Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanır.
Ve bunların kâr amacıyla işletilmesine…
Sevgili Okurlarım;
Ekonomik ve politik konular iç içedir.
Politika ekonominin yoğunlaşmış bir ifadesidir.
Gerçekte siyasal mücadele, toplum için en iyinin ne olduğu konusunda değildir.
Kimin kazanan kimin kaybeden olacağı konusundadır mücadele…
Ben genellikle iktisadi konuları anlatırken edebiyattan yararlanırım.
Şimdi de Şekspir ’in Atinalı Timon oyunundan örnek vereceğim.
Parayla metaları satın alırsınız.
Metalar arasındaki nitel farklılık parada kaybolur.
Para da radikal eşitçiler gibi bütün farklılıkları yok eder.
“Altın, sarı, göz kamaştırıcı, değerli altın!
Bunun şu kadarı, karayı ak, çirkini güzel,
Eğriyi doğru, adiyi soylu, yaşlıyı genç, korkağı yiğit yapar.
…Ah tanrılar nedir bu? Niçin bu
Rahiplerinizi, uşaklarınızı yanınızdan kaçırır:
Çeker güçlü insanların yastıklarını başlarının altından:
Bu sarı köle
Din de kurar, din de bozar, kutsar lanetliyi:
Hayran eder herkesi kocamış cüzzamlıya;
Hırsızlara yer, senatörlere kürsüde
Ün, şan, saygınlık kazandırır;
Odur geçkin dullara yeniden koca bulan;
…Gel lanetli maden.
Orta malı orospusu insanlığın.”
(Kaynak; Karl Marx, Kapital, Birinci Cilt, Sol Yayınları, Üçüncü Baskı, 1986, s. 147)
Kapitalist sistemde para -sevgi ve güven hariç – çok şeyi satın alabilir.
Eskiler bu sebepten parayı lanetlemişlerdir.
Ekonominin ve şeylerin ahlaki düzeninin yıkıcısı olduğu için…
Çocukların gözyaşında, kadınların sonsuz acılarında, insanlığın sömürülüşünde, açların, işsizlerin, yoksulların, hastaların bitmez çilelerinde, kuşların suskunluklarında, ağaçların-otların-nehirlerin kurumasında…
Hep lanetli paraya tapınılması vardır.
Çalınmış zenginliklere son verildiğinde ve üretken emek en yüce değer olduğunda para da tarihin müzesindeki yerine çekilecektir.
