Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
 

ELANOR VE PETRONİLLA

Bu haftaki yazımızın konusu Aquitaine Düşesi Elanor. Doğum tarihi 1124 olarak tahmin ediliyor. Fransa’nın Batı’sında bulunan, bereketli Aquitain bölgesinde doğmuş.  Aqua Latince’de su anlamına geliyor. Aquitain bölgesi de sulak bir bölge. Şaraplarıyla ünlü Bordeaux şehri de orada yer alıyor. Elenor’un babası Aquitaine Dükü 10. William’dı. O dönemde William’ın toprakları Fransa Kralı’nın topraklarından daha genişti zira Fransa Krallığı Paris civarında küçük bir bölgeyi kapsıyordu. Kralın vassal adını verilen kendisine bağlı derebeyleri vardı. Aquitaine Dük’ü de, Fransız Kralına bağlılık yemini etmiş ve ona vergi ödeyen, krala bağlı bir derebeyi idi. Ailenin biri erkek, üç evladı vardı. Geçen yazımda söz ettiğim Matilda gibi Elenor’un erkek kardeşi de ölmüştü. Sebebini bilmiyoruz ama çocuk yaşta annesini ve kardeşini kaybeden Elanor, başka erkek kardeşi olmadığı için babasının varisi oldu. Babası ölünce Aquitain Düşesi unvanını alacak ve bu geniş toprakları o yönetecekti. Bu durum onu Avrupa’nın en gözde gelin adayı yaptı. Güzelliğinin yanı sıra zenginliği ve stratejik konumdaki topraklarıyla bütün asil ailelerin oğullarını evlendirmek istedikleri bir genç kız oldu. O dönemde halen kız kaçırıp evlenmek ve bu suretle kızların malında hak iddia etmek adeti henüz geçerliliğini koruyordu. O yüzden Dükün her iki kızının da güvenliği çok önemliydi. 1137 yılında, Dük William İspanya’nın kuzeyindeki Compostela’ya hac ziyaretine gitmeye karar verdi. Yola çıkmadan evvel vasiyetini de hazırladı. Buna göre şayet kendisine bir şey olursa, kızları ve toprakları Fransa Kralı’na emanet edilecek, Elanor ve Petronilla’yı Fransa kralı evlendirecek ve Elanor’un hakkını koruyacaktı. Fransa Kralı’na haber verilmeden William’ın ölümü açıklanmayacaktı. Bu tedbirleri almasının yerinde olduğu kısa sürede anlaşıldı. Bu yolculukta hastalanan Dük 10. William öldü. William’ın adamları süratle Compostela’dan yola çıktılar, Elanor ve kız kardeşini alıp, kiliseye götürdüler, başpiskoposun himayesine verip, hızla Paris’e doğru hareket ettiler. Haberi alan Kral, usulen “vah vah” deyip üzülse de aslında çok sevinmişti. Oğlu Louis’yi beş yüz şövalye, Fransa’nın ileri gelenleri ve din adamlarıyla birlikte Elanor’u almak için yola çıkardı. Elanor’u evlendirme yetkisi kendisine verilmişti bu vasiyetname ile, o da bu güzel kızı kendi oğlu ile evlendirecekti. İki genç Bordeaux Katedralinde evlendiler, bu evlilikle birlikte Aquitaine Dük ve Düşesi unvanlarını da aldılar. Anlaşmaya göre Elanor kendi topraklarının sahibesi olmaya devam edecek, kendisi idare edecek, ancak bu evlilikten bir erkek çocuk olur da o çocuk da kral olursa o zaman Elanor’un toprakları Fransa Krallığına dahil edilecekti. Olaylar çok hızlı gelişiyordu. Bir müddet Elanor’un topraklarını gezdiler, Poitier kentinde, kendileri için merasim yapıldı ve Paris’e doğru yola çıktılar. Ancak daha Paris’e varmadan Kral’ın ölüm haberi geldi. 