Uzun bir aradan sonra Ulus’a geri dönmenin heyecanı ile merhaba.
Bu süre zarfında acı tatlı günler yaşadım. Oldukça yoğun geçen okuma, yazma, eleştiri, inceleme, şair ve yazar dostlarımın kitaplarının editörlüğü, son okumalar, şiir yarışmasında seçici kurul görevi, gölge yazarlık ve yazar koçluğu görevlerini üstlenme onurunu yaşadım. Güzel ve nitelikli çalışmalara imza atmak yorucu olsa da sevindirici sonuçlar almak onurlandırıyor insanı.
*
Lütfen ağır, ağır sindirerek okuyun.
Eğer buzdolabında yiyeceğin, giyecek temiz kıyafetlerin, uyuyacak bir yerin ve başının üstünde bir çatın varsa dünyanın %75'inden daha zenginsin. Cüzdanında paran varsa ve istediğin yere gidebiliyorsan dünyanın en zengin %18'indensin. Bu makaleyi okuyabilir ve gerçekten anlayabilirsen dünyadaki dinlemeyen, düşünmeyen ve anlamayan 3 milyar insandan daha şanslısın. Hayat şikâyet etmek değildir. Mutlu olmak için nedenler bulmaktır.
Günü kurtarmanın derdine düştük. Köle tacirleri elimizde ne kaldıysa hepsine sahip olmaya devam ediyorlar. Yaşı kırk beşin üstünde olanlar sesli olarak şunu düşünürler.
- Hadi biz neysek iyi, kötü şu emekli olduk şimdi ki gençliği düşünemiyorum.
Çünkü o yaşadığımız dönem bu kadar tüketici ve lüks merakı yoktu. Her yaştan insan kendinden bir yaş büyük olanın giysisini giye biliyor, okul araç gereç ve kitaplarını kullana biliyordu. Okuma, araştırma, saygı ve sevgi, ahlaklı olmak erdemli insan demekti.
Anayasaya, kanun ve kurallara uyan insanlar çoğunluktaydı. Her gün geçen günü aratır oldu.
Çocukluk dönemimizde yapalı elbise giysek bile kimse yadırgamıyordu. Çocukluk dönemimizde büyüklerimiz gözlerimize baktığında neyi doğru, ne yanlış yaptığımızı anlardık. İletişim araçları radyo, ankesörlü telefon, telsiz, telgraf, mektup ve tebrik kartı idi…
Bugün geldiğimiz nokta eğitim ve öğretimde içler acısı. Günü kurtarmak için temel ihtiyaçlarımızın dışında olanaklarımız kalmadı.
Okullar açılalı iki hafta oldu. Dil Bayramını sessiz sedasız 93. Yılını kutladık. Tabi ki bize yakışan şekilde. Dilimizin kirliliğini nasıl anlatmalı argo sözcükler, sınırımızı delik deşik eden göçmenlerin Arapça tabelaları, yabancı hayranlığı reklam afişleri aklınıza ne gelirse.
Buda yetmedi çocuk kitaplarına kadar yani iliklerimize kadar asimile olacağız. Asla ırkçı değilim ama kendi dilini yitiren bir millet, bayrağını vatanını yitirmiş kadardır. Felsefe olmadan soru sorma, sorgulama ve anlama, anlamlandırmayı yeteneğimizi kaybederiz.
Çekirdek aile yok olduğunda ne temel nede çatı kalır. Her şey ailede başlar. Hiçbir medeniyet anadilini yitirmeden iletişim kurmasında sorun olmaz. Ama yaşadığımız toprakta Türkçe iletişim sağlamak, anlaşılır olmaya çalışmak en doğal hakkımız.
Peki, ülkemizin felsefesi nedir? Hangi felsefeciler bize yol gösteriyor. Türkçe okuyup, yazan bir insanlarımız nitelikli yaşamak için çaba harcıyor mu?
Önce kendimiz ne kadar kitap okuyoruz. Çevremizde okuyan kaç kişi? Okunan kitaplar üzerine derin sohbetlere dalan kaç kişiyiz. Ya çocuklara yeterince kitap kaynağı oluştura biliyor muyuz?
