Güneşli bir Fatsa sabahında Ömer Turan'ın "Atların Günü" kitabını Okumak...
Nasıl da güzel, nasıl da.,.
İnsan kendine rastlıyor durmadan
Kendini günün yokuşlarına vurmadan...
Diyor ki şair "23:20, Trabzon" şiirinde;
"oturdum
sana mektup yazıyorum
bu saatte
anla!
iyi değilim işte"(sayfa 40)
çünkü bu evin
dün diye bir günü yok
hiç uyanmayacak gecesi...
neleri, hangi derin kederi, seviyi duyumsatır yüreklerimizde?..
"taşı su eskitir, yeryüzünü insan
dedim ve bir zarf bıraktım öteki sokağa"... (sayfa 45)
"yüzümüz yaklaştıkça
kalbin uzağına
gördüm
insanla uçurum yan yana"...( eve dönüş, s.35)
Şair burada ne anlatmak ister, diye sorulmaz.
Hiçbirine,
Siz ne duyumsuyorsanız odur.
Günceldir bir bakıma Ömer Turan'ın dizeleri.
bağışlama bizi şiirinde(s.25),
"-dört yaşındaki suriyeli kız
fotoğraf makinesini silah sanarak
ellerini kaldırdığında-"
sevgiden önce kötülüğü öğrenmiş
ana sıcağından önce korkuyu..."
diye devam eder ve sonunda;
"...ah, güzel çocuk güler yüzlü
bir dünya veremedik
sana
sakın bağışlama bizi, asla"
diyerek biter.
Nedir bizden kalan çocuklarımıza sevgili Dostlar?
"...bizi yollara sürükleyen kederin konuğuyum...
atlar ve sorular: dörtnala bir devlet törenine..."(atlar gibidir sorular da, s.12)
Eline-yüreğine… bitmeyen yaşam direncine sağlık diyorum, sevgili Ömer Turan'a.
Şiirler bizi yeni-yepyeni dünyaların bilinmez derinliklerine taşır, onlar yüreğimizin yerleşik sevinçleri olur, her okuyuşta...