6. Louis ölmüş, Elanor’un kocası 7. Louis unvanıyla kral olmuştu. Aslında Louis, 1331 yılında ağabeyi Philip attan düşüp öldüğünde yerine varis olmuş, tahtın varisi ilan edilince de Fransız adetlerine göre babasıyla birlikte kral olmuştu. Fransızlarda kralın ölümü halinde kargaşa çıkmasını ve olası taht kavgalarını önlemek için kralın sağlığında varis ilan ediliyor ve babasıyla birlikte kral oluyordu. (Keşke bizde de öyle olsaydı Osmanlı döneminde bazı trajediler önlenirdi bu yöntemle)  Genç kralın krallığı sembolikti ancak babası ölünce bütün yetkiye sahip oluyordu. Bu yüzden o zaten kraldı, onun için 1137 yılının Noel’inde yalnızca Elanor’a Fransa Kraliçesi olarak taç giydirildi. Louis’nin kaderi de Elanor ve Matilda’nınki gibiydi. Esas varis ağabeyiydi ama onun beklenmedik ölümüyle kendisi tahtın varisi olmuştu küçük yaşta. O zamanlar Avrupa’daki asil aileler ikinci erkek çocuğu kilisenin hizmetine veriyorlar, papaz olarak yetiştiriyorlardı çünkü kiliseyle ilişkiler de önemliydi. Louis dini eğitim almış, kendisini aslında papaz olmaya hazırlamıştı ağabeyinin ölümünden evvel. Sonradan Philip’in atının önüne aniden çıkan bir yaban domuzu bu planı bozmuştu. Kral olmak ve Elanor ile evlenmek Louis’ye kısmet olmuştu. Elanor’da kendi çağına göre çok iyi bir eğitim almıştı, çok zekiydi, Latince biliyor, çok okuyordu. Onların saray hayatı Paris’tekine göre daha eğlenceliydi. Trubadur denilen şairler, müzisyenler, sanatçılar vardı saraylarında. Eğlenceli bir hayata alışkındı. Oysa o tarihte Paris, daha resmi daha katı kuralları olan bir yerdi. Hem yaşının gençliği sebebiyle biraz eğlenceye düşkün oluşu hem de hareketlerinin serbestliği nedeniyle eleştiriliyordu. Giyim kuşam konusunda iddialıydı ama kıyafetleri fazla cüretkâr bulunuyordu. Louis ise daha ağır başlı ve dindardı, ikisinin mizaçları uyuşmamıştı. Elanor “Papazla mı evlendim, kralla mı?” demeye başlamıştı. Daha evvel, kilise ile arası iyi de olsa bir piskoposun atanma meselesi yüzünden Louis ile papalığın arası açılmıştı. O dönemde bir güç gösterisi olarak Papalar piskoposları kendileri atamak istiyor, krallar da kendi topraklarında kimin piskopos olacağına kendileri karar vermek istiyorlardı. Louis, Papa’nın gönderdiği piskoposu Bourges kentine sokmadı. Elanor’un babasıyla da benzer sorunlar çıkmıştı geçmişte, Papa bu durumdan Elanor’u sorumlu tuttu. Fransa’daki din adamları özellikle Bernard Clairvaux genç çifte nasihat etti, onlar dinlemedi. Piskoposu Champaign Kontu 2. Theobald kabul etti. Bu durumda Kralın kontla da arası açıldı. Papa aforoz etti onları. Daha evvel de Toulouse şehri yüzünden sorun çıkmıştı. Elanor Toulouse’da hak iddia edince, Louis asker göndermiş, ancak bu şehri almakta başarılı olamamıştı. En sonunda daha büyük bir sorun çıktı. O sorun da Elanor’un kız kardeşi Petronilla yüzünden çıktı. Petronilla bir adama âşık oldu. Adam hem evliydi hem de Petronilla’dan otuz yaş daha büyüktü.  Elanor ona “Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç” demek yerine, kız kardeşinin isteğini destekledi. Bu iki kız çok şımarık yetişmişlerdi. Ne isteseler olmasına alışmışlardı. Çaresi yok adam eşinden ayrılacak, Petronilla ile evlenecekti.  