Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Annelerimizin gözünde hep çocuğuz...

Annem çok hisli bir kadındı. Bu topraklarda yaşayan her kadın gibi... Ömrü boyunca yoklukla mücadele etmiş, fedakârlığıyla bizi yetiştirmişti. Babam evi terk edip gurbete—Adana’ya—gittiğinde, annemi yıllarca ne aramış ne sormuştu. Altı çocukla bir başına kalmış, ama kimseye sıkıntısını belli etmemiş. Annemin babası, rahmetli dedem ona kol kanat germişti. Annem şöyle anlatırdı: "Anadolu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez bir köyünde, elde yok avuçta yok… Ama sizin ayağınıza bir taş değmesin diye saçımı süpürge ettim yıllarca." Derdi. O güçlü kadının gözlerinde hep bir hüzün vardı. Bize hissettirmemeye çalışsa da, ben anlardım. Küçüktüm ama onun ne kadar duygusal biri olduğunu bilirdim. Annem, doğduğu coğrafyanın iklimi gibiydi; zor şartlar içinde ayakta kalmış, yüzünde ise yılların yükünü taşıyan hüzün ve dram saklıydı. Sebebini tam olarak bilemezdim, ama “Anne ve çocuk” hisleri birbirine geçişli olmalıydı. Belki de annem, sadece kendi yaşadıklarını değil, bana hissettiklerini de içine saklıyordu. Bir anne, evladına güç vermek için bazen sessizce acısını taşır; gözleri ne kadar hüzünlü olsa da, bir çocuğun yanında hep güçlü durmaya çalışır. Çocuk ise annesinin ruhunu sezebilir, onun içinde sakladığı duyguları anlayabilir. Bazen kelimeler olmadan, sadece bir bakışla birbirimize dokunurduk Annemle. “Anne ve çocuk arasındaki bağ, dünyanın en derin ve doğal duygularından biridir”. Annemin yüreğinde en büyük yaralardan biri, genç yaşta vefat eden ablam Zeynep’ti. Annemin "Sarı Zeynep"iydi. Babam Adana’da iken, annemin tek dayanağı olmuştu. Onun erken vefatı, yüreğinde derin bir boşluk oluşturmuştu. Son nefesine kadar, o boşluk hiç dolmadı. Vefatıyla birlikte, yılların biriktirdiği acıları ve üzüntüleri de sessizce yanına aldı götürdü, geriye derin bir özlem bırakarak." Analarımız için biz hep çocuğuz. Mert bir adamın ağlayışı kadar, bir annenin yüreğinde acıma duygularını uyandıracak başka bir şey düşünülemez. Sabah kapıdan girdiğimde annem tam karşımdaydı. Öfkesini gözlerinden okuyordum. Daha kapıdan içeri girmemiştim. Annem bana sorular soruyordu! "Nerede kaldın, niye haber vermedin?" Sustum. Annem cevapsız kaldıkça daha çok kızıyordu. Derken bir tokat sesi, şaşırmıştım. Bir an dudağımın kanadığını fark ettim ama anneme göstermemek için ısırdım. Tokat sonrası "Bitti mi anne?" diye fısıldadım. "Ne bitti mi oğlum? Sen bana bu korkuyu nasıl yaşattın!" Annemin sesi titriyordu, ne yaptığının hala farkında bile değildi. Ergenlik çağındaydım. Hesap edemediğim çok şey vardı. Eve ilk defa sabaha karşı dönmüştüm, üstelik anneme haber vermeden. O gece, anneme anlatılmaz bir korku yaşatmıştım. Bütün gece uyumamıştı. Her araba sesinde pencereye koşmuş, her tıkırtıda oğlum geldi, diye ümitlenmiş kapıya koşmuştu. İçinde büyüyen korku, zamanla öfkeye dönüşmüştü. Sabah olduğunda, yatağımın yanında bekliyordu. "Hadi kalk hınzır, sofrada her şey hazır. Elini yüzünü yıka, otur bakalım." Masaya oturdum. Annem tam karşımda. Gözlerinin şişkinliği gece boyunca ağladığını ele veriyordu. "Hadi anlat bakalım, gece neredeydin?" Gözlerine baktım. "Anne, inan ki kötü bir şey yapmadım. Biliyorsun “gece on birden sonra  sokağa çıkma yasağı vardı”, Arkadaşlarla evde oyuna daldık. Saatin nasıl geçtiğini fark edemedik. Fark ettiğimizde baktık sabahın dördü olmuş, ‘Bir iki saat sonra hava aydınlanacak, o zaman gidersin’ dediler. Hepsi bu. Seni üzeceğimi bilemedim, çok üzgünüm. Özür dilerim." O an annemin gözyaşları yanaklarına çağlayan gibi aktı. Yüreğim parça parça oldu. Kalktım, boynuna sarıldım. Annem yüzümü gözümü öpüyor, saçlarımı kokluyor, ağlıyordu. "Ah be oğlum, sen ne zaman bu kadar çabuk büyüdün?"  
Ekleme Tarihi: 10 Mayıs 2025 -Cumartesi

Annelerimizin gözünde hep çocuğuz...

