Özcan Öztürk-Şair-Yazar
Köşe Yazarı
Özcan Öztürk-Şair-Yazar
 

Ölü Yatırım

Hepimizin aşina olduğu cümleler vardır. Özellikle bölge siyasilerinden duyduğumuz; ‘Şu kadar yatırım yaptık, bu kadar yatırım planlıyoruz, bu bölgemize bu kadarlık yatırım, şu kadar yatırımı toprağın altına gömdük, x ilçe için şu miktarda yatırım planı hazırlandı’ gibi. Hep duyduğumuz bildiğimiz yatırım kavramının anlamı ise, “Belirli bir kaynağın ya da değerin, gelir sağlamak amacıyla kalıcı bir biçimde kullanılmasıdır. Tüketim kavramından temel farkı, kullanılan kaynak ya da değerin işlem sonunda tükenmemesidir” şeklinde ifade ediliyor. Yine yatırım konusundan yola çıkarak sürekli duyduğumuz bir diğer kavram ise ‘ölü yatırım’ oluyor. Ölü yatırımın sözlük anlamına baktığımızda ise, “Kar getirmeyen, geleceği veya pazar imkânı bulunmayan yatırım” diye görüyoruz. Şimdi normalde yatırım kelimesinin anlamına baktığımızda bir kişinin veya şirketin gelir sağlamak adına yaptığı işlem ancak bizim dilimize özellikle siyaseten yapışan kısmı kentin veya bölgenin geleceği adına yapılan hizmetler. Bununla birlikte pazar imkânı bulunmayan yatırım diye belirtilen ölü yatırım kavramı ise yine siyasal olarak dilimize işe yaramayan yaraması mümkün olmayan yapıldıktan sonra kullanılmayan şeklinde biliyoruz. Peki, yayıncılık sektörüne ne kadar ölü yatırım var? Bu konuda sektör üzerine araştırma yapanlardan birileri var. Taylan Tosun, Abdullah Arı, Fatih Taş konuya ilişkin yazıyı okumak isterseniz https://www.art-izan.org/artizan-arsivi/turkiyede-yayincilik-alaninda-donusumler/ bu linkten doyurucu bilgi sahibi olursunuz. Bir diğer konu ise yayıncılık sektörünü çok daha yakından ilgilendiren maliyet politikası. İlgi duyanların okumasını öneririm. https://www.ilkeanaliz.net/2022/04/12/turkiyede-yayincilik-sektoru-krizin-nasil-asilabilecegine-dair-bir-teklif/ Edebiyatçı olarak bizi ilgilendiren yanına geleyim. Şiir ve eleştiri ‘‘sektör ya da piyasa’’  bizden hiç hoşlanmazlar. Bilenler çok iyi bilir kitapçılar size yer açmaz külliyen zarar. Yayıncı kerhen basar o da az çok isminiz varsa ve uzun yıllardır sürünerek, inatla sürdürdüğünüz için ve birazda olsa paranız var ve bile bile lades diyorsanız. Yayıncının suçu yok şartlar ona zorluyor. Büyük ve holdinglere bağlı yayınevlerini zaten bilinen gerçek. Bu durumda şair ve eleştirmenler ne yapacak imza, söyleşi günleri ya da fuarda derneklerde yancılık yaparak sığıntı şeklinde gözükmek. Emekçiden edebiyatçı olur mu? Olur, âmâsı çok. Emekçi çile çekerek yazın alanına girdiğine gireceğine pişmanlıklar yıllar sonra anlayacaktır. … Senin yazdıklarının edebi değeri var mı? Sen kim şair, yazar olmak kim! Bir tek sen kalmıştın aferin madalya takacaklar… Hepimiz duymuşuzdur ve için, için kendimize söylemişizdir. En yakınınızda aileniz sizin edebi kişiliğiniz ve yazdıklarınızı okumuştur. Çevrenizde bulunan eş dost, arkadaşlar… İşte böyle bir ortamda Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan semt Çinçin ya da Çinçin Bağları. Resmî olarak Altındağ'a bağlı Gültepe ve Örnek mahallelerinden oluşmaktadır. Bu semtte yetişip büyümüş ve emeğini yine ilçenin Siteler semti Önder mahallesinde bulunan bir mobilya sanayi sitesi bölgesinde var olma mücadelesi vermiş. 