"Biz periferi insanları, farklı bilgi blokları arasındaki çelişkilerin zamanında yaşıyoruz. Birbirlerini iten ve karşılıklı olarak biçimsizleştiren bağdaşmaz dünyalar arasındaki çatlağa düşmüşüz. Zihin açıklığıyla ve hınç duymadan üstlenildiğinde bu ikiyanlılık bizi zenginleştirebilir, bilgi sicillerini geliştirebilir ve duyarlılık yelpazesini genişletebilir; oysa bilginin eleştirel alanından dışlanıldığında, aynı ikiyanlılık duraklamalara neden olmakta, bakışı sakatlamakta ve tıpkı kırık bir aynada olduğu gibi, dünya gerçekliğini ve tinsel imgeleri biçimsizleştirmektedir."
2011 yılı Fransız Akademisi Frankofoni ödülü sahibi İranlı Felsefe Profesörü Daryush Shayegan’a göre, bölgemiz insanları, bir diğer anlamıyla Doğu, Batının modernite kavramı ile etkileşmeye başladığında, toplumlarının zihninde ortaya çıkan hayranlık ve düşmanlık gibi iki zıt duygu ile sakat bir bilinç ve bakış açısına sahip olmuşlardır.
Samuel Huntington’da bu konuda aynı düşüncede olup bu şizofrenik halin özellikle Türkiye ve Rusya’da olduğunu vurgulamaktadır.
Bu tespitin doğruluğu su götürmez. Bu denli uzun insanlık tarihinde kültürel farklılıkların çelişkileri içinde yaşayan bölgemiz toplumları bu farklılıkları, akılla ve birbirine hınç duymadan değerlendiremedikları için, Daryush Shayegan’ın da dediği gibi derin bir çatlağın içinde yaşıyorlar.
Gerçekten bölgemiz insanları bu kültürel farklılıkları akıl ve birbirlerine sevgi ile değerlendirebilseler, ortaya çıkacak değişim kendilerine bilgi zenginliği ve engin bir duyarlılık melekesi kazandırabilecektir. Ancak kültürel şizofreni buna engel olmaktadır.
Shayegan’ın işaret ettiği gibi, periferi toplumlarının bir türlü kurtulamadığı bu kültürel şizofreninin, bilginin insana kazandırdığı eleştiri kabiliyetinden uzaklaşılmasına, tıpkı kırık bir aynada olduğu gibi, gerçekleri ve hatta tinsel imgeleri biçimsiz ve çarpık görülmesine sebep olmaktadır.
Şüphesiz bir toplumun gelenek ve görenekleri o toplumu ayakta tutan ve varlığını devam ettirmesini sağlayan en önemli toplumsal yaşam biçimlerinden birisidir. Gelenek ve görenekler, uzun yılların birikimi olan ve o toplumu tarih sahnesinde milletleştiren önemli bir unsur olarak değerlendirilebilmektedir. Shayegan da geleneğin önemini vurgulamakla birlikte, farklılıkların akıl ve hoşgörü ile algılanmasının da önemine işaret etmektedir.
Periferimizde, bölgemizdeki toplumlarda olduğu gibi kendi toplumumuz da bu şizofreninin sakatlıklarını yaşamaktadır.Bilgi eksikliği, aklın kullanılmaması, düşünce yetersizliği, fiziksel ve tinsel gerçeklerin çarpık algılanmasına ve dolayısıyla ilişkilerde olumsuz ve zararlı davranış ve tutumlara sebep olmaktadır.
Bu şizofrenik durum insanlar arasındaki ilişkilerde olduğu kadar, siyasette, ekonomide çarpıklıklara, yanlışlara da sebep olmakta, toplumun huzurunu ve birlikteliğini bozmaktadır. Kutuplaşmalara sebep olmaktadır.
Maalesef bugün biz bu durumu yaşamaktayız. Gelenekleri yeniliklerle bağdaştırmakta zorlanan toplumumuz,siyasi ve ekonomik istismarcıların maksatlı yönlendirmeleri ile kutuplaşmakta, dolayısıyla iç ve dışta ülkemizi zor durumlara düşürebilmektedir.
