Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçün - E.Büyükelçi
Köşe Yazarı
Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçün - E.Büyükelçi
 

AT BRE HASAN……ATMA BRE RECEP…….(1.Bölüm)

Bugün sizlere biri Hasan’a, diğeri Recep’a ait iki gerçek halk hikayesi anlatacağım. İkisi de Osmanlı tebası olan bu kişilerden birinin türküsünü, diğerinin hakkında söylenen meşhur  cümleyi bilirsiniz. Haydi başlayalım., ………………………… AT BRE HASAN Debre……….. Bugün, Makedonya'nın Arnavutluk sınırı yakınlarındaki küçük bir şehir. Şehir dedikse öyle Istanbul, Ankara gibi bir kent sanmayın. Nüfusu olsa olsa 25 bin kişi. Yani Kadıköy’ün Caferağa mahallesi kadar. Bunun da yarısı Arnavut, sadece %15’i Makedon. % 10 kadarı da Türk. Bu denli küçük bir yer olmasına karşın nasıl oluyor da folklorumuzda önemli bir yere sahip bulunuyor? Hasan nedeniyle. Debreli Hasan yani. Hatırladınız mı? Hadi hep beraber türküsünü söyleyelim: “ Drama Köprüsü, bre Hasan, dardır geçilmez,    Soğuktur suları, bre Hasan, bir tas içilmez,    Anadan geçilir, bre Hasan, yardan geçilmez     AT martini  bre Hasan dağlar inlesin,   Drama mahpusunda, bre Hasan, namın yürüsün.     Mezar taşlarını, bre Hasan, koyun mu sandın,   Adam öldürmeyi, bre Hasan, oyun mu sandın,   Drama mahpusunu, bre Hasan, evin mi sandın.    AT martini bre Hasan dağlar inlesin  Drama  mahpusunda namın yürüsün………” (Ara Not: Bu güzel ve bir o kadar da acıklı Rumeli türküsünü bir çok sanatçı söyler.  Ama ben, Kumanova/Makedonya’da doğan ve bir kaç yıl önce Istanbul’da vefat eden “Arif Ağa”dan (Arif Şentürk) dinlemeyi tercih ederim). (Bir Ara Not daha: Türküde adıgeçen Marrini , asıl adıyla Martini-Henry tüfeği  1870 yılında İsviçreli Friedrich von Martini ile İngiliz Alexander Henry tarafından İngiliz Ordusu için icad edilmiş, tek dolumluk tek atımlı piyade ve süvari tüfeğidir. Yaklaşık yarım asır bir çok ülke ordusu tarafından kullanılan bu silahı Osmanlı Ordusu ilk kez 1877-78 Rus Harbi için İngiltere’den satın almıştır). Türküyü biliyorsunuz, peki ama Debreli hasanın/Drama Köprüsünün hikayesini biliyor musunuz? Hikayenin ana hatları belli, lakin, ,ayrıntılarda bir çok farklılıklar var. Adam bir eşkiya, ama durup dururken eşkiya olmamış. Üstelik Rumeli’nin Robin Hood’u. 19. Asrın sonlarına doğru ((1870 ?), Debre’de doğmuş Debreli Hasan dersem fuzuli bir cümle mi olur. Fakir bir Osmanlı ailesinin evladı. Öyle babasının toprakları, dükkanı, fabrikası falan yok. N’apsın…..gidip askere yazılıyor.   Asker ocağında kendisine eziyette bulunan, haksızlık eden komutanı Kolağasını (Yüzbaşı) öldürüyor. Hikayenin burasında ilk farklılıklar beliriyor. Bir versiyona göre, Hasan’ın öldürdüğü kişi ailesine haksızlık eden amcası. Diğerinde, öldürülen kişinin yörenin zalim yöneticisi olduğu söyleniyor. Üçüncü farklı anlatımda da  ölenin  haksız vergiler tahsil etmeye çalışan tahsildar olduğu ileri sürülüyor. Hangisi doğru bilmem ama ortada olan gerçek Debreli Hasan'ın cinayet işlediği gerçeği. Hasan yakalanmamak için dağa çıkıyor ve eşkiya oluyor. Yanında, “Kara Kedi” lakaplı bir de yoldaşı var. Adam eşkiya olmasına eşkiya ama biraz farklı bir eşkiya. Fakir fukarayı soymuyor. Haksız para kazananları ( o zamanlarda yandaş şirketler, hortumcular uyuşturucu baronları  falan  var mıydı acaba?) soyuyor. Üstelik soyduğu paraları, malları fakirlerle paylaşıyor. Böylece başı sıkışan Debreli’ye koşuyor. Ayrıca, aşık gençleri koruyor, maddi yardımda bulunuyor, evlendiriyor. Anladınız tabii, kendisinin de sevdiği bir kız varmış ama kaçak durumuna düşüp peşine Zaptiye (Jandarma) müfrezeleri düşünce zarar gelmesin diye kızı terk etmek zorunda