Merve KABAKUŞ FİLİZCAN
Köşe Yazarı
Merve KABAKUŞ FİLİZCAN
 

“Masada Varız Ama Kararda Yokuz”

Bir iş yerinde kadınların sesi en çok kahve makinesinin yanında duyuluyorsa, orada bir sorun vardır. Toplantı odasında fikirler uçuşur, kararlar alınır; ama kadınların sözleri ya duyulmaz ya da erkek bir meslektaş aynı cümleyi kurduğunda alkış toplar. Biz masadayız, evet… Ama karar anı geldiğinde görünmez oluyoruz. Görünmezlik çoğu zaman sessiz bir yorgunlukla başlar. Kadınların emeği, titizliği, fedakârlığı “doğal sorumluluk” gibi görülür. E-postaları toparlamak, masayı düzenlemek, toplantıda tansiyonu düşürmek, duygusal emek vermek… Bunlar hiçbir görev tanımında yazmaz ama çoğu kadının sırtına yüklenir. Üstelik maaşa, terfiye ya da takdire dönüşmez. Böylece kadın, “işin gölge kahramanı” haline gelir. Bir de işin çifte yük kısmı vardır: Evde bakım emeği, çocuk sorumluluğu, ev işleri… Bütün bunları sırtında taşıyan kadın, iş yerinde de fazladan gayret sarf eder. Çünkü bilir ki hata yaparsa “kadın zaten beceremedi” denecek. O yüzden daha çok çalışır, daha titiz olur, daha sessiz kalır. Çabalasa da yükselme basamaklarında önüne örülmüş görünmez bir duvar çıkar. O duvar, kuşaktan kuşağa fısıldanan o eski cümlelerle güçlenir: “Biz anlamayız, erkekler daha iyi anlar.” İşte bu inanç, kadınların yeteneğini değil, özgüvenini törpüler. Bu algı yüzünden kadınlar masa başında daha sessiz, karar süreçlerinde daha geri planda kalır. Asıl mesele yetersizlik değildir; mesele, bize dayatılan bu “anlamazsınız” kalıbıdır. Tam da burada Virginia Woolf’un şu sözü yankılanıyor: “Kadınlar yüzyıllar boyunca ayna olmuşlardır; erkeklerin iki katı büyüklüğünde görülecekleri şekilde büyüten aynalar.” (Kendine Ait Bir Oda, 1929) Kadınların görünmezliği, aslında erkeklerin daha büyük, daha yetkin, daha “doğal lider” görünmesi için kurulmuş bir yanılsamadır. Kadın, emeğiyle hep oradadır ama ışık tutulmaz. Görünmezliğin anlamı da işte budur: Var olmak ama yok sayılmak. Ama gerçek şu ki: Biz anlamıyoruz değil; bize anlamamamız öğretildi. Çocukluktan itibaren kızlara, “fazla konuşma, çok sorgulama, dikkat çekme” denildi. Erkeklere ise “sen bilirsin, sen yaparsın, sen yönetirsin” aşılandı.  Sonuç? Masada kadınlar var, ama kararın içinde erkeklerin gölgesi ağır basıyor. Oysa kadınların karar süreçlerinden dışlandığı her iş yeri, potansiyelinin yarısını karanlıkta bırakıyor. Kadınların sezgisi, yaratıcılığı, analitik gücü olmadan alınan kararlar eksik kalıyor. Bir toplantıda bir kadının sesi bastırıldığında, sadece o kadın değil; şirketin vizyonu, toplumun gelişimi, hatta geleceğin adaleti de bastırılmış oluyor. Bu yüzden artık susmuyoruz. Kadınların görünmez emeği görünür kılınmalı. Toplantı masalarında söz hakkı eşit dağılmalı. Karar süreçlerinde kadınların sesi, erkeklerle yan yana ve eşit duyulmalı. Liderlik, sadece erkeklere atfedilen bir vasıf olmaktan çıkarılmalı. Çünkü eşit sesler bir araya geldiğinde, yalnızca iş yerleri değil, hayatın kendisi de daha adil, daha yaratıcı ve daha insanca olur. Biz masadayız, varız, emek veriyoruz. Ama kararda da var olmanın zamanı geldi. Çünkü varlığımızı görmezden gelen her bakış, aslında kendi geleceğini eksiltiyor. Görünmezliğin duvarını yıkmak sadece kadınların değil, bütün toplumun kazancı olacak. Ve bu satırların ardından, kadın gücünü anlatan bir şarkı bırakıyorum… https://www.youtube.com/watch?v=ItpGv6j10AA&list=RDItpGv6j10AA&start_radio=1 Çünkü biz artık kendi yolumuzdayız. Hem masada, hem kararda, hem de hayatta…
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2025 -Cuma

“Masada Varız Ama Kararda Yokuz”

Bir iş yerinde kadınların sesi en çok kahve makinesinin yanında duyuluyorsa, orada bir sorun vardır. Toplantı odasında fikirler uçuşur, kararlar alınır; ama kadınların sözleri ya duyulmaz ya da erkek bir meslektaş aynı cümleyi kurduğunda alkış toplar.

Biz masadayız, evet… Ama karar anı geldiğinde görünmez oluyoruz.

