Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
Köşe Yazarı
Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
 

Bayram Dediğin…

Sanırım 7-8 yaşlarındaydım ve yine bir bayram yaklaşıyordu. O sıralar yurtdışında yaşıyorduk. Yeni kıyafetlerim, ayakkabılarım alınmıştı. Hiç kimsenin gelmeyeceğini bilse de annem, evde bayram hazırlıkları yapıyordu. Evi temizliyor, bayram yemekleri pişiriyordu; sanki her an kapı çalacakmış gibi... Bir önceki bayramı Türkiye'de, babamın köyünde kuzenlerimle geçirmiştik. Ne kadar da coşkuluydu! Hepimiz yeni kıyafetlerimizi giymiş, köy sokaklarında elimize poşetleri alıp şeker toplamıştık. Hatta topladığımız şekerler yetmezmiş gibi, yengemin sakladığı şekerleri de gizlice bulup yemiştik. Ama bu bayram bambaşkaydı. Ne kuzenlerim vardı ne de sokaklarda bayram coşkusunu yaşayacak bir arkadaşım. Yeni kıyafetlerimi giyecek olsam bile, onları gösterecek, birlikte koşturacak kimse yoktu. Şeker toplamak da artık sadece bir anıydı. Aynı sitede oturduğumuz yabancı bir arkadaşıma bu bayram anımı anlattım. Ne kadar güzel bir bayram geçirdiğimizi, ama aynı duyguları bir daha yaşayamayacak olmanın beni üzdüğünü söyledim. Anlamaya çalışarak beni dikkatle dinledi. Sonra öğrendim ki, bu konuşmayı annesine de anlatmış. Meğerse annesi, İstanbul'dan göç etmiş Ermeni bir ailenin kızıymış. O da çocukken benzer bayram sevinçlerini yaşamış. Bu yüzden de, anlattıklarımı hemen anlamış. Arkadaşımın annesi, anlattıklarımı içselleştirmiş olacak ki hemen harekete geçmiş. Diğer komşulara benim bayram özlemimden ve yaşadığım burukluktan bahsetmiş. Sonra da, “Bayramda tüm sitenin çocukları için küçük bir kutlama yapsak nasıl olur?” diye sormuş. Komşular da bu fikre sıcak bakmış. Onlar için belki yeni bir gelenekti, ama sevgiyle yaklaşmışlar. Arkadaşımın annesi, bayramlarda neler yapıldığını, çocuklara nasıl şekerler dağıtıldığını, evlerdeki bayram hazırlıklarını, o küçük ama anlamlı detayları tek tek anlatmış. Kısa sürede bir hazırlık başlamış sitede. Kimisi evinde şeker paketleri hazırlamış, kimisi çocuklara küçük hediyeler getirmiş. Kapıların önüne Paskalya Bayramında kullanılan küçük sepetler yerleştirilmiş. Herkes, sanki yıllardır bu geleneği yaşıyormuş gibi istekle ve neşeyle katılmış bu hazırlığa. Ben ise önce anlamamıştım olanları. Ama bayram sabahı kapım çalındığında, karşımda arkadaşım ve diğer çocukları ellerinde şeker sepetleriyle görünce önce şaşırdım, sonra gözlerim doldu. Bayram geldi demekti. Site boyunca dolaştık. Her kapıda bize gülümseyerek açan komşularımız vardı. Şekerler, kurabiyeler, hatta küçük notlar verdiler. “Bayramın kutlu olsun” sözleri farklı aksanlarla söylense de hepsi aynı sıcaklıkta dokundu kalbime. O gün, uzaklarda bile olsak bayramın yalnızca bir gelenek değil; sevgi, paylaşım ve hatırlanma hissi olduğunu anladım. Benim içimdeki bir özlem, bir annenin yüreğine dokundu. O yürek başka yüreklere uzandı ve sonunda koca bir apartmana oradan da siteye yayıldı. Küçücük bir hüzün, büyük bir sevince dönüştü. Belki kuzenlerimle şeker toplayamamıştım, ama bambaşka bir bayram hikâyesi kazanmıştım. Ve bu hikâye bana, insanlığın dil, din ya da köken fark etmeksizin birbirine nasıl kalpten bağlanabileceğini öğretti. O gün anladım ki, Bayram dediğin aslında insanın kalbinde taşıdığı sevgi, saygı, paylaşım ve empati duygusuymuş ve bazen hiç beklemediğin bir yabancı, o eksik parçayı fark ettirmeden yerine koyarmış. Bu güzel hikayeyi yazanların, özellikle de o kadının, yani arkadaşımın annesinin yüreğine sağlık diyerek saygı ve minnetle anıyorum. Herkesin yüreğinde bu incelikli duyguları taşıyarak mutlu bir bayram geçirmesini diliyorum…          
Ekleme Tarihi: 07 Haziran 2025 -Cumartesi

Bayram Dediğin…

Sanırım 7-8 yaşlarındaydım ve yine bir bayram yaklaşıyordu. O sıralar yurtdışında yaşıyorduk. Yeni kıyafetlerim, ayakkabılarım alınmıştı. Hiç kimsenin gelmeyeceğini bilse de annem, evde bayram hazırlıkları yapıyordu. Evi temizliyor, bayram yemekleri pişiriyordu; sanki her an kapı çalacakmış gibi...

