Hayatı “veresiye defterinden” geçmeyen kaç kişi var?
Şimdiki “çağdaş hayat” farklı mı sanki?
Sabah akşam kredi kartlarına yazdırarak borçlanıyoruz.
Eskiden mahalle bakkalının veresiye defterine yazdırıyorduk.
Romancı Kemal Ateş işte bu insanları anlatıyor İmge Yayınlarından 2011’de basılan 290 sayfalık Veresiye Defteri kitabında.
Ankara’nın bir gecekondu mahallesindeki borçlanmış yoksul insanları…
Bakkal işleten Fadime ve Cevat ailesi.
Oğulları var, Nihat ve Şevket. Şevket’in eşi Sıdıka ve torunlar.
Nihat öğretmen, veresiye defterindeki bilgilerden bir oyun yazmak ister.
“Köye dönmemek için bir sürü eziyete katlanan kadınların öyküsü anlatılmalıydı elbette.”(sayfa 38)
Yazarlık çevreye, herkese, dikkatli ve derin bakmayı gerektirir.
Şevket’in gizli ilişkisini karısı Sıdıka hariç herkes bilir.
Annesi Fadime, olay çıkmasın diye Şevket ve eşini bir aylığına köylerine gönderir.
Cevat akrabalarını da yanına çekiyor giderek.
Bir hemşehri tutunmacılığı.
Cevat’ın sevmediği bir adam kooperatif kurmaya kalkar.
O da bundan hoşlanmaz, işleri azalacaktır, çünkü.
“…koalisyon hükümeti de “kooperatif” diyor, “halk sektörü” diyor, boyuna. Radyoda, televizyonda kooperatifleşmenin önemi anlatılıyordu.” (s.75)
Kent-köy çatışması, kültürel çıkmazlar sayfa 81’de anlatılır.
Sayfa 83’te Nihat’ın Almanca öğretmeni olduğunu, köydeki arkadaşlarınca örnek alındığını öğreniriz.
Sayfa 85’te bireyin; toplumun ve çevrenin ürünü olduğunu anlıyoruz.
Kentlileşmenin tüketime bağlandığını görüyoruz romanda, sayfa 131’de.
Oysa kentleşme ile kentlileşme birbirinden ayrılması gereken kavramlardır.
Yazar burada bizi ciddi sosyal politik tartışmalara davet etmektedir.
1957 Ankara’sında gecekondular yapılır, yıkılır, yine yapılır, yine yıkılır.
Cevdet Kudret daha önceki yıllarda yazdığı romanlarında gecekondu olgusunu kapitalist sistemin çözemediğine değinir.
“…Devlet barınma ihtiyacını göremez, halkın kendi ihtiyacını çözme yöntemi olan gecekonduya da ses çıkarmaz, hatta çıkardığı aflarla bu durumu meşrulaştırır…” (Cevdet Kudret'in Roman ve Öykülerinden Örnekler / Dr. Halit Suiçmez, 26.03.2025, Gerçek Edebiyat)
Sayfa 81-83-85-131’ de kentleşme-kentlileşme kavramları üzerinden gecekondu olgusunu, bunun üretime-tüketime ve kültürel yaşama yansımasını tartışabiliriz.
Bu romanda gerçekten sosyal ve ekonomik bir gerçekliğin edebiyata yansımasını görmekteyiz.
Gözlemler-tanıklıklar gerçekçi biçimde yapılmış ve yazılmıştır.
Buradan hareketle günümüzdeki borçlanma biçimlerinden biri olan “kredi kartı” olgusunu da irdeleyebiliriz.
Çünkü kitabın sonunda yazarın notu’nda da dile getirilmiştir:
“Mahalleliye gelince… o küçük bakkal dükkanını da Cevat’ın sayfaları yamalı, sarı veresiye defterini de şimdi çok arıyorlar. Bankalara olan kredi borcu yüzünden mahallede beş kişinin evine haciz geldi. Bu yüzden intihar edenler bile oldu.” (s.290)
Olayın biçimlerden öte bir de yoksulluk-yoksunluk-gelir dağılımı bozukluğu gibi temel politik iktisat süreçleriyle de bağlantıları bulunmaktadır.
Bu konuları araştırırken yine Kemal Ateş’in Toprak Kovgunları romanını da yeniden okumak katkı sağlayabilecektir.
Sadece toplumcu gerçekçi akımın başarılı bir örneği olmasından değil, ele alıp incelediği kesim ve olgunun günümüz Türkiye toplumunun da birçok temel sorununun kaynaklandığı bir alan olmasından dolayı yeniden okunmalıdır bu romanlar…
Kaynaklar
- Kemal Ateş, Veresiye Defteri
- Kemal Ateş, Toprak Kovgunları
- Cevdet Kudret, Sınıf Arkadaşları,1943
- Cevdet Kudret'in Roman ve Öykülerinden Örnekler / Dr. Halit Suiçmez, 26.03.2025, Gerçek Edebiyat)
