Özcan Öztürk-Şair-Yazar
Köşe Yazarı
Özcan Öztürk-Şair-Yazar
 

Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım…

Aşık Veysel'in on bir kıtadan oluşan Kara Toprak türküsü; Dost dost diye nicesine sarıldım dizesiyle başlar. Türkü; Kara toprak, Dost dost diye nicesine sarıldım veya Benim sadık yârim kara topraktır isimleriyle halkın zihninde yer etmiştir. Kara toprak da, diğer türkülerinde olduğu gibi, Aşık Veysel'in her bakımdan ermiş, bilge kişiliğini yansıtır. Aşık Veysel kendinden çok diğer canlıları, insanları, hayvanları, yeşili, çevreyi, doğayı düşünen bir insandır. Türkülerinde, aşk, Allah ve insan sevgisi, hasret, ayrılık, tabiat (doğa) sevgisi, memleket sevgisi, çalışmak, üretmek, paylaşmak, insanlığa değer katmak ve insanın bu dünyadaki faniliği, geçiciliği gibi konuları işler.  Kara Toprak / Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sâdık yârim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sâdık yârim kara topraktır.   Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sâdık yârim kara topraktır.   Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile döğmeyince kıt verdi Benim sâdık yârim kara topraktır.   Âdem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yedirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sâdık yârim kara topraktır.   Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sâdık yârim kara topraktır.   İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır.   Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sâdık yârim kara topraktır.   Dileğin varsa iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sâdık yârim kara topraktır.   Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allah'a Hakkın gizli hazinesi toprakta Benim sâdık yârim kara topraktır.   Bütün kusurumuzu toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sâdık yârim kara topraktır.   Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sâdık yârim kara topraktır. *** Büyük ozanın aşkı bizlere yol gösterici olması en büyük temennimdir. Ama günümüzde kalıcı arkadaşlıklar zamanla dostluğa dönüşürken. Dost olarak yanınızda gördükleriniz zamanla gerçek yüzlerini dara düştüğünüzde göstermemesi, arayıp sormaması ve üstelik kendi çıkarları için arayıp sormasına şaşırıp kalıyoruz. Neden mi? Ayna en güzel cevap. Biz onları arayıp destek olduk mu? Zor ve iyi günlerinde yanlarında durduk mu? Cevabı sizde. Kendi adıma evet arkadaşlarımın ve dostlarımın sadece iyi günlerinde değil zor anlarında yanında olmak destek vermekten geri durmadım. Bu kendime olan saygı ve sevgimden kaynaklı. Bana yapılmasını istemediğim hiçbir şeyi başkasına yapmam. Bunun tersi de geçerli Bana yapılmasını istediğim her şeyi başkasına yaparım… Geçtiğimiz hafta sonu çok merak edip ajandama not aldığım birkaç kitap listesi vardı. En başta yazdığım Eugenio Borgna’nın iki eseri ‘‘Şu Bizim Kırılganlığımız’’  ve ‘Bekleyiş ve Umut’’  isimli eserleri. Kitapevine gidip kitapları incelerken yeni bir eserinin daha yayınlanmış olduğunu görünce tercihimi Dostluk Üzerine isimli eserini almakta kullandım. Bugün bu eseri tanıtmak istedim. Nedeni dostluk üzerine azılmış birçok eserden farklı olan yanı bir bilim insanı ve doktorun bakışıyla yazılmış olmasıydı. Eugenio Borgna (22 Temmuz 1930, Borgomanero) Novara, Maggiore Hastanesi’nde Psikiyatri Başhekimi, Milano Üniversitesi Sinir Hastalıkları ve Zihinsel Hastalıklar Kliniği’nde öğretim üyesi olarak hizmet verdi. 2015’te YKY’den yayımlanan Bekleyiş ve Umut kitabıyla Bagutta Ödülü’nü alan Borgna 4 Aralık 2024’te Borgomanero’da vefat etti. Eugenio Borgna’nın YKY’deki eserleri Ruhun Yalnızlığı (2013) Melankoli (2014) Bekleyiş ve Umut (2015) Şu Bizim Kırılganlığımız (2018) Dostluk Üzerine (2025) Eserin tanıtım sayfasındaki değinmeleri aktarıyorum. “Bizler birbirinden uzak adalar değiliz, bizler geleceğe açık topluluklar olmalıyız.” Saatlerdeki zaman, takvimdeki zaman hayatımız süresince akıp geçse de dostlukta zaman, içsel zaman, geçmişten şimdiki zamana, şimdiki zamandan geleceğe baş döndürücü bir şekilde uzanıveren yaşanmış zaman asla zedelenmez. Bir kez daha söylemek isterim ki, birbirini yeniden gören dostlarda sessizliğin ve yokluğun dili yerini çehrenin ve