Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
 

EN YAKIN ARKADAŞ, THOMAS BECKET

Orta Çağda İngiltere ve Fransa saraylarında yaşanan olaylara devam ediyoruz. İngiltere Kralı İkinci Henri ve Canterbury Başpiskoposu Thomas Becket’in Hikayesi: İngiltere’de “Anarşi” adı verilen iç savaş döneminde devlet otoritesi zayıflamış, bazı baronlar kraldan habersiz kaleler yaptırmış, köylülerin arazilerine el koymuş, kilise arazilerini almış pek çok anlaşmazlık çıkmıştı. İkinci Henry taht mücadelesinden galip çıkıp, 1154 yılında taç giydiğinde görülmesi gereken pek çok arazi davası vardı, hukuk sistemi hem kilise hukuku hem sivil hukuk olmak üzere iki başlıydı. Para basımıyla, ormanlık alanlarla ilgili düzenlemelere uyulmasıyla, vergi toplanmasıyla ilgili sorunlar vardı, üstelik bu iç savaştan fırsat bulan İskoçya ve Galler Bölgeleri de sınırlarını genişletmeye çalışıyordu. Bu yüzden genç kralın baş etmesi gereken pek çok sorun vardı, üstelik yalnız İngiltere değil Fransa’daki topraklarını da idare etmek için sık sık oraya gitmesi gerekiyordu. Babası 1. Henry’nin devrinde olduğu gibi kuvvetli bir yönetim kurmaya çalışıyordu. Thomas Becket, Henry gibi Normandiyalı bir ailenin oğlu olarak Londra’da doğmuştu. Ailesi onu yetişmesi için Canterbury Başpiskoposu Teobald Bec’in yanına verdi. Kilise Hukuku üzerine eğitim görmesi için Fransa’ nın Burgonya bölgesindeki Auxerre şehrine, Roma’ya ve Bolonya’ya gönderildi. 1154’te Henri kral olduğunda Becket’te Canterbury Katedralinde Archedeacon oldu, (Baş piskoposun bir alt mevkii) Thomas kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirdiği için Theobald tarafından krala devlet görevleri alması için tavsiye edildi. Theobald bu sayede kralla ilişkilerinin daha iyi olacağını ümit ediyordu. Henri Thomas’ı sevdi, 1155 yılında, Lord Chancellor (o zamanın başbakanı- bugün bu unvan Adalet Bakanına veriliyor) yaptı. Thomas şimdiki görevinde krala karşı sorumlu olduğunun bilincindeydi, hazine gelirini arttırmak için elinden geleni yaptı, Kral’la Kilise’nin arasındaki anlaşmazlıklarda kraldan yana tavır aldı. Aralarında çok yakın bir arkadaşlık başlamıştı, beraber ava gidiyorlar, içki içiyorlar, çapkınlık yapıyorlardı. İkisi de iyi eğitimli kişiler olduğu için kafaca da anlaşıyorlardı.  Başkaları da Thomas’ın kralla olan bu yakınlığını kıskanıyordu. Thomas lükse meraklıydı, giyim kuşama düşkündü, çok ihtiraslı ve haddinden fazla politik görülüyordu. Henry’nin karakteri ise çabuk sinirlenen ve kindar özellikler gösteriyordu. Henry’nin amacı iki başlı hukuk sisteminde kraliyet mahkemelerinin yetkisini genişletmek, kilise mahkemelerinin etkisini azaltmak, jüri sistemini yaygınlaştırmak ve suç işleyen kilise adamlarının devlet mahkemesinde yargılanmasını sağlamaktı. Burada sorun çıkıyordu. Kilise, cinayet bile işleseler papazları koruyor, devlete teslim etmiyor, kendi mahkemesinde çok az ceza verip, en fazla papazlıktan atıyordu. Bir başka mesele de Henry’nin geniş topraklarını korumak için sürekli Fransa’da savaşlar yapması bu savaşların giderlerini karşılamak için kilise gelirlerinden pay almak istemesiydi. O devirde İngiliz kilisesinin geliri çok yüksekti. Papa buna izin vermek istemiyordu. 