Katoliklikte boşanma yoktur. Olsun, asiller için bir çare bulunabilirdi. Bazı din adamlarıyla anlaşıldı, aralarında “bilmem kaçıncı dereceden akrabalık var” diye Petronilla’nın sevdiği adam Raul ile karısının evliliği hükümsüz addedildi, yok sayıldı ve Raul, Petronilla ile evlendi. Raul’un eski eşi, bu yukarıda sözünü ettiğim Champagne Kontu Theobald’in kız kardeşiydi. Onlar bunu kendilerine yapılmış bir hakaret saydılar. İki aile arasındaki gerilim arttı. Artık kan dökülecekti. Bernard Clairvaux, bu duruma sinirlendi, Papa’ya Kral’ı şikâyet etti. Papa bu işlemleri geçersiz ilan etti Raul’e “hâlâ karınla evlisin” dedi ve Petronilla ile olan evliliğini yok saydı. Bu işe aracı olan diğer piskopos ve din adamlarını da aforoz etti. İlk karısına dönmesi istenilen Raul, bu durumu kabul etmeyip Petronilla ile yaşamaya devam edince Petronilla da aforoz edildi, topraklarına el kondu. Artık Elanor’un adı, cadıya çıkmıştı. Kendisi hakkında başka erkeklerle beraber olduğu iddiaları da vardı. Kilise onu sevmiyor, tasvip etmiyordu. Louis, papalığın emirlerini dinlemedi. Champagne üzerine ordu gönderdi. Tam iki sene savaştılar, Louis o bölgeyi tarumar etti. Bir kıvılcım nasıl yangına dönüşüyor, olaylar nasıl kontrolden çıkıyor, orada görüldü. O bölgede bulunan Vitry şehrini Louis bizzat kuşattı. Halka aman vermedi. Halk kiliseye sığındı. O gün Louis kiliseyi yaktı. Çıkan yangında bin kişi öldü. İnsanların çığlıkları kulaklarından yanık kokusu burnundan ömrü boyunca gitmeyecekti. Hem onları yaktı, hem de sonra depresyona girdi. Belki de istenmeden kazara yangın çıkmıştı, belki de bilerek yakmıştı, her neyse ama bu işin faturası Louis’ye kesildi. Raul’la Petronilla’nın ayrılmalarını emretti ve Paris’e dönmek üzere yola çıktı. Bu çift ayrılırsa, Papa aforoz kararını geri çekecekti. Raul bu teklifi reddetti. Louis tekrar Champagne’ye saldırdı. Louis gerçekten Papa’nın dediği gibi “aptal bir çocuk” tu. O sırada Papa öldü yerine seçilen Celestine, anlaşma yolunu seçti, Raul’un ilk evliliği tekrar geçersiz, ikinci evliliği geçerli sayıldı, aforoz kalktı. Bernard tekrar Elanor’a nasihat etmeye başladı. Artık herkes Elanor’un kaprislerinden bıkmıştı, bu evlilikten çocuk da olmadığı için “Elanor ve Louis de uzaktan akraba en iyisi onların evliliği de iptal edilsin” demeye başladılar. Bernard’ın sert tutumu karşısında, Elanor gözyaşı dökerek, çocuğu olmadığı için moralinin bozuk olduğunu söyledi. Bernard, “sen merak etme biz dua ederiz” dedi. Herhalde nefesi kuvvetliydi ki; bu konuşmadan sonra (1144 yılında olmuştu), 1145 de Elanor ilk kızı Marie’yi kucağına aldı! (İlahi Komedyayı okuyanlar hatırlayacak Cennet bölümünün sonlarında Dante’nin rehberliğini Bernard Clairvaux üstleniyor) Yalnız Louis, Vitry’ deki yangını unutamıyordu. Kudüs’e hac ziyareti yapıp tövbe etmek istedi. O arada Kilise yetkilileri de İkinci Haçlı Seferini planlamaya başlamıştı…   Devamı haftaya…        
Ekleme Tarihi: 10 May 2025 - Saturday