kalmış. İleride bu konuya  tekrar döneceğim. Aaa, bir de, o sıralarda Osmanlının zafiyetinden faydalanıp gemi azıya alan Rum çetelerine karşı Türk köylerini koruyor. Tabii, yoldaşı  Kara Kedi ile birlikte. Debreli Hasan’ın arada sırada dağdan inip yareni Kara Kedi  ile birlikte, kız kardeşini köyde ziyarete  gittiği haberini alan Zaptiyeler tuzak kuruyorlar. Hasan ile Kara Kedi köye geldiklerinde çatışma çıkıyor. Burada yine farklı anlatımlar söz konusu. Bir rivayete göre Hasan yakalanıp hapse konuluyor. bir diğer söylentiye göre ise Hasan pusuyu yarıp kaçıyor ama Kara Kedi yakalanıp hapise atılıyor. Türküdeki “Drama maphusuna” yapılan atıfın kaynağı bu. Gelelim Debreli Hasan’ın aşk hikayesine. Adamın köyde bir yavuklusu var. Var ama, suç işleyip dağa çıkınca aşkının istikbali olamayacağını anlıyor ve kıza “ benim sonum iyi değil, ömrünü benimle çürütemezsin. Git başkasıyla evlen ve mutlu ol” diyor. Kızın babasına da haber yollayıp bir başka damat bulmasını istiyor. Yaa, aşkın böylesi de var. Bu da başka bir “Love Story”. Kız ağlasa da, perişan  olsa da babasının bulduğu gençle evleniyor. Debreli, sevgilisine 7 altın bilezik yolluyor, düğün hediyesi olarak. Burada yine karşımıza rivayetler çıkıyor. Söylentiye göre Hasan sevgilisini son kez görebilmek için, tehlikeyi göze alıp gizlice düğüne gitmiş, uzaktan seyre başlamış. Ne var ki onun böyle bir şey yapabileceğini düşünen jandarmalar tuzak kurmuş.   Hasan çatışmaya girip yaralanmış ve yakalanmış Yok  canım Hasan çemberi yarıp kaçmış, yakalanan KaraKediymiş….falan filan. Debrelinin bir ara yakalanıp hapse atıldığına dair bir çok söylenti mevcut, ama, nerede, nasıl, ne zaman olduğu belli değil. Üstüne üstük, eğer yakalandıysa hapisten nasıl çıktığı hakkında da fikir birliği yok.Af ile çıkmış olabilir mi (2. Meşrutiyetin ilanı vesilesi ile ilan edilen af mı acaba?). Aflar cinayetten mahkum olanları da kapsar mı? Yoksa bizimki hapisten afla değil de kaçarak mı kurtuldu? Bu soruların cevapları yok veya açık değil. Balkan Savaşı sonrasında Rumeli'nin elimizden çıkmasıyla Debreliye ne olduğu pek bilinmiyor. Oralarda kalıp eşkiyalığa devam mı etti? Yoksa kaçıp Türkiye’ye mi gitti? Gittiyse 1.Dünya Savaşı, arkasından İstiklal Harbimiz sırasında ne yaptı? Bir süre Türkiye’de kaldıktan sonra geri mi döndü?   Meçhul. 1920’de öldüğü söyleniyor. Nerede? Nasıl? Nereye gömüldü? Meçhul. Ama türküsü hala söyleniyor…….. “Drama Köprüsü, bre Hasan, dardır geçilmez, Soğuktur suları, bre Hasan,bir tas içilmez..  AT Martini, bre Hasan, dağlar inlesin, Drama maphusunda, bre Hasan, namın yürüsün……..” …………………… Drama kenti, Drama köprüsü….. Peki nerede bunlar? Drama bugün Yunanistan toprakları içinde, Makedonya sınırına yakın bir bölgede. Drama köprüsü ise….. Kadıköy Maltepe’de, minibüs caddesi ile sahil yolu arasında demiryolu üstündeki köprünün adı. Biliyorum çünkü, benim Istanbul’daki evim de hemen  yakınındaki Bağdat Caddesinde. Ya Rumeli’deki Drama  kentindeki köprü…….. Orada böyle bir köprü yok. Aslında Drama’da hiç köprü yok. Ee, peki, türküdeki Drama köprüsü ne ola ki? Köprü denilen yapı,  aslında,  Angitis Nehrinin küçük bir kolu olan Drama Suyunun üzerine Osmanlı döneminde inşa edilmiş bir su bendi. Bir rivayete göre Debreli Hasan yaptırmış. Bendin üstü yürünemeyecek kadar dar. Türküdeki “ Drama Köprüsü dardır geçilmez” ifadesi de bundan kaynaklanıyor işte. …………………… Drama’da köprü olsa da, olmasa da sen yine  “AT Mertini, bre Hasani dağlar inlesin…”…Makedoınya’da yaşayan Türkler sesini dinlesin. ………………… Bugün Hasanın “ATtığını” anlattım. Hafta sıra  “Atma Recep”te.      
Ekleme Tarihi: 01 Haziran 2025 -Pazar

