Şu son zamanlarda yaşamadıklarımızı yaşadık.
Görmediklerimizi gördük.
Duymadıklarımızı duyduk.
Bacak kadar çocuklara tecavüz ediyorlar… Yol ortasında kadınları dövüyorlar… Sonra da ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.
Bunları bilmezdik biz. Kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı sokaklara korkusuzca salardık…
Saraylarda, köşklerde, yalılarda, konaklarda yeni bir “Lale Devri” başladı… Bir grup azınlık dilediği gibi yaşıyor… İstediğini alıyor, istediğini satıyor…
Zevk, sefa, eğlence gırla gidiyor… Vur patlasın, çal oynasın…
Büyük bir çoğunluk ise açlıktan, yoksulluktan cehennem azabı çekiyor.
Açlık sınırının 21 bin TL, yoksulluk sınırının 73 bin TL olduğu bir ortamda asgari ücreti 22 bin 104 TL olarak belirlediler.
Yüzde 80’lik enflasyon karşısında emeklilere, memurlara sadece yüzde 11,54 – 15,75 artış veriyorlar. Hangi insafa, hangi vicdana sığar bu?
Dört kişilik bir aile bu parayla çay simit bile alamaz.
Ne demiş atalarımız? “Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar…”
Bir mutlu azınlık yiyor, içiyor, geziyor, tozuyor; yoksul halka da şükretmesini öğretiyor.
Yalanlarını, dolanlarını, vurgunlarını ortaya dökenleri; kirli çamaşırlarını, pisliklerini gün ışığına çıkaranları ise ihanetle, teröristlikle suçluyorlar.
Sonra da onları FETÖCÜ, bölücü, din düşmanı ilan edip, hücrelere atıyorlar.
İşte bu yüzden fabrika, imalathane yerine durmadan hapishane açıyorlar. Çünkü var olanlar mahpusları karşılamaya yetmiyor.
Türkiye, dünyada gelir dağılımı en bozuk 5 ülkeden birisi, ama mahpus ve mahpushane sayısında ülkemiz en önde. Lider…
2002 de 58 bin olan mahpus sayısı ise günümüzde 10’a katlanmış durumda…
Yandaş televizyonlar, gazeteler ne kadar gizlerlerse gizlesinler, yaşamı ne kadar tozpembe gösterirlerse göstersinler gerçekler gün gibi ortada…
İşin daha kötü yanı; politikacılarda, yöneticilerde utanma, sıkılma duygusunun kalmadı…
Ekmek yer, su içer gibi yalan söylüyorlar. Yalanları ortaya çıkınca da yeni yalanlar bulmaya devam ediyorlar. Yaptıklarından hiç utanmıyorlar.
Bir tek hedefleri var şimdi onların: Mal mülk, para sahibi olmak; halkın geçim kaynaklarını yok edip, kurutmak…
Bir tek ilkesi var şimdi onların: Devlet malı deniz, yemeyen domuz yasasını hayata geçirmek…