gözlerin, tebessümün ve gözyaşlarının diline bırakır ve bunlar zaman zaman konuşmaktan da parlak bir iletişim yoludur. İtalyan psikiyatr Eugenio Borgna’nın sıcak, yaratıcı ilişkiler kurmamızı sağlayan kocaman bir köprü olarak nitelediği dostluğun günlük hayatımızın, ruhsal ve mistik dünyamızın alanlarındaki yeri üzerine bir kitap Dostluk Üzerine… Kitap beş bölümden oluşuyor. Akıcı ve anlaşılır kılan bir dili var. Bunun nedeni çevirmenden kaynaklanıyor. Anlatı örneğini yazının son bölümünde olduğu gibi kısa ve öz. Çevirmen Meryem Mine Çilingiroğlu (1977, İstanbul) İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimini aynı üniversitenin İtalyan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Venedik Cà Foscari Üniversitesi’nin uzaktan eğitim kapsamında gerçekleştirdiği ITALS, Yabancı Dil Olarak İtalyanca Eğitimi Vermek adlı yüksek lisans programını bitirdi. Duke (Durham, ABD), Yeditepe ve İstanbul üniversitelerinde İtalyanca Okutmanı olarak çalıştı. Elena Ferrante, Francesco Alberoni, Giorgio Agamben, Alice Taşçıyan, Margaret Mazzantini, Melenia G. Mazzucco, Edmondo de Amicis, Italo Calvino ve Eugenio Borgna gibi yazarların kitaplarından çeviriler yaptı. Önsöz Dostluk hayattaki en güzel ve en parlak deneyimlerden biridir ve zamanla kapsamı değişse de her yaşta böyledir. “Dostluk” dikkat ve hayretle bakılmaya, insani zenginliği ve zaman zaman psikiyatrik tedavi alanına kayan sonsuz anlam ufukları keşfedilmeye değer her dem yeni bir sözcüktür. Psikiyatrik tedaviyle ilgili söylediğim söz, psikiyatriye ancak ilişkisel ve insani nedenleri üzerinden bakılırsa geçerlidir elbette. Önce üniversite kliniğinde, sonra da akıl hastanesinde geçirdiğim zamanda dostluğun ışığı ve karaltılarıyla karşılaştım ve onun psişik acıyı haysiyetle ve nezaketle, şefkatle ve beraberlik hasretiyle yaşamanın bir şekli olduğunu gördüm. En nihayetinde yazdığım (tüm) kitaplar sürekli diyalog kurmakla, kabul etmekle, anlamakla ve yeniden değerlendirmekle meşgul olduğum delilikten filizlendi. Bu hayat biçimini genellikle düşüncelerimizin dışında bırakıyoruz, oysa her zaman dikkate ve dostluk idealine muhtaç. Yalnız başına kalmayı öğren, bunu hiç olmazsa gerçek dostluğu hak etmek için yap. SIMONE WEIL Dostluk hayatı dönüştürür İster eski ister yeni olsun (kısa zamandır tanışan ve nadiren görüşen insanların arasında aniden doğan dostluklar da vardır) içten ve gerçek bir dostlukta paylaşma ve birliktelik arzusu hiç sönmez. Dostluk, hayattaki her temel deneyim gibi, duygusal ve varoluşsal ufuklarımız üzerinden bizi dönüştürür ve içimizde, ruhumuz ve bedenimiz acı çektiğinde de bulutlara ve ruhun karanlık gecelerine dayanmamızı sağlayan umutlar filizlendirir. Hayatımızda olup bitenlerin izinde yükselişe ya da inişe geçen farklı dostluk türleri vardır, bununla birlikte her dostluk deneyiminin gizli çekirdeği asla eksik olmayan karşılıklılıktır. Dostluğu her birimiz farklı duygulanımsal şekillerde yaşarız ama (bütün) bu şekiller geçmiş ve gelecek deneyimler arasında gidip gelerek yaşanır. Yaşanmış belleğin sayıların, rakamların, tarihlerin ve yıl dönümlerinin belleğiyle, hayatımıza anlam vermemizde asli rol oynayan duygulanımlara yabancı olan kronolojik bellekle hiçbir alakası yoktur. *** Gerçek dostlarımıza ve dostluğumuza sahip çıkalım. İsrail’in başını çektiği din savaşları kışkırtıcılığı 3. Dünya savaşına evirilecek gibi BOP eş başkanları bu savaşın sorumlularıdır. Dünyanın gerçek liderinin sözleri kulaklara küpe değil; belleğimize çivi gibi çakılmalıdır. "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından 20 Nisan 1931'de seçim dolayısıyla millete beyannamesinde dile getirilmiştir. Atatürk beyannamesinde "Cumhuriyet Halk Fırkasının müstakar umumî siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye kâfidir zannederim: Yurtta sulh, cihanda sulh için, çalışıyoruz." ifadelerinde bulunmuştur.
Ekleme Tarihi: 18 June 2025 - Wednesday

Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım…

Aşık Veysel'in on bir kıtadan oluşan Kara Toprak türküsü; Dost dost diye nicesine sarıldım dizesiyle başlar. Türkü; Kara toprak, Dost dost diye nicesine sarıldım veya Benim sadık yârim kara topraktır isimleriyle halkın zihninde yer etmiştir.

