“Cumhuriyet, cumhuriyet
En güzel şey hürriyet.
Nice zahmet, nice emek
Verdi sana bu millet…”
29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyetimizin 102. yılını kutlayacağımız bu yıl, çocukluğumdan beri kalbimde olan bu marşın sözleri yine zihnimde yankılanıyor. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; özgürlüğün, adaletin ve insanca yaşamanın teminatıdır.
Cumhuriyet’in önemini anlamak için, onun öncesinde yaşanan çöküş dönemine, ödenen bedellere ve yıkımlara bakmak gerekir. İşte Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı adlı eserinde bu dönemi tüm gerçekliğiyle anlatır. Yazar, Osmanlı’nın son döneminde, özellikle I. Dünya Savaşı yıllarında Filistin-Suriye cephesinde görev yaparken yaşadıklarını kaleme almıştır.
Atay Zeytindağı adlı eserinde, Cemal Paşa’nın çevresinde gördüğü adaletsizlikleri, israfı, disiplinsizliği ve devletin içten nasıl çürüyüp çöktüğünü, askerin sefalet içinde olduğu bir dönemde, yöneticilerin hırs ve hatalarının imparatorluğun sonunu nasıl hızlandırdığını gözler önüne sermiştir.
Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ün yakın çevresinde yer alan ve reformların uygulanışına tanıklık eden Falih Rıfkı Atay’ın, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte savaş yıllarındaki umutsuzluğu umuda, adalete ve ilerlemeye dönüşür.
Osmanlı’nın “tebaa” anlayışı yerini özgür yurttaş bilincine bırakır; hukuk, liyakat ve eşitlik yeni Türkiye’nin temel taşları olur. Kadınlar toplumsal hayatta yerini alır, eğitimde fırsat eşitliği sağlanır, halk egemenliği en yüce değer hâline gelir.
Zeytindağı adlı eser bir savaş anısından çok daha fazlasıdır; bir imparatorluğun, yönetimin çöküşünün ardından gelen yeniden doğuşu anlatan güçlü bir tarihi belge niteliğindedir. Falih Rıfkı Atay, yaşadıklarını aktarırken aslında Cumhuriyet’in neden bir zorunluluk olduğunu da gözler önüne serer.
Atay, bu eserinde okuruna şu mesajı verir:
“Eğer bir millet kendi hatalarından ders almazsa, bir daha ayağa kalkamaz.”
Cumhuriyet, işte bu dersin sonucudur. O, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun, kendi kaderini eline alışının sembolüdür.
102 yıl önce atılan bu büyük adım, sadece bir yönetim değişikliği değil; özgürlüğün ve eşitliğin zaferidir. Cumhuriyet, geçmişin hatalarından alınan derslerle şekillenmiş, geleceğe yön veren bir bilincin adıdır.
Bu nedenle Cumhuriyet’e sahip çıkmak, sadece tarihimize değil, özgürlüğümüze, kimliğimize ve yarınlarımıza sahip çıkmaktır. Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı”nda anlattığı çöküşe bir daha dönmemek için, her birimizin görevi bu değerlere sarılmak ve onları gelecek kuşaklara aktarmaktır.