1162 yılında Canterbury Başpiskoposu Theobald ölünce, Henri onun yerine Thomas’ı getirmek istedi. Thomas bunu istemedi. İki başlı sistemde iki yerden birden görev alamazdı. “Şimdi benim annem İngiltere” diyerek kraldan yana tavır aldı. Ya krala bağlı olması lazımdı ya da kiliseye. O kralı tercih etmişti görevi gereği, şimdi tekrar kilise görevine getirilmek istemiyordu. Hem de Canterbury Başpiskoposluğu İngiltere’de kilisenin en yüksek makamı olduğu için kralla arasında anlaşmazlık çıkacağı açıktı. Henry’nin annesi Matilda ve eşi Elanor’da bu atamayı istemediler. Ancak Henry ısrar etti, Thomas Başpiskopos olarak atandı. Başpiskopos olunca Thomas değişti, o “Henry’nin en iyi arkadaşı olan, içki alemlerini, lüks hayatı seven” adam gitti, “hidayete ermiş, bir lokma bir hırka” diyen bir adam gelmişti. Kendi pahalı kıyafetlerini fakirlere dağıttı. Lord Chancellor görevinden istifa etti. Bu istifa Henry’yi kızdırdı. O Thomas’ın kendisini desteklemesi için onu bu makamlara getirmişti. Thomas şimdi kendisini tamamen kiliseye atamıştı anlaşmazlıklarda kiliseyi destekliyordu. Henri hukuk sistemini düzenlemek için 1164 yılında Clarendon Sarayında bir kurul topladı. Burada suç işleyen papazların durumu konuşuldu. Henri bu papazların- kilise görevden aldıktan sonra- sivil kişiler olarak devlet mahkemelerinde yargılanmasını istedi. Kiliseye göre papazların kanı dökülemez, idam edilemezlerdi. Thomas Henri’nin bu önerisine- aynı kişinin aynı suçtan iki kere yargılanamayacağı gerekçesiyle- karşı çıktı. “Papazlıktan atıldıktan sonra başka bir suç işlerlerse o zaman yargılayabilirsin” dedi. Thomas önce mecburen bu kararları kabul etmiş görünse de, Papa’nın isteğiyle, sonradan tavır değiştirdi. Henri’nin artık sabrı taşmıştı, bu sefer Thomas’ı Northamten’ da bir mahkemede kendisine itaat etmediği için yargılamak istedi. Suçlu görülen Becket Fransa’ya kaçtı. Fransa’da, Thomas’ ı, Kral Louis korudu, oradaki manastırlarda sakladı. Henry ısrarla Thomas’ı geri getirtmek istiyordu. En sonunda Papa araya girdi, barışı sağladı. 1170 yılında, Thomas’ın İngiltere’ye dönüp görevine iade edilmesi kararlaştırıldı. Ancak gene sorunlar bitmedi, Henry büyük oğlu Henry’yi kendisiyle beraber sembolik olarak kral ilan etmek istiyordu. Adetlere uygun olarak bu seremonin Canterbury’de yapılması gerekirken, o York Katedralini tercih etti. Becket sinirlenip, York Katedralinin başpiskoposunu ve diğer iki kişiyi aforoz etti. (Zaten sürgünden yeni gelmiş bu işe karışmasıydı iyiydi ama ihtirası yüzünden gözü bir şey görmüyordu) Bu sefer sinirlenme sırası Henry’deydi. Şövalyelerine “Siz nasıl adamlarsınız, kralınıza böyle muamele eden bu papaza haddini bildirmeyecek misiniz?” veya “Beni bu adamdan kurtaracak yok mu?” anlamında bir şeyler söyledi. Şövalyeler “Biz ne güne duruyoruz?” diyerek durumdan vazife çıkarttılar ve Thomas’ı tutuklamak üzere Canterbury’ye gittiler. Thomas’ a “Bizimle beraber Winchester’a gelip, krala hesap vereceksin” dediklerinde