Bugün, toplumumuzda adalet ve eşitlik konusundaki eksikliklerin kötü yansımalarını her gün, her alanda görmekteyiz. Her bireyin hukuk önünde eşit olduğu ve insan haklarına saygı duyulduğu bir dünyada yaşamak, ülkede yaşayan hepimizin ortak isteğidir. Ancak, ne yazık ki, bu ideal bazen gerçeğe dönüşememektedir.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, bu durumun ne kadar vahim olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Trafikte kural ihlali yaptığı iddia edilen bir milletvekili, kendisine işlem yapmak isteyen polis memurlarına karşı son derece kaba ve aşağılayıcı bir tavır sergiledi.
"Adın ne senin, söyle bakayım?
Benim kim olduğumu biliyor musun?
Alırım yaka numaranı, kendine haritada yer beğen. Kimsin sen lan?"
“Adın ne söyle bakayım” ne kaba bir tavır.
Evet, gerçekten de oldukça kaba bir tavır. İnsanların birbirine saygılı ve nazik davranması çok önemli! Özellikle kamu görevlileri ve yasa yapıcıları, kanun uygulayıcıları gibi toplumun önünde olan kişilerin, örnek teşkil edecek şekilde davranmaları gerekmez mi?
Bu tür ifadelerle başlayan bu diyalog, vekilin egosunun ve kibrinin bir yansımasıydı. Sadece vekiller mi? Ne yazık ki hayır. Devlet kurumlarında görev yapan amir memurun bu tür tavırlarını izliyoruz. Bırakın kendilerini, birinci ikinci derece yakınları bile yapıyor. “Benim kim olduğumu biliyor musun?”
Milletvekili, halkın oylarıyla seçilmiş ve topluma hizmet etmekle yükümlü olan bir kişidir. İnsan haklarına, adalete ve hukuka olan bağlılığını, T.B.M.M kürsüsünden ettiği yeminle taahhüt eder. Ancak, halkın seçtiği bu kişilerin, görevlerini yerine getirirken kendilerini kanunların ve toplumun üstünde görmeleri kabul edilemez ve bu bir kişilik bozukluğunu gösterir.
Bu tür olaylar, halkın adalete olan güvenini zedelemekte ve eşitlik ilkesinin hiçe sayıldığını göstermektedir. Görevlerini yerine getiren polis memurlarına veya başka görevlilere karşı yapılan bu tür davranışlar, sadece o anki durumu etkilemekle kalmaz, aynı zamanda toplumun genelinde bir umutsuzluk ve adaletsizlik duygusuna yol açar. Özellikle kadın vekillerin daha zarif ve kibar olması beklenirken, bu türden kaba ve hakaret dolu tavırlar, toplumdaki cinsiyet eşitliği mücadelesini de olumsuz etkiler.
Bu olay, sadece bir milletvekilinin bireysel hatası olarak görülmemelidir. Toplumun her kesiminde adaletin ve eşitliğin tesis edilmesi için, herkesin yasalara ve kurallara uygun davranması gerekmektedir. Kanunların herkese eşit şekilde uygulanması, vatandaşların haklarının korunması ve kamu görevlilerinin de görevlerini layıkıyla yerine getirmesi, sağlıklı bir toplumun oluşmasını ifade eder.
Adalet ve eşitlik, sadece kelimelerden ibaret olmamalıdır. Bunlar, günlük yaşamımızda her an uygulamamız gereken değerlerdir. Toplumun her bireyinin bu değerleri içselleştirmesi ve savunması, geleceğimizin daha adil ve eşitlikçi olmasını sağlayacaktır.
Bu tür davranışlar, toplumda adalet ve eşitlik duygusunu zedeleyen ciddi sorunlardır. Devlette çalışan bürokratlar, üst düzey memurlar, yakınları ve çocukları da dahil olmak üzere, herkesin hukuka ve insan haklarına saygı göstermesi ne mümkün. Hepsi devletin sahibi, vatandaş ise bu kibir sahiplerinin nazarında sadece bir hiç?
Yasa ve kural onlara işlemez. Arkalarında kiminin dayısı, kiminse babası vardır.
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”