Kara toprak da, diğer türkülerinde olduğu gibi, Aşık Veysel'in her bakımdan ermiş, bilge kişiliğini yansıtır. Aşık Veysel kendinden çok diğer canlıları, insanları, hayvanları, yeşili, çevreyi, doğayı düşünen bir insandır. Türkülerinde, aşk, Allah ve insan sevgisi, hasret, ayrılık, tabiat (doğa) sevgisi, memleket sevgisi, çalışmak, üretmek, paylaşmak, insanlığa değer katmak ve insanın bu dünyadaki faniliği, geçiciliği gibi konuları işler. 

Kara Toprak / Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım

Dost dost diye nicesine sarıldım

Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Âdem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır.

 

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sâdık yârim kara topraktır.

 

Her kim ki olursa bu sırra mazhar

Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sâdık yârim kara topraktır.

***

Büyük ozanın aşkı bizlere yol gösterici olması en büyük temennimdir.

Ama günümüzde kalıcı arkadaşlıklar zamanla dostluğa dönüşürken. Dost olarak yanınızda gördükleriniz zamanla gerçek yüzlerini dara düştüğünüzde göstermemesi, arayıp sormaması ve üstelik kendi çıkarları için arayıp sormasına şaşırıp kalıyoruz. Neden mi? Ayna en güzel cevap. Biz onları arayıp destek olduk mu? Zor ve iyi günlerinde yanlarında durduk mu? Cevabı sizde. Kendi adıma evet arkadaşlarımın ve dostlarımın sadece iyi günlerinde değil zor anlarında yanında olmak destek vermekten geri durmadım. Bu kendime olan saygı ve sevgimden kaynaklı. Bana yapılmasını istemediğim hiçbir şeyi başkasına yapmam. Bunun tersi de geçerli Bana yapılmasını istediğim her şeyi başkasına yaparım…

Geçtiğimiz hafta sonu çok merak edip ajandama not aldığım birkaç kitap listesi vardı. En başta yazdığım Eugenio Borgna’nın iki eseri ‘‘Şu Bizim Kırılganlığımız’’  ve ‘Bekleyiş ve Umut’’  isimli eserleri. Kitapevine gidip kitapları incelerken yeni bir eserinin daha yayınlanmış olduğunu görünce tercihimi Dostluk Üzerine isimli eserini almakta kullandım. Bugün bu eseri tanıtmak istedim. Nedeni dostluk üzerine azılmış birçok eserden farklı olan yanı bir bilim insanı ve doktorun bakışıyla yazılmış olmasıydı.

Eugenio Borgna (22 Temmuz 1930, Borgomanero) Novara, Maggiore Hastanesi’nde Psikiyatri Başhekimi, Milano Üniversitesi Sinir Hastalıkları ve Zihinsel Hastalıklar Kliniği’nde öğretim üyesi olarak hizmet verdi. 2015’te YKY’den yayımlanan Bekleyiş ve Umut kitabıyla Bagutta Ödülü’nü alan Borgna 4 Aralık 2024’te Borgomanero’da vefat etti.

Eugenio Borgna’nın YKY’deki eserleri Ruhun Yalnızlığı (2013) Melankoli (2014) Bekleyiş ve Umut (2015) Şu Bizim Kırılganlığımız (2018) Dostluk Üzerine (2025)

Eserin tanıtım sayfasındaki değinmeleri aktarıyorum.

“Bizler birbirinden uzak adalar değiliz, bizler geleceğe açık topluluklar olmalıyız.”

Saatlerdeki zaman, takvimdeki zaman hayatımız süresince akıp geçse de dostlukta zaman, içsel zaman, geçmişten şimdiki zamana, şimdiki zamandan geleceğe baş döndürücü bir şekilde uzanıveren yaşanmış zaman asla zedelenmez. Bir kez daha söylemek isterim ki, birbirini yeniden gören dostlarda sessizliğin ve yokluğun dili yerini çehrenin ve gözlerin, tebessümün ve gözyaşlarının diline bırakır ve bunlar zaman zaman konuşmaktan da parlak bir iletişim yoludur.