1960'lı yıllarda kurulan Siteler, Türkiye'nin ilk ve en köklü mobilya sanayi bölgesi olup Türkiye'de mobilya sektörünün lokomotifi konumundaydı. Sektöre Suriyeli göçmen işçilerin girmesiyle nitelikli eleman kalmamış ve sektör köle işçilerinin yuvasına ya da özür dileyerek sektör Siteleri tahtakurusuna çevirmiş. Alnının akı, bilgi ve becerisiyle bir döneme ayna tutan pırıl, pırıl bir öykücü çıktı. Geçen hafta yazımda konu ettiğim öykücü Yalçın GÜL. Soyadı gibi öyküleriyle gül açarken, dikenleri canınızı yakacak. Çağının şahitliğini yapan işçilerin ve kendi yaşamından süzülenlere kimi zaman gülecek, üzülecek ve düşündürecek. Öykülerinde işlediği dil size Rus Edebiyatının tadını verecek. Yalçın GÜL’ü daha yakından tanıtacak eseri Düğmeci & İşçi Öyküleri başka edebiyatçılara benzemeyen yanı hiçbir iddiası yok. Yani büyük öykücü olacağım, kitaplar yayınlatacağım gibi. Onun zaten hoşgörülü ve mizaç yapısını kişi olarak tanıyanlar biliyor işin en güzel yanı bu kişilik özelliklerini eserine yansıtmış olması. Kendisi resim, tiyatro ve edebiyatın birçok alanında yetiştirmiş (okuyarak ve eleştirel gözlemler ki çoğumuzda olması gerekenleri) sendikal ve örgütçü yapısıyla örtüşmesi… Yalçın GÜL’ün Düğmeci & İşçi Öyküleri isimli eseri barış kitap ‘tan çıktı. On dört öykünün yer aldığı kitapta Giriş, sunuş, işçi Yalçın, emekçi öyküleri ile eserin başlangıç serüvenini anlatıyor. Özellikle yeni yazar adayları ve işçi sınıfını yazarlara kapı açıyor. Öyküleri; Gorki’yi Okumak, Düğmeci, Gerçek Dostluk, Küçük Usta, Sait, Cemil abi, Dayı, Yolda, Grev kararı, Tayfun, Melek, Bir iş kazası, Bir aşk hikâyesi, Göçmen Çocuk. Evet, kitabı okurken sadece kendisini ve çevresinde yaşanmışlıklar ve kurgunun asıl ülkenin gündemini yansıtan ayna olduğunu, sırrının döküldükçe yüzleşmemiz gerekenleri gönül gözümüze işliyor. *** Zurnanın zırt dediği yer Ölü Yatırım. Ölü yatırım çevremdeki edebiyatçılar için ‘Geleceği bulunmayan’ anlamı taşıyor. Peki, bile bile lades olup neden ölü yatırım yapılır? Beş N, bir K! Son üç yıldır Enver Gökçe’nin Karşıyaka Mezarlığında bulunan gömütünün bakımını üstlenmiştim. Ama maalesef sadece taşın altına kendi elimi soktuğum halde, kimsenin arayıp biz nasıl destek olalım diye ne arayan ne soran bile olmadı.  Enver Gökçe’nin kabri başına gidip anma yapılmadığını görmemek öldürüyor. İşte orasını ben de merak ediyorum diyen bir babayiğit aranıyor. Ne yayıncısı, ne memleketi, ne de edebiyat örgütleri sahip çıkıyor. Benden bu kadar STOP. İlgileneceklere ada parselini iletiyorum. M 41 P.292 Mezarın bakım işlerini yapan firma Satılmış Elmacı: 0 544 790 20 41 *** Farkındalık Günlüğü-3 21.05.2025 15. Şimdi değilse ne zaman? 22.05.2025 16. Son zamanlarda hatırlamaya değer bir şey yaptınız mı? 23.05.2025 17. Sevinciniz bugün nasıl görünüyor? 24.05.2025 18. Tek kelime etmeden yalan söylemek mümkün müdür? 25.05.2025 19. Sizinle bazen kendi kendinizle konuştuğunuz şekilde konuşan bir arkadaşınız olsaydı, bu kişinin arkadaşınız olmasına ne kadar izin verirsiniz? 26.05.2025 20. Düşündürücü sorular: Hangi aktiviteler zamanı kaybetmenize neden oluyor? 27.05.2025 21. Bir şey öğretmek zorunda olsaydın, ne öğretirdin?
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2025 -Çarşamba