ELANOR VE PETRONİLLA

Bu haftaki yazımızın konusu Aquitaine Düşesi Elanor.

Doğum tarihi 1124 olarak tahmin ediliyor. Fransa’nın Batı’sında bulunan, bereketli Aquitain bölgesinde doğmuş.  Aqua Latince’de su anlamına geliyor. Aquitain bölgesi de sulak bir bölge. Şaraplarıyla ünlü Bordeaux şehri de orada yer alıyor.

Elenor’un babası Aquitaine Dükü 10. William’dı. O dönemde William’ın toprakları Fransa Kralı’nın topraklarından daha genişti zira Fransa Krallığı Paris civarında küçük bir bölgeyi kapsıyordu. Kralın vassal adını verilen kendisine bağlı derebeyleri vardı. Aquitaine Dük’ü de, Fransız Kralına bağlılık yemini etmiş ve ona vergi ödeyen, krala bağlı bir derebeyi idi.

Ailenin biri erkek, üç evladı vardı. Geçen yazımda söz ettiğim Matilda gibi Elenor’un erkek kardeşi de ölmüştü. Sebebini bilmiyoruz ama çocuk yaşta annesini ve kardeşini kaybeden Elanor, başka erkek kardeşi olmadığı için babasının varisi oldu. Babası ölünce Aquitain Düşesi unvanını alacak ve bu geniş toprakları o yönetecekti.

Bu durum onu Avrupa’nın en gözde gelin adayı yaptı. Güzelliğinin yanı sıra zenginliği ve stratejik konumdaki topraklarıyla bütün asil ailelerin oğullarını evlendirmek istedikleri bir genç kız oldu.

O dönemde halen kız kaçırıp evlenmek ve bu suretle kızların malında hak iddia etmek adeti henüz geçerliliğini koruyordu. O yüzden Dükün her iki kızının da güvenliği çok önemliydi.

1137 yılında, Dük William İspanya’nın kuzeyindeki Compostela’ya hac ziyaretine gitmeye karar verdi. Yola çıkmadan evvel vasiyetini de hazırladı. Buna göre şayet kendisine bir şey olursa, kızları ve toprakları Fransa Kralı’na emanet edilecek, Elanor ve Petronilla’yı Fransa kralı evlendirecek ve Elanor’un hakkını koruyacaktı. Fransa Kralı’na haber verilmeden William’ın ölümü açıklanmayacaktı.

Bu tedbirleri almasının yerinde olduğu kısa sürede anlaşıldı. Bu yolculukta hastalanan Dük 10. William öldü. William’ın adamları süratle Compostela’dan yola çıktılar, Elanor ve kız kardeşini alıp, kiliseye götürdüler, başpiskoposun himayesine verip, hızla Paris’e doğru hareket ettiler.

Haberi alan Kral, usulen “vah vah” deyip üzülse de aslında çok sevinmişti. Oğlu Louis’yi beş yüz şövalye, Fransa’nın ileri gelenleri ve din adamlarıyla birlikte Elanor’u almak için yola çıkardı. Elanor’u evlendirme yetkisi kendisine verilmişti bu vasiyetname ile, o da bu güzel kızı kendi oğlu ile evlendirecekti.

İki genç Bordeaux Katedralinde evlendiler, bu evlilikle birlikte Aquitaine Dük ve Düşesi unvanlarını da aldılar. Anlaşmaya göre Elanor kendi topraklarının sahibesi olmaya devam edecek, kendisi idare edecek, ancak bu evlilikten bir erkek çocuk olur da o çocuk da kral olursa o zaman Elanor’un toprakları Fransa Krallığına dahil edilecekti.

Olaylar çok hızlı gelişiyordu. Bir müddet Elanor’un topraklarını gezdiler, Poitier kentinde, kendileri için merasim yapıldı ve Paris’e doğru yola çıktılar. Ancak daha Paris’e varmadan Kral’ın ölüm haberi geldi.

