Toplumda ekmek kavgası, boş tencere öne çıktı.
Artık halk tozpembe yalanlara, din sömürüsüne de inanmıyor. Gerçek yaşamda çekilen sıkıntılar, çileler, zulümler onu salladı, az da olsa kendine getirdi.
Saraylarda, köşklerde, yalılarda yaşayanları gördü. Hakkını aramaya, sesini yükseltmeye başladı.
AKP – MHP iktidarı bunun farkında… Seçmen kitlesinin ve altındaki koltuğun kayıp gittiğini görüyor...
Koltuk sevdası iktidarı şaşkına çevirdi. Telaşa düşürdü… Ne onulmaz bir yaraymış bu sevda!!!
Ortalarda uyurgezer gibi dolaşıyorlar. Ne yaptıklarını, ne ettiklerini bilmiyorlar.
Bugün AK dediğine ertesi gün kara diyorlar. Dün terörist başı, bebek katili dedikleri adamdan medet umuyorlar. Hedef anayasa değişikliği, iktidarı ve cumhurbaşkanlığını elden kaçırmamak…
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen genç teğmenleri yargı önüne çıkarırken, PKK liderini Meclise davet ediyorlar. Milyonların seçtiği belediye başkanlarını ise dört duvar arasına atıyorlar.
Bahçeli çağrı yapıyor “Öcalan umut hakkından yararlansın, TBMM’ye gelip DEM parti grubunda konuşsun…” Peki, Can Atalaylar neden umut hakkından yararlanmıyorlar?
Elli bin kişinin katiline davetiye gönderiyorlar. Ama halkın helal oylarıyla seçilen Can Ataklı’yı dört duvar arasında tutmaya devam ediyorlar.
Sonra da terörist ilan ederek, yerine kayyum atadığı DEM partili Ahmet Türk’ü arkadaşları ile birlikte İmralı’ya gönderiyorlar. Bu mudur hak – hukuk, bu mudur adalet?
Böylece AKP, MHP Türkiye Büyük Millet Meclisinden önce Abdullah Öcalan’la diyalog kurdu. Görüştü. CHP de “Biz barıştan yanayız, gelsinler, konuşalım…” dedi.
İktidar ve yandaşları o kadar çok korkuya kapıldılar ki halktan umutlarını kestiler. Yardımsever ve sıkı bir Müslüman görünmek için Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Şam'daki Emevi Camisi için halıları yapmaya başladıklarını, yüzde 100 yün ve bordo renk olacak halıların ilk teravihe yetişeceğini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Suriye'nin bitkisel ve hayvansal üretim ihtiyaçlarını belirleyerek Suriye halkına destek olacaklarını, "14 kişilik bir ekip kurduk, bir eylem planı hazırlamak üzere çalışmalarımıza başladık" dedi.
Peki, perişan, yoksul, pazarlardan atık meyve, sebze toplayan halkımıza, emeklilerimize kim destek olacak? Onlara kim arka çıkacak? Onlar halk, vatandaş, Müslüman değil mi?
BOP projesi tıkır tıkır işliyor. Hedefte “federasyon” var. Yani birçok örgütün, kuruluşun birleşerek oluşturduğu devletler birliği var… Hedefte Sevr, yani Türkiye’nin bölünmesi var…
Ne diyor Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirinde?
Siz Ali Bey, Veli Beyefendi busunuz / Gelecekler önünde suçlusunuz.
Ne olmuşuz, ne yapmışlar bize / Nasıl bağlanmış elimiz, kolumuz.
Böyle giderse biline hep. / Mustafa Kemal’le bile yokuz.
De, yüreğin nice yanarsa yansın / Efendilerin yüreği buz.