Ölü Yatırım

Hepimizin aşina olduğu cümleler vardır. Özellikle bölge siyasilerinden duyduğumuz; ‘Şu kadar yatırım yaptık, bu kadar yatırım planlıyoruz, bu bölgemize bu kadarlık yatırım, şu kadar yatırımı toprağın altına gömdük, x ilçe için şu miktarda yatırım planı hazırlandı’ gibi. Hep duyduğumuz bildiğimiz yatırım kavramının anlamı ise, “Belirli bir kaynağın ya da değerin, gelir sağlamak amacıyla kalıcı bir biçimde kullanılmasıdır. Tüketim kavramından temel farkı, kullanılan kaynak ya da değerin işlem sonunda tükenmemesidir” şeklinde ifade ediliyor. Yine yatırım konusundan yola çıkarak sürekli duyduğumuz bir diğer kavram ise ‘ölü yatırım’ oluyor.

Ölü yatırımın sözlük anlamına baktığımızda ise, “Kar getirmeyen, geleceği veya pazar imkânı bulunmayan yatırım” diye görüyoruz. Şimdi normalde yatırım kelimesinin anlamına baktığımızda bir kişinin veya şirketin gelir sağlamak adına yaptığı işlem ancak bizim dilimize özellikle siyaseten yapışan kısmı kentin veya bölgenin geleceği adına yapılan hizmetler. Bununla birlikte pazar imkânı bulunmayan yatırım diye belirtilen ölü yatırım kavramı ise yine siyasal olarak dilimize işe yaramayan yaraması mümkün olmayan yapıldıktan sonra kullanılmayan şeklinde biliyoruz.

Peki, yayıncılık sektörüne ne kadar ölü yatırım var? Bu konuda sektör üzerine araştırma yapanlardan birileri var. Taylan Tosun, Abdullah Arı, Fatih Taş konuya ilişkin yazıyı okumak isterseniz https://www.art-izan.org/artizan-arsivi/turkiyede-yayincilik-alaninda-donusumler/ bu linkten doyurucu bilgi sahibi olursunuz.

Bir diğer konu ise yayıncılık sektörünü çok daha yakından ilgilendiren maliyet politikası. İlgi duyanların okumasını öneririm. https://www.ilkeanaliz.net/2022/04/12/turkiyede-yayincilik-sektoru-krizin-nasil-asilabilecegine-dair-bir-teklif/

Edebiyatçı olarak bizi ilgilendiren yanına geleyim. Şiir ve eleştiri ‘‘sektör ya da piyasa’’  bizden hiç hoşlanmazlar. Bilenler çok iyi bilir kitapçılar size yer açmaz külliyen zarar. Yayıncı kerhen basar o da az çok isminiz varsa ve uzun yıllardır sürünerek, inatla sürdürdüğünüz için ve birazda olsa paranız var ve bile bile lades diyorsanız. Yayıncının suçu yok şartlar ona zorluyor. Büyük ve holdinglere bağlı yayınevlerini zaten bilinen gerçek.

Bu durumda şair ve eleştirmenler ne yapacak imza, söyleşi günleri ya da fuarda derneklerde yancılık yaparak sığıntı şeklinde gözükmek.

Emekçiden edebiyatçı olur mu? Olur, âmâsı çok. Emekçi çile çekerek yazın alanına girdiğine gireceğine pişmanlıklar yıllar sonra anlayacaktır.

… Senin yazdıklarının edebi değeri var mı? Sen kim şair, yazar olmak kim! Bir tek sen kalmıştın aferin madalya takacaklar…

Hepimiz duymuşuzdur ve için, için kendimize söylemişizdir. En yakınınızda aileniz sizin edebi kişiliğiniz ve yazdıklarınızı okumuştur. Çevrenizde bulunan eş dost, arkadaşlar…

İşte böyle bir ortamda Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan semt Çinçin ya da Çinçin Bağları. Resmî olarak Altındağ'a bağlı Gültepe ve Örnek mahallelerinden oluşmaktadır. Bu semtte yetişip büyümüş ve emeğini yine ilçenin Siteler semti Önder mahallesinde bulunan bir mobilya sanayi sitesi bölgesinde var olma mücadelesi vermiş.

