Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
Köşe Yazarı
Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
 

Kibrin Sonu- Bir Fabl

Pazartesi günü yeni eğitim öğretim zili çalacak. Hepimizin bildiği gibi; okul yalnızca eğitim kurumu değil aynı zamanda da öğretim kurumudur. Yeni eğitim ve öğretim yılına girerken çocuklarımıza ve gençlerimize bir Fabl hediye etmek istedim. Zengin bir çiftlikte yaşayan bir koç varmış. Bu koç çok zekiymiş ancak çok ukala ve çiftlikte yaşayan diğer hayvanları küçümseyen ve onlarla orada yaşamanın kendine hakaret olduğunu düşünen biriymiş. Her sabah güne: - Benim gibi birinin bu hayvanların içinde ne işim var? Hiçbirinin düşünme yetisi yok. Kendilerini geliştirmekten yoksunlar. Ne konuşup tartışabiliyorum ne de beni anlama yetisine sahipler diye söylenerek güne başlıyormuş. Diğer hayvanlar da sürekli huzursuzluk çıkartan koçla artık muhatap olmuyorlarmış ve olabildiğince ondan uzak duruyorlarmış. Hatta artık bu çiftlikten gitsin diye dua eder olmuşlar. Bir gün, koyun ve koçlar yayılırken yanlarına bir sincap gelir. Sincap: - Sizler bu çiftlikte mi yaşıyorsunuz? Diye sormuş. Hayvanlar: - Evet,  diye cevap vermişler. Sincap: - Özgür olmadan burada yaşamak çok zor olmalı. Ben buraya yakın bir ormanda yaşıyorum. Ukala koçumuz diğerlerini küçümseyerek hemen atılır: - Bunlara ne denirse onu yaparlar. Hiçbirisinin kafası çalışmıyor zaten. Ben de maalesef onlarla birlikte yaşamak zorunda kalıyorum. Ormanda özgürce yaşamak çok güzel olmalı, en azından birkaç tane zeki hayvan vardır, konuşacak. Ama doğru, siz de özgür değilsinizdir. Sizin başınızda da Aslan Kralınız vardır. Sincap: - Biz ormanımızda dayanışma içinde özgürce yaşıyoruz. Aslan kralımız bize çok güvenir, biz de ona. Ormanımızda tüm kararlar ortak alınır. Herhangi bir tehlike karşısında hepimiz canla başla mücadele eder,  birlikte hareket ederiz. Koç: - Çok iyimmiş. Ben de gelsem, Aslan Kral beni de kabul eder mi? Takdir edersin ki ben diğer koçlardan farklıyım. Zekiyim, çeviğim ve fırsat verilirse fikirlerimle ormanı daha yaşanır hale getiririm. Sincap: - Bizim ormanımız zaten yaşanılır ve tüm hayvanlar hallerinden çok mutlular. Ancak yine de istersen seni ormanımıza kadar götürüp Aslan Kralımızla tanıştırabilirim. Koç bu teklifi çok beğenir ve ertesi gün yayılma saatinde kaçış planı yaparlar ve sincap ormanına döner. Koç sabaha kadar heyecandan uyuyamaz. Kendi kendine: - Ben o ormana kabul edileyim, zekamla ve cesaretimle o ormanın kralı olurum. Kral dediğin, kral gibi olmalı. O kadar yarım akıllı hayvan varken, kararları ortak almak nedir? Kral dediğin kararları alır, diğer hayvanlar itaat eder. Nihayet sabah olduğunda, Koç yayılma alanına giderken diğer hayvanlara: - Nihayet sizin gibi yarım akıllılardan kurtuluyorum. Diğer hayvanlar onunla tartışmamak için seslerini çıkartmazlar ancak içten içe gideceği ve ondan kurtulacakları için de çok seviniyorlardı. Yayılma alanına gittiklerinde Sincap Koçu bekliyordu. Bir gün önce yaptıkları kaçış planını uygulayarak oradan kaçıp, ormana vardılar. Kralın huzuruna çıkmayı beklerken Koç hem çok heyecanlı hem de çok gururluydu. İçinden: - Ben bu zekamla ve becerilerimle bu ormandaki bütün hayvanları etkim altına alır ormanın kralı olurum. Diyordu. Nihayet Aslan Kral’ın huzuruna çıkmışlardı. Aslan Kral son