Küçüğü vardır, büyüğü de!
Ankara'lılar iyi bilir: “Esat”, şehrin bilinen en popüler semtlerinden biridir.
Üstelik altlı üstlü oturan, bir küçüğü, bir büyüğü vardır:
“Küçükesat” ve “Büyükesat”
Esat, küçük ve büyük olmak üzere ikiye ayrılan şirin güzel bir semttir. Burada çoğunlukla demokrat, çağdaş insanlar oturur. Küçükesat’ın bir diğer özelliği de sınırlarının belirsiz olmasıdır. Kavaklıdere’nin, Bakanlıklar’ın, Seyranbağları’nın büyük bölümleri de kendini Esatlı olarak ifade ederler. Bu yüzden pek çok Ankaralı Esat'ta oturmadığı halde kendini Esatlı zanneder.
Bir süre Ankara'da yaşadığını öğrendiğiniz bir insana "Aa, nerede oturuyordun?" diye sorulduğunda yüzde doksan ihtimalle alınacak cevap:
“Kardeşim, bu kadar mı tesadüf olur?”
Dünyanın bir başka köşesindeki Ankara’lıya “Esat'ta oturuyordun değil mi?” diye sorulduğunda,
“Nereden bildin hemşerim?” diyebilir.
Küçükesat: Ankara'nın Kadıköy’üdür!
Kanımca Küçükesat, Ankara'nın Kadıköy’ü gibidir. Sakindir, temizdir, düzenlidir. En önemlisi insan odaklıdır.
Apartmanlar en fazla üç, bilemedin dört katlıdır... Her apartmanın önünde ya da arkasında mutlaka güzel bir bahçesi vardır.
O bahçeyi güzelleştirmeye kafayı takmış bir yöneticisi de mutlaka vardır.
Sükûnetten ve Ankara'dan hoşlananlar için, şimdilerde değil ama eskiden önemli bir yerleşim alanıydı.
Burada yaşamak tutkudur. Ayrılmaksa çok zordur. Özellikle tatillerde eve dönüşlerde sokaklarında yürürken ayrı bir duygu yaratır semtin oturanlarına.
Banliyö akımından nefret edenlere şiddetle tavsiye edilir.
PK 49 – Küçükesat’ın Meşhur Posta Kutusu:
Eskiden Kennedy Caddesi ile Tunalı Hilmi Caddesi’nin kesiştiği noktada Küçükesat PTT’si vardı.
Bu postanede TRT’nin meşhur bir posta kutusu bulunurdu. Neden meşhur derseniz?
Çünkü TRT'den sürekli bir adres anons edilirdi:
“PK 49 Küçükesat–Ankara”
Eurovision, Spikerlik sınav başvuruları, Yarışma Program başvuruları, Koro başvuruları hep bu adrese yapılırdı.
Küçükesat’ın Değerleri ve Delikanlılığı:
Otobüs duraklarına verilen isimler bile Küçükesat’ın değerlerini yansıtırdı.
Semtiyle özdeşmiş insanların adları verilmişti:
Fethi Bey Durağı, Naim Bey Durağı gibi…
Yürekli, yiğit, bitirim delikanlıları vardı.
Mahallenin kızlarına yan gözle bakılmazdı,
Bakanların cezası anında kesilir; bir daha Küçükesat semtine ayak basamazlardı.
“B” Harfiyle Başlayan Alfabe:
Sokak ve cadde isimleri bile çok anlamlıydı:
Hepsi “B” harfiyle başlardı.
Bardacık, Ballıbaba, Belligün, Bağlayan, Bağış, Başçavuş, Beyazgül, Binnaz, Bekâr, Bankacı, Başak, Büklüm, Bestekâr, Bülten, Bilir, Beykoz, Bilezik, Binektaşı, Belkıs, Bülbül, Billur, Buğday.
Seyranbağları, Gazi Osman Paşa, Kavaklıdere mahalleleriyle ortak sokak adları da vardı:
Tunalı Hilmi, Bülbülderesi, Bağlar Caddesi, Yaprak, Bilir, Billur, Hacıyolu sokak ve Caddeleri gibi.
Küçükesat’ın Sessiz Tanıkları:
Sanat ve tiyatro bu semtin damarlarına işlemişti:
Yeşim Salkım ve babası Dursun Salkım, Doğa Rutkay ve babası Rutkay Aziz, Zafer Ergin, Recep Kaymak, Seyit Al, Hale Soygazi, Köksal Engür.
Maliye Evleri'nde TRT ve Devlet Tiyatrosu'nun sanatçıları yaşardı.
Evlerin içinde replikler yankılanır, radyolardan notalar dökülürdü.
Küçükesat'ın Değişen Ama Kapanmayan Zamanı!
Şimdilerde semt yapısı değişmiş olsa da, yine de Ankara'nın aydın, demokrat ve güzel insanları bu semtte oturmaya devam eder.
Yeşildir. Ölesiye sakindir. Her yere yakındır.
Hele çocukluğunuz burada geçtiyse, kesinlikle mutlu bir çocukluk geçirdiğiniz kesindir.
Naif bir Ankara semtidir. Alçak binaları vardır. Sokak araları orta yaşlarını yaşayan ağaçlarla yeşillenmiştir.
Çocukken sokaklarında rahatça oynanabiliyordu. Lakin şimdi sokaklar arabaların işgali altında kaldı. Daha doğrusu çocukta kalmadı. Semt hayli yaşlandı. Gençler merkezden uzaklaştılar.
Samimi, birbirlerine yardımcı olmaya hevesli insanlar yaşardı.
İyidir, güzeldir. İlk yirmili yaşlar ve altmıştan sonraki yaşlar için en uygun semttir.
Ama insan bazı aralar dışarılarda yaşamalıdır.
Yoksa Küçükesat’ın kıymeti bilinmez.
