Merve KABAKUŞ FİLİZCAN
Köşe Yazarı
Merve KABAKUŞ FİLİZCAN
 

Umudunu Kaybetme: “Belki de Tanrı bizi terk etmedi, sadece fark etmemizi bekliyor.”

Bazı filmler vardır, izlersin ve bir daha aynı insana dönüşemezsin. Will Smith’in “The Pursuit of Happyness” ,  Türkçesiyle “Umudunu Kaybetme” filmi de onlardan biridir. Bir baba, bir çocuk, bir hayal… Ama aslında hepimizin hikâyesi bu… Bir baba, oğluna yoksulluk içinde bile “her şey yoluna girecek” diyebiliyorsa, o cümlede bir mucize gizlidir. Çünkü umut, sadece bir duygudan ibaret değildir; bazen yıkılmamayı seçmenin adıdır. Chris Gardner’ın hikâyesi, kaderin tokadını sessizce karşılayan bir insanın hikâyesidir. Yoksulluk, reddedilme, çaresizlik… Ama o, pes etmek yerine her defasında yeniden tutunmayı seçti. Bir sahnede oğluna şöyle der: “Kimsenin sana bir şey yapamayacağını söylemesine izin verme, benim bile. Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın. İnsanlar, kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söylerler. Bir şeyi istiyorsan peşini bırakma; git ve al. Nokta.” Bu cümle sadece bir öğüt değil, bir yaşam felsefesidir. Çünkü bazen hayat, bizden mucize beklememizi değil, kendimizin mucizeye dönüşmesini ister. Bugün toplum olarak biz de Chris Gardner gibiyiz. Bir yanda umutsuzluk, bir yanda “biri bizi kurtarsın” beklentisi. Sosyal medyanın gürültüsü, ekonomik kaygılar ve her gün biraz daha daralan iç dünyalarımız… Ama farkında mısın? Biz hâlâ nefes alıyoruz. Demek ki umut hâlâ burada. Belki sarsılmış, belki sessiz ama ölmemiş. Umut, lüks değildir. Bazen elimizde kalan tek sermayedir. Kırıldığında bile yeniden tutunmamızı sağlayan görünmez bir iptir. Ve belki de en doğru dua şudur: “Tanrım, beni kurtar” değil, “Tanrım, bana fark etmeyi öğret.” Belki de sorun, hayatın bize ne verdiğinde değil; bizim neyi görmezden geldiğimizdedir. Her sabah uyanırken, küçük mucizelerin içinden geçiyoruz da fark etmiyoruz. Tanrı bazen büyük mucizelerle değil, küçük hatırlatmalarla seslenir. Biz ‘kurtar beni’ diye yakarırken, o aslında çoktan yanımızdadır. Bu yüzden belki de dua, kurtulmak için değil; görmek için edilmeli. Çünkü insan fark ettiğinde, zaten kurtulmaya başlar. Kendi içimizdeki sesi susturmamakla başlar her şey… Umut dışarıdan gelen bir hediye değildir. İçeriden doğan bir cesarettir. -Oğlunun babasına anlattığı o muhteşem hikâyeyi izle… O sahne, bütün bir hayatın ve anlattıklarımın özeti gibi… https://www.youtube.com/shorts/QCelNlMSfSY
Ekleme Tarihi: 17 Ekim 2025 -Cuma

Umudunu Kaybetme: “Belki de Tanrı bizi terk etmedi, sadece fark etmemizi bekliyor.”

Bazı filmler vardır, izlersin ve bir daha aynı insana dönüşemezsin.

Will Smith’in “The Pursuit of Happyness” ,  Türkçesiyle “Umudunu Kaybetme” filmi de onlardan biridir.
Bir baba, bir çocuk, bir hayal…
Ama aslında hepimizin hikâyesi bu…

Bir baba, oğluna yoksulluk içinde bile “her şey yoluna girecek” diyebiliyorsa, o cümlede bir mucize gizlidir. Çünkü umut, sadece bir duygudan ibaret değildir; bazen yıkılmamayı seçmenin adıdır.

Chris Gardner’ın hikâyesi, kaderin tokadını sessizce karşılayan bir insanın hikâyesidir.
Yoksulluk, reddedilme, çaresizlik… Ama o, pes etmek yerine her defasında yeniden tutunmayı seçti. Bir sahnede oğluna şöyle der:

“Kimsenin sana bir şey yapamayacağını söylemesine izin verme, benim bile. Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın. İnsanlar, kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söylerler. Bir şeyi istiyorsan peşini bırakma; git ve al. Nokta.”

Bu cümle sadece bir öğüt değil, bir yaşam felsefesidir. Çünkü bazen hayat, bizden mucize beklememizi değil, kendimizin mucizeye dönüşmesini ister.

Bugün toplum olarak biz de Chris Gardner gibiyiz.
Bir yanda umutsuzluk, bir yanda “biri bizi kurtarsın” beklentisi.
Sosyal medyanın gürültüsü, ekonomik kaygılar ve her gün biraz daha daralan iç dünyalarımız…

Ama farkında mısın?
Biz hâlâ nefes alıyoruz.
Demek ki umut hâlâ burada.
Belki sarsılmış, belki sessiz ama ölmemiş.

Umut, lüks değildir.
Bazen elimizde kalan tek sermayedir.
Kırıldığında bile yeniden tutunmamızı sağlayan görünmez bir iptir.
Ve belki de en doğru dua şudur:

“Tanrım, beni kurtar” değil,
“Tanrım, bana fark etmeyi öğret.”

Belki de sorun, hayatın bize ne verdiğinde değil; bizim neyi görmezden geldiğimizdedir.
Her sabah uyanırken, küçük mucizelerin içinden geçiyoruz da fark etmiyoruz.
Tanrı bazen büyük mucizelerle değil, küçük hatırlatmalarla seslenir.
Biz ‘kurtar beni’ diye yakarırken, o aslında çoktan yanımızdadır.

Bu yüzden belki de dua, kurtulmak için değil; görmek için edilmeli.
Çünkü insan fark ettiğinde, zaten kurtulmaya başlar.

Kendi içimizdeki sesi susturmamakla başlar her şey…

Umut dışarıdan gelen bir hediye değildir.
İçeriden doğan bir cesarettir.

-Oğlunun babasına anlattığı o muhteşem hikâyeyi izle… O sahne, bütün bir hayatın ve anlattıklarımın özeti gibi…

https://www.youtube.com/shorts/QCelNlMSfSY

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ferda
(18.10.2025 20:35 - #3986)
Yine harika bir yazı olmuş kaleminize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Selin Y.
(18.10.2025 20:35 - #3987)
Kaleminize sağlık... En kısa zamanda izleyeceğim çok merak ettim
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Cemal
(25.10.2025 19:29 - #4023)
Her yok oluş aslında yeniden var oluştur.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.