derece mağrur, asil ancak bir o kadar da mütevazı haliyle Koç’a: - Hoş geldin ormanımıza Koç kardeş. Biz ormanımızda birlik ve kardeşlik içinde yaşarız. Her türlü kararı birlikte alırız ve tüm sorunların üstesinden işbirliğiyle geliriz. Ormanımızdaki bütün hayvanlar eşittir ve herkesin söz hakkı vardır. Kimse kimseyi küçümseyemez ve herkes herkese saygı göstermelidir. “Haysiyet” en önemli değerlerimizden biridir. Bütün bunlara uymayı kabul edersen bizimle burada yaşayabilirsin. Koç: Aman Kralım, burada yaşamaktan onur duyarım.  Bu değerler benim bugüne kadar aradığım ama esir gibi yaşadığım çiftlikte bulamadığım değerlerdir. Herkes yalnızca söyleneni yapan, hiçbir konuda fikirleri olmayan ve düşünmekten yoksun hayvanlardı. Koç, Kralı ikna etmenin mutluluğu ve kurnazlığıyla kralın huzurundan çıktıktan sonra, ormanda yaşayan diğer hayvanlarla tanışmaya gider. Ormandaki hayvanlarla tanışıp konuştukça kibirle içinden: - Aslan Kral bunları nasıl ciddiye alabiliyor. Bunların hiçbiri benim ayarımda değil. Ben bunları kandırırım ve bu ormanın kralı olurum diye içinden geçirir. Bu arada Aslan Kral da Koç’un bu kibrini ve kurnazlığının farkına varmış ve Bilge Baykuşu çağırarak durumu anlatır ve: - Ormandaki diğer hayvanlara da durumu anlat ve gözünüz Koç’un üstünde olsun der. Kral Aslanla konuştuktan sonra Koç içinden: Ben kesin bu ormanın Kralı olurum der ve plan yapmaya başlar. Koç, her geçen gün ormandaki hayvanları küçümsemeye devam etmiş. Onların fikirlerini hiçe saymış, hatta zaman zaman onları kandırmaya çalışmış. Ama bilmediği bir şey varmış: Ormandaki her hayvan, Bilge Baykuş’un uyarısıyla Koç’u dikkatle izliyormuş. Bir gün, ormanda büyük bir tehlike baş göstermiş. İnsanlar, ağaçları kesmek ve hayvanları avlamak için ormana gelmişler. Ormandaki bütün hayvanlar hemen toplanıp ne yapacaklarını tartışmaya başlamışlar. Herkes fikrini söylemiş, herkes üzerine düşeni yapmak için harekete geçmiş. Koç ise içinden: - Tam zamanı! Ben bunlara liderlik eder, kahraman gibi görünürüm. Böylece Aslan Kral’ın yerine geçerim!” diye düşünmüş. Ama işler hiç de düşündüğü gibi olmamış. Koç, tek başına planlar yapmaya kalkışınca ortalık karışmış, hayvanlar birbirine engel olmaya başlamış. Aslan Kral, onun kibrinin her şeyi tehlikeye attığını görünce öne çıkıp: - Koç kardeş, senin kibir ve hırsın yüzünden birlik bozuldu. Bizim ormanımızda asıl güç, tek başına öne çıkmakta değil; dayanışmada saklıdır. Burada herkes eşittir, kimse kimseyi küçümseyemez.” Bütün hayvanlar hep birlikte mücadele edip ormanı korumuş ve kurtarmışlar. Koç ise tek başına kaldığında ne kadar çaresiz olduğunu anlamış. O gün anladığı şey, zekâsının değil; kibrinin onu yalnızlaştırdığıymış. Sonunda Aslan Kral ona şöyle demiş: - Bizim ormanımızda yaşamak isteyen herkes eşitlik, saygı ve dayanışma içinde yaşar. Eğer bunlara uymazsan, burada kalamazsın. Koç, pişmanlıkla başını öne eğmiş. Uzun uzun düşündükten sonra, kibrinin onu nasıl yalnız bıraktığını fark etmiş. Bundan sonra ormandaki hayvanlara saygı göstermeye, onların fikirlerini dinlemeye başlamış. Zamanla hayvanlar da ona güvenmiş ve Koç, gerçek dostluğun ve mutluluğun kibirde değil; paylaşmakta ve saygıda olduğunu öğrenmiş. Tüm öğrencilere başarılı, mutlu ve güzel bir eğitim öğretim yılı diliyorum…
Ekleme Tarihi: 06 Eylül 2025 -Cumartesi

