Günün Yazıları - Mehmet Arif DEMİRER - TEKAR Vakfı Kurucu ve Onursal Başkanı
Köşe Yazarı
Günün Yazıları - Mehmet Arif DEMİRER - TEKAR Vakfı Kurucu ve Onursal Başkanı
 

TAŞKENTLİ KAZIM KARDEŞİM’e AÇIK MEKTUP

64 Yıl önce idi. Taşkent’de pazaryerinin yanındaki Çayhane’de tanışmıştık, 12 Ağustos 1961 günü. Beni ve İngiliz arkadaşım Nigel’ı o akşam evinde misafir etmiş, ailenle tanıştırmış, benim ricam üzerine annen ertesi gün öğle yemeğinde dağ gibi bir Özbek Pilavı ile bizi unutmadığımız bir ziyafette ağırlamıştı. Yemekten sonra ağabeyin bizi taksi ile Bakü uçağına götürürken sen Nigel ile hala daha akşamdan kalan “komünizm – kapitalizm” tartışmasını sürdürüyordunuz. Hava Alanı terminal binasının önünde beklemekte olan iri yapılı bir Rus INTURIST memuru taksiyi durdurmuş, birlikte olduğumuz için önce sizi ardından bizi Rusça bağıra bağıra azarlamıştı. Sen bunun üzerine bana dönmüş ve aynı yüksek tonda şöyle konuşmuştun: “ADAM BARDIR, ADAMLARNIN NAKŞIDIR – ADAM BARDIR, HAYVAN ONDAN YAKŞIDIR” Rus INTURIST memuru, veda etmemize dahi izin vermeden kapitalist turistleri Taşkentli arkadaşlarından koparır gibi ayırmış, bizi yaka-paça terminal binasında ilk gördüğü AEROFLOT memuruna teslim etmişti. Sizin başınıza gelenleri, iki yıl sonra Taşkent’e uluslararası bir konferans için giden Nigel’dan öğrendiğimde, ‘Taşkent’te bir Özbek Pilavı’ maliyetinin, yiyene değil ama pişirene çok yüksek olduğunu öğrenmiştim,  kahrolurcasına üzülerek: Ağabeyin işinden çıkarılmış, senin çok övündüğün KOMSOMOL (Prestijli Kominist Parti Üyeliğine yönelik gençler için hazırlık dönemi üyeliği)) üyeliğin iptal edilmişti. Aziz Taşkentli Kardeşim. Ben seninle, annen ve ağabeyinle geçirdiğimiz 24 saati bile doldurmayan 12-13 Ağustos günü hakkında hatırladıklarımı şu kitaplarda yayımladım: ORAKLA ÇEKİÇ ARASINDA, İstanbul, 1966, Kişisel Kitaplar, THE KOMBİ TRAIL, Londra, I. B. Tauris, 2013,       CABRIDGE AFRO-ASIAN EXPEDITION, 1961-62, Ankara, Sonçağ Yayıncılık, 2017. Seni çok aradım ama bulamadım. Bulabilseydim eğer, özellikle, 1991 öncesi Sovyet rejimi mi daha iyi idi yoksa bugünkü mü, diye sormak isterdim. BİR - Çünkü; 1996 yılında bir başka Cambridge Expedition arkadaşım Tony Thompson ile Kırgızistan’a gitmiş, Oş şehrinden Andican’a kadar gidip dönmüştüm. Andican bölgesinde gördüğüm bolluk ve zenginliğe rağmen nasıl oluyor da bugün Türkiye’de, çoğu kaçak ve sigortasız 65 bin Özbekistan vatandaşı işçi olarak çalışıyor; anlamıyorum. İKİ – Çünkü; 12 Ağustos 1961 sabahı bizi TİFLİS’ten getiren AEROFLOT uçağı TAŞKENT’e indiğinde yanımdaki Nigel’a, “İşte, EVİME’e geldim. Bu insanlar benim öz kardeşlerim” demiştim. Bugün nasıl oluyorda; o, öz kardeş diye bildiğim ÖZBEKLER, 4 Nisan 2025 günü, AB’nin dayattığı SEMERKANT DEKLARASYONU’nu imzalamış, 4. Madde’ye göre, beni, Türkiye’yi, Kıbrıs’ta  İŞGALCİ, ilan etmiş, dahası Türk’ün düşmanı Rum’un devletinde elçilik açacağını açıklamışlar? Kıbrıs’ta yaşanan Kanlı Noel ve ardından 11 yılda Kıbrıs Türkünün çektikleri ne kolay unutuldu? 1974 yılında Türkiye müdahale etmeseydi Ada’da iki toplum arasında kanlı çatışmalar olması daha mı iyi olurdu? Ayrıca Kanlı Noel sonrası Rum’un gasp ettiği Kıbrıs Türkünün topraklarını geri almakla mı İŞGALCİ  oldu Türkiye?    Şimdi, 13 Ağustos 1961 gününe dönelim. Sen bana o gün aklımdan hiç çıkmayan şunu “ADAM BARDIR, ADAMLARNIN NAKŞIDIR – ADAM BARDIR HAYVAN ONDAN YAKŞIDIR.” söylemiştin. Bugün ben aynı şeyi söylersem, sen yakıştırmayı yapar ve kısa bir yorum ekler  misin, Aziz ve Öz Kardeşim… SEMERKANT DEKLARASYONU’nu okudukça ve altındaki imzaları gördükçe üzülüyor, kahroluyorum.         
Ekleme Tarihi: 02 May 2025 - Friday

TAŞKENTLİ KAZIM KARDEŞİM’e AÇIK MEKTUP

64 Yıl önce idi. Taşkent’de pazaryerinin yanındaki Çayhane’de tanışmıştık, 12 Ağustos 1961 günü. Beni ve İngiliz arkadaşım Nigel’ı o akşam evinde misafir etmiş, ailenle tanıştırmış, benim ricam üzerine annen ertesi gün öğle yemeğinde dağ gibi bir Özbek Pilavı ile bizi unutmadığımız bir ziyafette ağırlamıştı.

