Ali YILMAZ - Yazar - Program Yapımcı
Köşe Yazarı
Ali YILMAZ - Yazar - Program Yapımcı
 

Hipokrat Yemini ve Yaşam Kalitesi Üzerine

Hepimiz sık sık duyarız: Hipokrat Yemini. Tıp fakültelerinin en kutsal ritüellerinden biridir. Genç doktorlar, ellerini kalplerine koyup yemin eder: “Hastanın iyiliği için çalışacağım, zarar vermeyeceğim, yaşatacağım...” Ne güzel bir söz… Ama bazen hayat öyle noktalar getiriyor ki, insan ister istemez düşünüyor: Ya hasta artık yaşamak istemiyorsa? Günümüzde tıp inanılmaz ilerledi; MR cihazları, robot cerrahiler, yeni ilaçlar… Ancak yeminin mantığı hâlâ binlerce yıl öncesinden geliyor. Oysa artık daha farklı, daha insani bir bakış açısına ihtiyacımız var. Çünkü bazı hastalıklar var ki, çaresi bulunmuyor; ağrılar dinmiyor, yaşam kalitesi yok oluyor. Böylesi durumlarda asıl mesele, “Yaşasın da nasıl yaşarsa yaşasın” anlayışı mı olmalı, yoksa “Nasıl yaşadığı kadar, nasıl vedalaştığı da önemli” anlayışı mı? Elbette burada sözünü ettiğimiz şey, “canı sıkıldı, haydi öleyim” gibi anlık bir karar değil. Konumuz, tedavisi olmayan hastalıklar, bitmeyen acılar ve tükenmiş bir bedenin son isteği… Bu noktada mesele, yaşamdan kopmak değil; onurlu ve acısız bir şekilde veda edebilme hakkı. Belki de yeni bir yemin metni şöyle olmalı: “Hastamın iyiliğini gözetirim. Yaşam kalitesi korunabiliyorsa yaşatmak için çabalarım. Ancak çekeceği acılar dayanılmaz boyutlara ulaşmışsa, tedavi imkânsızsa ve kendi rızasıyla veda etmek istiyorsa, ona huzurlu bir çıkış yolu sunarım. Çünkü bazen en büyük iyilik, gitmek isteyenin elini tutmaktır.” Bu düşünce, insan hayatına saygının bir başka yüzüdür. Çünkü saygı sadece yaşatmakla değil, vedalaşma hakkına da eşit özen göstermeyi gerektirir. Ne diyelim… Hepimizin yolu hem yaşamı hem de vedayı zarifçe yönetecek hekimlerle kesişsin. Belki bir gün, Hipokrat Yemini’nin yanına bir de “Vedalaşma Yemini” eklenir. O zaman doktorlar hem yaşatmanın hem de uğurlamanın ustası olur. Ve biz de, “Beni yaşatan da uğurlayan da aynı incelikteydi” diyebiliriz. Hani derler ya; “Hayat bir yolculuktur”. Bazen en iyi kaptan, gemiyi limana en güzel şekilde yanaştırandır… Sonuçta tıp ilerledi, imkânlar arttı ama bazı kavramlar hâlâ yerinde sayıyor. Belki de artık, “her durumda yaşasın” anlayışından, “nasıl yaşadığı kadar, nasıl vedalaştığı da önemlidir” anlayışına geçmenin zamanı gelmiştir.
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2025 -Salı

Hipokrat Yemini ve Yaşam Kalitesi Üzerine

Hepimiz sık sık duyarız: Hipokrat Yemini. Tıp fakültelerinin en kutsal ritüellerinden biridir.

Genç doktorlar, ellerini kalplerine koyup yemin eder: “Hastanın iyiliği için çalışacağım, zarar vermeyeceğim, yaşatacağım...”

Ne güzel bir söz… Ama bazen hayat öyle noktalar getiriyor ki, insan ister istemez düşünüyor: Ya hasta artık yaşamak istemiyorsa?

Günümüzde tıp inanılmaz ilerledi; MR cihazları, robot cerrahiler, yeni ilaçlar… Ancak yeminin mantığı hâlâ binlerce yıl öncesinden geliyor. Oysa artık daha farklı, daha insani bir bakış açısına ihtiyacımız var. Çünkü bazı hastalıklar var ki, çaresi bulunmuyor; ağrılar dinmiyor, yaşam kalitesi yok oluyor.

Böylesi durumlarda asıl mesele, “Yaşasın da nasıl yaşarsa yaşasın” anlayışı mı olmalı, yoksa “Nasıl yaşadığı kadar, nasıl vedalaştığı da önemli” anlayışı mı?

Elbette burada sözünü ettiğimiz şey, “canı sıkıldı, haydi öleyim” gibi anlık bir karar değil.

Konumuz, tedavisi olmayan hastalıklar, bitmeyen acılar ve tükenmiş bir bedenin son isteği…

Bu noktada mesele, yaşamdan kopmak değil; onurlu ve acısız bir şekilde veda edebilme hakkı.

Belki de yeni bir yemin metni şöyle olmalı: “Hastamın iyiliğini gözetirim. Yaşam kalitesi korunabiliyorsa yaşatmak için çabalarım. Ancak çekeceği acılar dayanılmaz boyutlara ulaşmışsa, tedavi imkânsızsa ve kendi rızasıyla veda etmek istiyorsa, ona huzurlu bir çıkış yolu sunarım. Çünkü bazen en büyük iyilik, gitmek isteyenin elini tutmaktır.”

Bu düşünce, insan hayatına saygının bir başka yüzüdür. Çünkü saygı sadece yaşatmakla değil, vedalaşma hakkına da eşit özen göstermeyi gerektirir.

Ne diyelim… Hepimizin yolu hem yaşamı hem de vedayı zarifçe yönetecek hekimlerle kesişsin.

Belki bir gün, Hipokrat Yemini’nin yanına bir de “Vedalaşma Yemini” eklenir.

O zaman doktorlar hem yaşatmanın hem de uğurlamanın ustası olur.

Ve biz de, “Beni yaşatan da uğurlayan da aynı incelikteydi” diyebiliriz.

Hani derler ya; “Hayat bir yolculuktur”.

Bazen en iyi kaptan, gemiyi limana en güzel şekilde yanaştırandır…

Sonuçta tıp ilerledi, imkânlar arttı ama bazı kavramlar hâlâ yerinde sayıyor. Belki de artık, “her durumda yaşasın” anlayışından, “nasıl yaşadığı kadar, nasıl vedalaştığı da önemlidir” anlayışına geçmenin zamanı gelmiştir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.