Sağcı, solcu tüm yurtseverler ayakta… Gençler ayakta... Meydanları dolduruyorlar. Çünkü hak-hukuk, adalet yok edilmiş. Hapishaneler suçsuz insanlarla dolu. Halk, açlık sınırının altında, perişan… Çünkü halk, iktidar ortaklığından nefret ediyor artık... Açlık, işsizlik, boş tencere din sömürüsünü alt etti. Korkuyu yendi. Gençler hak – hukuk arıyorlar. Yeri gelmişken ana muhalefet partisine bir uyarımız var: Atatürk’ün ülkesinde teröristlerin gösterisi karşısında gözyaşı döken Vali sizden bir adım önde… Bu olaydan ders çıkarmalısınız… Gençler, direnen halk sizin bir adım önünüzde yürüyor… Bebek katilleri, teröristler, sığınmacılar ülkeyi topsuz, tüfeksiz teslim alıyorlar, “Gık”ınız çıkmıyor. PKK, 1924 Anayasasına, Lozan, Montrö antlaşmalarına savaş açtı. Atatürk’ü soykırım yapmakla suçluyor… Terörsüz Türkiye, barış falan bahane… Asıl hedef koltukları korumak… Terörsüz Türkiye’nin, barış anlaşmasının ne olduğunu Tunceli’de gördük. Henüz silah bile bırakmadılar. Amerika Türkiye’de, BOP planını uyguluyor. Irak’ın, Suriye’nin kuzeyinde nasıl bir Kürt devleti kurulduysa, Güneydoğu Anadolu’da da bir Kürt devleti kurulmak isteniyor. Zaten bunu DEM partili Pervin Buldan bir konuşmasında açık açık söylemişti: Suriye’deki Kürtler istediğini elde ettiler. Çok önemli bir statüye kavuştular. Sıra Türkiye’de... Türkiye’de de mücadeleye devam edeceğiz. Ta ki Suriye’dekiler gibi bir statü elde edinceye kadar. Bütün bu ifadeler karşısında ana muhalefette  “çıt” yok… Ana muhalefet tutturmuş bir “Terörsüz Türkiye”, “Kürt sorununu çözeceğiz.”Falan filan… Hangi Kürt sorunundan söz ediyorsunuz siz? Ülkemizde Kürt sorunu var mı? Bu ülkede hangi Kürt çocuğunun okuması engellendi. Hangi Kürt esnafının dükkân açmasına izin verilmedi? Hangi Kürt doktoru ve öğretmeni Kürt olduğu için çalıştırılmadı? Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet meclisinde Kürt milletvekilleri yok mu? Kürsüye çıkıp konuşmuyorlar mı? Haklarını aramıyorlar mı? Kürt oldukları için onların milletvekili olmalarını engelleyen bir yasa var mı? Ne diyordu Uğur Mumcu: “Bir toplum böyle çöker işte; devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur… Yasanın yerini din alır korkulur… Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler… Eller, kollar bağlanıp götürülür… Vuran vurur, öldüren öldürür… Ve bütün bunlardan sonra, bir çete gelir ve devleti teslim alır…” Ana muhalefet partisine son sözümüz şu: İktidar mücadelesi uzun, ince, zahmetli bir yoldur. Dikenlerle, taşlarla doludur. Emperyalist devletlerin baskıları karşısında boyun eğmek, gerilemek, onların oyununa gelmek; faşist, şeriatçı iktidarla dayanışma içerisine girmek, çözüm değildir. Zorluklar, engeller ancak aktif mücadele ile aşılabilir. Kürtlerden gelecek üç oy uğruna PKK’ya destek vermek, 86 milyona yapılacak en büyük ihanettir. PKK’nın  ülkemize ihaneti, pislikleri sergilendiği zaman, asıl oy patlaması, halkın muhalefete desteği işte o zaman ortaya çıkacaktır… Mustafa Kemal’i, Mustafa Kemal yapan bu devrimci pratik ve eylem anlayışıdır. Emperyalistlere ve zorbalara boyun eğmeyişidir.