Yemekten sonra ağabeyin bizi taksi ile Bakü uçağına götürürken sen Nigel ile hala daha akşamdan kalan “komünizm – kapitalizm” tartışmasını sürdürüyordunuz.

Hava Alanı terminal binasının önünde beklemekte olan iri yapılı bir Rus INTURIST memuru taksiyi durdurmuş, birlikte olduğumuz için önce sizi ardından bizi Rusça bağıra bağıra azarlamıştı.

Sen bunun üzerine bana dönmüş ve aynı yüksek tonda şöyle konuşmuştun:

“ADAM BARDIR, ADAMLARNIN NAKŞIDIR – ADAM BARDIR, HAYVAN ONDAN YAKŞIDIR”

Rus INTURIST memuru, veda etmemize dahi izin vermeden kapitalist turistleri Taşkentli arkadaşlarından koparır gibi ayırmış, bizi yaka-paça terminal binasında ilk gördüğü AEROFLOT memuruna teslim etmişti.

Sizin başınıza gelenleri, iki yıl sonra Taşkent’e uluslararası bir konferans için giden Nigel’dan öğrendiğimde, ‘Taşkent’te bir Özbek Pilavı’ maliyetinin, yiyene değil ama pişirene çok yüksek olduğunu öğrenmiştim,  kahrolurcasına üzülerek:

Ağabeyin işinden çıkarılmış, senin çok övündüğün KOMSOMOL (Prestijli Kominist Parti Üyeliğine yönelik gençler için hazırlık dönemi üyeliği)) üyeliğin iptal edilmişti.

Aziz Taşkentli Kardeşim. Ben seninle, annen ve ağabeyinle geçirdiğimiz 24 saati bile doldurmayan 12-13 Ağustos günü hakkında hatırladıklarımı şu kitaplarda yayımladım:

ORAKLA ÇEKİÇ ARASINDA, İstanbul, 1966, Kişisel Kitaplar,

THE KOMBİ TRAIL, Londra, I. B. Tauris, 2013,      

CABRIDGE AFRO-ASIAN EXPEDITION, 1961-62, Ankara, Sonçağ Yayıncılık, 2017.

Seni çok aradım ama bulamadım. Bulabilseydim eğer, özellikle, 1991 öncesi Sovyet rejimi mi daha iyi idi yoksa bugünkü mü, diye sormak isterdim.

BİR - Çünkü; 1996 yılında bir başka Cambridge Expedition arkadaşım Tony Thompson ile Kırgızistan’a gitmiş, Oş şehrinden Andican’a kadar gidip dönmüştüm. Andican bölgesinde gördüğüm bolluk ve zenginliğe rağmen nasıl oluyor da bugün Türkiye’de, çoğu kaçak ve sigortasız 65 bin Özbekistan vatandaşı işçi olarak çalışıyor; anlamıyorum.

İKİ – Çünkü; 12 Ağustos 1961 sabahı bizi TİFLİS’ten getiren AEROFLOT uçağı TAŞKENT’e indiğinde yanımdaki Nigel’a, “İşte, EVİME’e geldim. Bu insanlar benim öz kardeşlerim” demiştim. Bugün nasıl oluyorda; o, öz kardeş diye bildiğim ÖZBEKLER, 4 Nisan 2025 günü, AB’nin dayattığı SEMERKANT DEKLARASYONU’nu imzalamış, 4. Madde’ye göre, beni, Türkiye’yi, Kıbrıs’ta  İŞGALCİ, ilan etmiş, dahası Türk’ün düşmanı Rum’un devletinde elçilik açacağını açıklamışlar? Kıbrıs’ta yaşanan Kanlı Noel ve ardından 11 yılda Kıbrıs Türkünün çektikleri ne kolay unutuldu? 1974 yılında Türkiye müdahale etmeseydi Ada’da iki toplum arasında kanlı çatışmalar olması daha mı iyi olurdu?

Ayrıca Kanlı Noel sonrası Rum’un gasp ettiği Kıbrıs Türkünün topraklarını geri almakla mı İŞGALCİ  oldu Türkiye?   

Şimdi, 13 Ağustos 1961 gününe dönelim. Sen bana o gün aklımdan hiç çıkmayan şunu

“ADAM BARDIR, ADAMLARNIN NAKŞIDIR – ADAM BARDIR HAYVAN ONDAN YAKŞIDIR.”

söylemiştin. Bugün ben aynı şeyi söylersem, sen yakıştırmayı yapar ve kısa bir yorum ekler  misin, Aziz ve Öz Kardeşim…

SEMERKANT DEKLARASYONU’nu okudukça ve altındaki imzaları gördükçe üzülüyor, kahroluyorum.         

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.