6. Louis ölmüş, Elanor’un kocası 7. Louis unvanıyla kral olmuştu. Aslında Louis, 1331 yılında ağabeyi Philip attan düşüp öldüğünde yerine varis olmuş, tahtın varisi ilan edilince de Fransız adetlerine göre babasıyla birlikte kral olmuştu.

Fransızlarda kralın ölümü halinde kargaşa çıkmasını ve olası taht kavgalarını önlemek için kralın sağlığında varis ilan ediliyor ve babasıyla birlikte kral oluyordu. (Keşke bizde de öyle olsaydı Osmanlı döneminde bazı trajediler önlenirdi bu yöntemle)

 Genç kralın krallığı sembolikti ancak babası ölünce bütün yetkiye sahip oluyordu. Bu yüzden o zaten kraldı, onun için 1137 yılının Noel’inde yalnızca Elanor’a Fransa Kraliçesi olarak taç giydirildi.

Louis’nin kaderi de Elanor ve Matilda’nınki gibiydi. Esas varis ağabeyiydi ama onun beklenmedik ölümüyle kendisi tahtın varisi olmuştu küçük yaşta. O zamanlar Avrupa’daki asil aileler ikinci erkek çocuğu kilisenin hizmetine veriyorlar, papaz olarak yetiştiriyorlardı çünkü kiliseyle ilişkiler de önemliydi. Louis dini eğitim almış, kendisini aslında papaz olmaya hazırlamıştı ağabeyinin ölümünden evvel. Sonradan Philip’in atının önüne aniden çıkan bir yaban domuzu bu planı bozmuştu. Kral olmak ve Elanor ile evlenmek Louis’ye kısmet olmuştu.

Elanor’da kendi çağına göre çok iyi bir eğitim almıştı, çok zekiydi, Latince biliyor, çok okuyordu. Onların saray hayatı Paris’tekine göre daha eğlenceliydi. Trubadur denilen şairler, müzisyenler, sanatçılar vardı saraylarında. Eğlenceli bir hayata alışkındı.

Oysa o tarihte Paris, daha resmi daha katı kuralları olan bir yerdi. Hem yaşının gençliği sebebiyle biraz eğlenceye düşkün oluşu hem de hareketlerinin serbestliği nedeniyle eleştiriliyordu. Giyim kuşam konusunda iddialıydı ama kıyafetleri fazla cüretkâr bulunuyordu. Louis ise daha ağır başlı ve dindardı, ikisinin mizaçları uyuşmamıştı.

Elanor “Papazla mı evlendim, kralla mı?” demeye başlamıştı.

Daha evvel, kilise ile arası iyi de olsa bir piskoposun atanma meselesi yüzünden Louis ile papalığın arası açılmıştı. O dönemde bir güç gösterisi olarak Papalar piskoposları kendileri atamak istiyor, krallar da kendi topraklarında kimin piskopos olacağına kendileri karar vermek istiyorlardı.

Louis, Papa’nın gönderdiği piskoposu Bourges kentine sokmadı. Elanor’un babasıyla da benzer sorunlar çıkmıştı geçmişte, Papa bu durumdan Elanor’u sorumlu tuttu. Fransa’daki din adamları özellikle Bernard Clairvaux genç çifte nasihat etti, onlar dinlemedi. Piskoposu Champaign Kontu 2. Theobald kabul etti. Bu durumda Kralın kontla da arası açıldı. Papa aforoz etti onları.

Daha evvel de Toulouse şehri yüzünden sorun çıkmıştı. Elanor Toulouse’da hak iddia edince, Louis asker göndermiş, ancak bu şehri almakta başarılı olamamıştı.

En sonunda daha büyük bir sorun çıktı. O sorun da Elanor’un kız kardeşi Petronilla yüzünden çıktı. Petronilla bir adama âşık oldu. Adam hem evliydi hem de Petronilla’dan otuz yaş daha büyüktü.  Elanor ona “Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç” demek yerine, kız kardeşinin isteğini destekledi.