Thomas reddetti. Bunun üzerine dışarı çıkıp bir ağacın altına bıraktıkları silahlarını almaya gittiler. O sırada akşam duası (vespers) başlamak üzereydi, Becket duanın yapılacağı katedralin ana bölümüne geldi. Diğer papazlar kapıları kilitleyip, sürgülemek istedi, onlara “Dua saati kilisenin kapılarını kapatmam, Tanrı’nın evini kaleye çevirtmem” dedi. Dört Şövalye içeri girdi, kılıçlarını çekip, Becket’i hainlikle suçladılar, öldürünceye kadar vurdular. Becket diz çökmüş dua etmekteydi, “Hain değilim. Tanrı yolunda kilise için canım feda olsun, ölmeye hazırım” diyerek kendisini savunamadan bu darbelere göğüs gerdi.  Artık kaderine razı olmuş, ölüme hazırdı. Papazlar koştu, cenazesini hazırlamak için cübbesini çıkardıklarında Becket’in tövbe amacıyla üzerine giydiği, bedenine acı veren keçeden yapılmış, Katoliklerin kendilerini cezalandırmak için giydiği iç gömleğini fark ettiler. Bu cinayetle birlikte Becket efsanesi doğdu. Halk Canterbury Katedraline akın etti. Onun kanı ve giysilerinin kutsal olduğu, eğer dokunurlarsa hastalılarından arınacakları söylentisi çıktı. Kilise Becket’i “Şehit (Martyr)” ilan etti, daha sonra “Aziz (Saint)” mertebesi verildi. Avrupa’nın her yerinden Becket’in mezarını ziyarete ve Katolik adetince hacı (Pilgrim) olmak üzere gelmeye başladılar. Thomas Becket cinayeti bütün Avrupa’da ve Katolik dünyasında şok etkisi yaratmıştı.  Henri dikkatleri başka yöne dağıtmak için İrlanda üzerine sefere çıktı.  Papa katilleri aforoz etti. Bu dört şövalye Roma’ya gidip Papa’dan af dilediler. Papa onları “Kutsal Topraklara” sürgün gönderdi. Orada birinci haçlı seferinden sonra kurulan Latin krallıkların hizmetine gireceklerdi. 14 sene dönemediler İngiltere’ye. Bizdeki Kanuni- Pargalı ilişkisi gibi en yakın arkadaşlık ölümle bitmişti. Pargalı gibi Thomas da “makbul” iken “maktul” olmuştu. Devam Edecek… Bu Olayın Kültürel Hayata Etkileri: *Canterbury’ye Londra’dan Thomas Becket’in mezarını ziyarete gelenlerin hikayelerini Geoffrey Chauser 1387-1400 yılları arasında The Canterbury Tales isimli eserinde yazmıştır. Çoğu şiir tarzında yazılan bu eserde 24 hikâye anlatılır. Chauser İngiliz Edebiyatının babası sayılır, ne yazık ki eserini tamamlayamadan 1400 yılında vefat etmiştir. Canterbury’ye yapılan ziyaretler bugün hâlâ devam etmektedir. * Katedralde öldürüldüğü yer muhafaza altına alınmış, sonradan duvara heykel sanatçısı iki metal kılıçtan oluşan bir heykel yapmış, ışıklandırılınca o iki kılıç gölgeleriyle dört kılıç halinde görülüyor, katil dört şövalyeyi temsil ediyor. Ortada da haç şeklinde bir siyah metal var. Bu heykelle onun ölümü Hazreti İsa’nın çarmıha gerilmesi, kendisini insanlık için feda etmesine benzetiliyor. * Becket’in hikayesini anlatan 1964 yapımı meşhur bir film vardır. Thomas rolünü Richard Burton, Henry rolünü Peter O’ Toole oynamıştır. Ancak senaryoda bir hata yapıp Thomas’ı Sakson ırkından göstermiş, doğru değildir Normandiya kökenlidir. Film Youtube da var. * T.S Eliot’ın Murder in the Cathedral- Katedralde Cinayet isimli tiyatro oyunu        
Ekleme Tarihi: 01 Haziran 2025 -Pazar