Bir önceki bayramı Türkiye'de, babamın köyünde kuzenlerimle geçirmiştik. Ne kadar da coşkuluydu! Hepimiz yeni kıyafetlerimizi giymiş, köy sokaklarında elimize poşetleri alıp şeker toplamıştık. Hatta topladığımız şekerler yetmezmiş gibi, yengemin sakladığı şekerleri de gizlice bulup yemiştik.

Ama bu bayram bambaşkaydı. Ne kuzenlerim vardı ne de sokaklarda bayram coşkusunu yaşayacak bir arkadaşım. Yeni kıyafetlerimi giyecek olsam bile, onları gösterecek, birlikte koşturacak kimse yoktu. Şeker toplamak da artık sadece bir anıydı.

Aynı sitede oturduğumuz yabancı bir arkadaşıma bu bayram anımı anlattım. Ne kadar güzel bir bayram geçirdiğimizi, ama aynı duyguları bir daha yaşayamayacak olmanın beni üzdüğünü söyledim. Anlamaya çalışarak beni dikkatle dinledi. Sonra öğrendim ki, bu konuşmayı annesine de anlatmış.

Meğerse annesi, İstanbul'dan göç etmiş Ermeni bir ailenin kızıymış. O da çocukken benzer bayram sevinçlerini yaşamış. Bu yüzden de, anlattıklarımı hemen anlamış.

Arkadaşımın annesi, anlattıklarımı içselleştirmiş olacak ki hemen harekete geçmiş. Diğer komşulara benim bayram özlemimden ve yaşadığım burukluktan bahsetmiş. Sonra da, “Bayramda tüm sitenin çocukları için küçük bir kutlama yapsak nasıl olur?” diye sormuş.

Komşular da bu fikre sıcak bakmış. Onlar için belki yeni bir gelenekti, ama sevgiyle yaklaşmışlar. Arkadaşımın annesi, bayramlarda neler yapıldığını, çocuklara nasıl şekerler dağıtıldığını, evlerdeki bayram hazırlıklarını, o küçük ama anlamlı detayları tek tek anlatmış.

Kısa sürede bir hazırlık başlamış sitede. Kimisi evinde şeker paketleri hazırlamış, kimisi çocuklara küçük hediyeler getirmiş. Kapıların önüne Paskalya Bayramında kullanılan küçük sepetler yerleştirilmiş. Herkes, sanki yıllardır bu geleneği yaşıyormuş gibi istekle ve neşeyle katılmış bu hazırlığa.

Ben ise önce anlamamıştım olanları. Ama bayram sabahı kapım çalındığında, karşımda arkadaşım ve diğer çocukları ellerinde şeker sepetleriyle görünce önce şaşırdım, sonra gözlerim doldu. Bayram geldi demekti.

Site boyunca dolaştık. Her kapıda bize gülümseyerek açan komşularımız vardı. Şekerler, kurabiyeler, hatta küçük notlar verdiler. “Bayramın kutlu olsun” sözleri farklı aksanlarla söylense de hepsi aynı sıcaklıkta dokundu kalbime.

O gün, uzaklarda bile olsak bayramın yalnızca bir gelenek değil; sevgi, paylaşım ve hatırlanma hissi olduğunu anladım. Benim içimdeki bir özlem, bir annenin yüreğine dokundu. O yürek başka yüreklere uzandı ve sonunda koca bir apartmana oradan da siteye yayıldı. Küçücük bir hüzün, büyük bir sevince dönüştü.

Belki kuzenlerimle şeker toplayamamıştım, ama bambaşka bir bayram hikâyesi kazanmıştım. Ve bu hikâye bana, insanlığın dil, din ya da köken fark etmeksizin birbirine nasıl kalpten bağlanabileceğini öğretti. O gün anladım ki, Bayram dediğin aslında insanın kalbinde taşıdığı sevgi, saygı, paylaşım ve empati duygusuymuş ve bazen hiç beklemediğin bir yabancı, o eksik parçayı fark ettirmeden yerine koyarmış.

Bu güzel hikayeyi yazanların, özellikle de o kadının, yani arkadaşımın annesinin yüreğine sağlık diyerek saygı ve minnetle anıyorum.

Herkesin yüreğinde bu incelikli duyguları taşıyarak mutlu bir bayram geçirmesini diliyorum…

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Elif Erkmen
(07.06.2025 22:11 - #3278)
Mutlu Bayramlar, çok güzel bir yazı.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Nevzat
(09.06.2025 08:13 - #3279)
İnsanı güzel İnsanı bu kadar güzel anlatan bir yazı olamaz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Serap
(09.06.2025 13:06 - #3281)
Kalemine yüreğinize sağlık Hocam. Eski bayram neşemizi yüreğimizde hissetirdiğiniz için çok teşekkür ederiz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.