Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Sahteciliğin Yükselişi

Gerçek Olanın Susturulduğu Bir Düzen! Bir ülke düşünün: diplomalar kağıttan, unvanlar torpilden, kurumlar göstermelik. Gerçek olanın susturulduğu, sahte olanın ödüllendirildiği bir düzen! Bu düzenin mimarları sadece sahte belgelerle yükselenler değil; onları görmezden gelen, hatta teşvik eden yöneticiler. Bugün sahteciliğin tavan yapmasında ülkeyi yönetenlerin sorumluluğu yok mu? Elbette var hem de en ağırından. Sahteciliğin Sistematikleşmesi Sahte diplomalar, sahte üniversiteler, sahte uzmanlık belgeleri… Bunlar bireysel dolandırıcılıklar değil artık. Bunlar, sistemin içinden beslenen, denetimsizlikle büyüyen, cezasızlıkla kök salan bir çürümenin göstergesi. Denetim Nerede? Sahte üniversitelerden alınan diplomalara kim, ya da kimler onay verdi? Kamuya girenler nasıl sınavları geçti? Narkotikçi nasıl komiser oldu? Sahte psikolog nasıl çalışma izini aldı? Bu soruların cevabı, sadece bireylerde değil, sistemin en tepesinde aranmalı. Çünkü denetim mekanizmaları işlevsiz kaldığında, sahtecilik sadece mümkün değil, cazip hale gelir. Liyakatin Yerine Sadakat Bir dönem geldi, liyakat değil sadakat esas alındı. “Bizden olsun da nasıl olursa olsun” anlayışı, sahteciliği meşrulaştırdı. Gerçek diplomalılar dışlandı, sahte belgeli “bizden olanlar” terfi etti. Bu, sadece bir adaletsizlik değil; bir toplumsal çürümenin başlangıcıydı. Gerçek öğretmenler atanamadı, sahte diplomalılar müdür oldu. Gerçek mühendisler işsiz kaldı, sahte belgeli “danışmanlar” projelere imza attı. Gerçek hukukçular susturuldu, sahte unvanlılar ekranlarda boy gösterdi. Bu tablo, sadece bireylerin değil, kurumların da çöküşünü gösteriyor. Karakterin İç Sesi: “Ben Gerçekken Yalancı Oldum”  “…..” 34 yaşında. Eğitim fakültesi mezunu. KPSS’ye yıllarca hazırlanmış, atanamamış. Şimdi özel bir okulda asgari ücretle çalışıyor. Bir gün, sahte diplomalı birinin ilçe milli eğitim müdürü olduğunu öğreniyor. “Ben bu ülkenin gerçek öğretmeniyim. Geceleri ders çalışarak, sabahları umutla uyanarak, yıllarca KPSS’ye girdim. Her defasında birkaç puanla kaçırdım. Ama pes etmedim. Çünkü inanıyordum: emek, bir gün kazanır. Bugün öğrendim. Müdür olmuş biri. Sahte diplomayla. Bir üniversite bile değil, bir apartman dairesi. Oradan alınmış bir kağıt parçası. Ama o müdür, ben hâlâ öğretmen bile değilim. Ne zaman gerçek olmak suç oldu? Ne zaman sahte olan ödüllendirildi? Ben bu ülkenin vicdanıyım. Ama susturulmuşum. Çünkü sahte olan bağırıyor, gerçek olan susuyor. Artık susmayacağım. Çünkü sahte olanın yükseldiği yerde, gerçek olanın çığlığı yankılanmalı.” “…..’ ün sesi, binlerce emekçinin sesi! Onların yaşadığı hayal kırıklığı, sadece bireysel değil, toplumsal bir travmadır. Kurumların Çöküşü ve Toplumsal Güvensizlik Sahteciliğin yaygınlaşması, sadece bireyleri değil, kurumları da itibarsızlaştırdı. Bugün bir diplomaya, bir unvana, bir kuruma güven kalmadı. Çünkü herkes biliyor: o belge gerçek mi, sahte mi? O kişi gerçekten uzman mı, yoksa torpilli mi? Bu güvensizlik, toplumsal dokuyu zedeliyor. İnsanlar artık kamuya değil, tanıdıklarına güveniyor. Devlete değil, çevresine sığınıyor. Bu, bir çöküşün en tehlikeli aşamasıdır. Bir Toplumun Vicdanı Susturulamaz Gerçek diplomalılar, gerçek emekçiler, gerçek öğretmenler, mühendisler, hukukçular… Onlar hâlâ var. Ama sesleri bastırılıyor. Çünkü sahte olan, gürültüyle gelir. Gerçek olan ise sessizdir ama kalıcıdır. Bu yazı, o sessizlerin sesi olsun. Sahteciliğe göz yumanlara, “Artık yeter” diyen bir vicdan çağrısı olsun. Çünkü bir toplum, sahte olanı ödüllendirdikçe; gerçek olanı kaybeder. Ve gerçek kaybolursa, gelecek de kaybolur.
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2025 -Pazartesi