EN YAKIN ARKADAŞ, THOMAS BECKET

Orta Çağda İngiltere ve Fransa saraylarında yaşanan olaylara devam ediyoruz. İngiltere Kralı İkinci Henri ve Canterbury Başpiskoposu Thomas Becket’in Hikayesi:

İngiltere’de “Anarşi” adı verilen iç savaş döneminde devlet otoritesi zayıflamış, bazı baronlar kraldan habersiz kaleler yaptırmış, köylülerin arazilerine el koymuş, kilise arazilerini almış pek çok anlaşmazlık çıkmıştı. İkinci Henry taht mücadelesinden galip çıkıp, 1154 yılında taç giydiğinde görülmesi gereken pek çok arazi davası vardı, hukuk sistemi hem kilise hukuku hem sivil hukuk olmak üzere iki başlıydı. Para basımıyla, ormanlık alanlarla ilgili düzenlemelere uyulmasıyla, vergi toplanmasıyla ilgili sorunlar vardı, üstelik bu iç savaştan fırsat bulan İskoçya ve Galler Bölgeleri de sınırlarını genişletmeye çalışıyordu.

Bu yüzden genç kralın baş etmesi gereken pek çok sorun vardı, üstelik yalnız İngiltere değil Fransa’daki topraklarını da idare etmek için sık sık oraya gitmesi gerekiyordu. Babası 1. Henry’nin devrinde olduğu gibi kuvvetli bir yönetim kurmaya çalışıyordu.

Thomas Becket, Henry gibi Normandiyalı bir ailenin oğlu olarak Londra’da doğmuştu. Ailesi onu yetişmesi için Canterbury Başpiskoposu Teobald Bec’in yanına verdi. Kilise Hukuku üzerine eğitim görmesi için Fransa’ nın Burgonya bölgesindeki Auxerre şehrine, Roma’ya ve Bolonya’ya gönderildi.

1154’te Henri kral olduğunda Becket’te Canterbury Katedralinde Archedeacon oldu, (Baş piskoposun bir alt mevkii) Thomas kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirdiği için Theobald tarafından krala devlet görevleri alması için tavsiye edildi. Theobald bu sayede kralla ilişkilerinin daha iyi olacağını ümit ediyordu.

Henri Thomas’ı sevdi, 1155 yılında, Lord Chancellor (o zamanın başbakanı- bugün bu unvan Adalet Bakanına veriliyor) yaptı. Thomas şimdiki görevinde krala karşı sorumlu olduğunun bilincindeydi, hazine gelirini arttırmak için elinden geleni yaptı, Kral’la Kilise’nin arasındaki anlaşmazlıklarda kraldan yana tavır aldı.

Aralarında çok yakın bir arkadaşlık başlamıştı, beraber ava gidiyorlar, içki içiyorlar, çapkınlık yapıyorlardı. İkisi de iyi eğitimli kişiler olduğu için kafaca da anlaşıyorlardı.  Başkaları da Thomas’ın kralla olan bu yakınlığını kıskanıyordu.

Thomas lükse meraklıydı, giyim kuşama düşkündü, çok ihtiraslı ve haddinden fazla politik görülüyordu. Henry’nin karakteri ise çabuk sinirlenen ve kindar özellikler gösteriyordu.

Henry’nin amacı iki başlı hukuk sisteminde kraliyet mahkemelerinin yetkisini genişletmek, kilise mahkemelerinin etkisini azaltmak, jüri sistemini yaygınlaştırmak ve suç işleyen kilise adamlarının devlet mahkemesinde yargılanmasını sağlamaktı. Burada sorun çıkıyordu. Kilise, cinayet bile işleseler papazları koruyor, devlete teslim etmiyor, kendi mahkemesinde çok az ceza verip, en fazla papazlıktan atıyordu.

Bir başka mesele de Henry’nin geniş topraklarını korumak için sürekli Fransa’da savaşlar yapması bu savaşların giderlerini karşılamak için kilise gelirlerinden pay almak istemesiydi. O devirde İngiliz kilisesinin geliri çok yüksekti. Papa buna izin vermek istemiyordu.

