“Süngüyle her şeyi halledersiniz, lakin üstüne oturamazsınız" Otto Von Bismarck
“Siyasi anlamda "turpların büyüğü heybede" atasözü Türkçe bir deyimdir. Genellikle bir politikacının veya siyasi bir grubun en önemli veya en etkili hamlesini en son yapacağını ifade eder. Bu, stratejik bir planın veya önemli bir bilginin son ana kadar saklanması anlamına gelir.
Bu atasözü, siyasi arenada sıkça kullanılan bir stratejiyi anlatır ve genellikle büyük bir sürpriz veya önemli bir açıklamanın son ana kadar saklanacağını ima eder.”
Sözü, gücün ve şiddetin sınırlarını vurgular. Türkiye'de son dönemde yaşanan hukuksuzluklar ve rafa kaldırılan demokratik uygulamalar, bu sözün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
***
Son yıllarda Türkiye'de hukuk devleti ilkelerinin erozyona uğradığına dair endişeler gerçektir. Yargı bağımsızlığına yönelik müdahaleler, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve temel hakların ihlalleri, toplumun geniş kesimlerinde rahatsızlık yaratmıştır. Demokratik mekanizmaların işlevsiz hale gelmesi, halkın yönetime olan güvenini sarsmakta ve toplumsal huzuru tehlikeye sokmaktadır.
Güç kullanılarak elde edilen geçici zaferler, uzun vadede kalıcı barış ve istikrar sağlayamaz. Hukukun üstünlüğü ve demokratik değerler, barış ve huzurun teminatıdır. Türkiye'de yaşanan hukuksuzluklar, toplumda derin yaralar açmakta ve kalıcı bir düzenin önünde engel teşkil etmektedir.
Türkiye'de kalıcı barış ve istikrarın sağlanabilmesi için diyalog ve anlayış ön planda tutulmalıdır. Farklılıkları bir zenginlik olarak görmek, toplumsal barışın anahtarıdır. Yargı bağımsızlığının yeniden tesis edilmesi, ifade özgürlüğünün korunması ve temel hakların gözetilmesi, demokratik bir toplum için olmazsa olmazlardır.
Sonuçta, "Süngüyle her şeyi halledebilirsiniz, ancak üstüne oturamazsınız" sözü, Türkiye'nin güncel durumuna ışık tutarak, hukuksuzlukların ve rafa kaldırılan demokratik uygulamaların uzun vadede sürdürülebilir olmadığını hatırlatır. Kalıcı bir düzen ve barış, ancak hukuk ve demokrasi ilkeleriyle sağlanabilir. Geleceğimizin daha adil, demokratik ve huzurlu olması dileğiyle...
Kalıcı bir çözümün temel taşları arasında, hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları ve barışçıl diyalog bulunmaktadır. İşte bazı somut adımlar:
Yargı Bağımsızlığının Sağlanması:
Hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi, yargının bağımsız ve tarafsız çalışması için kritik öneme sahiptir. Yargının siyasetten arındırılması ve hakimlerin bağımsız kararlar alabilmesi, adaletin sağlanması açısından gereklidir.
İfade Özgürlüğünün Korunması:
Bireylerin fikirlerini özgürce ifade edebildiği, medya ve sivil toplum kuruluşlarının sansürsüz çalışabildiği bir ortam, demokratik bir toplumun temel taşlarındandır.
Temel Hakların Gözetilmesi:
İnsan haklarının korunması ve herkesin eşit haklara sahip olduğu bir düzenin sağlanması, toplumsal barışın teminatıdır.
Diyalog ve Uzlaşı:
Farklı görüşlerin ve grupların bir arada yaşayabilmesi için diyalog ve uzlaşı kültürünün teşvik edilmesi gereklidir.
Eğitim ve Bilinçlendirme:
Toplumun her kesimine ulaşacak şekilde, hukuk, insan hakları ve demokrasi konularında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Sivil Toplumun Güçlendirilmesi:
Sivil toplum kuruluşları ve toplumsal hareketlerin özgürce faaliyet gösterebilmesi, demokrasinin gelişmesi açısından çok önemlidir.
Bu adımlar, uzun vadede Türkiye’de daha demokratik, adil ve huzurlu bir toplumun inşa edilmesine büyük katkı sağlayacaktır.