Merve KABAKUŞ FİLİZCAN
Köşe Yazarı
Merve KABAKUŞ FİLİZCAN
 

“Bir Küçük An, Her Şeyi Değiştirir”

Bazen koca bir hayat, küçücük bir ana sığar. Bir bakışa. Bir nefese. Birinin “Ben seni anlıyorum” demesine. Kalabalıkların içinde yapayalnız hissettiğin o günleri düşün. Otobüsler geçip giderken durakta sadece bedenin değil, ruhun da bekliyordu sanki. Hayat durmuştu ama kimse fark etmemişti. İşte tam o anda, belki sadece bir kuşun gökyüzünü yırtarak geçişiyle, bir çocuğun kahkahasıyla, ya da hiç tanımadığın birinin “geçmiş olsun” demesiyle... bir şey oldu. O şey, her şeyin tonu olmasa da yönünü değiştirdi. O küçük an, seni hayata yeniden bağlayan incecik bir ip gibiydi. Ve sen onu tuttun. Karanlığın tam ortasında öylece otururken, o “küçük an”ın sana dokunduğunu fark ettin. Belki bir anlık huzurdu, belki gözlerinin dolmasına neden olan bir melodi… Belki de o an, kendine çok uzun zamandır ilk kez “iyi ki buradayım” dediğin andı. Bugünlerde çok ağır geliyor yaşamak. İnsanlar yorgun, sözler kesik, yüzler gergin. Umut, bir zamanlar kahveyle birlikte içilen bir sabah alışkanlığıydı. Şimdi ise adeta bir lüks… Ama biz hâlâ buradayız. Hâlâ nefes alıyoruz, hâlâ ağlıyoruz, hâlâ yazıyoruz. Demek ki hâlâ umut var. Çünkü ne olursa olsun, bir küçük an her şeyi değiştirebilir. Toplum dediğimiz şey de zaten bu küçük anların toplamı değil mi? Bir anne, evladının saçını okşarken aslında bir ülkenin yarınına sevgi ekiyor. Bir öğretmen, öğrencisinin göz göze gelme cesaretini görünce, belki de yıllarca kendine anlatamadığı bir yalnızlığı fark ediyor. Bir yaşlı, bankta otururken yanına ilişen gencin selamında koca bir geçmişi onurlandırıyor. Bir küçük an… Ne devrimdir, ne başkaldırı. Ama bir insanın içindeki sessiz devrimin kıvılcımıdır. Ve hiçbir toplum, bireyin içindeki o kıvılcımı görmeden iyileşemez. Zihninin içine sıkıştıysan, bil ki ya geçmişte ya da gelecektesin. Tıpkı Lao Zi’nin dediği gibi: “Depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuzdur demektir. Endişeliyseniz, gelecekte. Huzur içindeyseniz, şu anda…” İşte bu yüzden o küçük an bu kadar kıymetli. Çünkü seni şimdiye çağırır. Şu an'a. Buraya. “Carpe Diem,” dedi Latince alimi Meeks, “Anı yaşa.” Ve haklıydı… Çünkü an, sadece yaşanmaz; hissedilir. Furuğ Ferruhzad ise şiir gibi fısıldadı kulağımıza: “Ânı yaşa, kördür yarının gözleri…” – Rüzgâr Bizi Götürecek Yorulduk, evet. Ama hâlâ içimizde bir yere dokununca gülümseyebilen parçalar var. Hâlâ bazı melodiler içimize işliyor, bazı sözler gözlerimizi dolu dolu yapıyor. Ve hâlâ bazı anlar, yıllar geçse de içimizde bir sığınak gibi kalıyor. Küçük bir an… Belki de sadece bu yazının tam bu noktasında seni bulan duygudur. Yorgun ama dimdik ayakta olan bir yüreğe fısıldanmış bir şefkat. Kendini yeniden hatırlamak gibidir. Yüzünü cama dönmek, dışarıda yağan yağmurun sesini duymak gibidir. Ve sonra birden anlamak: Yaşıyoruz. Hissediyoruz. Ve hâlâ umut taşıyoruz. Bu yazıyı Nilipek – Küçük Bir An şarkısını dinlerken okuyun. https://www.youtube.com/watch?v=2zJ0I5P1d4s&list=RD2zJ0I5P1d4s&start_radio=1 Şarkının melodisi, yazının içindeki sessiz duygulara tercüman olacak. Bazı hisler kelimelerle değil, notalarla tamamlanır çünkü…
Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2025 -Cuma

“Bir Küçük An, Her Şeyi Değiştirir”

Bazen koca bir hayat, küçücük bir ana sığar.