İtalyan psikiyatr Eugenio Borgna’nın sıcak, yaratıcı ilişkiler kurmamızı sağlayan kocaman bir köprü olarak nitelediği dostluğun günlük hayatımızın, ruhsal ve mistik dünyamızın alanlarındaki yeri üzerine bir kitap Dostluk Üzerine…

Kitap beş bölümden oluşuyor. Akıcı ve anlaşılır kılan bir dili var. Bunun nedeni çevirmenden kaynaklanıyor. Anlatı örneğini yazının son bölümünde olduğu gibi kısa ve öz. Çevirmen Meryem Mine Çilingiroğlu (1977, İstanbul) İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimini aynı üniversitenin İtalyan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda tamamladı. Venedik Cà Foscari Üniversitesi’nin uzaktan eğitim kapsamında gerçekleştirdiği ITALS, Yabancı Dil Olarak İtalyanca Eğitimi Vermek adlı yüksek lisans programını bitirdi. Duke (Durham, ABD), Yeditepe ve İstanbul üniversitelerinde İtalyanca Okutmanı olarak çalıştı. Elena Ferrante, Francesco Alberoni, Giorgio Agamben, Alice Taşçıyan, Margaret Mazzantini, Melenia G. Mazzucco, Edmondo de Amicis, Italo Calvino ve Eugenio Borgna gibi yazarların kitaplarından çeviriler yaptı.

Önsöz

Dostluk hayattaki en güzel ve en parlak deneyimlerden biridir ve zamanla kapsamı değişse de her yaşta böyledir. “Dostluk” dikkat ve hayretle bakılmaya, insani zenginliği ve zaman zaman psikiyatrik tedavi alanına kayan sonsuz anlam ufukları keşfedilmeye değer her dem yeni bir sözcüktür. Psikiyatrik tedaviyle ilgili söylediğim söz, psikiyatriye ancak ilişkisel ve insani nedenleri üzerinden bakılırsa geçerlidir elbette. Önce üniversite kliniğinde, sonra da akıl hastanesinde geçirdiğim zamanda dostluğun ışığı ve karaltılarıyla karşılaştım ve onun psişik acıyı haysiyetle ve nezaketle, şefkatle ve beraberlik hasretiyle yaşamanın bir şekli olduğunu gördüm. En nihayetinde yazdığım (tüm) kitaplar sürekli diyalog kurmakla, kabul etmekle, anlamakla ve yeniden değerlendirmekle meşgul olduğum delilikten filizlendi. Bu hayat biçimini genellikle düşüncelerimizin dışında bırakıyoruz, oysa her zaman dikkate ve dostluk idealine muhtaç.

Yalnız başına kalmayı öğren, bunu hiç olmazsa gerçek dostluğu hak etmek için yap. SIMONE WEIL

Dostluk hayatı dönüştürür

İster eski ister yeni olsun (kısa zamandır tanışan ve nadiren görüşen insanların arasında aniden doğan dostluklar da vardır) içten ve gerçek bir dostlukta paylaşma ve birliktelik arzusu hiç sönmez. Dostluk, hayattaki her temel deneyim gibi, duygusal ve varoluşsal ufuklarımız üzerinden bizi dönüştürür ve içimizde, ruhumuz ve bedenimiz acı çektiğinde de bulutlara ve ruhun karanlık gecelerine dayanmamızı sağlayan umutlar filizlendirir. Hayatımızda olup bitenlerin izinde yükselişe ya da inişe geçen farklı dostluk türleri vardır, bununla birlikte her dostluk deneyiminin gizli çekirdeği asla eksik olmayan karşılıklılıktır. Dostluğu her birimiz farklı duygulanımsal şekillerde yaşarız ama (bütün) bu şekiller geçmiş ve gelecek deneyimler arasında gidip gelerek yaşanır. Yaşanmış belleğin sayıların, rakamların, tarihlerin ve yıl dönümlerinin belleğiyle, hayatımıza anlam vermemizde asli rol oynayan duygulanımlara yabancı olan kronolojik bellekle hiçbir alakası yoktur.

***

Gerçek dostlarımıza ve dostluğumuza sahip çıkalım. İsrail’in başını çektiği din savaşları kışkırtıcılığı 3. Dünya savaşına evirilecek gibi BOP eş başkanları bu savaşın sorumlularıdır.

Dünyanın gerçek liderinin sözleri kulaklara küpe değil; belleğimize çivi gibi çakılmalıdır.

"Yurtta sulh, cihanda sulh" ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından 20 Nisan 1931'de seçim dolayısıyla millete beyannamesinde dile getirilmiştir. Atatürk beyannamesinde "Cumhuriyet Halk Fırkasının müstakar umumî siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye kâfidir zannederim: Yurtta sulh, cihanda sulh için, çalışıyoruz." ifadelerinde bulunmuştur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat
(18.06.2025 10:58 - #3338)
Teşekkür Ozcan beyim, Çok ince düşünceler uyandıran bir yazı. Okuduğunu hazmetmek bu demek.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.