Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Adaletin Aynası

“ Bağımsız Yargı İroniyle Yüzleşmek” “Hırsıza hırsız olduğunu unutturursanız, döner sizi hırsızlıkla suçlar.” Bu Fransız atasözü, hem bireysel çelişkileri hem de sistemsel çürümeyi gözler önüne seren bir ayna gibi. Bugünün toplumsal yapısı, bu sözün altını adeta her gün yeni bir vaka ile çizerken, bizi derin bir sorgulamaya davet ediyor. Siyasi baskılar, yolsuzluklar, nepotizm ve sahte diplomalar; sadece bireylerin değil, bir bütün olarak toplumun vicdanını sarsıyor. Kamu kaynaklarının adeta bir ganimet gibi yağmalanması, halkın devletle kurduğu güven bağını gevşetiyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, yerini örtbas etmeye ve günah keçisi aramaya bırakmış durumda. Bu davranışlar, adeta bir "suç transferi" mekanizması gibi çalışıyor: Kimin gerçekten sorumlu olduğu, bilinçli bir manipülasyonla muğlaklaştırılıyor. Nepotizm, liyakat yerine aidiyetin ödüllendirildiği bir düzen inşa ederken; ehliyetsiz kişilerin makamlara taşınması, halkın adalete olan inancını kemiriyor. Üniversitelerin prestiji, diploma sahteciliği ile örseleniyor; eğitim, bir sermaye yatırımı olmaktan çıkıp bir formaliteye dönüşüyor. Bu yozlaşma, gençlerin umudunu kırarken, geleceğe dair güveni de törpülüyor. Siyasi baskılar ve yargısız infazlar ise yalnızca bireyleri değil, düşüncenin kendisini hedef alıyor. Fikir beyan etmek, bir suç unsuru hâline gelirken; susturulan sesler, toplumun ortak vicdanını sessizliğe mahkûm ediyor. Böyle bir düzende "mağdur", "suçlu"ya dönüşebiliyor ve ironi zirveye ulaşıyor: Gerçeği dile getirenler, iftira ve tehditlerle karşı karşıya kalıyor.      Adil Yargı Söylemi ve İroni Katmanı Adalet Bakanı’nın her gün birkaç kez tekrarladığı “adil yargı, tarafsız yargı” söylemi, ilk bakışta demokratik bir taahhüt gibi görünse de, bu denli yoğun vurgunun arkasında bir güven bunalımı mı saklı? Toplumda sıkça dillendirilen eleştiriler, bu söylemin bir tür “suçluluk savunusu” olarak da okunabileceğini gösteriyor. Hakikat, eylemle desteklenmediğinde söylem ironikleşir. Gerçekten adil ve tarafsız olan bir düzen, kendini tekrar tekrar ispat etmek zorunda kalmaz. Çünkü adalet, sessizlikte bile hissedilir; güven, yalnızca kelimelerle değil, tutarlılıkla inşa edilir. Bu noktada şu sorular daha yakıcı hâle geliyor: Ne zaman doğruları dile getirmek suç sayıldı? Kimi zaman haklıyken susmayı, hayatta kalmanın bir gereği olarak mı benimsedik? Sessiz kalan çoğunluk, adaletsizliğe ortak olmadan nasıl var olabilir? Güçlü söylemler, gerçekten güçlü uygulamalarla destekleniyor mu? Bu sorularla yüzleşmek, bireysel bir cesaret değil; toplumsal bir sorumluluktur. Çözüm, ancak suskunluğun duvarlarını yıkmakla, unutturulan erdemleri tekrar hatırlatmakla mümkün olabilir. Çünkü sorumluluk hatırlatılmadan, adalet talep edilemez. Ve en büyük hırsızlık, halkın umudunu çalmaktır.  
Ekleme Tarihi: 14 Temmuz 2025 -Pazartesi

Adaletin Aynası

“ Bağımsız Yargı İroniyle Yüzleşmek”

“Hırsıza hırsız olduğunu unutturursanız, döner sizi hırsızlıkla suçlar.” Bu Fransız atasözü, hem bireysel çelişkileri hem de sistemsel çürümeyi gözler önüne seren bir ayna gibi. Bugünün toplumsal yapısı, bu sözün altını adeta her gün yeni bir vaka ile çizerken, bizi derin bir sorgulamaya davet ediyor.

Siyasi baskılar, yolsuzluklar, nepotizm ve sahte diplomalar; sadece bireylerin değil, bir bütün olarak toplumun vicdanını sarsıyor.