Kibrin Sonu- Bir Fabl

Pazartesi günü yeni eğitim öğretim zili çalacak. Hepimizin bildiği gibi; okul yalnızca eğitim kurumu değil aynı zamanda da öğretim kurumudur. Yeni eğitim ve öğretim yılına girerken çocuklarımıza ve gençlerimize bir Fabl hediye etmek istedim.

Zengin bir çiftlikte yaşayan bir koç varmış. Bu koç çok zekiymiş ancak çok ukala ve çiftlikte yaşayan diğer hayvanları küçümseyen ve onlarla orada yaşamanın kendine hakaret olduğunu düşünen biriymiş.

Her sabah güne:

- Benim gibi birinin bu hayvanların içinde ne işim var? Hiçbirinin düşünme yetisi yok. Kendilerini geliştirmekten yoksunlar. Ne konuşup tartışabiliyorum ne de beni anlama yetisine sahipler diye söylenerek güne başlıyormuş.

Diğer hayvanlar da sürekli huzursuzluk çıkartan koçla artık muhatap olmuyorlarmış ve olabildiğince ondan uzak duruyorlarmış. Hatta artık bu çiftlikten gitsin diye dua eder olmuşlar.

Bir gün, koyun ve koçlar yayılırken yanlarına bir sincap gelir. Sincap:

- Sizler bu çiftlikte mi yaşıyorsunuz? Diye sormuş.

Hayvanlar:

- Evet,  diye cevap vermişler.

Sincap:

- Özgür olmadan burada yaşamak çok zor olmalı. Ben buraya yakın bir ormanda yaşıyorum.

Ukala koçumuz diğerlerini küçümseyerek hemen atılır:

- Bunlara ne denirse onu yaparlar. Hiçbirisinin kafası çalışmıyor zaten. Ben de maalesef onlarla birlikte yaşamak zorunda kalıyorum. Ormanda özgürce yaşamak çok güzel olmalı, en azından birkaç tane zeki hayvan vardır, konuşacak. Ama doğru, siz de özgür değilsinizdir. Sizin başınızda da Aslan Kralınız vardır.

Sincap:

- Biz ormanımızda dayanışma içinde özgürce yaşıyoruz. Aslan kralımız bize çok güvenir, biz de ona. Ormanımızda tüm kararlar ortak alınır. Herhangi bir tehlike karşısında hepimiz canla başla mücadele eder,  birlikte hareket ederiz.

Koç:

- Çok iyimmiş. Ben de gelsem, Aslan Kral beni de kabul eder mi? Takdir edersin ki ben diğer koçlardan farklıyım. Zekiyim, çeviğim ve fırsat verilirse fikirlerimle ormanı daha yaşanır hale getiririm.

Sincap:

- Bizim ormanımız zaten yaşanılır ve tüm hayvanlar hallerinden çok mutlular. Ancak yine de istersen seni ormanımıza kadar götürüp Aslan Kralımızla tanıştırabilirim.

Koç bu teklifi çok beğenir ve ertesi gün yayılma saatinde kaçış planı yaparlar ve sincap ormanına döner.

Koç sabaha kadar heyecandan uyuyamaz. Kendi kendine:

- Ben o ormana kabul edileyim, zekamla ve cesaretimle o ormanın kralı olurum. Kral dediğin, kral gibi olmalı. O kadar yarım akıllı hayvan varken, kararları ortak almak nedir? Kral dediğin kararları alır, diğer hayvanlar itaat eder.

Nihayet sabah olduğunda, Koç yayılma alanına giderken diğer hayvanlara:

- Nihayet sizin gibi yarım akıllılardan kurtuluyorum.

Diğer hayvanlar onunla tartışmamak için seslerini çıkartmazlar ancak içten içe gideceği ve ondan kurtulacakları için de çok seviniyorlardı.

Yayılma alanına gittiklerinde Sincap Koçu bekliyordu. Bir gün önce yaptıkları kaçış planını uygulayarak oradan kaçıp, ormana vardılar. Kralın huzuruna çıkmayı beklerken

Koç hem çok heyecanlı hem de çok gururluydu. İçinden:

- Ben bu zekamla ve becerilerimle bu ormandaki bütün hayvanları etkim altına alır ormanın kralı olurum. Diyordu.

Nihayet Aslan Kral’ın huzuruna çıkmışlardı. Aslan Kral son derece mağrur, asil ancak bir o kadar da mütevazı haliyle Koç’a:

- Hoş geldin ormanımıza Koç kardeş. Biz ormanımızda birlik ve kardeşlik içinde yaşarız. Her türlü kararı birlikte alırız ve tüm sorunların üstesinden işbirliğiyle geliriz. Ormanımızdaki bütün hayvanlar eşittir ve herkesin söz hakkı vardır. Kimse kimseyi küçümseyemez ve herkes herkese saygı göstermelidir. “Haysiyet” en önemli değerlerimizden biridir. Bütün bunlara uymayı kabul edersen bizimle burada yaşayabilirsin.