AT BRE HASAN……ATMA BRE RECEP…….(1.Bölüm)

Bugün sizlere biri Hasan’a, diğeri Recep’a ait iki gerçek halk hikayesi anlatacağım. İkisi de Osmanlı tebası olan bu kişilerden birinin türküsünü, diğerinin hakkında söylenen meşhur  cümleyi bilirsiniz.

Haydi başlayalım.,

…………………………

AT BRE HASAN

Debre………..

Bugün, Makedonya'nın Arnavutluk sınırı yakınlarındaki küçük bir şehir. Şehir dedikse öyle Istanbul, Ankara gibi bir kent sanmayın. Nüfusu olsa olsa 25 bin kişi. Yani Kadıköy’ün Caferağa mahallesi kadar. Bunun da yarısı Arnavut, sadece %15’i Makedon. % 10 kadarı da Türk.

Bu denli küçük bir yer olmasına karşın nasıl oluyor da folklorumuzda önemli bir yere sahip bulunuyor?

Hasan nedeniyle.

Debreli Hasan yani.

Hatırladınız mı?

Hadi hep beraber türküsünü söyleyelim:

“ Drama Köprüsü, bre Hasan, dardır geçilmez,

   Soğuktur suları, bre Hasan, bir tas içilmez,

   Anadan geçilir, bre Hasan, yardan geçilmez

 

  AT martini  bre Hasan dağlar inlesin,

  Drama mahpusunda, bre Hasan, namın yürüsün.

 

  Mezar taşlarını, bre Hasan, koyun mu sandın,

  Adam öldürmeyi, bre Hasan, oyun mu sandın,

  Drama mahpusunu, bre Hasan, evin mi sandın.

 

 AT martini bre Hasan dağlar inlesin

 Drama  mahpusunda namın yürüsün………”

(Ara Not: Bu güzel ve bir o kadar da acıklı Rumeli türküsünü bir çok sanatçı söyler.  Ama ben, Kumanova/Makedonya’da doğan ve bir kaç yıl önce Istanbul’da vefat eden “Arif Ağa”dan (Arif Şentürk) dinlemeyi tercih ederim).