Sahteciliğin Yükselişi

Gerçek Olanın Susturulduğu Bir Düzen!

Bir ülke düşünün: diplomalar kağıttan, unvanlar torpilden, kurumlar göstermelik. Gerçek olanın susturulduğu, sahte olanın ödüllendirildiği bir düzen! Bu düzenin mimarları sadece sahte belgelerle yükselenler değil; onları görmezden gelen, hatta teşvik eden yöneticiler. Bugün sahteciliğin tavan yapmasında ülkeyi yönetenlerin sorumluluğu yok mu? Elbette var hem de en ağırından.

Sahteciliğin Sistematikleşmesi

Sahte diplomalar, sahte üniversiteler, sahte uzmanlık belgeleri… Bunlar bireysel dolandırıcılıklar değil artık. Bunlar, sistemin içinden beslenen, denetimsizlikle büyüyen, cezasızlıkla kök salan bir çürümenin göstergesi.

Denetim Nerede?

Sahte üniversitelerden alınan diplomalara kim, ya da kimler onay verdi? Kamuya girenler nasıl sınavları geçti? Narkotikçi nasıl komiser oldu? Sahte psikolog nasıl çalışma izini aldı?

Bu soruların cevabı, sadece bireylerde değil, sistemin en tepesinde aranmalı. Çünkü denetim mekanizmaları işlevsiz kaldığında, sahtecilik sadece mümkün değil, cazip hale gelir.

Liyakatin Yerine Sadakat

Bir dönem geldi, liyakat değil sadakat esas alındı. “Bizden olsun da nasıl olursa olsun” anlayışı, sahteciliği meşrulaştırdı. Gerçek diplomalılar dışlandı, sahte belgeli “bizden olanlar” terfi etti. Bu, sadece bir adaletsizlik değil; bir toplumsal çürümenin başlangıcıydı.

Gerçek öğretmenler atanamadı, sahte diplomalılar müdür oldu.

Gerçek mühendisler işsiz kaldı, sahte belgeli “danışmanlar” projelere imza attı.

Gerçek hukukçular susturuldu, sahte unvanlılar ekranlarda boy gösterdi.

Bu tablo, sadece bireylerin değil, kurumların da çöküşünü gösteriyor.

Karakterin İç Sesi: “Ben Gerçekken Yalancı Oldum”

 “…..” 34 yaşında. Eğitim fakültesi mezunu. KPSS’ye yıllarca hazırlanmış, atanamamış. Şimdi özel bir okulda asgari ücretle çalışıyor. Bir gün, sahte diplomalı birinin ilçe milli eğitim müdürü olduğunu öğreniyor.

“Ben bu ülkenin gerçek öğretmeniyim. Geceleri ders çalışarak, sabahları umutla uyanarak, yıllarca KPSS’ye girdim. Her defasında birkaç puanla kaçırdım. Ama pes etmedim. Çünkü inanıyordum: emek, bir gün kazanır.

Bugün öğrendim. Müdür olmuş biri. Sahte diplomayla. Bir üniversite bile değil, bir apartman dairesi. Oradan alınmış bir kağıt parçası. Ama o müdür, ben hâlâ öğretmen bile değilim.

Ne zaman gerçek olmak suç oldu? Ne zaman sahte olan ödüllendirildi? Ben bu ülkenin vicdanıyım. Ama susturulmuşum. Çünkü sahte olan bağırıyor, gerçek olan susuyor.

Artık susmayacağım. Çünkü sahte olanın yükseldiği yerde, gerçek olanın çığlığı yankılanmalı.”