1960'lı yıllarda kurulan Siteler, Türkiye'nin ilk ve en köklü mobilya sanayi bölgesi olup Türkiye'de mobilya sektörünün lokomotifi konumundaydı. Sektöre Suriyeli göçmen işçilerin girmesiyle nitelikli eleman kalmamış ve sektör köle işçilerinin yuvasına ya da özür dileyerek sektör Siteleri tahtakurusuna çevirmiş.

Alnının akı, bilgi ve becerisiyle bir döneme ayna tutan pırıl, pırıl bir öykücü çıktı. Geçen hafta yazımda konu ettiğim öykücü Yalçın GÜL. Soyadı gibi öyküleriyle gül açarken, dikenleri canınızı yakacak. Çağının şahitliğini yapan işçilerin ve kendi yaşamından süzülenlere kimi zaman gülecek, üzülecek ve düşündürecek. Öykülerinde işlediği dil size Rus Edebiyatının tadını verecek. Yalçın GÜL’ü daha yakından tanıtacak eseri Düğmeci & İşçi Öyküleri başka edebiyatçılara benzemeyen yanı hiçbir iddiası yok. Yani büyük öykücü olacağım, kitaplar yayınlatacağım gibi. Onun zaten hoşgörülü ve mizaç yapısını kişi olarak tanıyanlar biliyor işin en güzel yanı bu kişilik özelliklerini eserine yansıtmış olması. Kendisi resim, tiyatro ve edebiyatın birçok alanında yetiştirmiş (okuyarak ve eleştirel gözlemler ki çoğumuzda olması gerekenleri) sendikal ve örgütçü yapısıyla örtüşmesi…

Yalçın GÜL’ün Düğmeci & İşçi Öyküleri isimli eseri barış kitap ‘tan çıktı. On dört öykünün yer aldığı kitapta Giriş, sunuş, işçi Yalçın, emekçi öyküleri ile eserin başlangıç serüvenini anlatıyor. Özellikle yeni yazar adayları ve işçi sınıfını yazarlara kapı açıyor. Öyküleri; Gorki’yi Okumak, Düğmeci, Gerçek Dostluk, Küçük Usta, Sait, Cemil abi, Dayı, Yolda, Grev kararı, Tayfun, Melek, Bir iş kazası, Bir aşk hikâyesi, Göçmen Çocuk. Evet, kitabı okurken sadece kendisini ve çevresinde yaşanmışlıklar ve kurgunun asıl ülkenin gündemini yansıtan ayna olduğunu, sırrının döküldükçe yüzleşmemiz gerekenleri gönül gözümüze işliyor.

***

Zurnanın zırt dediği yer Ölü Yatırım.

Ölü yatırım çevremdeki edebiyatçılar için ‘Geleceği bulunmayan’ anlamı taşıyor. Peki, bile bile lades olup neden ölü yatırım yapılır? Beş N, bir K!

Son üç yıldır Enver Gökçe’nin Karşıyaka Mezarlığında bulunan gömütünün bakımını üstlenmiştim. Ama maalesef sadece taşın altına kendi elimi soktuğum halde, kimsenin arayıp biz nasıl destek olalım diye ne arayan ne soran bile olmadı.  Enver Gökçe’nin kabri başına gidip anma yapılmadığını görmemek öldürüyor. İşte orasını ben de merak ediyorum diyen bir babayiğit aranıyor. Ne yayıncısı, ne memleketi, ne de edebiyat örgütleri sahip çıkıyor. Benden bu kadar STOP.

İlgileneceklere ada parselini iletiyorum. M 41 P.292 Mezarın bakım işlerini yapan firma Satılmış Elmacı: 0 544 790 20 41

***

Farkındalık Günlüğü-3

21.05.2025

15. Şimdi değilse ne zaman?

22.05.2025

16. Son zamanlarda hatırlamaya değer bir şey yaptınız mı?

23.05.2025

17. Sevinciniz bugün nasıl görünüyor?

24.05.2025

18. Tek kelime etmeden yalan söylemek mümkün müdür?

25.05.2025

19. Sizinle bazen kendi kendinizle konuştuğunuz şekilde konuşan bir arkadaşınız olsaydı, bu kişinin arkadaşınız olmasına ne kadar izin verirsiniz?

26.05.2025

20. Düşündürücü sorular: Hangi aktiviteler zamanı kaybetmenize neden oluyor?

27.05.2025

21. Bir şey öğretmek zorunda olsaydın, ne öğretirdin?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.