Kitap fuarlarının birçoğuna katıldım. Ve gördüğüm manzara içler acısı. Yetişkinler bir nebze bizleri anlıyor. Ya o küçücük okul çağı öncesi ve sonrası çocuklar ya test kitabı, ya boyama kitabı, poster alma telaşındalar. Okul yöneticisi ya da öğretmenler sınıf kütüphanesi oluştururlar. Eğitim bakanlığı kitap alıp kütüphane oluşturmaz. Öğretmenler kitapevlerine gidip öğrencilerine kitap seçip tavsiyede bulunamaz. Ama her öğrenciye bir liste verilir her öğrenci sınıf kütüphanesi için ikişerli üçerli kitap alması önerilir. Okudukları kitapsan kompozisyon yazmasını ve yahut sınav sorusu çıkartılır.
M.E.B. 100 Temel Eser önerilerini herkes az çok bilir. Kimi okullar bu listeyi örnek alır. Çağdaş eğitim kurumları ise çağının gerektirdiği eserleri ve klasik eserleri paylaşır Türk ve dünya edebiyatına yön vermiş yaş guruplarına göre şekillenir.
Gelin görün konu başka yerlere gidiyor. Gerici ve kafatasçı yayınevlerine yol açan yöneticiler aba altından sopa göstererek alınması gereken kitap listesinde mevcut otuz kitap ismi varsa bunun yirmi beşi gerici ve kafatasçı eserlerden oluşur. Diğerlerini ise cımbızlayarak koymuşlardır ve altına şu ibareyi eklemekten geri kalmazlar.
Örneğin
- Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery) [çıkarıldı]
- Yonca Kız (Kemal Bilbaşar)[**çıkarıldı]
[çıkarıldı] * Listenin ilk yayınlanışında bulunmasına rağmen, sonradan çıkarılmış olan eserler. Yerlerine, “Mehmet Akif Ersoy’dan Seçmeler” ve “Necip Fazıl Kısakürek’ten Seçmeler” adlı eserler, eklenmiştir.
[**çıkarıldı] * Bir Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenin başvurusu değerlendirilerek “müstehcen ifadelerin yer aldığı, çocukları şiddete özendirdiği” gerekçesiyle 2012’de listeden çıkarıldı.
[**çıkarıldı] * “İçeriğinde öğrenci seviyesine uygun olmayan davranış ve olumsuz ifadelerin yer alması” gerekçesiyle 2014 yılında listeden çıkarıldı.
Oysa işleri güçleri karalama içeren buna benzer kurum ve kuruluşlara kapı yüzlerine şu bilimsel yazıyla çarpar.*
Bugünlerde öğrencilerin ellerine tutuşturulan kitap listesine bakın. Sanki ağız birliği yapmışlar gibi kitapları piyasada bulamadığınız gibi baskı sayısı yirminin üzerinde ve en az 120.000 baskı adedi yapıyor. Üstelik bu eserler beşli seriler halinde. Nihayetinde zorunlu kaldığım bir kitap için iki hafta uğraştım ve aldığım sahaf şu ifadeyi kullandı. Ben bunu kitap diye kapımdan içeri sokmazdım ama sizi tanımasam istemezdim.
Kitapevleri ve sahaf bunun farkında ama öğrenci velileri olarak bizlerin elini kolunu bağlayan yöneticiler avuçlarını ovuşturuyor. Lütfen çocuk edebiyatına eğilelim.
Çok kıymetli eğitimci ve akademisyen Doç. Dr. Nadir Çomak öğretmenimizin yazılarını takip etmenizi öneririm.**
Bu yazımı hazırlarken çocuk şiirlerimden ve çocuklara yönelik küçürek öykülerim yakın bir zaman içinde İran’da çevrileceği haberi ulaştı. Ülkemde çocuk şiirleri okunmaz iken İran’da çevrilecek.
* Kemal Bilbaşar'ın “Yonca Kız” Kitabının Değerler Eğitimi Açısından İncelenmesi (Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl: 2023, Cilt:12, Sayı:1, Sayfalar: 18–27)
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2814608
** https://www.nadircomak.com/435/cocuklara-kitap-secerken-nelere-dikkat-edilmelidir/
