Sağduyulu biri ya da hayatın tokadını yiyip ayılanlardan biri...
Cahillerle asla tartışma.
Davet edilmediğin yerde bulunma.
Ayıp olmasın diye şahsına yapılan saygısızlığa sessiz kalma.
İstenmediğin gönülde gölgeni bile bırakma.
Şaka kılığına girmiş saygısızlığı kabul etme.
İkiyüzlü olanlarla asla yakınlık kurma.
Bu konulara şöyle bir ayna tutalım istedim.
Hayat dediğin şey bazen bir kabare, bazen de sinir kriziyle biten bir skeç gibi… Eğer sen de son perdede ağlamak yerine kahkaha atmak istiyorsan, işte hayat üniversitesinden mezun olmadan önce gereken birkaç altın kural (ve biraz da acı tecrübe ile cilalanmış tavsiyeler):
1. Cahillerle tartışma, çünkü onlar seni kendi seviyelerine çekerler ve orada yılların tecrübesiyle döverler.
Bilimsel gerçek: Cahil biriyle tartışmaya girersen, sonunda “Sen de haklısın” deyip sessizce uzaklaşırsın. Çünkü kazananı olmayan bir satranç turnuvasına deveyle katılmış gibi hissedersin.
2. Davet edilmediğin yerde bulunma, yoksa sandalye kalmaz sana!
Davet edilmeyen misafir, ev sahibinin “Ay keşke elektrikler gitse” duasıdır. Zaten o ortama girince herkesin bakışları “Bu kim?” diye soruyorsa, senin cevabın “Hiç kimse” olmasın.
Kendine yazık.
3. “Ayıp olmasın” diye kendine yapılan saygısızlığa sessiz kalma.
Birisi sana sözlü tokat atıyorsa, sen de gülümseyip “Ne kadar da becerikli tokat atıyor” deme. Çünkü bu iş ayıp meselesi değil, kişilik meselesidir. Ayıp olan susmak.
4. İstenmediğin gönülde gölgeni bile bırakma.
Sevgi karşılıklı olmalı, elektrik yoksa fişi zorlamanın manası da yok. Seni istemeyen gönle, “Ama ben LED ışık gibiyim” diye girmeye çalışma. Gölgen bile soğuk gelir.
5. Şaka kılığına girmiş saygısızlığı kabul etme, yoksa kendinle ilgili fıkraların baş kahramanı olursun.
“Şakaydı yahu, alınma!” lafını duyduysan, bilin ki ortada bir terbiyesizlik vardır. Şaka, güldürür. Bu sadece sinir bozar.
6. İkiyüzlülerle yakınlık kurma, yoksa hangisiyle konuştuğunu anlamadan hayatı aynayla geçirirsin.
Bir yüzleri sana, diğer yüzleri herkese açık olan bu şahıslar, sosyal medyada bile filtreyle dolaşır. Sırtına dost, arkandan posta kutusu gibi davranırlar. Uzak dur, ruh sağlığın için.
Hayat kısa, enerjin sınırlı, sabrın zaten pamuk ipliğinde. O yüzden her şeyi herkese harcama. Biraz kendin için yaşa, biraz da gülerek… Yoksa üzülmek kaçınılmaz olur, hem de dram dizisinin final bölümü gibi.
(Çeşitli kaynaklardan alıntı)