismini taşıyordu. Hemen bu durum düzeltildi. Genç kız Hristiyan olarak Aelia Eudoxia ismini aldı.

Eudoxia’nın babası bütün Akdeniz coğrafyasının en önemli eğitim kurumu sayılan Atina Akademisi’nin hocalarındandı. Annesinin ölümünden sonra kızının eğitimiyle bizzat ilgilenmişti. Eudoxia Hristiyan olduktan sonra Hristiyan ilim adamlarından da dersler aldı.

Babası herhalde geleceği görmüş olmalı ki, “onun kaderi kendisine yeter, mirasa ihtiyacı yok zira onun geleceği makam diğer bütün kadınlardan üstün olacak” diyerek, Eudoxia’ya çok az bir miras bıraktı. Genç kız bu sözlerle yetinmek istemedi erkek kardeşlerinden hakkının verilmesini talep etti. Onlar da vermek istemediler.

 Eudoxia halasının yanında yaşamaya başladı o da kendisine Konstantinapol’e giderek İmparator’a durumunu anlatmasını hakkını istemesini tavsiye etti.

Kader ağlarını örüyordu, genç kız bu tavsiyeye uyarak hakkını aramaya İstanbul’a geldi.

Theodosius ile tanıştırılmalarının ardından 7 Haziran 421 günü evlendiler. Düğün günü Hipodromda meşhur at arabası yarışları düzenlendi.

Eudoxia’nın erkek kardeşleri imparatorun ve yeni imparatoriçe olmuş kız kardeşlerinin gazabından korkarak kaçtılar. Ama Eudoxia “sizin kötülüğünüz benim hayrıma oldu, imparatoriçe oldum” diyerek onları affetti ve yüksek makamlara gelmelerini sağladı.

Theodosius’un arkadaşı Paulunis da bu gelinin bulunmasında yardımcı olmuştu o da ödüllendirildi. Ancak bu işin sonu biraz karışık olacaktı.

Eudoxia bugün Saraçhane’de kalıntıları bulunan Aziz Polyuectus kilisesini yaptırdı. Daha sonra bu kilise gene aynı aileden gelen Juliana tarafından yeniden yaptırılacak ve Ayasofya yapılana kadar imparatorluğun en büyük kilisesi olacaktı.

Eudoxia 423 yılında, Agusta unvanını aldı. Theodosius’un ablası Pulcheria ile arasında bir rekabet ve zaman zaman anlaşmazlık vardı. Sarayda iki güçlü kadın, iki Agusta (imparatoriçe) ve aralarındaki gerilim Theodosius’u zaman zaman bunaltıyordu.

 

Eudoxia, 438 yılında Kudüs’e hac ziyaretine gitti ve yolda Antakya’ya uğradı. Burada Antakya senatosunda Yunanca olarak güzel bir konuşma yaptı. Antik çağ Yunan retorik sanatına göre şiir gibi kafiyeli, ölçülü olarak hazırlanmış bu konuşma büyük beğeni topladı Antakya’da onun anısına bir altın bir de bronz heykel yapıldı.

Eudoxia dönüşte Theodosius’u Antakya surlarını genişletmeye ikna etti.

Paganların ve Yahudilerin haksızlığa uğramamaları için çalıştı. İmparatorlukta çeşitli okulların açılmasını ve klasik eğitime önem verilmesini sağladı.

Eudoxia ‘nın Konstantinapol’e dönmesinden sonra Pulcheria ile arasında yaşanan gerilim arttı ve her nedense Theodosius’un çocukluk arkadaşı ve evlenmelerinde de payı olan Paulunis ile arasında bir ilişki olduğu dedikodusu çıktı. Bunun üzerine 443 yılında Paulinus öldürüldü, Edudoxia ise Kudüs’e sürgün gönderildi. Kudüs’te bir manastırda yaşamaya başladı.

Eudoxia ömrünün sonuna kadar Kudüs’te Agusta unvanını ve servetini koruyarak yaşadı, zamanını hayır işleri ve yazı yazarak edebiyatla ilgilenerek geçirdi.

 KONSTANTİNAPOL ÜNİVERSİTESİ

Hem Theodosius hem de eşi Eudoxia eğitime önem veriyorlardı. 425 yılında Üniversite açıldı. Latince olarak 15, Yunanca olarak 16 kürsüsü vardı. Hukuk, Felsefe Tıp, Aritmetik, Geometri, Astronomi, Müzik ve Retorik dallarında eğitim veriyordu. Üniversitenin temel amacı devlet memurlarının yetiştirilmesiydi. Aynı dönemde kütüphaneler teknik okullar da açılmıştır.

THE CALİGRAPHER- HATTAT UNVANI

Theodosius belinde kılıç, savaşa giden bir hükümdar değildi, okumaya, araştırmaya meraklıydı. Geçmiş dönemlerden kalan el yazmalarını kopyalayıp çoğaltmakla vakit geçirmeyi seviyordu. Güzel yazısından dolayı kendisine bu unvan verildi.

CODEX THEADOSİANUS

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.