Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
Köşe Yazarı
Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
 

Neden Yerli Malı?

Her yıl 12–18 Aralık tarihleri arasında kutlanan Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası, çoğumuzun aklına okullarda yapılan etkinlikleri getirir.  Ancak bu hafta, aslında Türkiye’nin ekonomik bağımsızlık tarihinde önemli bir kilometre taşıdır. 1929’da İsmet İnönü’nün TBMM’de yaptığı konuşmayla temelleri atılan “yerli malı bilinci”, savaş sonrası ekonomik yıkımın ortasında bir ayağa kalkış çağrısıydı. 1946’da resmî olarak kutlanmaya başlayan Yerli Malı Haftası, 1983’te “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” adını alarak daha geniş bir ekonomik perspektife kavuşmuştur. Bugün, bu hafta belki de hiç olmadığı kadar güncel, hatta hayati bir önem taşıyor. Çünkü yerli üretim bir okul geleneğinden çok daha fazlası; ekonomik bağımsızlığın, toplumsal refahın ve ülkenin geleceğinin temel taşıdır. Maalesef son 30 yılda Türkiye’de tarımda büyük bir gerileme yaşanmıştır: 1987–2002 yıllarında 1,3 milyon hektar tarım toprağı kaybolduğundan, 2002–2017 yıllarında bu kaybın 3,2 milyon hektara yükseldiğinden bahsediliyor. Kırsal nüfus 7 milyon kişi azalmış, Tarımın istihdamdaki payı 2002’de %35 iken 2016’da %20’ye gerilemiştir. Üstelik bu düşüş, olması gerektiği gibi sanayi sektöründe artışa neden olmamış, insanlar çoğunlukla hizmet ve inşaat sektörüne yönelmiştir. Bu tablo da Türkiye’nin üretim ekonomisinden uzaklaşıp bir tüketim ekonomisine kaydığını gösteriyor. Tarımın bel kemiği olan birçok kamu kurumunun özelleştirilmesi de çiftçinin maliyetlerini yükseltmekte, üretim kapasitesini azaltmakta, borç yükünü artırmakta, üreticiyi de tekelci piyasanın insafına bırakmaktadır. Dış ticarette de benzer bir durum söz konusu. Görünüşe göre, Türkiye’de İthalat ihracattan daha hızlı artmaktadır. Bu da üretimin azalmasına, ülkenin ithal eden bağımlı bir ülke haline gelmesine neden olmaktadır.   1917 yılında Rusya Tarım Bakanı olan Viktor Çernov, tarımın kaderinin “piyasanın insafına” bırakıldığında nasıl çöktüğünü görmüş ve şöyle bir saptamada bulunmuştur: Tarım ancak planlama ve kolektif örgütlenmeyle ayağa kaldırılabilir. Türkiye için de tarımda köklü bir yeniden yapılanma gereklidir. Zira her kaybolan tarım arazisi, her bir üreticinin pes edişi ve her artan ithalat kalemi, ülkenin geleceğinden eksilen bir parçadır. Bu konuda John Perkins, Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı eserinde yerli malı temasını doğrudan işlemese de; Ekonomik bağımsızlığın, yerli üretim ve kendi kaynaklarına sahip çıkmakla mümkün olduğunu, dışa bağımlılık arttıkça ulusal ekonomi zayıflar, ülkenin karar alma gücü azalır mesajını verir. Bütün bunlar düşünüldüğünde, Yerli Malı Haftası, bir “kutlama haftası” olmaktan çok daha fazlası olmalıdır. Ülkemizin geleceği için, toprağımıza, üreticimize, emekçinin emeğine sahip çıkmak elzemdir.  
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2025 -Cumartesi

Neden Yerli Malı?

Her yıl 12–18 Aralık tarihleri arasında kutlanan Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası, çoğumuzun aklına okullarda yapılan etkinlikleri getirir.  Ancak bu hafta, aslında Türkiye’nin ekonomik bağımsızlık tarihinde önemli bir kilometre taşıdır. 1929’da İsmet İnönü’nün TBMM’de yaptığı konuşmayla temelleri atılan “yerli malı bilinci”, savaş sonrası ekonomik yıkımın ortasında bir ayağa kalkış çağrısıydı. 1946’da resmî olarak kutlanmaya başlayan Yerli Malı Haftası, 1983’te “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” adını alarak daha geniş bir ekonomik perspektife kavuşmuştur.

Bugün, bu hafta belki de hiç olmadığı kadar güncel, hatta hayati bir önem taşıyor. Çünkü yerli üretim bir okul geleneğinden çok daha fazlası; ekonomik bağımsızlığın, toplumsal refahın ve ülkenin geleceğinin temel taşıdır.

Maalesef son 30 yılda Türkiye’de tarımda büyük bir gerileme yaşanmıştır: 1987–2002 yıllarında 1,3 milyon hektar tarım toprağı kaybolduğundan, 2002–2017 yıllarında bu kaybın 3,2 milyon hektara yükseldiğinden bahsediliyor.

Kırsal nüfus 7 milyon kişi azalmış, Tarımın istihdamdaki payı 2002’de %35 iken 2016’da %20’ye gerilemiştir. Üstelik bu düşüş, olması gerektiği gibi sanayi sektöründe artışa neden olmamış, insanlar çoğunlukla hizmet ve inşaat sektörüne yönelmiştir.

Bu tablo da Türkiye’nin üretim ekonomisinden uzaklaşıp bir tüketim ekonomisine kaydığını gösteriyor.

Tarımın bel kemiği olan birçok kamu kurumunun özelleştirilmesi de çiftçinin maliyetlerini yükseltmekte, üretim kapasitesini azaltmakta, borç yükünü artırmakta, üreticiyi de tekelci piyasanın insafına bırakmaktadır.

Dış ticarette de benzer bir durum söz konusu. Görünüşe göre, Türkiye’de İthalat ihracattan daha hızlı artmaktadır. Bu da üretimin azalmasına, ülkenin ithal eden bağımlı bir ülke haline gelmesine neden olmaktadır.  

1917 yılında Rusya Tarım Bakanı olan Viktor Çernov, tarımın kaderinin “piyasanın insafına” bırakıldığında nasıl çöktüğünü görmüş ve şöyle bir saptamada bulunmuştur: Tarım ancak planlama ve kolektif örgütlenmeyle ayağa kaldırılabilir. Türkiye için de tarımda köklü bir yeniden yapılanma gereklidir.

Zira her kaybolan tarım arazisi, her bir üreticinin pes edişi ve her artan ithalat kalemi, ülkenin geleceğinden eksilen bir parçadır.

Bu konuda John Perkins, Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı eserinde yerli malı temasını doğrudan işlemese de; Ekonomik bağımsızlığın, yerli üretim ve kendi kaynaklarına sahip çıkmakla mümkün olduğunu, dışa bağımlılık arttıkça ulusal ekonomi zayıflar, ülkenin karar alma gücü azalır mesajını verir.

Bütün bunlar düşünüldüğünde, Yerli Malı Haftası, bir “kutlama haftası” olmaktan çok daha fazlası olmalıdır. Ülkemizin geleceği için, toprağımıza, üreticimize, emekçinin emeğine sahip çıkmak elzemdir.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.