Görünmezlik çoğu zaman sessiz bir yorgunlukla başlar. Kadınların emeği, titizliği, fedakârlığı “doğal sorumluluk” gibi görülür. E-postaları toparlamak, masayı düzenlemek, toplantıda tansiyonu düşürmek, duygusal emek vermek… Bunlar hiçbir görev tanımında yazmaz ama çoğu kadının sırtına yüklenir. Üstelik maaşa, terfiye ya da takdire dönüşmez. Böylece kadın, “işin gölge kahramanı” haline gelir.

Bir de işin çifte yük kısmı vardır: Evde bakım emeği, çocuk sorumluluğu, ev işleri… Bütün bunları sırtında taşıyan kadın, iş yerinde de fazladan gayret sarf eder. Çünkü bilir ki hata yaparsa “kadın zaten beceremedi” denecek. O yüzden daha çok çalışır, daha titiz olur, daha sessiz kalır. Çabalasa da yükselme basamaklarında önüne örülmüş görünmez bir duvar çıkar.

O duvar, kuşaktan kuşağa fısıldanan o eski cümlelerle güçlenir: “Biz anlamayız, erkekler daha iyi anlar.” İşte bu inanç, kadınların yeteneğini değil, özgüvenini törpüler. Bu algı yüzünden kadınlar masa başında daha sessiz, karar süreçlerinde daha geri planda kalır. Asıl mesele yetersizlik değildir; mesele, bize dayatılan bu “anlamazsınız” kalıbıdır.

Tam da burada Virginia Woolf’un şu sözü yankılanıyor:
“Kadınlar yüzyıllar boyunca ayna olmuşlardır; erkeklerin iki katı büyüklüğünde görülecekleri şekilde büyüten aynalar.”
(Kendine Ait Bir Oda, 1929)

Kadınların görünmezliği, aslında erkeklerin daha büyük, daha yetkin, daha “doğal lider” görünmesi için kurulmuş bir yanılsamadır. Kadın, emeğiyle hep oradadır ama ışık tutulmaz. Görünmezliğin anlamı da işte budur: Var olmak ama yok sayılmak.

Ama gerçek şu ki: Biz anlamıyoruz değil; bize anlamamamız öğretildi. Çocukluktan itibaren kızlara, “fazla konuşma, çok sorgulama, dikkat çekme” denildi. Erkeklere ise “sen bilirsin, sen yaparsın, sen yönetirsin” aşılandı.

 Sonuç? Masada kadınlar var, ama kararın içinde erkeklerin gölgesi ağır basıyor.

Oysa kadınların karar süreçlerinden dışlandığı her iş yeri, potansiyelinin yarısını karanlıkta bırakıyor. Kadınların sezgisi, yaratıcılığı, analitik gücü olmadan alınan kararlar eksik kalıyor. Bir toplantıda bir kadının sesi bastırıldığında, sadece o kadın değil; şirketin vizyonu, toplumun gelişimi, hatta geleceğin adaleti de bastırılmış oluyor.

Bu yüzden artık susmuyoruz.

Kadınların görünmez emeği görünür kılınmalı.

Toplantı masalarında söz hakkı eşit dağılmalı. Karar süreçlerinde kadınların sesi, erkeklerle yan yana ve eşit duyulmalı. Liderlik, sadece erkeklere atfedilen bir vasıf olmaktan çıkarılmalı. Çünkü eşit sesler bir araya geldiğinde, yalnızca iş yerleri değil, hayatın kendisi de daha adil, daha yaratıcı ve daha insanca olur.

Biz masadayız, varız, emek veriyoruz. Ama kararda da var olmanın zamanı geldi. Çünkü varlığımızı görmezden gelen her bakış, aslında kendi geleceğini eksiltiyor.

Görünmezliğin duvarını yıkmak sadece kadınların değil, bütün toplumun kazancı olacak.

Ve bu satırların ardından, kadın gücünü anlatan bir şarkı bırakıyorum…

https://www.youtube.com/watch?v=ItpGv6j10AA&list=RDItpGv6j10AA&start_radio=1

Çünkü biz artık kendi yolumuzdayız. Hem masada, hem kararda, hem de hayatta…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (7)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat
(26.09.2025 09:16 - #3811)
Tebrikler değerli yazar. Kadının toplumdaki yeri bundan daha güzel anlatılamaz. Eline sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
SEVDA K.
(26.09.2025 11:53 - #3812)
Görünmezliğin duvarını yıkmak sadece kadınların değil, bütün toplumun kazancı olacak.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
BETÜL G.
(26.09.2025 11:54 - #3813)
Biz artık kendi yolumuzdayız. Hem masada, hem kararda, hem de hayatta… Kesinlikle
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Joker
(27.09.2025 19:21 - #3818)
Muhteşem yazı olmuş ellerinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
didem fidan
(13.10.2025 12:29 - #3957)
bravo...!
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
atiye kalın
(13.10.2025 12:31 - #3959)
harika bir yazı olmuş bir kadın olarak çok teşekkür ederim bu konuyu ele aldığınız için umarım daha çok insan okur ...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
yeşim özdikek
(13.10.2025 12:35 - #3962)
şuan iş yerinde bayanlar ile yazınızı konuşuyoruz... umarım bu yazı daha çok okunur ve biz bayanlara destek olunur bu konuda emeğinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.