Bir bakışa.
Bir nefese.
Birinin “Ben seni anlıyorum” demesine.

Kalabalıkların içinde yapayalnız hissettiğin o günleri düşün. Otobüsler geçip giderken durakta sadece bedenin değil, ruhun da bekliyordu sanki. Hayat durmuştu ama kimse fark etmemişti. İşte tam o anda, belki sadece bir kuşun gökyüzünü yırtarak geçişiyle, bir çocuğun kahkahasıyla, ya da hiç tanımadığın birinin “geçmiş olsun” demesiyle... bir şey oldu.

O şey, her şeyin tonu olmasa da yönünü değiştirdi.
O küçük an, seni hayata yeniden bağlayan incecik bir ip gibiydi.
Ve sen onu tuttun.

Karanlığın tam ortasında öylece otururken, o “küçük an”ın sana dokunduğunu fark ettin. Belki bir anlık huzurdu, belki gözlerinin dolmasına neden olan bir melodi… Belki de o an, kendine çok uzun zamandır ilk kez “iyi ki buradayım” dediğin andı.

Bugünlerde çok ağır geliyor yaşamak.
İnsanlar yorgun, sözler kesik, yüzler gergin.
Umut, bir zamanlar kahveyle birlikte içilen bir sabah alışkanlığıydı.
Şimdi ise adeta bir lüks…

Ama biz hâlâ buradayız.
Hâlâ nefes alıyoruz, hâlâ ağlıyoruz, hâlâ yazıyoruz.
Demek ki hâlâ umut var.

Çünkü ne olursa olsun, bir küçük an her şeyi değiştirebilir.

Toplum dediğimiz şey de zaten bu küçük anların toplamı değil mi?
Bir anne, evladının saçını okşarken aslında bir ülkenin yarınına sevgi ekiyor.
Bir öğretmen, öğrencisinin göz göze gelme cesaretini görünce, belki de yıllarca kendine anlatamadığı bir yalnızlığı fark ediyor.
Bir yaşlı, bankta otururken yanına ilişen gencin selamında koca bir geçmişi onurlandırıyor.

Bir küçük an…
Ne devrimdir, ne başkaldırı.
Ama bir insanın içindeki sessiz devrimin kıvılcımıdır.
Ve hiçbir toplum, bireyin içindeki o kıvılcımı görmeden iyileşemez.

Zihninin içine sıkıştıysan, bil ki ya geçmişte ya da gelecektesin.
Tıpkı Lao Zi’nin dediği gibi:

“Depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuzdur demektir. Endişeliyseniz, gelecekte. Huzur içindeyseniz, şu anda…”

İşte bu yüzden o küçük an bu kadar kıymetli.
Çünkü seni şimdiye çağırır.
Şu an'a.
Buraya.

Carpe Diem,” dedi Latince alimi Meeks, “Anı yaşa.
Ve haklıydı… Çünkü an, sadece yaşanmaz; hissedilir.

Furuğ Ferruhzad ise şiir gibi fısıldadı kulağımıza:

“Ânı yaşa, kördür yarının gözleri…”
Rüzgâr Bizi Götürecek

Yorulduk, evet. Ama hâlâ içimizde bir yere dokununca gülümseyebilen parçalar var.
Hâlâ bazı melodiler içimize işliyor, bazı sözler gözlerimizi dolu dolu yapıyor.
Ve hâlâ bazı anlar, yıllar geçse de içimizde bir sığınak gibi kalıyor.

Küçük bir an…
Belki de sadece bu yazının tam bu noktasında seni bulan duygudur.
Yorgun ama dimdik ayakta olan bir yüreğe fısıldanmış bir şefkat.
Kendini yeniden hatırlamak gibidir.
Yüzünü cama dönmek, dışarıda yağan yağmurun sesini duymak gibidir.
Ve sonra birden anlamak:
Yaşıyoruz. Hissediyoruz. Ve hâlâ umut taşıyoruz.

Bu yazıyı Nilipek – Küçük Bir An şarkısını dinlerken okuyun.

https://www.youtube.com/watch?v=2zJ0I5P1d4s&list=RD2zJ0I5P1d4s&start_radio=1
Şarkının melodisi, yazının içindeki sessiz duygulara tercüman olacak.

Bazı hisler kelimelerle değil, notalarla tamamlanır çünkü…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Gamze k
(23.08.2025 23:43 - #3563)
Çok güzel bir yazı olmuş hocam emeğinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.