Ali YILMAZ - Yazar - Program Yapımcı
Köşe Yazarı
Ali YILMAZ - Yazar - Program Yapımcı
 

İnsan Neden Şiir Yazar? Niye Susturamaz İçindeki Kalemi?

İnsanoğlu duygularını anlatmak için önce mağara duvarlarına resim çizdi, sonra taşlara kazıdı, derken “bu duygu işi uzun sürecek” deyip kalemi eline aldı. İşte o an şiir doğdu! Papirüsler, kil tabletler, tüy kalemler, mürekkep lekeleri… Hepsi birer tanık: İnsan ne zaman içindekini söyleyemese, hemen yazıya dökmüş. Çünkü bazı duygular “seni seviyorum” diye düz cümleyle söylenmez. Onu illa ki bir Mısır hiyeroglifiyle, bir Sümer çivi yazısıyla, ya da son model “not defteri” uygulamasıyla süslemek gerekir. Papirüs Üzerinde Romantizm Antik Mısır’da biri, sevgilisine aşkını anlatmak için papirüse şiir yazmış. Bugün olsa “mesajıma neden dönmedin?” diye yazardı muhtemelen. Ama o zaman internet yok, emojiler yok, sesli mesaj yok. O yüzden insanlar duygularını “ey Nil nehri gibi taşan kalbim” diye süslemek zorunda kalmışlar. Romantizm hem zaruretten doğmuş hem estetikten. Kil Tabletlerde Kırık Kalpler Sümerler ilk aşk acısını bile çiviyle yazmışlar. Düşünsenize, birine “seni sevdim ama olmadı” demek için toprağa kazı yapıyorsun! Bugün biz “giden gitmiştir, kalan sağ olsun” diye yazıyoruz; oysa Sümerli, “giden gitmiştir ama tableti kırarsam geri dönmez” korkusuyla duygusunu bastıramamış. Kâğıt ve Kalem Çağı: Aşkın Seri Üretimi Kâğıdın bulunmasıyla birlikte işler iyice çığrından çıktı. Artık herkes şairdi. Mahallede biri birine gülümsese, hemen bir gazel yazılıyordu. Bir başkası ayrılık acısını anlatırken “sana meyilim yoktur diyen dilime inat, gözlerim seni arar her gece” diyordu. Bugün olsa, o cümle Twitter’da “gözlerim seni arıyor, ama sen hâlâ çevrimdışısın” diye trend olurdu. Modern Şairler ve Dijital Duygular Bugünün şairi artık duygularını not defterine değil, buluta yazıyor. Google Drive’a yüklenmiş aşk mektupları, WhatsApp’ta silinen dizeler, Instagram biyosuna (hayat ve canlıdır) gizlenen mısralar… Yani teknoloji değişti ama ihtiyaç aynı: İnsan, hâlâ içindekini kelimelerle dışa vurmak istiyor. Şiir, bir tür duygusal egzoz sistemi gibi — sıkışan duygular, kelimelere dönüşüp dışarı çıkmazsa insanın motoru hararet yapıyor. Şiir Yazmak Cesaret İşidir Aslında şiir yazmak biraz da “duygularımı açık edersem rezil olur muyum?” korkusuna rağmen konuşabilmektir. Kimi zaman sustuğumuz için, kimi zaman anlatamadığımız için, kimi zamansa sadece güzel söylemenin keyfi için yazarız. Şiir, duygunun “ben buradayım” deme biçimidir. Kimisi tablete, kimisi kâğıda, kimisi kalbe yazar. Ama hepsi aynı yere çıkar: İnsanın içi doludur, bir yerden taşacaktır. Papirüste aşk vardı, kil tablette sır, Kâğıtta gözyaşı, klavyede hız var. Bin çağ geçti, insan hep aynı arar: “Beni anla” derken, şiir doğar...
Ekleme Tarihi: 21 Ekim 2025 -Salı

İnsan Neden Şiir Yazar? Niye Susturamaz İçindeki Kalemi?

İnsanoğlu duygularını anlatmak için önce mağara duvarlarına resim çizdi, sonra taşlara kazıdı, derken “bu duygu işi uzun sürecek” deyip kalemi eline aldı. İşte o an şiir doğdu!

Papirüsler, kil tabletler, tüy kalemler, mürekkep lekeleri…

Hepsi birer tanık: İnsan ne zaman içindekini söyleyemese, hemen yazıya dökmüş.

Çünkü bazı duygular “seni seviyorum” diye düz cümleyle söylenmez.

Onu illa ki bir Mısır hiyeroglifiyle, bir Sümer çivi yazısıyla, ya da son model “not defteri” uygulamasıyla süslemek gerekir.

Papirüs Üzerinde Romantizm

Antik Mısır’da biri, sevgilisine aşkını anlatmak için papirüse şiir yazmış. Bugün olsa “mesajıma neden dönmedin?” diye yazardı muhtemelen.

Ama o zaman internet yok, emojiler yok, sesli mesaj yok. O yüzden insanlar duygularını “ey Nil nehri gibi taşan kalbim” diye süslemek zorunda kalmışlar. Romantizm hem zaruretten doğmuş hem estetikten.

Kil Tabletlerde Kırık Kalpler

Sümerler ilk aşk acısını bile çiviyle yazmışlar. Düşünsenize, birine “seni sevdim ama olmadı” demek için toprağa kazı yapıyorsun!

Bugün biz “giden gitmiştir, kalan sağ olsun” diye yazıyoruz; oysa Sümerli, “giden gitmiştir ama tableti kırarsam geri dönmez” korkusuyla duygusunu bastıramamış.

Kâğıt ve Kalem Çağı: Aşkın Seri Üretimi

Kâğıdın bulunmasıyla birlikte işler iyice çığrından çıktı. Artık herkes şairdi. Mahallede biri birine gülümsese, hemen bir gazel yazılıyordu.

Bir başkası ayrılık acısını anlatırken “sana meyilim yoktur diyen dilime inat, gözlerim seni arar her gece” diyordu. Bugün olsa, o cümle Twitter’da “gözlerim seni arıyor, ama sen hâlâ çevrimdışısın” diye trend olurdu.

Modern Şairler ve Dijital Duygular

Bugünün şairi artık duygularını not defterine değil, buluta yazıyor. Google Drive’a yüklenmiş aşk mektupları, WhatsApp’ta silinen dizeler, Instagram biyosuna (hayat ve canlıdır) gizlenen mısralar…

Yani teknoloji değişti ama ihtiyaç aynı: İnsan, hâlâ içindekini kelimelerle dışa vurmak istiyor.

Şiir, bir tür duygusal egzoz sistemi gibi — sıkışan duygular, kelimelere dönüşüp dışarı çıkmazsa insanın motoru hararet yapıyor.

Şiir Yazmak Cesaret İşidir

Aslında şiir yazmak biraz da “duygularımı açık edersem rezil olur muyum?” korkusuna rağmen konuşabilmektir.

Kimi zaman sustuğumuz için, kimi zaman anlatamadığımız için, kimi zamansa sadece güzel söylemenin keyfi için yazarız.

Şiir, duygunun “ben buradayım” deme biçimidir. Kimisi tablete, kimisi kâğıda, kimisi kalbe yazar.

Ama hepsi aynı yere çıkar: İnsanın içi doludur, bir yerden taşacaktır.

Papirüste aşk vardı, kil tablette sır,

Kâğıtta gözyaşı, klavyede hız var.

Bin çağ geçti, insan hep aynı arar:

“Beni anla” derken, şiir doğar...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.