Ne demişti Attila İlhan:
“Elsiz ayaksız bir yeşil yılan / yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal / hani bir vakitler Kubilay’ı kestiler / çün buyurdun kesenleri astılar / sen uyudun asılanlar dirildi / Mustafa’m Mustafa Kemal’im…”
Çok kötü günlerden geçiyor sevgili yurdumuz. Anaların, babaların gözleri yaşlı. Katiller el üstünde. Toz duman, pislik kaplamış her yanı. Çamur diz boyu…
20. yüzyılın ilk çeyreğinde olduğu gibi, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde de emperyalizm ve yerli ortakları, ülkemizi parçalamak için çabalıyorlar. Yoğun bir çalışma içindeler...
ABD’nin bir eli Türkiye’de öteki eli Kandil’de. O, Ortadoğu’daki sömürüsünü ve egemenliğini sürdürebilmek uğruna, PKK’yı siyasallaştırarak dağlardan düzlüğe çekmeye çalışıyor.
Ayrıca o, Irak’ın kuzeyinde Kürt aşiret reislerinin yönettiği ikinci bir İsrail devleti ile petrol ve öteki çıkarlarını garantiye almak amacında.
Senaryolar hazırlanıyor. Bu senaryoda ABD, AKP, MHP, APO büyük bir dayanışma ile Türkiye’nin başına çorap örüyorlar.
ABD’nin bugünkü görevini bir zamanlar İngiltere üstlenmişti.
Osmanlının son dönemlerinde Kürtler, İngiltere’nin kanatları altında palazlanma yolunu seçmişti. İngiltere, Mustafa Kemal’in gücünü bölmek ve zayıflatmak için Kürt aşiretlerini ayaklandırmayı düşünüyordu.
O yıllarda “Kürt Teali Cemiyeti” (Kürt Yükselme Derneği) başkanı Seyit Abdülkadir, İngilizlerin yönlendirmesiyle Diyarbakır, Bitlis, Elazığ illerinde bir “Kürt devleti” kurma çabasındaydı. Sadrazam Damat Ferit de Kürt Teali cemiyetinin girişimini destekliyordu. O, İngiliz yüksek komiseri Amiral De Robeck’e iki kez başvurarak, Mustafa Kemal’e karşı Kürtleri kullanmayı önermişti. De Robeck Damat Ferit’in bu önerilerini Lord Curzon’a şöyle iletmişti:
“Damat Ferit bana geldi ve dedi ki: Kürtler ayrı bir devlet olacaktır. Mustafa Kemal’i sevmezler. Çünkü o Bolşevikliği getirmek istiyor. Siz Mustafa Kemal’den nefret ediyorsunuz. Çünkü sizin yaptığınız anlaşmayı kabul etmiyor. O halde Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı birlikte kullanalım.” (Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, 277)
Böylece, padişahın, sadrazamın ve İngiltere’nin desteğini arkasına alan işbirlikçi Seyit Abdülkadir, 31 Mart 1920 tarihli Peyam-ı Sabah gazetesinde şunları yazıyordu:
“Kuva-yı Milliye’ye aldanmayınız. (Onlar) Bolşeviklerin kafasını taşıyan yurtsuz serserilerdir. Hilafet ve Saltanattan ayrılmayınız.”
Günümüzde ise ABD’nin desteğini arkasına alan PKK, aynı yolun yolcusu. Masum insanları katletti ve yoksul halkın bütçesinden milyarlarca liranın boş yere harcanmasına neden oldu.
Şimdi de Ulus devlet ve ülke bütünlüğü parçalanmaya çalışılıyor. Her zaman ve her yerde Amerika ne derse o oluyor. Sorgusuz sualsiz peşinden gidiyorlar.
Sevr haritaları havalarda uçuşuyor. Öcalan, özerkliğini ilan ederek Türkiye Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünü bölmek istiyor.
Peki, bu “Büyük Ortadoğu Projesi” nedir? Ne anlama geliyor?
Çok özet ve net söyleyelim: Amerika’nın bir sömürü ve paylaşım programıdır. Doğrudan devletlerin sınırlarını değiştirmeyi hedeflemektedir. 24 ülkeyi kapsamaktadır ve içerisinde Türkiye de vardır. Tam yeri gelmişken, burada bir gerçeği ifade etmeden de geçmeyelim:
Cumhuriyet düşmanlarının her yanı veba gibi sarması, bebek katillerinin Türkiye üzerinde söz sahibi olması, cemaatçilerin devleti teslim alması, Atatürkçü muhalefetin sessizliğinden, güçsüzlüğünden kaynaklanmaktadır.