Kamu kaynaklarının adeta bir ganimet gibi yağmalanması, halkın devletle kurduğu güven bağını gevşetiyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, yerini örtbas etmeye ve günah keçisi aramaya bırakmış durumda. Bu davranışlar, adeta bir "suç transferi" mekanizması gibi çalışıyor: Kimin gerçekten sorumlu olduğu, bilinçli bir manipülasyonla muğlaklaştırılıyor.

Nepotizm, liyakat yerine aidiyetin ödüllendirildiği bir düzen inşa ederken; ehliyetsiz kişilerin makamlara taşınması, halkın adalete olan inancını kemiriyor. Üniversitelerin prestiji, diploma sahteciliği ile örseleniyor; eğitim, bir sermaye yatırımı olmaktan çıkıp bir formaliteye dönüşüyor. Bu yozlaşma, gençlerin umudunu kırarken, geleceğe dair güveni de törpülüyor.

Siyasi baskılar ve yargısız infazlar ise yalnızca bireyleri değil, düşüncenin kendisini hedef alıyor. Fikir beyan etmek, bir suç unsuru hâline gelirken; susturulan sesler, toplumun ortak vicdanını sessizliğe mahkûm ediyor. Böyle bir düzende "mağdur", "suçlu"ya dönüşebiliyor ve ironi zirveye ulaşıyor: Gerçeği dile getirenler, iftira ve tehditlerle karşı karşıya kalıyor.

     Adil Yargı Söylemi ve İroni Katmanı

Adalet Bakanı’nın her gün birkaç kez tekrarladığı “adil yargı, tarafsız yargı” söylemi, ilk bakışta demokratik bir taahhüt gibi görünse de, bu denli yoğun vurgunun arkasında bir güven bunalımı mı saklı? Toplumda sıkça dillendirilen eleştiriler, bu söylemin bir tür “suçluluk savunusu” olarak da okunabileceğini gösteriyor.

Hakikat, eylemle desteklenmediğinde söylem ironikleşir. Gerçekten adil ve tarafsız olan bir düzen, kendini tekrar tekrar ispat etmek zorunda kalmaz. Çünkü adalet, sessizlikte bile hissedilir; güven, yalnızca kelimelerle değil, tutarlılıkla inşa edilir.

Bu noktada şu sorular daha yakıcı hâle geliyor:

  • Ne zaman doğruları dile getirmek suç sayıldı?
  • Kimi zaman haklıyken susmayı, hayatta kalmanın bir gereği olarak mı benimsedik?
  • Sessiz kalan çoğunluk, adaletsizliğe ortak olmadan nasıl var olabilir?
  • Güçlü söylemler, gerçekten güçlü uygulamalarla destekleniyor mu?

Bu sorularla yüzleşmek, bireysel bir cesaret değil; toplumsal bir sorumluluktur. Çözüm, ancak suskunluğun duvarlarını yıkmakla, unutturulan erdemleri tekrar hatırlatmakla mümkün olabilir. Çünkü sorumluluk hatırlatılmadan, adalet talep edilemez. Ve en büyük hırsızlık, halkın umudunu çalmaktır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (5)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mustafa mete
(14.07.2025 21:25 - #3429)
Canım hocam benim çok güzel dile ve söze getirmişsiniz Şuanki yaşdıgımız olaylarada dokunmanız harika çok teşekkür saygılar sunuyorum kalemine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Av.Erdoğan Kılıç
(15.07.2025 06:59 - #3430)
Ben de sondan başlıyayım. “ halkın umudunu çalmak “, halkın geleceğe dair plan yapmamasını ve günü kurtarmak adına kuralsız ve “ ben merkezci “ bir yapıya bürünmesini sağlayacaktır. Bu halde de ,var olan kuralları geliştirici bir çaba yerini anarşiye ve “gücü gücüne yeten “ kaos ortamlarına terk edecektir. Tüm bu kaos ortamı da , yönetenlerin kuralsızlıklarına yasal bir denetimi yok edecektir. Yazınız hukuk fakültelerinde okutulacak seviyede bir zenginlik ve uyarı içermektedir. Bu anlamda tebrik ediyorum..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erol Sanburkan
(15.07.2025 16:16 - #3431)
Hamdiciğim ellerine,yüreğine sağlık; güncel bir sorunu çok başarılı bir içerikle ortaya koymuşsun. Metnin dil ve anlatım açısından da oldukça başarılı. Zevkle okuduğum bir yazı olmuş. Teşekkürler...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erol Çavuş
(21.07.2025 12:46 - #3451)
Hırsız halkın içinden çıkıyorsa durum daha da vahim demektir
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Murat SARITAŞ
(02.09.2025 06:44 - #3604)
Ülkemizin en önemli sorununu çok güzel anlatmışsın, diyecek başka bir şey yok. Kalemine yüreğine sağlık arkadaşım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.