Bu iki kız çok şımarık yetişmişlerdi. Ne isteseler olmasına alışmışlardı. Çaresi yok adam eşinden ayrılacak, Petronilla ile evlenecekti.  Katoliklikte boşanma yoktur. Olsun, asiller için bir çare bulunabilirdi. Bazı din adamlarıyla anlaşıldı, aralarında “bilmem kaçıncı dereceden akrabalık var” diye Petronilla’nın sevdiği adam Raul ile karısının evliliği hükümsüz addedildi, yok sayıldı ve Raul, Petronilla ile evlendi.

Raul’un eski eşi, bu yukarıda sözünü ettiğim Champagne Kontu Theobald’in kız kardeşiydi. Onlar bunu kendilerine yapılmış bir hakaret saydılar. İki aile arasındaki gerilim arttı. Artık kan dökülecekti.

Bernard Clairvaux, bu duruma sinirlendi, Papa’ya Kral’ı şikâyet etti. Papa bu işlemleri geçersiz ilan etti Raul’e “hâlâ karınla evlisin” dedi ve Petronilla ile olan evliliğini yok saydı. Bu işe aracı olan diğer piskopos ve din adamlarını da aforoz etti.

İlk karısına dönmesi istenilen Raul, bu durumu kabul etmeyip Petronilla ile yaşamaya devam edince Petronilla da aforoz edildi, topraklarına el kondu.

Artık Elanor’un adı, cadıya çıkmıştı. Kendisi hakkında başka erkeklerle beraber olduğu iddiaları da vardı. Kilise onu sevmiyor, tasvip etmiyordu.

Louis, papalığın emirlerini dinlemedi. Champagne üzerine ordu gönderdi. Tam iki sene savaştılar, Louis o bölgeyi tarumar etti.

Bir kıvılcım nasıl yangına dönüşüyor, olaylar nasıl kontrolden çıkıyor, orada görüldü. O bölgede bulunan Vitry şehrini Louis bizzat kuşattı. Halka aman vermedi. Halk kiliseye sığındı. O gün Louis kiliseyi yaktı. Çıkan yangında bin kişi öldü. İnsanların çığlıkları kulaklarından yanık kokusu burnundan ömrü boyunca gitmeyecekti. Hem onları yaktı, hem de sonra depresyona girdi. Belki de istenmeden kazara yangın çıkmıştı, belki de bilerek yakmıştı, her neyse ama bu işin faturası Louis’ye kesildi.

Raul’la Petronilla’nın ayrılmalarını emretti ve Paris’e dönmek üzere yola çıktı. Bu çift ayrılırsa, Papa aforoz kararını geri çekecekti.

Raul bu teklifi reddetti. Louis tekrar Champagne’ye saldırdı.

Louis gerçekten Papa’nın dediği gibi “aptal bir çocuk” tu.

O sırada Papa öldü yerine seçilen Celestine, anlaşma yolunu seçti, Raul’un ilk evliliği tekrar geçersiz, ikinci evliliği geçerli sayıldı, aforoz kalktı.

Bernard tekrar Elanor’a nasihat etmeye başladı. Artık herkes Elanor’un kaprislerinden bıkmıştı, bu evlilikten çocuk da olmadığı için “Elanor ve Louis de uzaktan akraba en iyisi onların evliliği de iptal edilsin” demeye başladılar.

Bernard’ın sert tutumu karşısında, Elanor gözyaşı dökerek, çocuğu olmadığı için moralinin bozuk olduğunu söyledi. Bernard, “sen merak etme biz dua ederiz” dedi. Herhalde nefesi kuvvetliydi ki; bu konuşmadan sonra (1144 yılında olmuştu), 1145 de Elanor ilk kızı Marie’yi kucağına aldı!

(İlahi Komedyayı okuyanlar hatırlayacak Cennet bölümünün sonlarında Dante’nin rehberliğini Bernard Clairvaux üstleniyor)

Yalnız Louis, Vitry’ deki yangını unutamıyordu. Kudüs’e hac ziyareti yapıp tövbe etmek istedi.

O arada Kilise yetkilileri de İkinci Haçlı Seferini planlamaya başlamıştı…

 

Devamı haftaya…

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.