Ankara’da yaşayanlar için Kuğulu Park, sadece bir park değil, anılarla dolu özel bir mekândır. Şairlerin, yazarların ve ressamların ilham aldığı bu yer, Kıtır Piknik, Ceviz Cafe ve Tunalı Caddesi ile birlikte kentin kültürel ve sosyal yaşamının önemli duraklarından biridir.
O sabah, Ankara’nın alışılmış kasvetine inat, hava beklenmedik derecede ılımandı. Hafif bir esinti, sararmış yaprakları dans ettirerek yere bırakıyordu. Parkın girişine yaklaştığımda, gölette süzülen kuğuların zarafeti her zamanki gibi büyüleyiciydi.
Sabahın erken saatleri olduğu için park sakindi. Banklardan birine oturup etrafı izlemeye koyuldum. Göletin kenarında genç bir kız, heyecanla kuğulara ekmek atıyordu. Kuğular, bazen ürkek, bazen cesurca yaklaşıyor, suyun yüzeyinde zarif hareketlerle süzülerek paylarına düşeni kapıyorlardı.
Az ileride bir adam, Milli Piyango biletlerini titizlikle tablasına yerleştiriyordu. Simitçi, gür sesiyle “Simittt!” diye bağırarak müşterilerini çağırıyordu. Kolunda termos taşıyan bir seyyar satıcı yanıma yaklaşınca, ondan bir bardak kahve alıp yudumlamaya başladım.
Kuğulu Park, Ankara’nın beton sokakları arasında bir nefes alma noktasıydı. Buraya gelenler sadece yürümüyor, yalnızca oturmuyor, kuğuları izlemekle yetinmiyordu. Herkes kendi hikâyesini yaşıyor, belki de farkında olmadan başkalarının hikâyelerine dâhil oluyordu.
Güneş yavaş yavaş yükselirken park kalabalıklaşmaya başladı. Derin bir nefes aldım, son kez gölete baktım ve ağır adımlarla oradan ayrıldım. Kuğulu Park, her zamanki gibi Ankara’nın ortasında küçük bir masal dünyası olmaya devam ediyordu.