1162 yılında Canterbury Başpiskoposu Theobald ölünce, Henri onun yerine Thomas’ı getirmek istedi. Thomas bunu istemedi. İki başlı sistemde iki yerden birden görev alamazdı. “Şimdi benim annem İngiltere” diyerek kraldan yana tavır aldı. Ya krala bağlı olması lazımdı ya da kiliseye. O kralı tercih etmişti görevi gereği, şimdi tekrar kilise görevine getirilmek istemiyordu. Hem de Canterbury Başpiskoposluğu İngiltere’de kilisenin en yüksek makamı olduğu için kralla arasında anlaşmazlık çıkacağı açıktı.

Henry’nin annesi Matilda ve eşi Elanor’da bu atamayı istemediler. Ancak Henry ısrar etti, Thomas Başpiskopos olarak atandı.

Başpiskopos olunca Thomas değişti, o “Henry’nin en iyi arkadaşı olan, içki alemlerini, lüks hayatı seven” adam gitti, “hidayete ermiş, bir lokma bir hırka” diyen bir adam gelmişti. Kendi pahalı kıyafetlerini fakirlere dağıttı. Lord Chancellor görevinden istifa etti.

Bu istifa Henry’yi kızdırdı. O Thomas’ın kendisini desteklemesi için onu bu makamlara getirmişti. Thomas şimdi kendisini tamamen kiliseye atamıştı anlaşmazlıklarda kiliseyi destekliyordu.

Henri hukuk sistemini düzenlemek için 1164 yılında Clarendon Sarayında bir kurul topladı. Burada suç işleyen papazların durumu konuşuldu. Henri bu papazların- kilise görevden aldıktan sonra- sivil kişiler olarak devlet mahkemelerinde yargılanmasını istedi. Kiliseye göre papazların kanı dökülemez, idam edilemezlerdi. Thomas Henri’nin bu önerisine- aynı kişinin aynı suçtan iki kere yargılanamayacağı gerekçesiyle- karşı çıktı. “Papazlıktan atıldıktan sonra başka bir suç işlerlerse o zaman yargılayabilirsin” dedi. Thomas önce mecburen bu kararları kabul etmiş görünse de, Papa’nın isteğiyle, sonradan tavır değiştirdi.

Henri’nin artık sabrı taşmıştı, bu sefer Thomas’ı Northamten’ da bir mahkemede kendisine itaat etmediği için yargılamak istedi. Suçlu görülen Becket Fransa’ya kaçtı.

Fransa’da, Thomas’ ı, Kral Louis korudu, oradaki manastırlarda sakladı. Henry ısrarla Thomas’ı geri getirtmek istiyordu. En sonunda Papa araya girdi, barışı sağladı. 1170 yılında, Thomas’ın İngiltere’ye dönüp görevine iade edilmesi kararlaştırıldı.

Ancak gene sorunlar bitmedi, Henry büyük oğlu Henry’yi kendisiyle beraber sembolik olarak kral ilan etmek istiyordu. Adetlere uygun olarak bu seremonin Canterbury’de yapılması gerekirken, o York Katedralini tercih etti.

Becket sinirlenip, York Katedralinin başpiskoposunu ve diğer iki kişiyi aforoz etti. (Zaten sürgünden yeni gelmiş bu işe karışmasıydı iyiydi ama ihtirası yüzünden gözü bir şey görmüyordu)

Bu sefer sinirlenme sırası Henry’deydi. Şövalyelerine “Siz nasıl adamlarsınız, kralınıza böyle muamele eden bu papaza haddini bildirmeyecek misiniz?” veya “Beni bu adamdan kurtaracak yok mu?” anlamında bir şeyler söyledi.