(Bir Ara Not daha: Türküde adıgeçen Marrini , asıl adıyla

Martini-Henry tüfeği  1870 yılında İsviçreli Friedrich von Martini ile İngiliz Alexander Henry tarafından İngiliz Ordusu için icad edilmiş, tek dolumluk tek atımlı piyade ve süvari tüfeğidir. Yaklaşık yarım asır bir çok ülke ordusu tarafından kullanılan bu silahı Osmanlı Ordusu ilk kez 1877-78 Rus Harbi için İngiltere’den satın almıştır).

Türküyü biliyorsunuz, peki ama Debreli hasanın/Drama Köprüsünün hikayesini biliyor musunuz?

Hikayenin ana hatları belli, lakin, ,ayrıntılarda bir çok farklılıklar var.

Adam bir eşkiya, ama durup dururken eşkiya olmamış.

Üstelik Rumeli’nin Robin Hood’u.

19. Asrın sonlarına doğru ((1870 ?), Debre’de doğmuş Debreli Hasan dersem fuzuli bir cümle mi olur. Fakir bir Osmanlı ailesinin evladı. Öyle babasının toprakları, dükkanı, fabrikası falan yok. N’apsın…..gidip askere yazılıyor.

 

Asker ocağında kendisine eziyette bulunan, haksızlık eden komutanı Kolağasını (Yüzbaşı) öldürüyor.

Hikayenin burasında ilk farklılıklar beliriyor. Bir versiyona göre, Hasan’ın öldürdüğü kişi ailesine haksızlık eden amcası. Diğerinde, öldürülen kişinin yörenin zalim yöneticisi olduğu söyleniyor. Üçüncü farklı anlatımda da  ölenin  haksız vergiler tahsil etmeye çalışan tahsildar olduğu ileri sürülüyor.

Hangisi doğru bilmem ama ortada olan gerçek Debreli Hasan'ın cinayet işlediği gerçeği.

Hasan yakalanmamak için dağa çıkıyor ve eşkiya oluyor. Yanında, “Kara Kedi” lakaplı bir de yoldaşı var.

Adam eşkiya olmasına eşkiya ama biraz farklı bir eşkiya. Fakir fukarayı soymuyor. Haksız para kazananları ( o zamanlarda yandaş şirketler, hortumcular uyuşturucu baronları  falan  var mıydı acaba?) soyuyor. Üstelik soyduğu paraları, malları fakirlerle paylaşıyor. Böylece başı sıkışan Debreli’ye koşuyor.

Ayrıca, aşık gençleri koruyor, maddi yardımda bulunuyor, evlendiriyor.

Anladınız tabii, kendisinin de sevdiği bir kız varmış ama kaçak durumuna düşüp peşine Zaptiye (Jandarma) müfrezeleri düşünce zarar gelmesin diye kızı terk etmek zorunda kalmış. İleride bu konuya  tekrar döneceğim.

Aaa, bir de, o sıralarda Osmanlının zafiyetinden faydalanıp gemi azıya alan Rum çetelerine karşı Türk köylerini koruyor. Tabii, yoldaşı  Kara Kedi ile birlikte.

Debreli Hasan’ın arada sırada dağdan inip yareni Kara Kedi  ile birlikte, kız kardeşini köyde ziyarete  gittiği haberini alan Zaptiyeler tuzak kuruyorlar. Hasan ile Kara Kedi köye geldiklerinde çatışma çıkıyor. Burada yine farklı anlatımlar söz konusu. Bir rivayete göre Hasan yakalanıp hapse konuluyor. bir diğer söylentiye göre ise Hasan pusuyu yarıp kaçıyor ama Kara Kedi yakalanıp hapise atılıyor.

Türküdeki “Drama maphusuna” yapılan atıfın kaynağı bu.

Gelelim Debreli Hasan’ın aşk hikayesine.