Koç:

Aman Kralım, burada yaşamaktan onur duyarım.  Bu değerler benim bugüne kadar aradığım ama esir gibi yaşadığım çiftlikte bulamadığım değerlerdir. Herkes yalnızca söyleneni yapan, hiçbir konuda fikirleri olmayan ve düşünmekten yoksun hayvanlardı.

Koç, Kralı ikna etmenin mutluluğu ve kurnazlığıyla kralın huzurundan çıktıktan sonra, ormanda yaşayan diğer hayvanlarla tanışmaya gider. Ormandaki hayvanlarla tanışıp konuştukça kibirle içinden:

- Aslan Kral bunları nasıl ciddiye alabiliyor. Bunların hiçbiri benim ayarımda değil. Ben bunları kandırırım ve bu ormanın kralı olurum diye içinden geçirir.

Bu arada Aslan Kral da Koç’un bu kibrini ve kurnazlığının farkına varmış ve Bilge Baykuşu çağırarak durumu anlatır ve:

- Ormandaki diğer hayvanlara da durumu anlat ve gözünüz Koç’un üstünde olsun der.

Kral Aslanla konuştuktan sonra Koç içinden:

Ben kesin bu ormanın Kralı olurum der ve plan yapmaya başlar.

Koç, her geçen gün ormandaki hayvanları küçümsemeye devam etmiş. Onların fikirlerini hiçe saymış, hatta zaman zaman onları kandırmaya çalışmış. Ama bilmediği bir şey varmış: Ormandaki her hayvan, Bilge Baykuş’un uyarısıyla Koç’u dikkatle izliyormuş.

Bir gün, ormanda büyük bir tehlike baş göstermiş. İnsanlar, ağaçları kesmek ve hayvanları avlamak için ormana gelmişler. Ormandaki bütün hayvanlar hemen toplanıp ne yapacaklarını tartışmaya başlamışlar. Herkes fikrini söylemiş, herkes üzerine düşeni yapmak için harekete geçmiş.

Koç ise içinden:

- Tam zamanı! Ben bunlara liderlik eder, kahraman gibi görünürüm. Böylece Aslan Kral’ın yerine geçerim!” diye düşünmüş.

Ama işler hiç de düşündüğü gibi olmamış. Koç, tek başına planlar yapmaya kalkışınca ortalık karışmış, hayvanlar birbirine engel olmaya başlamış. Aslan Kral, onun kibrinin her şeyi tehlikeye attığını görünce öne çıkıp:

- Koç kardeş, senin kibir ve hırsın yüzünden birlik bozuldu. Bizim ormanımızda asıl güç, tek başına öne çıkmakta değil; dayanışmada saklıdır. Burada herkes eşittir, kimse kimseyi küçümseyemez.”

Bütün hayvanlar hep birlikte mücadele edip ormanı korumuş ve kurtarmışlar. Koç ise tek başına kaldığında ne kadar çaresiz olduğunu anlamış. O gün anladığı şey, zekâsının değil; kibrinin onu yalnızlaştırdığıymış.

Sonunda Aslan Kral ona şöyle demiş:

- Bizim ormanımızda yaşamak isteyen herkes eşitlik, saygı ve dayanışma içinde yaşar. Eğer bunlara uymazsan, burada kalamazsın.

Koç, pişmanlıkla başını öne eğmiş. Uzun uzun düşündükten sonra, kibrinin onu nasıl yalnız bıraktığını fark etmiş.
Bundan sonra ormandaki hayvanlara saygı göstermeye, onların fikirlerini dinlemeye başlamış. Zamanla hayvanlar da ona güvenmiş ve Koç, gerçek dostluğun ve mutluluğun kibirde değil; paylaşmakta ve saygıda olduğunu öğrenmiş.

Tüm öğrencilere başarılı, mutlu ve güzel bir eğitim öğretim yılı diliyorum…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mavi
(06.09.2025 12:39 - #3617)
Serpil Hocam, kaleme aldığınız bu fabl ile bize çok değerli bir ders verdiniz. Kibrin insanı yalnızlaştırdığını, gerçek gücün ise dayanışma ve paylaşımda olduğunu öyle güzel anlatmışsınız ki… Yeni eğitim yılına başlarken çocuklarımıza da bizlere de ışık oldunuz. Emeğinize sağlık.”
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.