Annem çok hisli bir kadındı. Bu topraklarda yaşayan her kadın gibi... Ömrü boyunca yoklukla mücadele etmiş, fedakârlığıyla bizi yetiştirmişti. Babam evi terk edip gurbete—Adana’ya—gittiğinde, annemi yıllarca ne aramış ne sormuştu. Altı çocukla bir başına kalmış, ama kimseye sıkıntısını belli etmemiş. Annemin babası, rahmetli dedem ona kol kanat germişti.

Annem şöyle anlatırdı:

"Anadolu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez bir köyünde, elde yok avuçta yok… Ama sizin ayağınıza bir taş değmesin diye saçımı süpürge ettim yıllarca." Derdi.

O güçlü kadının gözlerinde hep bir hüzün vardı. Bize hissettirmemeye çalışsa da, ben anlardım. Küçüktüm ama onun ne kadar duygusal biri olduğunu bilirdim. Annem, doğduğu coğrafyanın iklimi gibiydi; zor şartlar içinde ayakta kalmış, yüzünde ise yılların yükünü taşıyan hüzün ve dram saklıydı. Sebebini tam olarak bilemezdim, ama “Anne ve çocuk” hisleri birbirine geçişli olmalıydı.

Belki de annem, sadece kendi yaşadıklarını değil, bana hissettiklerini de içine saklıyordu. Bir anne, evladına güç vermek için bazen sessizce acısını taşır; gözleri ne kadar hüzünlü olsa da, bir çocuğun yanında hep güçlü durmaya çalışır. Çocuk ise annesinin ruhunu sezebilir, onun içinde sakladığı duyguları anlayabilir. Bazen kelimeler olmadan, sadece bir bakışla birbirimize dokunurduk Annemle.

“Anne ve çocuk arasındaki bağ, dünyanın en derin ve doğal duygularından biridir”.

Annemin yüreğinde en büyük yaralardan biri, genç yaşta vefat eden ablam Zeynep’ti. Annemin "Sarı Zeynep"iydi. Babam Adana’da iken, annemin tek dayanağı olmuştu. Onun erken vefatı, yüreğinde derin bir boşluk oluşturmuştu. Son nefesine kadar, o boşluk hiç dolmadı. Vefatıyla birlikte, yılların biriktirdiği acıları ve üzüntüleri de sessizce yanına aldı götürdü, geriye derin bir özlem bırakarak."

Analarımız için biz hep çocuğuz. Mert bir adamın ağlayışı kadar, bir annenin yüreğinde acıma duygularını uyandıracak başka bir şey düşünülemez.

Sabah kapıdan girdiğimde annem tam karşımdaydı. Öfkesini gözlerinden okuyordum. Daha kapıdan içeri girmemiştim. Annem bana sorular soruyordu!

"Nerede kaldın, niye haber vermedin?"

Sustum. Annem cevapsız kaldıkça daha çok kızıyordu. Derken bir tokat sesi, şaşırmıştım. Bir an dudağımın kanadığını fark ettim ama anneme göstermemek için ısırdım.

Tokat sonrası "Bitti mi anne?" diye fısıldadım.

"Ne bitti mi oğlum? Sen bana bu korkuyu nasıl yaşattın!" Annemin sesi titriyordu, ne yaptığının hala farkında bile değildi.

Ergenlik çağındaydım. Hesap edemediğim çok şey vardı. Eve ilk defa sabaha karşı dönmüştüm, üstelik anneme haber vermeden. O gece, anneme anlatılmaz bir korku yaşatmıştım. Bütün gece uyumamıştı. Her araba sesinde pencereye koşmuş, her tıkırtıda oğlum geldi, diye ümitlenmiş kapıya koşmuştu. İçinde büyüyen korku, zamanla öfkeye dönüşmüştü.

Sabah olduğunda, yatağımın yanında bekliyordu.

"Hadi kalk hınzır, sofrada her şey hazır. Elini yüzünü yıka, otur bakalım."

Masaya oturdum. Annem tam karşımda. Gözlerinin şişkinliği gece boyunca ağladığını ele veriyordu.

"Hadi anlat bakalım, gece neredeydin?"

Gözlerine baktım.

"Anne, inan ki kötü bir şey yapmadım. Biliyorsun “gece on birden sonra  sokağa çıkma yasağı vardı”, Arkadaşlarla evde oyuna daldık. Saatin nasıl geçtiğini fark edemedik. Fark ettiğimizde baktık sabahın dördü olmuş, ‘Bir iki saat sonra hava aydınlanacak, o zaman gidersin’ dediler. Hepsi bu. Seni üzeceğimi bilemedim, çok üzgünüm. Özür dilerim."

O an annemin gözyaşları yanaklarına çağlayan gibi aktı. Yüreğim parça parça oldu. Kalktım, boynuna sarıldım. Annem yüzümü gözümü öpüyor, saçlarımı kokluyor, ağlıyordu.

"Ah be oğlum, sen ne zaman bu kadar çabuk büyüdün?"

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Naci özcan
(10.05.2025 16:18 - #3083)
anneler günü tüm analar için mutlu kutlu ve huzurlu olsun diline sağlık bir maşa ile ıspanağı sevdiren anamı halen özlüyorum....ana candır can
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mesut ÖZDEMİR
(10.05.2025 19:05 - #3085)
Annelerin hakki odenmez
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fahri
(10.05.2025 20:58 - #3086)
Anneler ❤️
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.