Adamın köyde bir yavuklusu var. Var ama, suç işleyip dağa çıkınca aşkının istikbali olamayacağını anlıyor ve kıza “ benim sonum iyi değil, ömrünü benimle çürütemezsin. Git başkasıyla evlen ve mutlu ol” diyor. Kızın babasına da haber yollayıp bir başka damat bulmasını istiyor.

Yaa, aşkın böylesi de var. Bu da başka bir “Love Story”.

Kız ağlasa da, perişan  olsa da babasının bulduğu gençle evleniyor.

Debreli, sevgilisine 7 altın bilezik yolluyor, düğün hediyesi olarak.

Burada yine karşımıza rivayetler çıkıyor. Söylentiye göre Hasan sevgilisini son kez görebilmek için, tehlikeyi göze alıp gizlice düğüne gitmiş, uzaktan seyre başlamış. Ne var ki onun böyle bir şey yapabileceğini düşünen jandarmalar tuzak kurmuş.   Hasan çatışmaya girip yaralanmış ve yakalanmış Yok  canım Hasan çemberi yarıp kaçmış, yakalanan KaraKediymiş….falan filan.

Debrelinin bir ara yakalanıp hapse atıldığına dair bir çok söylenti mevcut, ama, nerede, nasıl, ne zaman olduğu belli değil.

Üstüne üstük, eğer yakalandıysa hapisten nasıl çıktığı hakkında da fikir birliği yok.Af ile çıkmış olabilir mi (2. Meşrutiyetin ilanı vesilesi ile ilan edilen af mı acaba?). Aflar cinayetten mahkum olanları da kapsar mı? Yoksa bizimki hapisten afla değil de kaçarak mı kurtuldu?

Bu soruların cevapları yok veya açık değil.

Balkan Savaşı sonrasında Rumeli'nin elimizden çıkmasıyla Debreliye ne olduğu pek bilinmiyor. Oralarda kalıp eşkiyalığa devam mı etti? Yoksa kaçıp Türkiye’ye mi gitti? Gittiyse 1.Dünya Savaşı, arkasından İstiklal Harbimiz sırasında ne yaptı? Bir süre Türkiye’de kaldıktan sonra geri mi döndü?

 

Meçhul.

1920’de öldüğü söyleniyor. Nerede? Nasıl? Nereye gömüldü?

Meçhul.

Ama türküsü hala söyleniyor……..

“Drama Köprüsü, bre Hasan, dardır geçilmez,

Soğuktur suları, bre Hasan,bir tas içilmez.. 

AT Martini, bre Hasan, dağlar inlesin,

Drama maphusunda, bre Hasan, namın yürüsün……..”

……………………

Drama kenti, Drama köprüsü…..

Peki nerede bunlar?

Drama bugün Yunanistan toprakları içinde, Makedonya sınırına yakın bir bölgede.

Drama köprüsü ise…..

Kadıköy Maltepe’de, minibüs caddesi ile sahil yolu arasında demiryolu üstündeki köprünün adı. Biliyorum çünkü, benim Istanbul’daki evim de hemen  yakınındaki Bağdat Caddesinde.

Ya Rumeli’deki Drama  kentindeki köprü……..

Orada böyle bir köprü yok. Aslında Drama’da hiç köprü yok.

Ee, peki, türküdeki Drama köprüsü ne ola ki?

Köprü denilen yapı,  aslında,  Angitis Nehrinin küçük bir kolu olan Drama Suyunun üzerine Osmanlı döneminde inşa edilmiş bir su bendi. Bir rivayete göre Debreli Hasan yaptırmış. Bendin üstü yürünemeyecek kadar dar. Türküdeki “ Drama Köprüsü dardır geçilmez” ifadesi de bundan kaynaklanıyor işte.

……………………

Drama’da köprü olsa da, olmasa da sen yine  “AT Mertini, bre Hasani dağlar inlesin…”…Makedoınya’da yaşayan Türkler sesini dinlesin.

…………………

Bugün Hasanın “ATtığını” anlattım. Hafta sıra  “Atma Recep”te.

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Bir okur
(01.06.2025 14:23 - #3231)
Yazılarınızı büyük ilgi ile okuyoruz. Elinize, kaleminize sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.