“…..’ ün sesi, binlerce emekçinin sesi! Onların yaşadığı hayal kırıklığı, sadece bireysel değil, toplumsal bir travmadır.

Kurumların Çöküşü ve Toplumsal Güvensizlik

Sahteciliğin yaygınlaşması, sadece bireyleri değil, kurumları da itibarsızlaştırdı. Bugün bir diplomaya, bir unvana, bir kuruma güven kalmadı. Çünkü herkes biliyor: o belge gerçek mi, sahte mi? O kişi gerçekten uzman mı, yoksa torpilli mi?

Bu güvensizlik, toplumsal dokuyu zedeliyor. İnsanlar artık kamuya değil, tanıdıklarına güveniyor. Devlete değil, çevresine sığınıyor. Bu, bir çöküşün en tehlikeli aşamasıdır.

Bir Toplumun Vicdanı Susturulamaz

Gerçek diplomalılar, gerçek emekçiler, gerçek öğretmenler, mühendisler, hukukçular… Onlar hâlâ var. Ama sesleri bastırılıyor. Çünkü sahte olan, gürültüyle gelir. Gerçek olan ise sessizdir ama kalıcıdır.

Bu yazı, o sessizlerin sesi olsun. Sahteciliğe göz yumanlara, “Artık yeter” diyen bir vicdan çağrısı olsun. Çünkü bir toplum, sahte olanı ödüllendirdikçe; gerçek olanı kaybeder. Ve gerçek kaybolursa, gelecek de kaybolur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (9)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Serap Demirtürk
(11.08.2025 11:26 - #3513)
Son sözle nokta koymuş yazarımız da... Ne zaman bitecek?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Zehra Alptekin...
(11.08.2025 12:59 - #3514)
1979 da öğretmen boykotlarında 50 yıllardır lisesinde çalışırken boykota katıldığım için açığa alındım. Sendikalı idim..TÖS arkamda idi.6 ay açıkta kaldım... ama "Arkamda kapı gibi sendikam TÖS vardı... Göreve iade edildim.. HANİ ŞİMDİKİ SENDİKA LAR.. Hani SENDİKALAŞMA HAREKETİ..Hani CHP nin bu konuda attığı adımlar...Hani TÜRK İŞ in son numarasına Chp nin tepkisi ?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Niyazi Gezik
(11.08.2025 13:20 - #3515)
Yazmanıza sebep olan konu hepimizin canını acıtmakta , güven duygumuzu zedelemekte.Bizi karamsarlığın girdabında sirkelemekte ve umutsuz bırakmakta.Yazınız “sesimiz” olmuş.Umarım bu ses bir “çığlığa “dönüşmeden duyulur.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
A.üretener.
(11.08.2025 13:35 - #3516)
Sevgili dostum. Düşüncelerimize tercüman olduğun için eline emeğine sağlık. İyiki varsın.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mesut ÖZDEMİR
(11.08.2025 17:27 - #3517)
Balık baştan kokar diye söz var söyleceklerim bu kadar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fidan Okyar sarıer
(12.08.2025 08:57 - #3518)
Gerçekten artık yetti
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Çiğdem Karakuş
(17.08.2025 10:40 - #3531)
herşey çok daha can sıkıcı hale geldi Hamdicim .. eline sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Veli AYER
(18.08.2025 10:10 - #3534)
Kul hakkı tamda budur. Eğitim sistemi ,Köy Enstitulerinin kapatılmasıyla, devrimleri karşı devrimle günümüze kadar ortadan kaldırdılar. Günaydın diyen, sınav, yanıt, gibi sözcükleri kullananları kara listeye aldılar sürgün ettiler açığa aldılar. Eğitimde katılım payına karşı çıkanları velilerimize şikayet ettiler. Komünist bunlar diyerek kotulediler hedefe koydular. Sonuçta hayatlarında ortaokulu bile başaramayan mongon kafalar, sahtecilik sistemli hale getirdiler. Devlet çarkı dönmüyor artık. Tek çark Diyanet çarkı. Bütün bunlara rağmen umudumuz Atatürk Devrim ve İlkelerine bağlılık. Barıştan insanlıktan yana olmaktır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
nacı ozcan
(20.09.2025 02:35 - #3768)
Sahtekarı oradan indirmedikçe düzen sürecek kimse dokunmayacak mı bu sahtekarlıklara bile bir düzen olabilir mi......
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.