Şövalyeler “Biz ne güne duruyoruz?” diyerek durumdan vazife çıkarttılar ve Thomas’ı tutuklamak üzere Canterbury’ye gittiler. Thomas’ a “Bizimle beraber Winchester’a gelip, krala hesap vereceksin” dediklerinde Thomas reddetti. Bunun üzerine dışarı çıkıp bir ağacın altına bıraktıkları silahlarını almaya gittiler. O sırada akşam duası (vespers) başlamak üzereydi, Becket duanın yapılacağı katedralin ana bölümüne geldi. Diğer papazlar kapıları kilitleyip, sürgülemek istedi, onlara “Dua saati kilisenin kapılarını kapatmam, Tanrı’nın evini kaleye çevirtmem” dedi.

Dört Şövalye içeri girdi, kılıçlarını çekip, Becket’i hainlikle suçladılar, öldürünceye kadar vurdular. Becket diz çökmüş dua etmekteydi, “Hain değilim. Tanrı yolunda kilise için canım feda olsun, ölmeye hazırım” diyerek kendisini savunamadan bu darbelere göğüs gerdi.  Artık kaderine razı olmuş, ölüme hazırdı.

Papazlar koştu, cenazesini hazırlamak için cübbesini çıkardıklarında Becket’in tövbe amacıyla üzerine giydiği, bedenine acı veren keçeden yapılmış, Katoliklerin kendilerini cezalandırmak için giydiği iç gömleğini fark ettiler.

Bu cinayetle birlikte Becket efsanesi doğdu. Halk Canterbury Katedraline akın etti. Onun kanı ve giysilerinin kutsal olduğu, eğer dokunurlarsa hastalılarından arınacakları söylentisi çıktı. Kilise Becket’i “Şehit (Martyr)” ilan etti, daha sonra “Aziz (Saint)” mertebesi verildi. Avrupa’nın her yerinden Becket’in mezarını ziyarete ve Katolik adetince hacı (Pilgrim) olmak üzere gelmeye başladılar.

Thomas Becket cinayeti bütün Avrupa’da ve Katolik dünyasında şok etkisi yaratmıştı.  Henri dikkatleri başka yöne dağıtmak için İrlanda üzerine sefere çıktı.  Papa katilleri aforoz etti. Bu dört şövalye Roma’ya gidip Papa’dan af dilediler. Papa onları “Kutsal Topraklara” sürgün gönderdi. Orada birinci haçlı seferinden sonra kurulan Latin krallıkların hizmetine gireceklerdi. 14 sene dönemediler İngiltere’ye.

Bizdeki Kanuni- Pargalı ilişkisi gibi en yakın arkadaşlık ölümle bitmişti. Pargalı gibi Thomas da “makbul” iken “maktul” olmuştu.

Devam Edecek…

Bu Olayın Kültürel Hayata Etkileri:

*Canterbury’ye Londra’dan Thomas Becket’in mezarını ziyarete gelenlerin hikayelerini Geoffrey Chauser 1387-1400 yılları arasında The Canterbury Tales isimli eserinde yazmıştır. Çoğu şiir tarzında yazılan bu eserde 24 hikâye anlatılır. Chauser İngiliz Edebiyatının babası sayılır, ne yazık ki eserini tamamlayamadan 1400 yılında vefat etmiştir. Canterbury’ye yapılan ziyaretler bugün hâlâ devam etmektedir.

* Katedralde öldürüldüğü yer muhafaza altına alınmış, sonradan duvara heykel sanatçısı iki metal kılıçtan oluşan bir heykel yapmış, ışıklandırılınca o iki kılıç gölgeleriyle dört kılıç halinde görülüyor, katil dört şövalyeyi temsil ediyor. Ortada da haç şeklinde bir siyah metal var. Bu heykelle onun ölümü Hazreti İsa’nın çarmıha gerilmesi, kendisini insanlık için feda etmesine benzetiliyor.

* Becket’in hikayesini anlatan 1964 yapımı meşhur bir film vardır. Thomas rolünü Richard Burton, Henry rolünü Peter O’ Toole oynamıştır. Ancak senaryoda bir hata yapıp Thomas’ı Sakson ırkından göstermiş, doğru değildir Normandiya kökenlidir. Film Youtube da var.

* T.S Eliot’ın Murder in the Cathedral- Katedralde Cinayet isimli tiyatro oyunu

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.