Pazartesi sabahı!
İşe gidenler yorgun, ekranlar yine canlı.
Gündem taze değil ama çok sesli.
Her konuda fikri olanlar yine sahnede.
Ekonomi, dış politika, sağlık, uzay…
Hepsini bilenler(!) yine iş başında.
Babam derdi ki:
“Cahilden korkma, zırcahilin yanına ayak basma.”
O zamanlar bu söz sadece bir öğüt gibiydi.
Şimdi ise bir hayatta kalma stratejisi.
Zırcahil, bilmediğini bilmeyen kişidir.
Ama öyle bir özgüvenle konuşur ki,
bilen bile kendinden şüphe eder.
Sosyal medya algoritmalarıyla beslenmiş,
TV stüdyolarında büyümüş,
her konuda ahkâm kesen bir tür.
Bu güruha eskiden “karacahil” denirdi.
Şimdi “zırcahil” oldular.
Ve ne yazık ki bu kelime artık sadece bir tanım değil, bir salgın.
2025 Türkiye’sinde zırcahillik artık bireysel bir zaaf değil.
Sistematik bir strateji oldu!
Her gün ekranlarda, sosyal medyada, sokakta karşımıza çıkan “her şeyi bilen” figürler,
toplumu gerçeklerden uzaklaştırmak için özel olarak seçilmiş gibiler.
Ekonomi çökerken “dış güçler” diyorlar.
Kadınlar sokakta öldürülürken “aile yapısı bozuluyor” diye nutuk atıyorlar.
Gençler ülkeyi terk ederken “vatan haini” yaftası yapıştırıyorlar.
Bilgiye değil, inanca dayalı bir “bilgi” üretimi var.
Ve bu bilgi, sadece kirletiyor.
İrfan, bilmediğini bilmektir.
Ahlak, susmayı bilmektir.
Zırcahiller ise konuşmayı görev sanır.
Ve bu görevlerini huşu içinde yerine getirirler.
Hz. İsa’ya sormuşlar:
“Bu güzel ahlakı nasıl elde ettin?”
“Ben ahlakı, ahlaksızdan öğrendim” demiş.
Biz de bugün, bilgiyi zırcahilden öğreniyoruz.
Ama tersinden.
Onun ne olduğunu değil, ne olmadığını bilerek.
Bugün Pazar!
Bir önerim var:
Bir kağıda “bilmediğini” yaz.
Sessizce oku.
Sonra o kağıdı yak.
Bu, bilginin yeniden doğuşu için bir ritüel olsun.
Çünkü soru, zırcahilliğe karşı en güçlü silahtır.
Haftanın Sorusu:
“Bu hafta neyi bilmediğini fark ettin?”
Ulus Gazetesi’nin bu köşesi, sadece bir yazı değil, bir hafıza eylemi.
Her Pazartesi, birlikte hatırlayalım.
Unutulanı çağırmak, susturulanı konuşturmak için.
Çünkü hafıza, direniştir.
